• Sonuç bulunamadı

1. BALKAN ADI VE C OĞRAFYASI

2.3. Bayan Han’ın Oğulları Dönemi

2.3.4. Avarların İstanbul Kuşatması (626)

Orta Avrupa’da güçlü bir devlet kuran ve özellikle Pazar şehirleri ile ticaret yollarını daima elde ve güvenlik içinde tutmaya çalışan Avarların, iki asırdan fazla süren hakimiyetleri döneminde Türk tarihi ve Doğu Roma tarihi açısından yaptıkları en önemli savaşlarından biri de İstanbul’u kuşatmalarıdır509

.

Doğu Roma İmparatoru Heraklius’un Avarlarla barış yaparken asıl niyeti İran ile savaşa başlamaktı. Bu nedenle bir an önce savaş hazırlıkları başlatmış ve kendisi de bizzat bu hazırlıkların başında bulunmuştur. Böylece barışı sağladığına inanan Heraklios Avrupa’daki ordularını Asya’ya kaydırarak, İstanbul’da oğulları ile Patrik Sergios ve komutan Bonus’u bırakmıştır510. Ancak İmparator işi oluruna bırakmamış,

bu savaş sırasında Avarların bir tehlike teşkil etmemeleri için Han’a bir mektup yazarak, oğlu Herakleus’un hâmisi olmasını, gerektiğinde ona nasihat vermesini söyleyerek iki yüz bin altınla beraber Avar Han’ına rehin olarak en asil Doğu Romalı adamları ve kendi çocuklarından birini gönderdi511

.

İran ile savaş 622 yılında başlamış, Doğu Romalılar galip gelmiş sonraki yıllarda da savaş devam etmişti. Kuzeyde Hazarların da desteğini alan512

Doğu Roma İmparatoru askeri mücadele sahasını Anadolu, İran ve Kafkaslara kadar genişletirken, başkenti ağır bir tehdit altında kalmıştır. 625 yılında bu savaşta İran şahı, Doğu Roma’ya karşı tek başına başarılı olamayacağını anlayınca, ittifak yapabilecek bir kavim aramış ve Avarları bunun için uygun görmüştü513. Avarlar, İranlılar ile birlikte

İstanbul üzerine yürüyecekler ve buna karşılık elde edilen ganimetler Avarlara ait olacaktı. Bu plan ve anlaşma gereği Şahrvarâz kumandasındaki bir İran ordusu 626 yılı Haziran ayında Khalkedon(Kadıköy) yakınlarına gelirken, Avar Hanı da İmparator ile

508 The Chronicle of Theophanes, s.12;Mangaltepe, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı…”, s.2-3;Orkun, s. 174.

509 Kafesoğlu, Türk Milli…s.154;Mangaltepe, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı…”, s.1. 510 Ostrogorsky,s.93.

511 Sinor, s.292;Orkun, s.174. 512 Kafesoğlu, Türk Milli…s.158.

513 Kafesoğlu, “XII. Asra Kadar…”, s.7; Michael Whitby, s.26;R. Grousset, s.202-203;Stephen Mitchell, s.413-414.

yaptığı anlaşmayı feshettiğini ilan ederek Avar-Slav514

-Bulgar ve diğer kavimlerden oluşan ordusuyla beraber İstanbul’a doğru harekete geçmiştir. Gerçek kuşatma Avar ordusu tarafından yapılmaktaydı515

.

Harita 4. Avarların İstanbul Kuşatması Sırasında Siyasi Durum (M.S 626)

Bu durum karşısında Doğu Romalılar ise hemen savunma hazırlıklarına başlamışlardı. O sırada İran ile savaş halinde olan İmparator ise karşısında bulunan İran ordusunu bırakamadığı için müttefik arayıp duruyordu. Bu sırada İran ordusu Boğaziçi sahillerine kadar gelmiş, karargâh kurmuştu. 29 Haziran 626 tarihinde 30.000 kişi olduğu tahmin edilen Avar öncü birlikleri Trakya’dan Edirne’ye oradan da Uzun Sur’a kadar gelmişlerdi516. Burada kendilerini gösterdikten sonra on gün boyunca yani 8

Temmuza kadar Marmara Denizi yakınlarında Melanthias bölgesinde beklediler.

