• Sonuç bulunamadı

1.8. Tanımlar

2.1.12. Avrupa ve Dünyada Çevre

Avrupa ve dünyada dikkat çeken birçok çevresel faaliyetler söz konudur.

AB’nin en kapsamlı politikalarından biri olan Çevre Politikası’nın temel hedefi, çevrenin ve doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir yönetimidir. AB, sürdürülebilir kalkınmadaki önemine paralel olarak, çevre konusunu, diğer tüm Topluluk politikalarına da entegre etmiştir (Ergu, 2009: 6).

Avrupa Birliği’nin çevre politikalarının dayandığı temel ilkeleri görebilmek için T.C. Başbakanlık Avrupa Birliği Genel Sekreterliği tarafından çıkartılan “Avrupa Birliği Antlaşması ve Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma”yı incelemek gerekir. Bu belgede çevre sorunları ile ilgili birtakım düzenlemelerden

bahsedilmektedir. Bunlardan bazıları ortak hükümler başlığı altında 3. Madde belirtilmektedir;

Birlik bir iç pazar kurar. Birlik, dengeli ekonomik büyümeye ve fiyat istikrarına, tam istihdamı ve sosyal gelişmeyi hedefleyen rekabet edebilirliği yüksek bir sosyal pazar ekonomisine ve çevre kalitesinin yüksek düzeyde korunmasına ve iyileştirilmesine dayalı olarak, Avrupa’nın sürdürülebilir kalkınması için çalışır. Birlik, bilimsel ve teknolojik ilerlemeyi destekler şeklindedir.

Bu maddede Avrupa Birliğinin çevrenin kalitesini yükseltmek için çaba sarfettiğini ve çevrenin iyileştirilmesi için de çeşitli uluslar arasında birtakım tedbirler aldığını göstermektedir. Ayrıca XX. Çevre Başlığı altında 191. maddede ise birliğin çevre politikası kapsamında takibinde katkıda bulunduğu hedefler aşağıdaki gibidir:

 Çevre kalitesinin muhafaza edilmesi, korunması ve iyileştirilmesi,

 İnsan sağlığının korunması,

 Doğal kaynakların basiretli ve rasyonel biçimde kullanılması,

 Bölgesel veya dünya çapındaki çevre sorunlarının ele alınmasına yönelik uluslararası düzeydeki tedbirlerin teşvik edilmesi ve özellikle iklim değişikliğiyle mücadele edilmesi.

Bunun yanında XX. Çevre Başlığı altında 191. maddede ise birliğin çevre politikası ise; “Birliğin çeşitli bölgelerindeki koşulların farklılığını dikkate alarak, yüksek seviyeli bir koruma hedefler. Bu politika, ihtiyatlılık ilkesi ile önleyici eylem, çevreye verilen zararın öncelikli olarak kaynağında giderilmesi ve kirleten öder ilkelerine dayanır” şeklindedir.

Avrupa’da alınan çevre vergilerinin durumu (European Environment Agency, 2000: 12-18) şu şekildedir:

 Ekonomi ve çevre koruma gerekliliğinin birleştirilmesi,

 Kirleten öder prensibine göre dış faktörlerin fiyatın içine dâhil edilmesi,

 Minimum maliyetle kirlilik azaltılmasına teşvik etmek,

 Teknolojik kirliliğin azaltılmasına yönelik dinamik teşvikler,

 Gelirlerini yükselmesi,

 İkiye bölünmüş tartışmalar,

 Gelir ve refah dağılımının değişimi,

 Çeşitli çevresel kazançların sömürülmesi,

 Araçların menzili ve karşılıklı takviye genişletilmesi,

Avrupa vatandaşlarının çevreye yönelik tutumlarının araştırıldığı “Attitudes of European citizens towards the environment” 2008 yılında yayınlanan çalışmadaki bulgular bazıları aşağıda verilmiştir;

İnsanların yaşamını etkileyen faktörlerde, ilk sırayı ekonomik faktörler (%84), ikinci sırayı ise çevrenin durumu (%80) ve bunu sosyal faktörler (%76) izlemektedir.

