• Sonuç bulunamadı

1. BALKAN ADI VE C OĞRAFYASI

1.4. Attila Dönemi Hun-Batı Roma İlişkileri

1.4.1. Campus Mauriacus Savaşı

Attila, Doğu Roma imparatorluğu ile III. Anatolius anlaşmasını yaparken müzakerelerde o kadar hoşgörülü davranırken Batı Roma’ya yapacağı seferini göz önünde bulundurmuştur. Bu anlaşma ile arkasını sağlama alarak Galya’ya saldırı başlatmak konusunda kararlıdır. Dolayısıyla Anatolius Attila ile çok olumlu şartlar içinde müzekereler yapmıştır. Attila Theodosios yaşadığı sürece artık Doğu Roma’yı vergiye bağlayarak itaat altına aldığından emindi. Ancak Theodosios’un aniden ölümü bu planları alt üst edecektir. Attila için artık iş işten geçmişti çünkü o bundan sonra yönünü batıya çevirmişti280

.

450 yılı baharından önce Afrika’daki Vandal kralı Geiseric Attila’yı Vizigotlara karşı bir akın başlatması için kışkırtmıştır. Ancak zaten Attila bu öneriden de önce Vizigotlara saldırma düşüncesinde idi. Asıl niyet ise Vizigotları bahane ederek batıya saldırmaktı. 450 yılının ilk aylarında Attila, Tolulouse merkezli Vizigot krallığına saldırmak üzere olduğunu ve bunu Valentinius’un müttefiki olarak yapmayı planladığını açıkladı. Aslında Attila’nın tek askeri hedefi Vizigotlar değildi. Onların yok edilmesi kendisine değil ama Batılı toprak sahiplerinin yararına olabilirdi. Attila Valentinius’un müttefiki olarak harekete geçtiğini söylese de bu gerçeklere aykırıydı. Çünkü bir dünya imparatorluğu kurmak isteyen Attila Vizigotlara yapacağı saldırıyı sadece Valentinius veya Geiseric’e yardım olsun diye yapmamıştır. Çünkü bir yabancıyı memnun etmek adına Attila Avrupa’daki konumunu bütünüyle tehlikeye atamazdı. Ancak Hunlar bu uzun yolculuğa çıkmadan önce Attila, III. Valentinius’a mesaj göndererek Batı Romalılarla hiçbir kavgası olmadığını ve gerçekleştireceği seferin sadece Vizigotları hedef aldığını bildirmişti. Aynı zamanda da Theodoric’i 439 yılında Avitus’un Batı Roma ile gerçekleştirdiği ve pek de sağlam olmayan anlaşmayı geçersiz ilan etmeye yönlendirmiştir281

.

İşte tam bu sırada Honoria olayı meydana gelmiştir. III. Valentinius’un kız kardeşi olan Honoria, tahta ortak çıkmaması adına Valentinius tarafından evlendirilmiyordu. Ancak Honoria’nın Eugenius adında bir kahya ile ilişkisi olması ve hamile kalması üzerine Eugenius ölüme mahkum edildi. Prenses ise zorla taht üzerinde planları olması beklenmeyen Herculanus adında saygın ve zengin bir senatörle nişanlandırılmıştı. Bu şekilde aşağılanan Honoria 450 yılı baharında, gizlice Attila’dan

280 Orkun, s.61.

yardım istedi. Ayrıca Attila’ya yüzüğünü gönderdi. Honoria’nın niyeti baştan beri siyasi idi. Planı, Epigenius’u imparator yapıp imparatoriçe olarak ülkeyi yönetmekti. Attila’ya ise bu teklifi yine siyasi amaçlarla yaptı. Bunun sonucunda Batı Roma İmparatorluğu’nun başkenti Ravenna olmazsa Galya’da Attila’nın eşi olarak hükümranlığını sürdürmeyi planlıyordu282

.