514 L. Rasonyı’nin aktardığına göre, Efes Piskoposu Suriyeli Johannes Slavlarla ilgili olarak şunları nakletmiştir: “eskiden ormanları içinden çıkmaya cesaret edemeyen İslavlar artık Avarlarla birlikte savaşa katılıyorlar, altınları, gümüşleri ve at sürüleri var”. Bkz. Rasonyı, s.80.

515 The Chronicle of Theophanes, s.21-22;Kafesoğlu, Türk Milli…s.154;Bkz. Harita 4. Berktay,s.82. 516 Mangaltepe, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı…”, s.9; Michael Whitby,s.61.

Avarların bu hareketi Doğu Romalıları yanıltmak için yapılmış bir plandı. Birkaç gün sonra garnizonda kuvvetli bir savaş sürerken kuvvetli bir Avar gücü Galata’ya gönderilmiştir. Avarlar Galata’ya ulaştıklarını İranlılara ateş yakarak bildirmişlerdir. Nitekim Avarların gittiğini zanneden Doğu Roma orduları surlardan çıktıktan sonra aniden Avar ordusuyla karşılaşmış ve büyük zayiat vermişlerdir. Bunun üzerine uzun bir aradan sonra ilk defa bu kadar büyük bir korkuyla karşı karşıya kalan Doğu Romalılar diplomatik yollarla anlaşabilmek üzere Athanasius’u elçi olarak Avarlara göndermişlerdi517. Edirne civarında Avar Hanı Roma elçisi Athanasius’u İstanbul’a

göndererek “Buradan daha ileri gitmemem için bana ne verirler” demişti. Bir süre sonra Avar Han’ına gelen cevapta Doğu Romalılar “Avarların dostu olan Romalılar merkezi hükümete yaklaşmamalarını” tavsiye ediyorlardı. Bu cevaba kızan Han ise elçiye şu sözleri söylemişti: “Defol git! Kendilerine de ki her şeylerini elime versinler, aksi takdirde şehirlerini yıkar, halkı da esir alır götürürüm”518

.

Avar yardımcı birlikleri de Melanthias taraflarında kaldığı süre boyunca zaman zaman şehre keşif devriyeleri de çıkarmışlardır. Bu sırada şehirde bulunan Patricius Bonus şehir savunmasını güçlendirmeye çalışırken, Patrik Sergios da halkı manen güçlendirerek savunmaya katılımı sağlamaya çalışıyordu519. Asıl Avar ordusu ise

eşyaları çok olduğu için yavaş yavaş bu taraflara doğru hareket etmişti. Denizde de savaşacaklarını bilen Avarlar arabalara kayıklarını ve gemilerini yüklemişlerdi. Bu sırada Avarların yardımcı birlikleri Melanthias karargâhındayken bir gün şehrin süvari birlikleri yem tedarik etmek için dışarı çıkmışlar, Avarlar da hemen üzerlerine hücum ederek onları püskürtmüşlerdi. Bu küçük zaferden cesaret alan Avarlar karargâhı terk ederek Boğaziçi sahillerine gelmişler, gece karşıda bulunan İran ordusuna ateşle işaret vermeye başlamışlar, karşı taraftan da aynen cevap almışlardı520

.

Avar Han’ının asıl ordusu ise nihayet 27 Temmuz’da İstanbul surları önüne gelmiş ve 31 Temmuz’da Propontis(Marmara Denizi)’den Keras(Haliç) körfezine kadar olan surların haricinde bulunan alanı işgal etmişlerdi. Saldırı için seçilen zaman oldukça isabetliydi. 447 yılındaki depremde ağır hasar gören Marmara denizindeki surlar, tamir edilse de yeterli olmamıştı. Ancak bir taraftan da bütün şehir halkı surların güçlendirilmesine yardım ediyordu. Bu Avar ordusunda aynı zamanda Bulgarlar,

517 Mangaltepe, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı…”, s.9-10. 518 Orkun, s.174-175.

519 Mangaltepe, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı…”, s.10.

Slavlar ve başka kavimler de bulunuyordu. İstanbul önünde çabuk bir zafer elde etmeyi hedefleyen Avar Hanı çok sınırlı miktarda erzak getirmişti. Bu ihmali nedeniyle Avar Hanı operasyonlarını hızlı bir şekilde yapmaya çalışmış, zamanı gelmeden kesin saldırıyı yapmaya kalkıştığı için başarıya ulaşamamıştır521

.