İnsanlara çevre hakkında konuştukları zaman akla ilk gelenler; şehir ve kasabalardaki kirlilik (%22), iklim değişikliği (%19), yeşil ve hoş alanlar (%13), doğanın korunması (%12), çocuklara miras kalacak çevrenin durumu (%12), insan kaynaklı afetler (%8), yaşadığımız yerin yaşam nitelikleri (%5), deprem, sel gibi doğal afetler (%4) ve doğal kaynakları kullanma (%3) şeklindedir. Raporda, insanların çevresel kaygıları sorulduğunda ilk endişe edilenler: iklim değişiklikleri (%57), su kirliliği (%42), hava kirliliği (%40), insan kaynaklı felaketler (%39) ve doğal afetler (%32) şeklinde ifade edilmiştir. Çevreyi korumanın bireysel öneminde ise, Finlandiya hariç, diğer ülkelerde çevre korumanın çok önemli olduğu vurgulanmıştır. Avusturya ve Romanya’da (%8) ile çevre korumanın önemli olmadığını söylemiştir. Kıbrıs’ın (%80)’den fazlası, İsveç, Yunanistan, Malta, Slovenya’daki vatandaşlar çevre korumanın çok önemli olduğunu söylemişlerdir. İnsanların çevrelerini korumak için bireysel olarak ne yaptıkları sorulduğunda ise: Çevreye duyarlı vatandaşlar çevresel problemler ile doğrudan etki ederler (%69) ve çevre pragmatistleri ile çevresel nedenler için somut eylemler yaparlar (%87) şeklinde cevaplamışlardır. Çevresel nedenler için davranış seçimi yapmada ve çevre bilincinde fikirler doğrultusunda Avrupa’da önemli farklılıklar görülmüştür.

Burada ikinci grup, çevreyi çok önemsediklerini belirtmiştir. Bunun sonucu olarak da Avrupalılar çevreyi korumanın çok önemli olduğunu vurgulamışlardır. Avrupa’da insanlar çevre sorunlarının günlük yaşamı etkilediğini düşünmektedirler. Raporda çevreyi korumak için yapılması gerekenlerin ise: Geri dönüşüm atıklarının ayrıştırılması (%59), enerji tüketiminin azaltılması (%47), su tüketiminin azaltılması (%37), tek kullanımlık ürün tüketimi (%30) ve seyahat ederken (yürüyüş, bisiklet, halk otobüsü) çevreye dost seçimler yapmak (%28) şeklinde ifade edilmiştir. Çevresel nedenler için günlük yaşamlarında öncelikli olarak yaptıkları; geri dönüştürülebilir atıkları ayrıştırdıklarını, evdeki enerji tüketimini azalttıklarını ve kendi araçları yerine mümkün olduğunca toplu taşıma araçlarını kullandıklarını belirtmişlerdir. Bunun yanında daha pahalı da olsa çevre dostu ürünler almayı çoğunlukla tercih etmişlerdir. İnsanlar çevre ile ilgili bilgileri: televizyon haberleri (%68), gazete (%43) ve film ve televizyon

belgesellerden (%33) öğrendiklerini söylemişlerdir. Çevre konusunda en çok, çevre koruma derneklerine (%36), bilim adamlarına (%36) ve (%22) ile televizyona güvendiklerini belirtmişlerdir.

Çevreyi korumaya yönelik bazı ülkelerde çeşitli projeler geliştirilmiştir. Bununla ilgili çevresel koruyucu göstergeleri tespit etmek ve geliştirmek için kurulan EPIC (2002) (Kaliforniya için Çevresel Koruyucu Göstergeler) Projesi,

Çevrede meydana gelen değişiklikleri izlememiz için gerekli araçları görmemizi sağlayan EPIC Projesi, çevresel programların çabalarının sonuçlarını değerlendirmelerine yardımcı olmak üzere bir çevresel göstergeler sistemini yürütmek ve daha fazla dikkat gerektiren alanları belirlemekle sorumludur (EPIC, 2002: 3).

