• Sonuç bulunamadı

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ VE AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARI IŞIĞINDA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

C. Sözleşme’nin 10. Maddesi Çerçevesinde İfade Kategorileri

4. Akademik İfadeler

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından, özellikle akademisyenlerin araştırma yürütmelerine ve elde ettikleri bulguları yayınlamalarına yönelik sınırlamalar bağlamında, akademik özgürlükler de ifade özgürlüğü kapsamındaki ifade biçimleri olarak değerlendirmeye tabi tutulmuştur.

Bu kapsamda Mahkeme, akademisyenlerin çalıştıkları kurum veya sistem ile ilgili görüşlerini özgürce dile getirebilmelerinin ve herhangi bir sınırlama olmaksızın bilgi ve gerçekleri yayma özgürlüğünü içeren akademik özgürlüklerin önemine işaret etmiştir125.

a. Toprak Bütünlüğü ve Güvenliğe Aykırı Akademik İfadeler

Bu kapsamdaki bir başvuruda AİHM, akademik nitelikli bir kitapta Türkiye’nin toprak bütünlüğüne aykırı olarak değerlendirilebilecek bazı ifadelerin şiddete teşvik niteliğinde olmadığını belirtmiş ve ciddi bir akademik çalışma niteliğini haiz olduğu için ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir126. Belirtilen davada Mahkeme, Türkiye’nin Güneydoğusundaki güvenlik durumunun hassasiyetini ve yetkililerin gereksiz şiddeti destekleyecek hareketlere karşı tetikte olma gereğini de dikkate alarak, başvuru sahipleri aleyhinde alınan önlemlerin, başta ulusal güvenliğin ve ülke bütünlüğünün korunması ve asayişsizlik ve suçun önlenmesi olmak üzere Hükümet tarafından belirlenen belli amaçların uzantısı olduğu kanaatini dile getirmiştir127. Mahkemeye göre, bu durum özellikle bölücü

124 Jacubowski/Almanya, §§ 28-30.

125 Sorguç/Türkiye, B. No: 17089/03, 23/6/2009, § 35.

126 Başkaya ve Okçuoğlu/Türkiye [BD], B. No: 23536/94, 24408/94, 8/7/1999, §§ 64-65; FRIAS, s.

132; ERYILMAZ, Özet Kararlar, s. 305 vd.

127 Başkaya ve Okçuoğlu/Türkiye, § 56.

128 faaliyetlerin şiddet kullanımına dayalı yöntemlere bağlı olduğu, dava konusu olayların cereyan ettiği tarihlerde Türkiye’nin Güneydoğusundaki durum için geçerlidir. İfade özgürlüğünün demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve her bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil etmekte olduğunu vurgulayan AİHM, 10. maddenin, sadece kabul gören veya zararsız veya kayıtsızlık içeren “bilgiler” veya “fikirler” için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu belirtmiştir.

AİHM’e göre, belirtilen hususlar, “demokratik bir toplumun” olmazsa olmaz unsurları olan çokseslilik ve hoşgörünün gerekleridir128. Mahkeme, kitabın söz konusu bölümlerinde kullanılan kelimeler ve bu kelimelerin yayınlanmış olduğu bağlam üzerinde özellikle durarak, bu bağlam açısından, kendisine sunulan davaların tarihçelerini, özellikle terörizmin engellenmesine ilişkin sorunları dikkate almıştır.

