• Sonuç bulunamadı

Bireysel Başvuruların İncelenmesi

BİREYSEL BAŞVURU VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER

C. Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Yolu

2. Bireysel Başvuruların İncelenmesi

Bireysel başvuruların esas yönünden karara bağlanabilmesi, sırasıyla ön inceleme, kabul edilebilirlik incelemesi ve esas incelemesi aşamalarının tamamlanması ile gelişen süreç sonunda olmaktadır85. Ancak bu, her başvurunun esas yönden bir karara bağlanacağı, hatta kabul edilebilirlik incelemesine tabi tutulacağı anlamına gelmemektedir. Bireysel başvurunun ikincilliği ve istisnai bir hak arama yolu olması nedeniyle, başvuruların önemli bir kısmı ön inceleme ve kabul edilebilirlik incelemesi aşamalarında elenecektir.

84 DUYSAK-FİDAN, s. 84; EKİNCİ, Hüseyin, “Yeni AYM Kanunu Çerçevesinde Bireysel Başvuruların İncelenmesi Usulü”, (Erişim) http://www.yargitay.gov.tr/abproje/belge/sun um/conf3/Ekinci_BireyselBasvuruInce lenmesi.ppt , 1 Mayıs 2014, (“AYM”).

85 KILINÇ, Bahadır, s. 39-41.

41 a. Başvuru ve Ön İnceleme

Bireysel başvurunun, 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesine uygun bir dilekçe formatı ile yapılması gereklidir. Bu nitelikte bir dilekçe ile yapılan başvuru, ön incelemeye tabi tutulur. Ön inceleme, bireysel başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemelerinin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi bakımından hayati bir önemi haizdir.

6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (6) numaralı fıkrasına göre başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması hâlinde, Mahkeme yazı işleri tarafından eksikliğin giderilmesi için başvurucu veya vekiline 15 günden fazla olmamak üzere bir süre verilir ve geçerli bir mazereti olmaksızın bu sürede eksikliğin tamamlanmaması durumunda başvurunun reddine karar verileceği bildirilir.

Bireysel başvuruların ön incelemesi, Komisyonlar Başraportörünün gözetimindeki raportör ve raportör yardımcıları ile diğer personelden oluşan Bireysel Başvuru Bürosu tarafından yapılmaktadır. Yukarıda “Başvurunun Şekli ve İçeriği”

başlığı altında belirtilen hususlar, Bireysel Başvuru Bürosu tarafından incelemeye tabi tutulmakta olup, idari yönden reddedilmesi gerektiği düşünülen başvurular, ilgili raportör veya raportör yardımcısı tarafından, Komisyonlar Başraportörüne sunulmaktadır. İdari yönden ret kararı verilmediği veya idari ret kararına karşı başvurucunun itirazı Komisyon tarafından kabul edildiği takdirde, Komisyonlar Başraportörü, kabul edilebilirlik yönünden incelenmek üzere başvuruyu, kabul edilebilirlik incelemesi yapan ilgili komisyonlar raportörüne tevdi edecektir.

b. Kabul Edilebilirlik İncelemesi

Kabul edilebilirlik incelemesi 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan Kanun maddesine göre, bir bireysel başvurunun kabul

42 edilebilir olduğuna karar verilebilmesi için 45 ilâ 47. maddelerde86 öngörülen şartları taşıması gerekir.

86 “Bireysel başvuru hakkı

MADDE 45- (1) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.

(2) İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.

(3) Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.

Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar

MADDE 46- (1) Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir. / (2) Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz. Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir.

(3) Yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak yabancılar bireysel başvuru yapamaz.

Bireysel başvuru usulü

MADDE 47- (1) Bireysel başvurular, bu Kanunda ve İçtüzükte belirtilen şartlara uygun olarak doğrudan ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılabilir. Başvurunun diğer yollarla kabulüne ilişkin usul ve esaslar İçtüzükle düzenlenir.

(2) Bireysel başvurular harca tabidir.

(3) Başvuru dilekçesinde başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir. Başvuru dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi şarttır.

(4) Başvurucu bir avukat tarafından temsil ediliyorsa, vekâletnamenin sunulması gerekir.

(5) Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler. Mahkeme, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya reddeder.

