• Sonuç bulunamadı

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ ÇERÇEVESİNDE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLANDIRILMASI İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLANDIRILMASI

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ VE AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARI IŞIĞINDA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

C. Sözleşme’nin 10. Maddesi Çerçevesinde İfade Kategorileri

II. AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ ÇERÇEVESİNDE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLANDIRILMASI İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLANDIRILMASI

Bu kısımda ifade özgürlüğünün sınırlanması hakkında genel bilgiler verildikten sonra, genel ve özel sınırlama nedenleri olarak iki başlık altında incelenecektir.

234 Dink/Türkiye, § 107; Mahkemenin, yine milliyetçi nefret söylemi kapsamında ancak, Sözleşme’nin 11. maddesi bağlamında değerlendirme yaptığı Yurttaş Birliği Radko &

Paunkovski/Makedonya davasında, resmi olarak tescil olmuş olan ve (60 yıldan fazla Makedonya Kurtuluş Hareketinin liderliğini yapmış olan) Ivan Mihajlov-Radko’nun adını alan

“Radko” isimli bir yurttaş birliği daha sonra “Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti” yetkilileri tarafından feshedilmiştir. Yetkililer, birliğin Makedonyalıların Bulgar kökenleri konusunda faşist fikirler savunmak suretiyle Makedonyalıların kimliğini inkâr ettiğini, bu hususun anayasal düzene aykırı olduğunu ve milliyetçi ya da dini nefret ve hoşgörüsüzlüğü teşvik edeceğini ileri sürmüştür. Dernek kurma özgürlüğünün ihlal edildiğinin iddia edildiği başvuruda AİHM, derneğin adının nüfusun çoğunluğu tarafından olumsuz şekilde algılanan bir şahsiyetten alınmasının tek başına kamu düzenine karşı açık ve yakın bir tehlike oluşturduğunun kabul edilemeyeceğini ve dolayısıyla böyle bir gerekçenin söz konusu birliğin kapatılmasına dayanak olarak kabul edilemeyeceği belirtmiş; ayrıca birliğin, düşmanlığı savunduğunu ya da anayasal düzeni yıkma imkânı olan şiddete dayalı yöntem ya da yöntemlerin kullanılmasını amaçladığını gösteren herhangi bir kanıt bulunmadığını, birliğin ülke tarihine ilişkin yorumu birçok kişiyi şok etme potansiyeli taşımakla birlikte, bu hususun, demokrasinin kurallarına karşı bir saldırı ya da şiddetin alenen savunulması boyutuna ulaşmadığını belirterek, Sözleşme’nin 11. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır (Yurttaş Birliği Radko & Paunkovski/Makedonya, B. No:

74651/01, 15/1/2009); ayrıca benzer yönde bkz. Partidul Comunistilor (Nepeceristi) ve Ungureanu/Romanya, B. No: 46626/99, 3/2/2005 (Komünist doktrin temelinde devlet kurma tehlikesi gerekçesiyle bir siyasal partiyi özel sicile kaydetmeme); Stankov ve Birleşik Makedonya Örgütü Ilinden/Bulgaristan, B. No: 29221/95, 29225/95, 2/10/2001 (Toplantıları kamu düzenine olası bir tehdit oluşturduğu gerekçesiyle bir partinin anayasal düzene aykırı ilan edilmesi ve kapatılması); Sidiropoulos ve Diğerleri/Yunanistan, B. No: 26695/95, 10/7/1998 (Kurulduktan sonra ülkenin toprak bütünlüğü, ulusal güvenlik ve kamu düzenini sarsmaya yönelik faaliyetlerde bulunabileceği gerekçesiyle bir derneğin tescil edilmesine izin vermeme.).