İlk olarak, kitabın ilgili bölümlerinin Türkiye topraklarının bir bölümünü

“Kürdistan”a ait olarak tanımladığına ve Türk Devleti tarafından bir sömürge olarak istila edilmiş olduğunu belirttiğine işaret etmiştir. Bu husus söz konusu kitapta, Türkiye’nin “siyasi, askeri, kültürel ve ideolojik” açılardan “Kürdistan”a baskı uyguladığı şeklinde betimlenmiştir. Bu ifadeler uyarınca Kürtlerin karşı karşıya kalmış oldukları “ırkçı inkar politikası”, “faşist bir hareketin” geliştirilmesinde bir araç olarak kullanılmıştır. Ancak Mahkemeye göre, söz konusu bölümler, Kürt bölücülüğüne destek veriyor şeklinde görülebilecek şiddetli ifadeler içerse dahi, yazar aynı zamanda Kürt sorununun karmaşık olduğu görüşüne ve sadece Türkiye’nin değil, İran, Irak ve Suriye’nin iç siyasetleri ile birlikte bu dört komşu devlet arasındaki ilişkilerin kendine özgü niteliğine de yer vermiştir129. Söz konusu ifadeler, bir akademik araştırma içinde, tarihî açıdan Türkiye’nin sosyoekonomik gelişimi ve bu ülke içindeki baskın siyasi ideolojiye değinmektedir. Mahkeme, kitapta ifade edilen bu görüşlerin şiddeti teşvik ettiğinin veya şiddeti teşvik etmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmasının mümkün olmadığı kanaatini belirterek,

128 Başkaya ve Okçuoğlu/Türkiye, § 61.

129 Başkaya ve Okçuoğlu/Türkiye, § 64.

129 doğal olarak, yaklaşık olarak 1985 yılından bu yana bölgenin büyük bir çoğunluğunda olağanüstü hal ilan edilmesini gerektiren, çok ciddi can kayıplarına yol açan, güvenlik kuvvetleri ile PKK elemanları arasında ciddi olayların meydana geldiği bölgedeki güvenlik durumunu ciddileştirecek sözler ve eylemler konusundaki otoritelerin endişesinin bilincinde olduğunu vurgulamış, ancak, söz konusu davada yerel otoritelerin, akademik alandaki ifade özgürlüğü hakkını ve kendileri açsısından her ne kadar kabul edilemez olursa olsun Türkiye’nin Güneydoğusundaki durumun farklı bir bakış açısından bildirilmesine ilişkin kamu haklarını yeterli ölçüde dikkate almadığını belirtmiştir130. Ayrıca Mahkeme, başvuru sahiplerine uygulanan cezaların ağırlığına da değinmiştir: Kitabın baskılarının otoriteler tarafından toplatıldığına ve başvuranın üniversite profesörlüğü görevine son verildiğine işaret eden ve bu bağlamda, müdahalenin orantılı olup olmadığının değerlendirilmesinde uygulanmış olan cezaların niteliği ve ağırlığının da dikkate alınması gerektiğini belirten AİHM, başvuru sahiplerinin mahkumiyeti ve ceza verilmesinin, amaçlanan hedefler açısından orantısız ve bu bağlamda demokratik bir toplumda gereksiz bir müdahale olduğu sonucuna vararak, Sözleşme’nin 10. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir131.

Akademik ifade biçimlerine ilişkin başka bir kararda, üniversitede ders verdiği dönemde derslerde Kürt sorunu ve Ermeni sorunu ile ilgili yaptığı açıklamalarla “ülke güvenliğini tehlikeye soktuğu” gerekçesiyle 1986 yılında İçişleri Bakanlığı kararıyla ülkeye girişi yasaklanan yabancı bir akademisyenin bu durumunun, ifade özgürlüğüne aykırı olduğu ifade edilmiştir132.

130 Başkaya ve Okçuoğlu/Türkiye, § 65.

131 Başkaya ve Okçuoğlu/Türkiye, §§ 66-67.

132 Cox/Türkiye, B. No: 2933/03, 20/5/2010, §§ 38-45.

130 b. Akademik Çalışma Amacıyla Bilgi Edinme Hakkı

Kamu makamlarının elinde bulunan resmi kayıtların akademik çalışma yapmak isteyen kişiler açısından erişilebilir olup olmadığı hususu da Mahkeme kararlarına konu olan bir diğer önemli alandır. Bu değerlendirmeler kapsamında, özellikle tarihsel gerçeklerin ortaya çıkarılması amacıyla gerçekleştirilen bilimsel çalışmaların önemine vurgu yapılmış ve kamu makamlarının kural olarak elindeki belgeleri sunma yükümlülüğü altında olduğu ve bu yükümlülüğün ortadan kalkması için Sözleşme’ye uygun bir sınırlamanın ortaya konulması gerektiği kabul edilmiştir133.