Honoria’nın Attila’ya yüzüğünü göndermesi ve ondan yardım istemesi kısa süre içinde Valentinius’un kulağına gelmişti. Bunun üzerine Theodosios Valentinius’a bir mektup yazarak Honoria’yı Attila’ya teslim etmesi ve ülkesi üzerinde hak iddia edilecek durumlara yol açmaması tavsiyesinde bulunmuştu. Ancak Valentinius bunun tam tersine hareket etti. Honoria’nın annesi Placidia prensesin kendi himayesine verilmesi için yalvarmıştı. Valentinius bunu kabul etti ancak Honoria’nın bundan sonraki durumu bilinmemektedir283. Prensesin durumu ne olursa olsun, Attila ona verilen bu fırsatı memnuniyetle karşılamış ve Honoria’yı derhal karısı olarak ilan etmişti. Prensesin yaptığı davet ve gönderdiği yüzüğü sayesinde Attila bu konuda oldukça güç kazanmıştı284

.

Honoria’nın yardım çağrısı ve Doğu Roma’nın dış politika değişiklikleri üzerine Attila iki ayrı elçilik heyeti topladı. Bunlardan biri Ravenna’ya diğeri Konstantinopolis’e gidecekti. Bu elçilik heyetlerinin biri Batı Roma hükümetine Honoria’ya zarar vermeme talimatıyla gidiyordu. Honoria Attila’nın karısıydı ve eğer ona karşı bir hata yapılırsa veya Batı Roma imparatorluğunun yarısı karısının mirası olarak kendisine verilmezse hesabını soracaktı. Ancak Valentinius elçilere verdiği cevapta Honoria zaten başka bir adamla sözlendiği için Attila ile evlenmesinin imkansız olduğunu söylemişti. Ayrıca Batı Roma imparatorluğunda taht kadının değil, erkeğin soyundan devam ettirilirdi. Dolayısıyla imparatorluğun yarısı Honoria’ya ait olmadığı, cevabı verildi285

.

İkinci elçilik heyeti ise Marcius’a gönderildi ve Theodosioos’un kabul ettiği şekliyle vergi ödemeye devam etmesi istendi. Ancak Batı’ya oranla daha sert bir tutum sergileyen Doğu Roma hiçbir koşulda vergi ödemeyeceğini bildirdi. Eğer Hunlar barışı korurlarsa Marcius onlara hediyeler vercekti ancak savaştan yana olurlarsa Marcius da

282 The Fragmentary Classicising, II, s.301-303;Thompson, s.167-168; J .B. Bury, s.286- 287;Orkun,s.60;Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hun İmp…,s.85.

283 Kafesoğlu,Türk Milli…s.77. 284 Thompson, s.168-169.

aynı derecede güçlü bir orduyla karşılarına çıkacağını söyledi286.

Ancak Marcius’un yaptığı bu cesaret gösterisi son derece zamansızdır. Marcius tahta çıktıktan birkaç ay sonra Doğu Roma’yı uçurumun eşiğine getirmiş, Theodosios’un 11 yıl boyunca sabırla emek vererek ve çok masraf yaparak edindiği kazanımların hepsini harcamıştı. Attila onun bu hareketini asla unutmayacaktı287

.

450 yılının sonlarına doğru Batı Roma ile çıkan bir başka anlaşmazlık Ripuria Frenklerinin başına kimin geçeceği konusuydu. Frenk kralı ölmüş, oğulları arasında taht kavgası çıkmıştı. Kralın büyük oğlu Attila’dan, küçük oğlu ise Aetius’dan yardım istemişti. Aetius, prensi kendi oğlu yerine koyarak Valentinius’la beraber ona hediyeler vererek istediği kuvvetleri emrine vermişti. Artık Aetius ve Batı Roma hükümetinin Hunlara karşı açık bir anlaşmazlık sergiledikleri ortadaydı ve bulabildikleri her yerde müttefik arayışı içine girmişlerdi288. Valentinius’un Aetius’u harcamak gibi bir niyeti

yoktu. Aetius’un Attila ile olan ilişkileri kırılma noktasına gelse de iki taraftan da savaşmak isteğine dair bir sinyal yoktu289

.