Çeşitli ülkelerde dikkat çeken bir takım çevre hareketlerinden bahsedilirse;

Nijerya’da çevre koruma vakfı, çevre eğitimi ile ilgili önemli yaklaşımlar yapmıştır. Bu vakıf, Nijerya’daki tüm insanlara çevre eğitimi ve bilinci kazandırmak amacıyla kurulmuştur. Okul programlarında, çevre koruma vakfı, çevre eğitiminin sunulmasında büyük rol oynamıştır. Okullardaki çevre koruma kulüplerinin ağları ülke çapında yayılmış ve çevrenin korunmasında, çevre sorumluluklarında genç beyinlerin duyarlılığını artırmak için çalışmalarına devam etmiştir. Bu kulüpler, okullarda çevre eğitiminin desteklenmesi konusunda çalışmış ve ağaç dikme çalışmaları, kampanyalar, konferanslar ve yürüyüşler yapmışlardır. “Nature’s Roost” projesi ile Nijerya’da kulüp üyeleri arasındaki bağlantıyı sağlamak amacıyla elektronik kütüphane kurulmuştur

(Nijerian Conservation Foundation, Web:

http://www.ncfnigeria.org/index.php?option=com_content&view=article&id=62&Itemid=130 15.01.2013)

Loughland, Walker ve Brady (2000) tarafından yapılan çalışmada, Avusturalya’daki çevre eğitimi incelenmiştir. Bu çalışmada Avustralya’nın çevresel problemleri çözmek için okullarda verilen çevre eğitimi iyileştirilmiş ve bu eğitim Avustralya topluluğunda genişletilmiştir. Çocukların çevresel anlayış ve inanışları bilinirse daha etkili çevre programları hazırlanacağı belirtilmiş ve son yıllarda çevre sorunlarının doğası ve kapsamına topluluk anlayışı getirilmiştir. Çevre sorunlarının teknoloji veya “emir ve kontrol” gibi çözümler uygulanarak çözülecek kadar basit olmadığını ve çevresel problemlerin etkili, uzun vadeli, ekonomik, sosyal, düzenleyici ve ekolojik yönleri içeren entegre bir yaklaşımla çözülebileceği belirtilmiştir. Ayrıca

çevre sorunları bireysel değil toplumsal bir sorun olduğundan bu sorunun çözümünde bütün toplumun aktif olması gerektiği belirtilmiştir (Loughland, Walker ve Brady, 2000).

2.2. İlgili Çalışmalar

2.2.1. Araştırma İle İlgili Yapılan Yurt İçi Çalışmalar

Şimdiye kadar yapılan araştırmalar, öğrencilerin çevre hakkındaki bilgilerinin eksik, tutum ve davranışlarının yetersiz olduğunu ortaya koymaktadır. Bunları kısaca incelersek:

Yaşaroğlu (2012) “İlköğretim Birinci Kademe Öğrencilerinin Çevreye Yönelik Tutum ve Davranışlarının Değerlendirilmesi” isimli çalışmanın amacı ilköğretim birinci kademe öğrencilerinin çevreye yönelik tutum ve davranışlarını belirlemektir. İlköğretim birinci kademe ikinci devre öğrencilerinin çevreye yönelik tutumları olumludur.

Öğrencilerin sınıf değişkenine göre çevreye yönelik tutumları ve çevreye yönelik sorumlu davranışlarında herhangi bir farklılaşma tespit edilmemiştir. Fakat öğrencilerin cinsiyetlerine, anne-babanın eğitim durumuna, anne-babanın mesleğine ve yerleşim yerine göre çevreye yönelik tutumları ve sorumlu davranışlarında anlamlı farklılık bulunmuştur.

Tarsus Baş (2010) “İlköğretim Öğrencilerinin Çevreye Karşı Tutumlarının Değerlendirilmesi” isimli çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin çevreye karşı tutumlarını, çevre problemlerine karşı farkındalık, bireysel sorumluluklara karşı farkındalık, çözümlere karşı genel farkındalık, ulusal çevre problemlerine karşı farkındalık olmak üzere dört değişkene bağlı olarak cinsiyet, sınıf, ebeveynlerin meslekleri ve ebeveynlerin eğitim seviyesine göre araştırılmasını amaçlamaktadır.

