• Sonuç bulunamadı

B. TÜRKİYE’DE ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ

1. Birinci Çok Partili Hayat Denemesi

Silahlı mücadelenin bitmesinin ardından siyasi mücadeleyi başlatan İstiklal Harbi kadroları Birinci Meclis içerisinde aşırı bir sürtüşme olmadan fikri olarak bir takım sürtüşmeler yaşamışlardır. Fakat bu sürtüşme İkinci Meclis döneminde tam bir muhalefete dönüşerek partileşmeye varan bir sonuç doğurmuştur. Birinci Meclis dönemine baktığımız zaman kurtuluş savaşını yapanlar bir milli temsil üzerinde, Başkomutanlık, uzlaşmışsalar da, savaş sonrası Türkiye’nin toplumsal ve özellikle kamusal alan düzenlemelerinde dinin yeri ve geleneklerin önemi konusunda iki zıt kutba ayrıldıkları görülmektedir. Birinci grubun temel düşüncesi; devrim, radikal, rasyonalist ve seçkin bir zümre anlayışına dayanırken, ikinci grup daha liberal eğilimlere sahip, milli hâkimiyet ilkesine vurgu yapan, Osmanlı devletinin tadil ve devamı üzerinde fikir sahibi olmanın yanı sıra tek adam yetkileri ve seçkinciliğinin karşısında bir politika izlemiştir.52 Bu grup ayrıca TBMM’nin gerçek anlamda şurevi

fonksiyonu bulunmazsa, siyasi saltanatın şeklini değiştirmekle birlikte şahıs ve parti diktatörlüğü ile devam edeceğini savunmuşlardır.53 Bu düşünceler çerçevesinde iki

grupta aşırı uç noktalara varmadan birbirlerini hem politik hem de fiili olarak atılan adımlarda eleştirmişlerdir.

Fikri çalkantılar kamuoyunda, meclis içerisinde bir bölünmenin kuvvetle muhtemel olduğu görüşünü uyandırmıştır. Birçok kimsenin beklediği Halk Fırkası içerisindeki ilk bölünme 9 Kasım 1924’te Rauf Orbay ve dokuz arkadaşının istifası ile gerçekleşmiştir.54 Cumhuriyet Halk Fırkası’ndan istifa edenler 17 Kasım 1924

tarihinde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kuruluş dilekçesini ve parti programını içişleri bakanlığına vermişlerdir. Bu dilekçede Kazım Karabekir’in imzası bulunmamaktadır. Çünkü Karabekir Cumhuriyet Halk Fırkası’ndan 22 Kasım 1924 tarihinde istifa ederek TCF’ye katılmış ve parti liderliğine getirilmiştir.55

Cumhuriyet Halk Fırkasının bölünmesi ve Terakkiperver Cumhuriyet

52 Şeyhanlıoğlu, Türk Siyasi Muhafazakârlığı, s.98.

53 Emin Karaca, Birinci Mecliste Muhalifler, Altın Kitap Yayınları, İstanbul 2007, s.222. 54 Gülcan, Cumhuriyet Halk Partisi, s.93.

Fırkasının kuruluş sürecini hızlandıran en mühim faktörlerin başında halifeliğin kaldırılması ve İnönü hükümetine karşı duyulan tepki gelmiştir.56 Partinin kuruluşu

ve Kazım Karabekir’inde kadroya katılarak genel başkan seçilmesinin adından partinin tüzük ve programının geliştirilmesi ve düzenlenmesi için bir takım çalışmalar yapılmıştır. Parti programında göze çarpan en önemli nokta, gerek siyasi gerekse ekonomik alanlarda liberal demokrasiyi savunan bir görünüm arz etmesidir. Parti başta Ankara olmak üzere İstanbul ve İzmir gibi şehirler dışında ilk şubesini Urfa da açmıştır.57 Partinin programın “parti hissiyat-ı ve itikad-ı diniye ye

hürmetkârdır” maddesi partinin muhafazakâr bir yapıda olduğunun göstergesi olmuştur. Fakat bu madde parti ve idaresinin Şeyh Said isyanı ile ilişkilendirilerek yargılanmasının sebeplerinden biri olmuştur.

