• Sonuç bulunamadı

Avrupa’da İfade Özgürlüğü

BİREYSEL BAŞVURU VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER

D. İfade Özgürlüğünün Tarihi Gelişimi

2. Avrupa’da İfade Özgürlüğü

Devletin, halkı üzerindeki hak ve yetkilerinin ve boyutlarının ne olduğunun sorgulanmaya başlaması ile düşünce özgürlüğünün tartışılmaya başlanması aynı dönemlere rastlamaktadır. Çok eski dönemlerde, söz gelimi, Eski Yunan ve Roma’da, bireyin devlet karşısında tanımlanmış herhangi bir hakkının olmaması nedeniyle, geniş anlamda vatandaş-devlet ilişkisinin köle-efendi ilişkisinin ötesine geçmediği anlaşılmaktadır173.

170 HARRIS/O’BOYLE/WARBRICK, Çeviri, s. 455.

171 KÜÇÜK, Adnan, “İfade Hürriyetinin Sınırlandırılmasında Ölçüt Meselesi”, İfade Özgürlüğü Çalıştayı, TAA Yay., Ankara, 2013 içinde, s. 107, (“Ölçüt”).

172 Örneğin, skolastik felsefenin savunucusu filozof Petrus Abaelardur, farklı dinler arasındaki inanç çatışmalarının ve dinsel fikirlerin kavgasının gerçeğin bulunması açısından gerekli olduğunu dile getirirken, Hristiyanlığın ruhani lideri olan Papa Dokuzuncu Pius, ifade özgürlüğünün lanetlenmesi gerektiğini savunabilmiştir (TURHAN, Aydın, s. 291).

173 KURUCAN, s. 15.

71 Özgürlük düşüncesinin paralelinde, Yunan Filozofu Sokrates, toplumun genelince kabul görmüş, doğruluğunda tereddüt olmayan olguların yanlış olabileceği fikrini ortaya atarken, düşünce ve ifade özgürlüğünün belki de en eski savunucusu olarak tarihe geçmiştir174. Düşünce özgürlüğünün gelişimi bakımından bir köşe taşı olan Sokrates, hayatı boyunca insan vicdanının beşeri kanunlara üstünlüğü ile bu çerçevede yapılacak müzakerelerin sosyal açıdan önemine, hatta bunun insan için bir görev olduğuna vurgu yapmış, ölüme mahkum edilmekle tehdit edildiğinde ise şöyle demiştir175:

“Ölümün nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum, belki de iyi bir şeydir, ama ondan da korkmam. Ancak görevden kaçmanın kötü bir şey olduğunu biliyorum. İyi olması ihtimali bulunan bir şeyi kötü olduğunu bildiğim bir şeye yeğ tutarım.”

Ortaçağ boyunca siyasi ve dini otorite ile halk arasında gelişen çekişme, tartışma, zulüm, baskı veya isyanların üst başlığının esas itibariyle düşünce ve inanç özgürlüğü olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır176. Bir yönüyle kilisenin, diğer yönüyle insanlığın bir ayıbı olarak tarihe geçen “Engizisyon”, bu dönemde özgür düşünce, özgür akıl ve iradenin önündeki en büyük tehdit iken, düşüncenin özgürlüğü bir yana salt içsel olarak düşünce faaliyetinin dahi sağlıklı yürütülebildiği şüphelidir177. Dini inanç konusundaki taassup, daha sonra bilimin diğer dallarına da sirayet etmiştir. Rönesans sonrasına kadar uzanan ve temelde kilisenin bayraktarlığını yaptığı bu anlayış neticesinde, şu an bilimsel olarak ispatlanan teorileri ortaya atan tüm bilim adamları ve düşünürler, feci şekilde cezalandırılmışlardır. Rönesans ve reform hareketleri ise bu gidişata karşı önemli birer reaksiyondur178. Olumlu sonuçlarının görülmesi uzun zaman alan bu hareketlerin düşünce özgürlüğü bağlamında geldiği son nokta din ile devlet işlerinin

174 YILDIZ, Ferhat, Türk Anayasa Hukukunda Basın Özgürlüğü, Adalet Yay., Ankara, 2013, s.

10.

