4. TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE KRİZ YÖNETİMİ MEVZUATI
4.6. Türkiye’de Kriz Yönetimi Mevzuatının Yasal Yönetim İlkesi ve Normlar
4.6.2. Değerlendirmeler
Önceki başlıklarda genel bir fikir verecek şekilde değinilen mevzuat metinleri, çalışmanın bu bölümünde kanuni idare ilkesi ve normlar hiyerarşisi kavramları bakımından ele alınmıştır.
4.6.2.1. Kriz Yönetimi Mevzuatının Yasal
Yönetim İlkesi Bakımından
Değerlendirilmesi
Anayasanın 8. maddesine göre: “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.” Yine anayasanın 123. maddesine göre: “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. Kamu tüzelkişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.” Bir başka deyişle kanuni idare ilkesine göre; tüm kamu kuruluşlarının kuruluşu, örgütlenişi, bu kuruluşların görev ve yetkileri bir yasal dayanağa sahip olmak zorundadır. İdarenin kuruluş ve görevleri ile bir bütün olduğu ve idarenin birliği ilkesi anayasanın 123. maddesi uygulamada birliği, bütünlüğü, uyumu ve standardizasyonu sağlama amacını gütmektedir.
Daha önce de belirtildiği gibi kriz yönetimi üzerine mevzuatta çok geniş düzenlemelere ve metinlere ulaşmak mümkün değilken afet yönetimi üzerine düzenleme çokluğu bulunmaktadır. Bu
düzenleme çokluğu ise mevzuat karmaşasına neden olmaktadır. Afet yönetimi konusunda yasa, tüzük, yönetmelik, yönerge boyutunda birçok düzenleme bulunurken; kriz yönetiminde doğrudan kriz yönetimini düzenleyen ya da bu konuda hükümler getiren bir yasa, tüzük hükmü bulunmamakta aksine kriz yönetimi mevzuatı yönetmelik ya da yönergeler üzerine kurulu bulunmaktadır. BKYMY’nin kriz yönetimi ile görevli kuruluşlara verdiği yönerge hazırlama ve bu yönergelere uygun olarak çalışma ödevi de düşünüldüğünde kriz yönetimi mevzuatında BKYMY’nin ve yönergelerin yeri daha iyi anlaşılır. Aslında Kriz yönetimi bakımından mevzuat çokluğu da burada ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda her bakanlık, il ve ilçe için ayrı ayrı yönerge düzenlenmesi bir mevzuat karmaşasına neden olmaktadır.
Afet yönetimi üzerine “13.12.1983 Tarih ve 180 Sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK”, “15.05.1959 Tarih ve 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısı ile Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Yasa”, “20.06.1997 Tarih ve 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Yasa”, “23.07.1995 Tarih ve 4123 Sayılı Tabii Afet Nedeniyle Meydana Gelen Hasar ve Tahribata İlişkin Hizmetlerin Yürütülmesine Dair Yasa”, “14.01.1943 Tarih ve 4373 Sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Yasası” afet yönetimi mevzuatı içerisinde yer alan önemli yasalardır. Bu yasalarla afet yönetimini yürütecek kurum ve kuruluşlar belirlenmiş, bu kurum ve kuruluşların görev ve yetkileri düzenlenmiştir. Ancak kriz yönetimini düzenleyen bir yasa veya tüzük bulunmamakta, kriz yönetiminin temel mevzuatını BKYMY oluşturmaktadır. Bu durum da çalışmanın daha önceki bölümlerinde tanımı verilen kanuni idare ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Bir başka deyişle BKYMY, kriz durumlarında faaliyet gösterecek olan ve krizle ilgili hususları çözümlemek ve krizi sona erdirmek üzere Başbakanın
sorumluluğunda teşkil edilen Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi'nin, teşkilatlanmasını, tertiplenmesini, çalışma usullerini, görev ve sorumluluklarını belirlemektedir. Bu durum ise yasayla düzenlenmesi gereken bir konunun yönetmelikle düzenlenmesinde dolayı kanuni idare ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
4.6.2.2. Kriz Yönetimi Mevzuatının Normlar
Hiyerarşisi Kavramı Bakımından
Değerlendirilmesi
“Bir hukuk düzeninde mevcut olan, anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik gibi normlar, dağınık hâlde ve rasgele değil, alt-alta, üst- üste bulunur. Bu normların arasında astlık-üstlük ilişkisi vardır. Buna “normlar hiyerarşisi” veya “hukuk düzeni piramidi” denir (Gözler, 2004:14).