Doğu Roma İmparatoru Marcius’un vergileri reddetmesi ve askeri durumundan övünerek bahsetmesi üzerine Attila hangi yöne saldıracağı konusunda kararsız kalmıştı. Sonunda orduları henüz zarar görmeden daha fazla güç gerektiren seferi öne aldı ve Vizigotlara saldırmaya karar verdi. Artık sadece Vizigotlara değil Frenklere de saldıracaktı. Çünkü kralın büyük oğlu Attila’dan yardım istemişti. Attila Frenkleri de düşman olarak görüyordu290. Diğer yandan Batı Roma ile bir savaş ihtimali de vardı. Bu

düşünceler içerinde Galya’ya giren Attila halâ bunu Batı Roma’nın koruyucusu olarak yaptığını söylüyordu bunun yanında Batı Roma’nın muhalefetiyle karşılaşma olasılığını da göz önünde bulunduruyordu. Ayrıca Afrika’daki Geiserik de, Vizigotlara karşı yapılacak bu saldırıda memnunluk duyabilirdi fakat bunu belli edecek herhangi bir somut girişimde bulunmamıştı291

.

451 yılı başlarında Attila, Hunlar ve müttefiklerinden oluşan büyük sayıda bir orduyla beraber Galya’ya doğru harekete geçti292. Esasını Hunların teşkil ettiği orduda

en büyük ağırlığı Germenler oluşturuyordu. Bunun dışında Ardarik ve Valamir

286 Ahmetbeyoğlu, Priskos…,s.57;Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hun İmp., s.87. 287 Thompson, s.170-171.

288 Ahmetbeyoğlu, Priskos…,s.57-58, fr.16;Orkun, s.61.

289 The Fragmentary Classicising, II, s.307-309;Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hun İmp…, s.88;Thompson, s.170.

290 Ahmetbeyoğlu, Priskos…,s.57. 291 Thompson, s.170-171.

komutasında Gepidler ve Ostrogotlar ile, Rugi, Skir, Quad, Alaman, Herul, Thüring, Burgund ve Franklar da vardı293. Hunların batıya doğru yola çıkmaları üzerine olayın

dehşetine düşen çağdaşları Attila’nın ordusunun yarım milyon olduğunu söylüyorlar ki bu da paniğin açık bir ifadesidir294

. Attila bu seferde ilk hedefi olan Ripuria Frenkleri üzerine yürümüş onları yendikten sonra bazı savaşçılarını da kendi ordusuna katmıştı. Bundan sonra yoluna devam eden Attila ileride kendisine çok pahalıya mal olacak bir adım atmıştı. Daha önce bildiğimiz gibi Batı Romalılar Attila’ya Honoria’yı vermeyi reddetmişti. Verseler bile Roma kanunlarına göre onun kocası Batı Roma’nın yarısını miras olarak alamayacaktı. Bu yanıttan hoşnut olmayan Attila’nın ordusu Vizgotların üzerine yürürken Batı Roma’ya bir başka heyet göndermişti. Heyet, Honoria’nın Attila’nın nişanlısı olduğunu ifade etmiş ve Honoria’nın ona gönderdiği yüzüğü de ispat olarak göstermişti. Valentinius’un krallığının yarısından vaz geçmek zorunda olduğunu çünkü Batı Roma’nın yarısının Honoria’ya babasından miras olarak kaldığını söylemişlerdi. Bu istekler Batı Roma tarafından derhal reddedildi. Sonrasında Attila yine yol boyunca müttefikler toplayarak yolunda ilerlemeye devam etti295. Batı

Romalılar ise hiçbir şey yapmayarak halâ Hun saldırısının sadece Vizigotlar üzerine olmasını ümit ediyorlardı. Ancak Attila’nın onlara gönderdiği bu son mesaj onların ümitlerini yitirmelerine neden oldu. Bunun üzerine Valentinius ve Aetius yakın zamanda gerçekleşmesi beklenen Galya kuşatmasına karşı anlık bir direnme kararı aldılar296

.