175 KURUCAN, s. 16, dn. 51’de anılan: BURY, John, Düşünce Özgürlüğünün Tarihi, Çev. Durul Bartu, İstanbul, 1978 ve STONE, I. F, The Trial of Socrates, Boston, 1988.

176 KURUCAN, s. 16.

177 KURUCAN, s. 17.

178 KURUCAN, s. 17.

72 birbirinden ayrılması olmuştur. Bu süreçte, önce mezheplerle sınırlı hoşgörü hareketleri başlatılmış, “Act of Toleration” kanunları çıkarılmıştır. Böylece mezhep savaşları önlenmek istenmiştir179.

Tüm çalkantılı dönemler arasında, siyasi gelişmeler içinde liberal sistemin ilk izlerinin 1215 tarihli “Magna Carta Libertatum”da görülmesi mümkündür180. 1688 Devrimi’ne181 kadar İngiltere’de kendisini gösteren bu değişim süreci, yasama organı üyelerine tanınan ayrıcalıkların yanında, monarşiye dayalı merkezi yönetimin güç kaybetmesi ve tüm bunların etkisi ile ifade özgürlüğüne bakışın değişmesine ve özgürlüğün koruma alanının giderek genişlemesine vesile olmuştur182.

Öte yandan yukarıda da kısmen değinildiği üzere, ifade özgürlüğünün, 16.

yüzyıldaki Reform Hareketlerinin cereyan ettiği dönemin ürünü olarak ortaya çıktığının söylenmesi yanlış olmaz. Muhalefette bulunmaya cüret edebilen ve bu şekilde bu hakkı fiilen elde edenler genellikle Protestan harekete mensup kişilerdi.

Dolayısıyla ifade özgürlüğünün doğuşu Protestan hareketle özdeşleşmiştir. Adı bu

179 KURUCAN, s. 17.

180 AKAL, C. Bali, vd., İnsan Haklarının Tarihsel Gelişimi, Toplumsal Katılım ve Gelişim Vakfı, İstanbul, 2003, s. 31; KARA, Uğur vd., İnsan Hakları ve Kamu Özgürlükleri, Anadolu Üniversitesi AÖF Yay., Ed. A. Işıl Karakaş, İ. Gökhan Şen, Eskişehir, 2013, s. 10.

181 “1530-1540’li yıllarda İngiliz kralı VIII. Henry (1491-1547) Roma (Vatikan) Katolikliğini İngiliz devlet inancı olmaktan çıkardı ve İngiltere’deki Roma Katolik kilisesini kaldırdı, bu inançsal kurumun bütün kollarının, dal ve budaklarının varlığına toptan el koydu. Nedeni, bir diş gücün, İngiliz toplumuna uzaktan, İngiliz toplumunun çıkarlarına ters yönde etki yapması idi. Yerine İngiliz (Anglikan) ulusal kilisesini kurdu. (Bu kilise Katolikliğe de kol açmıştır, ama, yalnız İngiliz Katolikliğine). Kral II. James (1633-1701) ile Vatikan Katolikliği İngiltere’ye geri geldi;

II. James, bütün üst düzey yöneticilerini Katolikler arasından atadı. Toplum ve basındaki yönetici kesim bu geri gelmeye ilgisiz kalmadı. Toplumun katilimi ile gerçekleştirilen 1688 kansız Görkemli Devrimi (Glorious Revolution), İngiltere’deki (II. James [tarafından]

yerleştirilmiş) bütün yüksek görevlerdeki Katoliklerin görevlerinden alınması ve yerlerine Protestanların atanması sonucunu verdi. En sonunda, VIII. Henry’in başlattığı bağımsız İngiliz kilisesi atilimi başarıya ulaştı.” (PAKSOY, H. Bülent, “Evrim Düşüncesinin Devrimi”, USAK Stratejik Gündem (e-dergi), (Erişim) http://www.usakgundem.com/yorum/162/evrim-dusuncesinin-devrimi.html, 16 Mayıs 2014.)