Araştırmanın sonunda ise sınıf düzeyi, cinsiyet farklılığı, anne ve babanın eğitim seviyesinin, öğrencilerin tutumlarının üzerinde istatistiksel olarak önemli olduğu sonucu görülmüştür. Ayrıca, araştırmaya katılan öğrencilerden alınan yanıtların frekans dağılımı, öğrencilerin genel, ulusal çevre problemleri ve çevreye karşı bireysel sorumluluklarının farkında olduklarını göstermiş; ancak öğrencilerin endüstrileşmenin çevreye etkileri konusunda kararsız kaldıkları, bilim ve teknolojinin çevre

problemlerine çözüm getirmesi konusundaki rolünün ise farkında olmadıkları araştırmanın sonuçları arasındadır.

Şüyün (2010) tarafından yürütilen “İlköğretim Öğrencilerinin Çevreye Yönelik Bilinç ve Algılamaları” isimli çalışmanın amacı, öğrencilerin çevre ile ilgili ne bildiklerini ve çevreyi nasıl algıladıkları konusunda bilgi edinmektir. Bu amaçla araştırmada ilköğretim 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin çevreye yönelik bilinç ve algılamaları araştırılmıştır. Bu araştırmaya göre ilköğretim (6, 7 ve 8. sınıf) öğrencilerinin;

• Çevre denince akıllarına ilk olarak gelen ağaçlar, çiçekler olmuştur,

• Çevre bilincine sahip olmalarında 1. sırada aileleri etkilidir,

• Çevre bilinci kazanabilmeleri için okul ve öğretmenlere önemli görevler düşmektedir,

• Çevreye karşı olumsuz tutum ve davranışlarında en çok medyanın etkili olduğu görülmüştür.

Araştırmanın sonucunda ise; ilköğretim öğrencilerinin çevreyi algılamalarının iyi düzeyde olduğu ancak çevre bilincinin yeterli seviyede olmadığı açığa çıkmıştır.

Demirbaş ve Pektaş (2009) “İlköğretim Öğrencilerinin Çevre Sorunu İle İlişkili Temel Kavramları Gerçekleştirme Düzeyleri” isimli çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin çevre sorunlarına yönelik temel kavramları tanıma düzeyleri araştırılmıştır. Araştırmada öğrencilerin çevre sorunları için farkındalıkları, ön bilgileri ve çevreye yönelik duyarlılıkları açık uçlu sorularla belirlenmeye çalışılmıştır.

Araştırma sonunda ise, öğrencilerin çevre kirliliği, hava kirliliği ve atıklardan kaynaklanan çevre sorunlarının farkında oldukları anlaşılmıştır. Çalışmada öğrencilerin günlük hayatta karşılaştığı ve sıklıkla gördüğü çevre sorunlarına doğru cevap vermelerine rağmen güncel sorunlardan olan sera etkisi, küresel ısınma gibi konularda doğru yanıtlar veremedikleri görülmüştür. Bunun yanında öğrencilerin çevreye yönelik duyarlılık düzeylerinin yeterli olduğu araştırmanın sonuçları arasındadır.

Atasoy ve Ertürk (2008) “İlköğretim Öğrencilerinin Çevresel Tutum ve Çevre Bilgisi Üzerine Bir Alan Araştırması” isimli çalışmada, ilköğretim 6. 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin çevresel tutum ve bilgilerinin tespit edilmesi amaçlamıştır. Çalışmada veri toplama araçları olarak Çevre Bilgi Testi ve Çevre Tutum Ölçeği kullanılmış ve

araştırmada öğrencilerin çevre bilgisi ve çevre tutumu açısından yeterli düzeyde olmadıklarını görülmüştür. Aynı zamanda kız öğrencilerin hem çevre bilgileri hem de çevresel tutumları erkek öğrencilerden daha yüksektir. Bunun yanında İlköğretim öğrencilerin bilgi ve tutum puanları incelendiğinde, bulundukları sosyo – ekonomik düzeye (SED) göre anlamlı bir farklılık görülmemiştir.