Attila’nın bu şekilde hareket etmesi üzerine Aetius hayat boyunca düşmanları olan Vizigotlarla ittifak yapmaya yöneldi. Attila Honoria’nın yüzüğü sayesinde çıktığı seferini, Batı Avrupa’nın bütün düzenli ordularına karşı yapılan bir sefer haline getirmişti. Aetius’un Vizigot kralı Theodoric ile ittifak yapması da hiç de kolay değildi. Çünkü öncelikle Theodoric’i son yirmi yılın gelişmelerini unutmaya ve Batı Romalılarla ittifak yapmaya ikna etmeliydi. Ayrıca Gotlar kendi topraklarında kendilerinden emin bir şekilde krallıklarını savunmak durumundayken Aetius bütün bir Galya’yı kurtarmak zorundaydı. Üstelik Vizigotlar herhangi bir yardım beklemeden savaşın yükünü tek başlarına üstlenmeyi çoktan kabullenmişlerdi. Aetius bütün

293 Jordanes, s.108.

294 Jordanes,s.108-109; “451 yılı başlarında Orta Macaristan’dan batıya harekete geçen Hun kuvvetlerinin mevcudu, 80-100 bini Türk, bir o kadarı da yardımcı Germen ve İslâv olmak üzere 200 bin kişi civarında idi”. Bkz. Kafesoğlu, Türk Milli…s.77.

295 Ahmetbeyoğlu, Priskos…,s.58. 296 Thompson, s.171-174.

Galya’yı kurtarabilmek için Theodoric’i kuzeye doğru ilerlemeye ve sınıra mümkün olduğu kadar yakın bir mesafede Attila ile savaşa ikna etmeliydi. Ve bu ittifak geleceğin imparatoru Avitus aracılığıyla başarılmış oldu. Bu durumda Theodoric hayatı boyunca düşmanı olduğu Aetius ile ittifak yaparken Aetius da tam tersine hayatı boyunca dost olduğu Attila’ya karşı savaşmaya hazırlanıyordu297. Aetius İtalya’dan yola çıktığında

Attila çoktan Galya’ya girmişti. Aetius ise o aylarda İtalya’da yaşanan kıtlık nedeniyle yeterli sayıda asker bulamamış ve o da sonunda bulabildiği kadar askerle ve birkaç destek birliği ile yola koyulmuştu. Vizigotlar’a katıldığında çeşitli uluslardan oluşmuş karmaşık bir savaşçı ordusuyla düşmanla savaşmak üzere kuzeye doğru yürümeye devam etti.

Attila, Ren nehrini geçtikten sonra birçok şehir ona teslim olmuştu. Nisan ayında Metz düşmüş ve Attila Orleans’a doğru yönelmişti. Bunun sebebi ise Armorikalı Bagaudaeler üzerinde hakimiyet kurabileceklerini düşünerek Galya’ya yerleşmiş olan Alanların kralı Sangibanus’un Hunlara şehre yaklaştıklarında yardım sözü vermesiydi. Bunu duyan Aetius ve Theodoric Attila’dan önce Orleans’ı ele geçirmeye yöneldiler. Ancak onlar harekete geçtiğinde Hunlar şehrin içlerine kadar girmişlerdi298. Savaş

başladığında her iki taraf da hakim bir tepe ele geçirmeye çalışmış ancak başarı sağlanamamıştır. Çünkü her iki taraf da tepenin bir tarafına doğru mevzilenmiş, zirve boş kalmıştı. Aşağı ovada ise Theodoric’in başını çektiği Gotlar müttefik kanadın sağ tarafını, Aetius ve Romalılar ise sol tarafını tutmuşlardı. Ortalarına ise Sangibanus ve sadakatinden şüphelendikleri Alanları almışlardı299. Attila kendi hatlarının ortasında yer