182 BERKTAY, Fatmagül, “Liberalizm: Tek Bir Teorik Pozisyona İndirgenmesi Olanaksız Bir İdeoloji”, Modern Siyasal İdeolojiler, Der. Birsen Örs içinde, İstanbul Bilgi Üniv. Yay., İstanbul, 2007, s. 54; AKAL vd., s. 31 vd.

73 şekilde düşünce ve inanç özgürlüğü ile birlikte anılan ifade özgürlüğünün, modernitenin özgürlüğe açılan kapısı olduğu söylenebilir.

İngiltere’de 1689 tarihinde ilân edilen “Bill of Rights”ın183, ifade özgürlüğünü açıkça tanıdığını ve ifade özgürlüğünün dava konusu yapılmasının yasaklandığını görmekteyiz. Gerçekten ifade özgürlüğü inanç özgürlüğü ile yakından ilgili bir kavram olmakla birlikte, hukuk platformundaki tezahürü, İngiltere’de, bu belge ile olmuştur184. İngiliz siyasi sisteminde, İngiliz yasama meclisi üyelerinin meclis faaliyetlerine ilişkin oturumlarda sarf ettikleri sözlerden dolayı herhangi bir takibata uğramamaları ifade özgürlüğünün ilk akla gelen somutlaşması olarak görülmüştür.

Dolayısıyla İngiliz hukuk sistemine hâkim anlayış, ifade özgürlüğünü bireysel bir hak olmaktan ziyade, yasama sorumsuzluğu olarak görmüştür185.

1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin 11. maddesinde

“düşüncelerin ve görüşlerin özgürce iletimi, insanın en değerli haklarından biridir.

Bu nedenle her yurttaş serbestçe konuşabilir, yazabilir ve yazdıklarını yayınlayabilir.

Ancak yasada tanımlanan biçimde kötüye kullanılmasından ötürü sorumlu tutulur.”186 ifadelerine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, anılan Bildirge’de ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasının, kanunla tanımlanan kötüye kullanma hallerinde mümkün olabileceği güvence altına alınmıştır187. Bu düzenleme çok genel ve gevşek nitelikte ise de sınırlamanın şekil (kanunla) ve içeriğinin (hakkın kötüye kullanılması) belirlenmiş olması bakımından dönemin şartları itibariyle oldukça ileri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

183 AKAL vd., s. 38; KARA vd., s. 11; KARAGÖZ, İfade, s. 37-38.

184 ZOLLER, Elizabeth, “Freedom of Expression: Precious Right in Europe, Sacred Right in The United States”, Indiana Law Journal, Vol. 84, Issue 3, 2009, s. 803.

185 WERHAN, Keith, Freedom of Speech: A Reference Guide to the United States Constitution, Praeger Publishers Yay., United States, 2004, s. 1.

186 ŞAHİN, Kemal, Farklı Özgürlük Anlayışları Çerçevesinde İfade Özgürlüğünün Temellendirilmesi ve Sınırlandırılması, Yayımlanmış Doktora Tezi, İstanbul Üniv. SBE.

Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı, İstanbul, 2008, s. 15; KAYASU, Sacit, 2802 Sayılı Kanuna Göre Hâkim ve Savcıların İfade Hürriyeti, Legal Yay., İstanbul, 2012, s. 25.

187 AKAL vd., s. 49-50; KARA vd., s. 14.

74 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından açıklanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin “düşünce ve fikir özgürlüğü”nü düzenleyen 19.

maddesi ile düşüncenin açıklanması ve yayılmasının basın özgürlüğünü de kapsadığı ifadesine yer verilmesini188 müteakiben, 4 Kasım 1950’de İtalya’nın Roma şehrinde Avrupa Konseyi ülkeleri tarafından imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi ile ifade özgürlüğünün günümüze yansıyan koruma alanı ve güvencelerinin temeli atılmıştır.