167 A. Genel Olarak

Özgürlüklerin sınırsız olmadıkları tezi, otorite-hürriyet dengesinin sağlanması zorunluluğun bağlamında genel kabul görmekle birlikte, özgürlükler arasında ayrı bir yeri olan ifade hürriyeti için bu ilkenin geçerli olup olmadığı hususunda farklı görüşler savunulmaktadır: Bir görüşe göre; çağdaş, demokratik anayasal sistemlerde düşüncenin açıklanması özgürlüğüne hiçbir sınır getirilemez. Demokrasiye işlerlik sağlanması, bireylerin sağlıklı tercihler yapabilmelerine; bu da bilgilenme ve bilgilendirme olanağının varlığına bağlıdır. Özgür haber dolaşımı demokratik siyasal düzenin temeli olup, bunun sınırlandırılması demokratik düzenin yokluğuna delalet eder235. Diğer görüşe göre ise; her özgürlük gibi ifade özgürlüğünün de sınırları vardır. İfade özgürlüğünün kişi ve toplum için taşıdığı önem ve sahip olduğu ayrıcalıklı konum inkâr edilmemekle birlikte bu özgürlüğün kullanılması esnasında da tıpkı diğer özgürlüklerde olduğu gibi farklı değer ve menfaatlerin karşı karşıya gelmesi söz konusu olabilir. Bunun çözümü menfaatlerden birinin diğerini ortadan kaldırması değil, her ikisinin de birlikte yaşamasının teminidir. Birlikte yaşama, karşılıklı sınırlama ve dengeyi gerektirir. Fakat özgürlüğün esas, sınırlamanın ise istisna olduğuna ilişkin temel kural hatırlandığında, bu denge ve sınırlandırmanın ifade özgürlüğü aleyhine işleyen ve onu etkisiz hale getiren bir sınırlama olmaması gerekir. İfade özgürlüğü, ancak zorunlu olduğunda ve istisnai olarak sınırlanmalıdır.

Bu, devletin, sınırlama yetkisini, kişi ve toplum hayatı açısından önemli fakat sınırlı sayıdaki menfaatin ihlal edilmesi halinde kullanabilmesi anlamına gelmektedir.

Şüphesiz bu hallerde dahi getirilecek sınırlamalar belirli bir anlayışa veya doktrine göre değil demokratik rejim anlayışına göre yapılmalıdır236.

Çağdaş demokrasilerde çoğunlukla, ifade özgürlüğünün içeriğine yönelik sınırlama getirilmemektedir. İfade içeriği yıkıcı nitelikte de olsa tek başına tehlikeli görülüp sınırlandırılmamaktadır. Bu doğrultuda sınırlamaya konu olan düşüncenin

235 ERDOĞAN, Sınırları, s. 32; ALACAKAPTAN, s. 17; KESKİN, s. 114.

236 SUNAY, İfade Hürriyeti, s. 74.

168 açıklanış biçimi önemlidir. Herhangi bir düşünce, sahip olduğu soyut içeriğinin niteliği dolayısıyla değil, düşüncenin şiddet içeren fiile dönüşmesi biçimiyle sınırlamaya konu olabilmektedir237. Nitekim buna paralel olarak ABD Yüksek Mahkemesinin 1919 yılında geliştirdiği ve düşünce açıklama özgürlüğünün birey ile kamu yararının korunması amacıyla sınırlandırılmasında en önemli rolü oynayan

“açık ve yakın tehlike” kriteri günümüzde, tüm eleştirilere rağmen, halen önemini korumaktadır238. AİHM de bu kritere benzer bir yaklaşımı benimseyerek bu özgürlüğün kullanılması ile toplumda düzenin bozulması adına bir tehlike oluşup oluşmadığını araştırmaktadır239. Yapılan konuşmaların veya yazı ile aktarılan görüşlerin yasaklanabilmesi için, bu söz veya yazı ile belirtilen düşüncelerin neticesinde hukuka aykırı bir eylemin gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olması gerekir. Şiddeti, sırf teşvik ve desteklemek yeterli olmayıp, bu destek sonucunda, kamu düzeni açısından açık ve mevcut bir tehlikenin doğup doğmadığı araştırılarak ortaya konulmalıdır.

İfade özgürlüğü devlete karşı şiddete taraftar olmayı yasaklamamaktadır. Ne zamanki bu taraftarlık, kamu düzeni için yakın bir tehlikeyi tahrik eder veya doğurur, o takdirde ifade özgürlüğünün sınırlandırılması gerekir240.

Sözleşme’ye taraf devletler, 10. madde ile koruma altına alınan ifade özgürlüğünü, sadece bu maddenin ikinci paragrafına göre değil, Sözleşme’nin diğer maddelerine dayanarak da kısıtlayabilirler. Örneğin, adil yargılama hakkını

237 DOST, s. 62.

238 ERDOĞAN, Sınırları, s. 33; TEZCAN, Durmuş; ERDEM, M. Ruhan; SANCAKDAR, Oğuz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Işığında Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu, Seçkin Yay., Ankara, 2004, s. 309; TANÖR/YÜZBAŞIOĞLU, s. 163.

239 Zana/Türkiye, B. No: 69/1996/688/880, 25/11/1997, §§ 55-62; Karataş/Türkiye, §§ 49-54;

ERYILMAZ, Özet Kararlar, s. 305 vd.

240 ERYILMAZ, İfade Özgürlüğü, s. 256, 321.

169 düzenleyen 6. madde uyarınca, basın mensuplarının bir duruşmayı izlemelerinin engellenmesi aynı zamanda 10. maddenin işleyişine müdahale teşkil edebilir241.