alarak bocalayan Sangibanus ile karşı karşıya geldi. Gepidler, Ostrogotlar gibi ona bağlı diğer uluslar da Attila’nın yanında yer alarak soydaşlarıyla karşı karşıya geldiler. Attila, savaş için uygun bir yer aramak ve rakiplerini oraya çekmek için geri çekildi. Bu sırada ordusunun moral gücünü artırmak isteyen Attila Jordanes’in yazdığına göre şunları söylemiştir: “Ordusunun sendelemeye başladığını gören Attila, onları şu sözleriyle cesaretlendirmeye çalıştı: bu kadar çok kavim üzerinde kazandığınız zaferlerden sonra, şimdi dünyayı istilâ etmek üzere olduğunuz sırada sizi gayrete getirmeyi uygun bulmam. Çünkü bu ancak acemi komutanlara, tecribesiz orduya karşı söylenir. Zaten savaştan başka bir şey tanırmısınız ki siz” diyerek askerlerini cesaretlendirmiştir. Bir erkek için, elinde silahı ile intikamını alması kadar güzel bir şey var mıdır? Tabiatın,

297 Jordanes, s.107; J .B. Bury, s.288-290.

298 Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hun İmp…, s.94; J .B. Bury, s.289;Kafesoğlu,Türk Milli…s.77. 299 Jordanes,s.108-109; J .B. Bury, s.290.

kalbi intikam hırsıyla doldurması en büyük lütuftur. Bunun için her halükârda düşmana hücum edelim. Çünkü daima ilk hücum eden daha cesurdur. Bu birleşmiş çeşitli kavimleri önemsemeyiniz. Zaten müdafaa için birleşme de korku alametidir. Görüyor musunuz? Daha hücumdan evvel onları korku sardı. Tepelere çıkmak istiyorlar. Fakat buraları da onları kurtaramayacak. Düz yerlerde sığınacak yer arayacaklar. Bunu da başaramayacaklar. Romalıların pek beceriksiz silah kullandıklarını biliyoruz. Bunun onlar için ilk başarısızlık belirtisi olduğunu söyleyemem. Fakat toz tabakası onların aleyhindedir. Disiplinsiz bir surette birleşerek kalkanlarıyla savunma yapmak istiyorlar. Bunlara asla önem vermeyerek Alanlar ve Vizigotların üzerine hücum ediniz. Burası savaşın en çetin olacağı yöndür. Sinirler kesilince uzuvlar düşer ve kemikler çökerse vücut kendini tutamaz. Kalpleriniz heyecanlansın, adetiniz üzere heyecanla hücum ediniz. Silahlarınızın kuvvetini, Hunların azametini gösteriniz. Eceli gelen rahat yatağında da ölür. Savaş olmamış olsa idi bu kadar kavim üzerinde Hunlar hakim olarak kalabilir miydi? Maetios kapalı, gizli yollarını asırlardan beri atalarımıza niçin açtı? Başarıdan eminim. Bu savaş meydanı Hunlara iyi gelecek, talih vaat etmektedir. Düşmana ilk oku ben atıyorum ki, okumun değdiği adam ölmüş insan demektir. Zira Attila savaş yapmaktadır” dedi300

.

Ayrıca Attila bu sırada o civarda bulunan bir kâhinden, bu savaşta kimin galip geleceğini sordu. Ayrıca bir koyun kesilerek, kürek kemiği ateşte yakılmış, kemiğin ateşte aldığı şekle göre savaşın sonucu öğrenilmeye çalışılmıştır. Çıkan falın sonucuna göre düşman komutanı ölecekti. Fakat Hunlar da mağlup olacaktı301. Zaten Türklerde

kürek kemiği yakılarak fal bakma adeti de bilinmektedir302. Sonuç olarak bu iki ordu

Maurica veya Mauriacum bölgesini çeviren antik şehir Trecas’dan 5 Roma mili(yaklaşık 7.5 km.) uzakta bulunan düzlükte yani Campus Mauriacus veya Mauriacum Campanum’da karşılaştılar303. Savaş çok sert geçmiş, Got kralı Theodoric

bile bu savaşta öldürülmüştü. Ancak dehşet verici bu savaşta her iki taraf da galip