Uluçınar Sağır, Aslan ve Cansaran (2008) “İlköğretim Öğrencilerinin Çevre Bilgisi ve Çevre Tutumlarının Farklı Değişkenler Açısından İncelenmesi” isimli çalışmanın amacı ilköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencilerin çevre bilgi ve tutumlarını çeşitli değişkenler açısından incelemektir. Araştırma sonunda öğrencilerin çevre tutumlarında sınıf düzeyi ve cinsiyet değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Çevre bilgileri öğrencilerin sınıf düzeylerine göre anlamlı bir farklılık gösterirken cinsiyetlerine göre anlamlı bir şekilde farklılık görülmemiştir. Bunun yanında öğrencilerin çevre etkinliklerine katılımlarının oldukça düşük olduğu, yaşadıkları yerlerdeki çevre sorunlarını tanıma ve bunlara çözüm önerileri getirmede yetersiz oldukları görülmüştür. Anne baba eğitim düzeyine göre öğrencilerin çevre bilgi ve tutumlarında anlamlı farklılık bulunmamıştır.

Aslan, Uluçınar Sağır ve Cansaran (2008) “Çevre Tutum Ölçeği Uyarlanması ve İlköğretim Öğrencilerinin Çevre Tutumlarının Belirlenmesi” isimli çalışmada, Leeming ve diğ. (1995) tarafından geliştirilen “Çevreye Yönelik Tutum ve Bilgi Ölçeği”nin Türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda ölçeğin geçerlilik ve güvenirlik çalışmalarından sonra ölçeği yeniden düzenlemiş ve ilköğretim öğrencilerinin çevreye yönelik tutumları değerlendirilmiştir. Uygulanan ölçek sonunda 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin çevreye yönelik tutumları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmamış olup sadece bazı alt boyutlarında farklılık görülmüştür. Kız ve erkek öğrencilerin çevreye yönelik tutumları arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmemiştir.

Gökçe, Kaya, Aktay ve Özden (2007) “İlköğretim Öğrencilerinin Çevreye Yönelik Tutumları” isimli araştırmada, ilköğretim öğrencilerinin çevreye yönelik tutumlarını belirlemek amaçlamıştır. Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen “İlköğretim Öğrencileri Çevre Tutum Ölçeği (İÇTÖ)” ile toplanmıştır.

Araştırmada öğrencilerin tutumları, cinsiyet, akademik başarı düzeyi, baba ve annenin

eğitim düzeyi ve ailenin gelir düzeyi gibi bazı bağımsız değişkenler açısından değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda ise öğrencilerin çevreye yönelik tutumlarının cinsiyet ve akademik başarı düzeyine göre farklılaştığı sonucu görülürken, anne-baba eğitim düzeyi ve ailenin gelir düzeyine göre farklılaşmadığı görülmüştür.

Tecer (2007) “Çevre İçin Eğitim: Balıkesir İli İlköğretim Öğrencilerinin Çevresel Tutum, Bilgi, Duyarlılık ve Aktif Katılım Düzeylerinin Belirlenmesi Üzerine Bir Çalışma” isimli araştırmada, ilköğretim öğrencilerinin çevreye karşı duyarlılıklarının ve sosyo-demografik özelliklerinin bu duyarlılık düzeyleri üzerine olan etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Çalışmada, ilköğretim birinci ve ikinci kademe öğrencilerine ayrı ayrı olmak koşuluyla araştırmacılar tarafından geliştirilen “çevresel duyarlılık ve aktif katılım" (DAK) ölçeği uygulanmıştır. Uygulanan bu ölçek sonucunda öğrencilerin birçoğunun çevre ile ilgili konulara ilgi duymasına rağmen çevresel faaliyetlere katılmada aktif olmadıkları ve sosyo-ekonomik düzeyi daha yüksek olan öğrencilerin DAK puanlarının diğer öğrencilerin puanlarından daha yüksek olduğu görülmüştür. Araştırmanın sonunda, kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre çevreye hem daha fazla ilgili hem de daha sorumlu davranış göstermeye eğilimli olduğu görülmüştür. Demografik değişkenler, cinsiyet, ebeveynlerin eğitim düzeylerinin çevre duyarlılığı, aktif katılım, bilgi ve çevresel tavır üzerinde önemli etkiye sahip oldugu bu çalışmanın temel bulguları olmuştur.