Avar Hanı kuşatma için getirdiği malzemeleri yerleştirmiş, gemilerine güvenli bir yer bulmuş, merkeze kendi idaresindeki Avarları, sol cenaha da Slavları almıştı. Ayrıca on iki büyük kule yapılmıştı ki bu kuleler şehrin surları ile aynı yükseklikteydi. Kulelerin ve hücum makinelerinin ateşe karşı korunması için de üzerleri derilerle kaplanmıştı. Avar Hanı, Doğu Romalıların üç sıra kürekli büyük savaş gemilerini görünce buna karşı kendi gemileriyle hareket etmenin mümkün olmadığını anlamış, büyük gemilerin hücumundan korunmak için gemilerini Barbyss nehri civarına getirmişti. Avarlar ilk hücumlarını Altınkapı taraflarına yapmışlar ama şehirden kuvvetli bir mukavemet görmüşlerdi. 31 Temmuz’da başlayan kuşatma beş gün sürmüş, on iki tekerlekli kule, duvar delmeye yarayan aletler ve birçok makine etrafa dehşet saçmıştı. Duvarlar delinince Avarlar da bu deliklerden ok yağmuruna başlıyorlardı. Doğu Romalılar sık sık kaleden çıkarak hücum ediyorlar, Avarların aletlerini tahrip ederek, kulelerini yıkmaya çalışıyorlardı. Doğu Roma Kumandanı Bonus daha fazla kan dökülmesini engellemek için Avar Han’ına defalarca yıllık vergiyi alarak geri çekilmesini söylemiş, Han ise bunu kabul etmeyerek şehrin teslim edilmesini istemişti522

.

2 Ağustos 626’da Avar Hanı müzakere için Doğu Romalılardan elçi gönderilmesini istemişti. Bunun üzerine yapılan toplantının ardından Doğu Roma beş kişilik bir elçilik heyeti göndermeye karar vermişti. Bu heyette Patrik Sergios, Athanasios, Theodosos, Theodoros Synkellos ve Commerkiaros’lu Theodoras gibi yüksek rütbeli memurlar vardı523. Bu görüşme sırasında Avar Han’ının yanında civar

çadırlardan gelen üç İran’lı Han’ın yanına oturtulmasına rağmen Doğu Roma elçileri ayakta bırakılmıştı. Avar Hanı, Doğu Romalı elçilere İranlıların Asya taraflarına hakim olduklarını dolayısıyla İmparatorun şehre giremeyeceğini, bunun için bir an önce şehri teslim ederlerse canlarına dokunulmayacağını söylemiş, Doğu Romalılar ise şehri teslim etmeyeceklerini söylediler. Bunun üzerine Avar Hanı “balık gibi yüzerek veya kuş gibi uçarak kaçsanız da sizleri yakalayacağım” tehdidinde bulundu. Doğu Romalılar Avar

521 Mangaltepe, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı…”, s.11-12.

522 Orkun, s.176; Mangaltepe, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı…”, s.12-13. 523 Mangaltepe, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı…”, s.15.

Han’ının bu sözleri karşısında ona tek verebilecekleri şeyin para olduğunu söylediler ve geri döndüler. Olanları Doğu Romalı komutanlara anlatan elçilik heyeti Avar Han’ının kararlı olduğunu ve savunmanın zorlu geçeceğini bildirdi524

.