(6) Başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması hâlinde, Mahkeme yazı işleri tarafından eksikliğin giderilmesi için başvurucu veya varsa vekiline onbeş günü geçmemek üzere bir süre verilir ve geçerli bir mazereti olmaksızın bu sürede eksikliğin tamamlanmaması durumunda başvurunun reddine karar verileceği bildirilir.”

43 Kabul edilebilirlik incelemesinde bir takım kriterler incelemeye tabi tutulmaktadır. Bu kriterlerin genel olarak usule ilişkin kabul edilebilirlik kriterleri ve esasa ilişkin kabul edilebilirlik kriterleri olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulmaları mümkündür87.

Kabul edilebilirlik incelemesinde, başvurucunun aynı olay ve olguları daha önce Anayasa Mahkemesi önüne getirip getirmediği, başvurunun Anayasa Mahkemesinin zaman, kişi, yer veya konu yönlerinden yetkisi kapsamına girip girmediği, başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, başvurunun 30 günlük süre içerisinde yapılıp yapılmadığı, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olup olmadığı, başvuru hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığı, başvurunun anayasal açıdan önem taşıyıp taşımadığı ve başvurucunun önemli bir zararının bulunup bulunmadığı incelemeye tabi tutulur.

Kabul edilebilirlik incelemesi öncelikle Komisyonlarda görevli raportörler tarafından yapılır. İlgili raportör, başvurunun kabul edilebilir veya kabul edilemez olduğuna dair karar taslağını ilgili Komisyona sunar. Komisyonda görevli Anayasa Mahkemesi üyelerinin oybirliği ile alacakları kararla, başvurunun kabul edilebilir veya kabul edilemez olduğuna karar verilir. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince, Komisyonlarca verilen kabul edilemezlik kararları kesindir. Kabul edilebilir olduğuna karar verilen veya kabul edilemez olduğu konusunda oybirliği sağlanamayan başvurular ise Bölüme havale edilir.

Komisyonun, başvurunun kabul edilebilir olduğuna dair kararları, Bölümü bağlamaz.

Bir başka ifadeyle ilgili Bölüm, gerekli gördüğü takdirde, Komisyon tarafından kabul edilebilir olduğuna karar verilen başvurunun, kabul edilebilirlik incelemesini yeniden yaparak, kabul edilemez olduğuna karar verebilir.

Mükerrer başvuru niteliğinde olmama, Anayasa Mahkemesinin yetkisizliği, başvuru yollarının tüketilmemiş olması, 30 günlük başvuru süresine uyulması,

87 Bkz. ekler: Tablo – II.

44 başvuru hakkının kötüye kullanılması, usulî yönü ağır basan kabul edilebilirlik kriterleridir.

Esas yönü ağır basan kabul edilebilirlik kriterlerinin Anayasa ve 6216 sayılı Kanun’da düzenlendikleri görülmektedir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fırkasında, bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılayacağı; 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise Anayasa Mahkemesinin, Anayasa’nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebileceği düzenlemelerine yer verilmiştir.

Anayasal önem ve önemli zarar kriterlerine, ilgisi nedeniyle yukarıda, bireysel başvurunun işlevleri kısmında değinilmişti.

Açıkça dayanaktan yoksunluk nedenleri ise, başvuruya konu şikayetin, ihlal oluşturmadığı açık88; karmaşık/zorlama, kanıtlanmamış89 veya kanun yollarında gözetilmesi gereken hususlara ilişkin (“dördüncü derece”, “fourth instance” veya

“temyiz mercii” şikâyetleri) olmasıdır.

Bu noktada dördüncü derece türünden şikâyet ile neyin kastedildiğinin kısaca açıklanmasında yarar vardır. Bu kapsamdaki şikayetlerin temel mantığında, bireysel başvuru incelemesinin, bir kanun yolu incelemesi niteliğinde olmaması ve bu bağlamda, maddi olaya ilişkin tespitler ve hukukun doğru uygulanması bağlamında eksiksiz ve kapsayıcı bir denetimi garanti etmemesi yatmaktadır. Bir başka ifadeyle, dördüncü derece türünden şikâyetler, Anayasa Mahkemesinden, maddi olay ve olgular ile hukukun uygulanması bağlamında, istinaf veya temyiz incelemesinde olduğu gibi, yeniden incelenmesinin ve ilgili kararın bozulmasının talep edildiği