Doğu Anadolu’da 13 Şubat 1925 tarihinde ortaya çıkan Şeyh Said isyanına TCF üyelerinin bilinçli veya bilinçsiz olarak destek verdiklerinin saptanmış olması, siyasi reformlara ciddi bir muhalefet engeli çıkaran partinin kapatılması için hükümetin eline koz vermiştir. Hükümet 4 Mart 1925 tarihinde Takrir-i Sükûn Kanunu ile isyanı bastırdıktan sonra kanundan aldığı bütün gücü muhalefet partisini susturmak için kullanmıştır.58 TCF’nin açıklarını arayan hükümet nihayet bu açığı

partinin Urfa sorumlusun Şark İstiklal Mahkemesinde yargılanması vasıtasıyla bulmuştur. 30 Nisan Perşembe günü TCF sorumlu sekreteri olarak görevli ve İsyan ile alakası olduğu ileri sürülerek tutuklanan Emekli Yarbay Fethi Bey’in duruşması yapılmıştır. Fethi Beyin üzerinde bulunan hatıra defterinde yazılı olan bakla, mercimek, şalgam suyu gibi bazı kelimelerin şifre olabileceği ile alakalı açıklama istenmiştir. Fethi Bey bu iddiayı reddederek ayaklanma ile bir ilişkisinin olmadığını ve partisinin programında bulunan “parti hissiyat-ı ve itikad-ı diniye ye hürmetkârdır” maddesine karşı olduğunu, bunun bilgisiz kişiler tarafından istismar edildiğini ileri sürmüştür.59 Dini bir nitelikte olan Şeyh Said isyanı ile parti

programındaki bu madde parti ile isyan arasında bir bağlantı kurulmaya

56 Uyar, Tek Parti Dönemi, s.115.

57 Gülcan, Cumhuriyet Halk Partisi, s.96. 58 Gülcan, Cumhuriyet Halk Partisi, s.100.

çalışılmasında etkili olan bir faktör olmuştur.

İstiklal Mahkemelerinin almış olduğu karar üzerine TCF’nin önce şubeleri, ardından da 5 Haziran 1925’te merkez teşkilatı kapatılmıştır.60 Böylece Cumhuriyet

tarihinin ilk çok parti denemesi Takrir-i Sükûn Kanunu ile son bulmuştur. Bu denemenin ardından tekrar tek partili idare tarzına dönülmüş ve bu durum 1930 yılına kadar devam etmiştir. Partinin kapatılmasının ardından TCF’nin önder kadrosu Mustafa Kemal’e karşı düzenlenmek istenen İzmir suikastı ile ilişkilendirilerek yapılan yargılamalar sonrasında pasifize edilmiştir. Bazı milletvekilleri idam edilirken, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Cafer Tayyar Paşa gibi isimler beraat etmekle birlikte siyasi yaşamın dışına çıkarılmışlardır. Yurt dışında bulunan ve gıyaben yargılanan Rauf Bey ise on yıl ağır hapis cezasına mahkûm edilmiştir.61

Hikmet Bila TCF’nin kuruluşu ile alakalı şu tespitleri ortaya koymuştur;

“1924 yılında Halk Fırkasına karşı kurulmuş Terakkiperver Fırka, o gün tüm rejim muhaliflerinin örgütü ve sözcüsü haline gelmiştir. Hilafetçilerde, Saltanatçılarda, Mustafa Kemal’in kişiliğine karşı çıkanlarda, bir kısım eşraf ve burjuvada çıkarlarını bu fırkayı desteklemekte bulmuştur.”62 Çünkü TCF meclis içerisinde

denetlemenin yanı sıra liberal demokrasi konusunda da önemli bir savunma mekanizması olmuştur. Partinin dayandığı fikir, muhalefet kontrolü olmaksızın bütün gücün mecliste toplanması sakıncalı olacaktır. Bu durum zamanla otoriter bir idare tarzına dönüşecektir. Zaman TCF’yi haklı çıkarmıştır. Nitekim 1030 yılına gelindiğinde muhalefetsiz meclisin hem içerde hem de dışarıda olumsuz rüzgârlar estirmesi hükümeti muvazaalıda olsa bir murakabe ortamı oluşturmaya sevk etmiştir.