Bu kavram çerçevesinde yapılacak değerlendirmelerde BKYMY’nin hukuki dayanağı konusu tartışmalı bulunmaktadır. Kriz yönetiminin temel düzenleyici metni olan yönetmeliğin normlar hiyerarşisi bağlamında yasal dayanağı olarak ilişkilendirilebilecek bir üst düzenleme bulunmamaktadır. Her ne kadar BKYMY’nin dayanağı olarak gösterilen “10.10.1984 Tarih ve 3056 Sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında KHK’nın Değiştirilerek Kabulü Hakkında Yasa”nın 2. maddesine 15.11.1999 tarihinde eklenen (ı) bendine göre; ”Ülke güvenliğini etkileyecek ölçekteki deprem, heyelan, kaya düşmesi, yangın, kaza, meteorolojik afet, nükleer ve kimyasal madde kazaları ve göç hareketleri ile ilgili acil durum yönetiminin ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli önlemleri almak ve acil durum yönetimi gerektiren olayların vukuundan önce alınacak önlemler, olay sırasında yapılacak arama, kurtarma ve yardım faaliyetleri ve olay sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını yürüten kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak.” hükmü dayanak olarak düşünülse de madde metninde
acil durum yönetimini gerektiren haller olarak belirtilen deprem, heyelan, kaya düşmesi, yangın, kaza, meteorolojik afet, nükleer ve kimyasal madde kazaları ve göç hareketleri dolaylı da olsa belirtilmiş, bu tanımlamayla afet yönetimine yakın bir sınırlama yapılmıştır. Oysa kriz yönetimi bu düzenlemede sayılan acil durum yönetimi halleri dışındaki birtakım olayları da kapsar. Bir başka deyişle bu madde hükmü ve dolayısıyla 3056 Sayılı KHK, kriz yönetimiyle doğrudan bağlantılı değildir.
4.6.2.3. Genel Değerlendirme
Ülkemizdeki plansız ve düzensiz yönetim anlayışına somut örneklerden birisi de kriz yönetimi ve afet yönetimi mevzuatı ve örgütlenmesidir. Kriz yönetimi ve afet yönetimi, mevzuat içinde çok çeşitli ve dağınık yasa, tüzük, yönetmelik ve yönerge hükümleriyle düzenlenmiştir. Bu dağınıklık özellikle uygulamacılar bakımından sıkıntılara neden olmaktadır. Bu mevzuat karmaşası ve dağınıklığı kurum ve kuruluşlara da yansımaktadır. Kriz yönetimi ve özellikle de afet yönetiminden sorumlu birden fazla kurum bulunmakta bu kurumların farklı bakanlıklar içinde ya da daha üst düzeyde bulunması nedeniyle bir yetki ve sorumluluk karmaşası ile karşı karşıya kalınmaktadır. Kriz yönetimi-afet yönetiminde tek bir çerçeve yasanın temel mevzuat düzenlemesi olarak olmayışı bir başka deyişle afet yönetimi bakımından yasa çokluğu, kriz yönetimi bakımından yasa yokluğu sorunun temelidir. Gerçekten Türk Kamu Yönetiminde kriz yönetimi, kanuni idare ilkesi ve normlar hiyerarşisi kavramlarına ters bir şekilde yasayla düzenlenmesi gerekirken ‘Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği‘ ile düzenlenmiştir ve bu durum kriz yönetiminin yasayla düzenlenen afet yönetimi ile karıştırılmasına neden olmaktadır. Aslında kriz yönetimi, afet yönetimini de kapsayacak şekilde bir üst yönetim fonksiyonu olmasına rağmen yönetmelikle düzenlendiği için afet yönetiminin ardında ikinci planda kalmaktadır. Bu karmaşanın ve doğurduğu sonuçların ortadan
kalkması çıkarılacak bir temel-çerçeve yasayla mümkün olacaktır. Bu yasayla kriz yönetiminin temel ilkeleri belirtilmeli, afet yönetimi kriz hallerinden birisi olarak diğer kriz halleriyle ayrı ayrı yasalar halinde düzenlenmeli ve yasa- tüzük- yönetmelik ve yönergeler kanuni idare ilkesi ve normlar hiyerarşisi kavramlarına uygun bir şekilde düzenlenerek uygulamacının, eğitimcinin ve kuramcının işi kolaylaştırılmalıdır. Bu aynı zamanda kavram, mevzuat ve kurum karmaşasına da çözüm olacaktır.
Mevzuattaki bu durum yanında, yasaların gerektiği gibi uygulanamaması ve kontrol edilememesi de sorunun bir başka yönünü oluşturmaktadır. Özellikle afet yönetimi alanındaki yasa, tüzük, yönetmelik çokluğu görevlilerin mevzuata hakim olmasını da zorlaştırmaktadır. Bu durum da uygulamaya olumsuz yansımaktadır.