88 Kürşat Eyol [kk], B. No: 2012/665, 13/6/2013, §§ 19 - 33.

89 Veli Özdemir [kk], B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19 - 21.

45 başvuru türleridir90. Bu kapsamdaki şikâyetler genellikle, derece mahkemelerince ulaşılan sonucun adil ve hakkaniyete uygun olmadığı, delillerin yanlış değerlendirildiği, yargılamanın beklendiği gibi sonuçlanmadığı gibi iddiaları barındırmaktadır91. Anayasa Mahkemesi, yalnızca adil yargılanma hakkı kapsamındaki şikâyetleri “kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin”

(dördüncü derece türünden) oldukları gerekçesiyle kabul edilemez bulmakta, diğer hak ve özgürlüklerle ilgili olarak ise bu gerekçeyle kabul edilemezlik kararı vermemektedir92.

c. Esas Yönünden İnceleme

Kabul edilebilir nitelikte olduğuna karar verilen başvurunun esas yönünden incelenmesi gereklidir.

Esas yönünden inceleme 6216 sayılı Kanun’un 49. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan Kanun maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre kabul edilebilirliğine karar verilen bireysel başvuruların esas incelemesi Bölümler tarafından yapılır. Aynı maddenin (2) numaralı fırkasında ise bireysel başvurunun kabul edilebilirliğine karar verilmesi hâlinde, başvurunun bir örneğinin bilgi için Adalet Bakanlığına gönderileceği, Adalet Bakanlığının ise gerekli gördüğü hâllerde görüşünü yazılı olarak Mahkemeye bildireceği düzenlemesine yer verilmiştir.

90 ÖNCÜ, Mehmet, “Bireysel Başvuruların AİHM Tarafından Usulden İncelenmesi ve Dördüncü Derece Türünden Şikâyetler”, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşunun 50. Yılına Armağan, Ed. Alparslan Altan vd., Anayasa Mahkemesi Yay., içinde, s. 398.

91 ÖNCÜ, s. 399.

92 Örneğin: Hüseyin Soyaltın [kk], B. No: 2013/1375, 16/5/2013; Günay Ozal, Ahmet Hakan Ozal ve Ayşe Ozal [kk], B. No: 2013/1281, 16/5/2013; Naci Karakoç [kk], B. No: 2013/2767, 2/10/2013; Lokman Sapan [kk], B. No: 2013/723, 21/11/2013; Uğur Özdemir [kk], B. No:

2013/2600, 23/1/2014; Celalettin Aşçıoğlu [kk], B. No: 2013/1436, 6/3/2014; Ayrıca AİHM kararlarına göre dördüncü derece türünden şikayetlere ilişkin perspektif için bkz. ÖNCÜ, s. 371 vd; Anayasa Mahkemesinin kabul edilemezlik kararlarının AİHM içtihadı ile uyumluluğu için bkz. KILINÇ, Ümit, s. 623 vd.

46 6216 sayılı Kanun’un 49. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkrasına göre, Komisyonlar ve Bölümler, bireysel başvuruları incelerken, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğine yönelik her türlü araştırma ve incelemeyi yapabilir. Başvuruyla ilgili gerekli görülen bilgi, belge ve deliller ilgililerden istenir. İnceleme kural olarak dosya üzerinden yapılmakla birlikte, gerekli görülen hallerde duruşma yapılmasına da karar verilebilir.

Esas incelemesinde, başvurucunun Anayasa ve Sözleşme’de güvence altına alınan hak ve özgürlüklerine yönelik bir müdahalenin mevcudiyeti araştırılır.

Müdahale olmadığı sonucuna ulaşıldığı takdirde “ihlal olmadığı” yönünden karar verilir. Müdahalenin mevcut olduğu kanaatine ulaşıldıktan sonra, bu müdahalenin meşru olup olmadığı, Anayasa ve Sözleşme’deki güvence rejimine uygun bir sınırlama yapılıp yapılmadığı araştırılır. Bu çerçevede müdahalenin meşru olduğunu sonucuna ulaşıldığında yine “ihlal olmadığı” kararı verilir. Aksi takdirde ilgili hak veya özgürlüğün “ihlal edildiğine” karar verilir93.