Avar Han’ının huzuruna çıkanların hepsi aralarında geçen konuşmalardan dolayı üzgün ve kaygılıydı. İran birliklerinin geçişine karşı Boğaz’daki birliklerin arttırılmasına karar verildi. Ertesi akşam Doğu Romalılar gemilerle geri dönen İranlıları beklemişler, bunları tutarak birinin başını, diğerinin ellerini keserek arkadaşının başını ve kendi ellerini boynuna asıp Avar Han’ına geri göndermişlerdi. Üçüncüsünü de İran ordusunun gözü önünde keserek makinelerle karşıdaki İran taburuna bir yazı eşliğinde atmışlardı. Bu yazıda: “Avar Hanı ile anlaştık, elçilerinizi Han bize teslim etti. Birisini gönderiyoruz, diğerlerini de düşünmeyiniz” demişlerdi525

.

Bütün bunlara rağmen Avar Han’ı, şehirden iki saat mesafede olan Khelai adlı küçük bir körfeze gemilerini getirterek Pazar günü sabah, ilk gemiye de kendisi binerek, yardımcı İran kuvvetlerinin karşıya geçmesine nezaret etmek istemişti. Ancak bunları duyan Doğu Romalılar, Avar gemileri ilerler ilerlemez üzerlerine hücum ederek bu gemileri batırmaya başlamışlar, bunun üzerine kalan gemiler de geri çekilmeye başlamıştı. Bu olaylar üzerine yeni hazırlanan plana göre ise gece şehrin Blacherna ve İskele tarafına düşen kısmına Barbyss nehrinden gemilerle hareket ederek hücum etmeyi düşünmüştür. Fakat Doğu Romalılar durumdan şüphelenmiş, Bonus, gemilere körfezin iki tarafına dizilmelerini emretmiş ve Blacherna körfezi girişine kuvvetler yerleştirmişti. Askerlerin harekete geçmesine işaret olarak ise St. Nicolaus kilisesinin balkonundan meşale yakılacaktı. Avarlar için de plan gereğince hareket etmek üzere Blacherna tepesinde ateş ile işaret verilecekti. Doğu Romalıların ateş işaretini kendi işaretleri sanan Avarlar gemileriyle hareket etmişler fakat müthiş bir ok yağmuru altında kalmışlardı. Bu sırada Doğu Roma gemileri de bulundukları yerlerden çıkarak Avar gemilerine hücum etmiş gemileri batırmış, karanlıkta suda yüzmeye çalışan Avarları öldürmeye başlamışlardı. Dolayısıyla Avarlar oldukça fazla kayıp vermişlerdi. Böylece kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı. 8 Ağustos Cuma günü sabaha karşı Avar askeri birlikleri de geri çekildi. Güneş doğduğunda surların önünde tek bir asker kalmamıştı ve İstanbul alevler ve dumanlar içinde kalmıştı. Savaşın kaybedilmesinin asıl sebebi Doğu

524 Mangaltepe, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı…”, s.15-16;Orkun, s.176-177. 525 Mangaltepe, “Avar Tarihinin En Önemli Savaşı…”, s.16;Orkun, s.177;

Roma’nın üstün donanması karşısında Avarların donanma yetersizliği526

olmasına rağmen Avar Han’ı erzak yetersizliği nedeniyle geri çekildiğini ama en kısa zamanda geri döneceğini bildirdi527

.

Avarları geri çekildiğini gören İran ordusu da Kadıköy’den çekilerek Suriye’ye doğru hareket etmiştir. Bu kuşatma her ne kadar İran ile ittifak halinde yapılsa da İran ordularının sembolik ve az sayıda katılımı onları neredeyse kuşatmayı izleyici konumuna getirmiştir. Dolayısıyla kuşatma Avar Hanı’nın eseriydi denilebilir. Han’ın geri çekilme nedenlerinden biri de İmparator’un kardeşi Theodoros’un İranlılara karşı büyük bir zafer kazandığını haber almasıdır528

.

Büyük bir Avar ordusunun yaptığı bu on günlük kuşatma Doğu Romalıların zihinlerinde silinmez bir iz bırakmıştır. İstanbul böylece kurtulmuş ve bunun üzerine büyük bir tören yapılmıştır. Hatta bu törenin yapıldığı gün daha sonra dini tören olarak devam etmiştir. Büyük perhizin beşinci haftası Cuma günü bugünün hatırası olarak yapılacak tören günü tayin edilmişti529

.