300 Jordanes, s.110-111;Ahmetbeyoğlu, Avruapa Hun İmp…,s.95-96. 301 Orkun, s.71.

302 Afet İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, Ankara-1986, s.154;Türkler arasında ateşin gökten indiği inancı yaygındır. Özellikle kötülüklerinden şüphe edilenler için ateş, bir temizlenme aracı olarak düşünülmekteydi. Meselâ Yakutlarda ava çıkmadan önce, yakılan ateşin üzerinden atlamak veya tütsüleme yoluyla elbiselerini ve silahlarını temizleme adeti mevcuttur. Yine Türkler arasında yaygın olan hastaları,ölüleri, evleri tütsüleme uygulamasında ateşe verilen kutsal ve temizleyici anlamı da görebilmekteyiz. Ateş Türkler arasında aynı zamanda kehanet aracı olarak da kullanılmıştır.Türklerde ateş kültü için bkz. Ünver Günay-Harun Güngör, Türk Din Tarihi, Laçin Yay.,Kayseri-1998,s.55-56.

gelemedi. Attila karanlık çökerken karargâhına döndü, tahta araba ve eyerlerden bir set oluşturdu. Vizigot-Roma ordusu Hunların yoğun ok yağmuru altında karanlığın çökmesi nedeniyle geri döndü. Aetius geceyi kalkanların koruması altında geçirdi. Vizigotlar öldürülen kralları Theodorik’in cesedini de yanlarına alarak, savaşta başından yaralanan tahtın varisi Thorismund’un krallığını emniyet altına almak için hızla yurtlarına geri döndüler. Diğer müttefikler de dağıldı. Aetius ise az sayıdaki askerleri ile bir süre karargâhında kaldı. Daha sonra Attila’yı takip etmek istediyse de perişan durumundan dolayı bunu başaramadı304. Bu savaşın galibinin kim olduğuna dair çeşitli

görüşler vardır. Genellikle Roma kaynakları bu savaşta Attila’nın mağlup olduğunu yazarlar. Aslında onlar kendilerini üstün gördükleri için nereden geldiğini bilmedikleri bir kavim tarafından yenilgiye uğratıldıklarını kabul etmemişlerdir. Zira daha sonraki gelişmelere baktığımızda Attila’nın açlığa va salgın hastalıklara rağmen ordusunu ülkesine selametle götürmesi ve aradan bir yıl geçmeden yine güçlü bir şekilde Roma önlerinde görünmesi göz önüne alındığında zafer ve başarının Attila’ya ait olduğu anlaşılacaktır305. Ayrıca bu savaşta Attila’nın amacına ulaştığı açıktır. Batı Roma’yı

hakimiyeti altına alabilmek için öncelikle Roma İmparatorluğu’nun insan ve asker deposu konumunda olan Galya’ya yürümüş ve Batı Roma’nın bu tâbi müttefiklerinin savaş gücünü kırarak, desteksiz bırakmaya muvaffak olmuştur. Bu nedenle Aetius da Batı Roma’da gözden düşmüştür306

.

Batı Roma için de Hunların savaştan galip çıkması onların lehine olmuştur. Eğer bu savaşta Hunlar tamamen yok edilselerdi Batı Roma hükümeti kendisini Vizigotlara karşı korumakta zorlanacaktı. Çünkü bu zamana kadar Batı Roma, Vizigotlara karşı hep Hunların desteği ile savaştı ve başarılar kazandı. Dolayısıyla Aetius son kralın oğlu Thorismud’a onun yokluğunda erkek kardeşlerinden birinin tahtı ele geçirmesini önlemek için bir an önce Toulouse’a dönmesini önerdi. Thorismud bu tavsiyeyi dinleyerek geri döndü307. Daha sonra Aetius, Frenk kralına Attila’nın dönüş yolunun

Frenk toprakları üzerinde olduğunu ve eğer Attila’nın isterse büyük erkek kardeşini kral yapabilceğini söyledi. Bunun için bir an önce ülkesine geri dönmesi gerektiğini belirti.

304 Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hun İmp…,s.97-98.

305 Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hun İmp…,s.101-102;Kafesoğlu,Türk Milli…s.77. 306 Kafesoğlu,Türk Milli…s.77; J .B. Bury, s.291.

Böylece Aetius Frenkleri ve Vizigotları uzaklaştırarak Attila’ya istediği zaman Galya’dan çıkabilme fırsatı vermiştir308

.