Öner Armağan (2006) “İlköğretim 7–8. Sınıf Öğrencilerinin Çevre Eğitimi İle İlgili Bilgi Düzeyleri (Kırıkkale İl Merkezi Örneklemi)” isimli çalışmanın temel amacı İlköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin çevre konularındaki bilgilerini ve çevreye olan duyarlılıklarını araştırmaktır. Araştırmada ölçme aracı olarak 24 sorudan oluşan “Çevre Eğitimi Testi uygulanmıştır. Araştırmanın bulgularında, çoktan seçmeli sorular için 7.

sınıf öğrencilerinin daha başarılı olduğu, açık uçlu sorularda her soru için farklı başarı dağılımı olduğu ve tüm sorularda kız ve erkek öğrencilerin başarı oranlarının birbirine yakın olduğu görülmüştür.

Atasoy (2005) “Çevre İçin Eğitim: İlköğretim Öğrencilerinin Çevresel Tutum ve Çevre Bilgisi Üzerine Bir Çalışma” isimli çalışmada, ilköğretimde verilen çevre için eğitimin etkililiğini saptamak üzere, 6. 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin çevresel tutum ve

bilgilerini ölçerek, çevre için eğitim açısından mevcut durumun belirlenmesi amaçlanmıştır. Bunun için 6. 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin çevresel tutum ve bilgilerini ölçmek ve çevre için eğitim açısından mevcut durum belirlenmiştir. Yapılan araştırmanın başlıca sonuçları; Çevresel tutum ve çevresel bilgi açısından, sınıflar bazında alınan sonuçlar şöyle özetlenebilir:

Bilgi testi değerlendirildiğinde 6. sınıflar ile 8. sınıflar ve 7. sınıflar ile 8.

sınıflardaki öğrencilerin puanları arasında anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiş, tutum ölçeği değerlendirildiğinde ise 6. sınıflar ile 8. sınıflar arasındaki öğrencilerin puanları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmüştür.

Bilgi testi sonuçları değerlendirildiğinde üst SED’teki 6. sınıflar ile 8. sınıflar ve 7. sınıflar ile 8. sınıflardaki öğrencilerin puanları arasında anlamlı farklılık vardır.

Tutum ölçeği sonuçlarına göre ise 6. sınıflar ile 7. sınıflar arasındaki öğrencilerin puanları arasında anlamlı farklılık olduğu görülmüştür.

Öğrencilerin bilgi ve tutum puanları incelendiğinde, bulundukları SED’lere göre hem çevresel bilgi hem de çevresel tutum puan ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Araştırmada; bilgi testi sonuçlarına göre alt SED’deki 6. sınıflar ile 7. sınıflar ve 6. sınıflar ile 8. sınıflardaki öğrencilerin puanları arasında anlamlı bir farklılık olduğu görülmüş, tutum ölçeği sonuçlarına göre ise alt SED’deki 6. sınıflar ile 8. sınıflar ve 7. sınıflar ile 8. sınıflar arasındaki öğrencilerin puanları arasında anlamlı farklılık tespit edilmiştir.

Ayrıca çevresel bilgi testi sonuçlarına göre kız öğrencilerinin bilgi testi puanlarının erkek öğrencilerden daha yüksek olduğu görülmüş ve yine aynı şekilde çevresel tutum ölçeği sonuçlarına göre kız öğrencilerin tutum ölçeği puanlarının erkek öğrencilerden daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında alt SED öğrencilerin hem bilgi hem de tutum puanlarında cinsiyete göre anlamlı bir farklılık gözlenirken üst SED öğrencilerin çevresel bilgi testi puanlarında cinsiyete göre anlamlı bir farklılık bulunamamış ve çevresel tutum ölçeği puanlarında ise cinsiyete göre anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Bunların sonucu olarak ise; ilköğretim öğrencilerin çevresel bilgi ve çevresel tutum puanları arasında çok güçlü olmasa da bir ilişki bulunmuştur.

Tuncer, Sungur, Tekkaya ve Ertepınar (2004) “Kırsal ve Kentsel Alanlarda Yaşayan 6. Sınıf Öğrencilerinin Çevreye Yönelik Tutumları: Ankara’da Bir Çalışma”

isimli çalışmada, Ankara’nın kırsal ve kentsel alanlarında yaşayan 6. sınıf

öğrencilerinin çevreye yönelik tutumları araştırılmıştır. Bu çalışmanının amacı, kırsal ve kentsel çevrelerde yaşayan öğrencilerin çevreye yönelik tutumlarını değerlendirmektir.

Araştırmanın sonuçlarında ise; kırsal ve kentsel alanlarda yaşayan öğrencilerin çevreye yönelik tutumları arasında anlamlı bir fark görülmüştür. Kırsal ve kentsel alanlarda yaşayan çocuklar arasında çevre problemleri, bireysel çevre sorumluluk bilinci ve ulusal çevre sorunları farkındalığı konusunda önemli farklılıklar tespit edilmiştir.

Arslanyolu (2010) “İlköğretim Öğrencilerinin Çevreye Karşı Tutumlarının Çoklu Zekâ Kuramına Göre İncelenmesi” isimli çalışmada, ilköğretim altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf öğrencilerinin çevreye karşı tutumlarının çoklu zekâ alanlarına göre değişiklik gösterip göstermediğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bunun yanında araştırmada, öğrencilerin çevreye karşı tutumları; cinsiyet, sınıf düzeyi ve sosyo-ekonomik düzey gibi değişkenler açısından incelenmiştir. Araştırma sonuçları arasında ise; cinsiyet, sınıf düzeyi ve sosyo-ekonomik düzeye göre öğrencilerin çevreye karşı tutumları arasında anlamlı bir farklılık olmadığını görülmüştür. Ayrıca, sözel zekâ alanı hariç diğer zekâ alanlarının gelişme düzeyleri arttıkça öğrencilerin çevreye karşı tutumlarının olumlu yönde artığı görülmüştür.

Meydan ve Doğu (2008) “İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Çevre Sorunları Hakkındaki Görüşlerinin Bazı Değişkenlere Göre Değerlendirilmesi” isimli çalışmada, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin çevre sorunları hakkındaki görüşlerinin ve bilgi düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin görüşleri ile cinsiyetleri, öğrenim gördükleri sınıflar, üye oldukları çevre ile ilgili kurum ve vakıflar ile ailelerinin eğitim düzeyi arasında ilişkinin olup olmadığı ortaya konmaya çalışılmıştır. Araştırmanın sonunda ise ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin çevre sorunlarına karşı görüşlerinin, öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıflara ve yaşlarına göre değiştiği ancak cinsiyete göre değişmediği görülmüştür.

Aydın ve Kaya (2011) “Sosyal Bilimler Lisesi Öğrencilerinin Çevre Duyarlılıklarının Değerlendirilmesi” isimli çalışmanın amacı sosyal bilimler lisesi öğrencilerinin çevre duyarlılığına ve aldıkları örgün eğitim yeterliliklerine ilişkin görüşlerini ortaya çıkarmaktır. Araştırma sonunda ise öğrencilerin çevreye orta düzeyde

duyarlı oldukları görülmüştür. Ayrıca öğrencilerin bir kısmı araştırmada hava, su, toprak kirliliği ve ekolojik denge konusunda örgün eğitim kurumlarında yeterli eğitim almadıklarını belirtmişler ve bunun yanında araştırmada cinsiyet, sınıf düzeyi, anne-baba öğrenim düzeyi, anne-anne-baba meslek durumu ve aile gelir düzeyi değişkenlerine

duyarlı oldukları görülmüştür. Ayrıca öğrencilerin bir kısmı araştırmada hava, su, toprak kirliliği ve ekolojik denge konusunda örgün eğitim kurumlarında yeterli eğitim almadıklarını belirtmişler ve bunun yanında araştırmada cinsiyet, sınıf düzeyi, anne-baba öğrenim düzeyi, anne-anne-baba meslek durumu ve aile gelir düzeyi değişkenlerine