• Sonuç bulunamadı

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ VE AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARI IŞIĞINDA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

A. İfade Biçimleri

2. Araç Bakımından

Sözleşme’nin 10. maddesinin birinci fıkrası ile korunan ifade sadece yazılı ya da sözlü olanlarla sınırlı değildir; bir fikri ifade etmeyi ya da bilgi sunmayı amaçlayan resim, görüntü veya eylemleri de kapsar10. Bazı durumlarda giyim kuşam dahi bu madde kapsamına girebilir. Üstelik bilgi ve fikrin sadece içeriği değil aynı

Türk Hukuku ve Uygulamacılar İçin Anlamı”, Polis Bilimler Dergisi, C. 2 (7-8), s. 305 vd., (“Özet Kararlar”); ERKEŞ, s. 30; KOL, s. 18.

6 ERDOĞAN, Sınırları, s. 26; SANCAR, s. 117; İLKİZ, s. 207; SUNAY, İfade Hürriyeti, s. 34;

ÇALIŞKAN, s. 27 vd.; BİNİCİ, s. 73; ZARPLI, Çağdaş, İfade Özgürlüğü: İçeriği ve Sınırları, YL Tezi, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı, Kütahya, 2008, s. 4 vd.

7 ŞAHBAZ, s. 22; ERDOĞAN, Sınırları, s. 34; Müller ve Diğerleri/İsviçre, B. No: 10737/84, 24/5/1988, § 27; EKİZ, Mehmet, In Theory And In The Light Of Decisions Of The European Court Of Human Rights Freedom Of Expression, YL Tezi, Marmara Üniversitesi AB Enstitüsü Hukuk Ana Bilim Dalı, Şanlıurfa, 2006, s. 15; ERSOY, V. Setenay, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türk Hukukunda Sanatsal İfade Özgürlüğü, YL Tezi, İstanbul Üniversitesi SBE Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı, İstanbul, 2010, s. 23;

8 GOMIEN, Donna; HARRIS, David, Düşünce, İnanç, Vicdan ve İfade Özgürlüğü, Çev. O.

Kemal Cengiz, Belge Yay., 1998, s. 117.

9 Barthold/Almanya, B. No: 8734/79, 25/3/1985, § 42; BIÇAK, Sempozyum, s. 20.

10 ŞAHBAZ, s. 24; GÜRBÜZ, Reşit, Anayasa Hukuku, Turhan Yay., Ankara 2008, s. 81;

ÇAKIN, s. 26; KARA vd., s. 105.

93 zamanda ifade edildikleri biçim de korunmaktadır. Bundan dolayı basılı belgeler, radyo yayınları, tablolar, filmler ve elektronik bilgi sistemleri de ifade kapsamına dâhildir11.

a. Dil

Düşünceyi ifade etmenin en önemli aracı olan dil ile ifade özgürlüğü arasında kuvvetli bir bağ olması nedeniyle, ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası ve onun tamamlayıcısıdır. Bununla birlikte, resmi işler dışındaki etkinliklerde kullanılan dil, ifade özgürlüğünün koruması altına alınmışken, resmi işlemlerde kişilere, tercih ettikleri herhangi bir dili kullanma güvencesi tanınmamıştır12.

b. Basın

Sözleşme’nin 10. maddesinde basın özgürlüğünden açıkça bahsedilmemekle birlikte AİHM, basın özgürlüğüne özel statü tanıyan ilke ve kuralı koyan kapsamlı bir içtihat hukuku geliştirmiştir. Bunun en önemli nedeni, AİHM’in, toplumun menfaatleri bağlamında “bekçi köpeği” (“watchdog”) olarak konumlandırdığı basının siyasi tartışma özgürlüğünün, demokratik bir toplum fikrinin tam merkezinde yer almasıdır13.

Gerçekten, basın söz konusu olduğunda ifade özgürlüğü daha da anlamlı hale gelmektedir. Basın, her ne kadar Sözleşme’nin 10. maddesinde yer verilen meşru amaçlar bakımından konulmuş sınırları aşmamakla yükümlü ise de, kamu çıkarı ile ilgili alanlarda bilgi ve fikir açıklama görevi yanında, halkın da bunlara ulaşma hakkı vardır14. Belirtildiği gibi basın, siyasi hayatın bekçisi, gözü ve kulağıdır15. Bu bağlamda kamusal sıfatlarıyla hareket eden yöneticilerin, sıradan vatandaşlara

11 ŞAHBAZ, s. 24; KARA vd., s. 105.

12 Birk-Levy/Fransa [kk], B. No: 39426/06, 21/9/2010.

13 Ürper ve Diğerleri/Türkiye, B. No: 14526/07, 14747/07, 15022/07, 15737/07, 36137/07, 47245/07, 50371/07, 50372/07, 54637/07, 20/10/2009, § 44; SANCAR, s. 117.

14 ŞAHBAZ, s. 22.

15 ŞAHBAZ, s. 25; Lingens/Avusturya, § 44; Dalban/Romanya, B. No: 28114/95, 28/9/1999, § 49.

94 nazaran daha sert biçimde eleştirilebilmeleri gerekir ki; bu tespit, ifade özgürlüğünün bir anlamda muhalefet yapma özgürlüğü şeklinde yansımasıdır16.

Basın özgürlüğü bağlamında bir diğer önemli nokta, bilgi/olgu ile kanaat/değer yargısı arasındaki farktan kaynaklanmaktadır. Bunları birbirinden ayırmak gerekir: Kanaatler, bir olay ya da durum konusunda bir bakış açısını veya kişisel bir değerlendirmeyi dile getirir. Bunların doğru ya da yanlış olduklarının kanıtlanması olanaksızdır; ancak kanaatin temeli olan bilgi/olguların doğru ya da yanlış olduğunu kanıtlamak mümkündür. Bu nedenle doğruluğu kanıtlanamayan değer yargılarının ifade edilmesi engellenemez ve hiçbir biçimde kanıtlama koşuluna bağlanamaz17. Diğer yandan basının aktif süjeleri olan gazetecilerin bilgi kaynakları da koruma altına alınmıştır. Aksi takdirde basının, toplumun gözü ve kulağı olma konusundaki yaşamsal rolü darbe alır; basının doğru ve güvenilir bilgi verme fonksiyonu son derece olumsuz etkilenir18.

Nihayet, basın sansür edilemez19. Bu yasak, evrensel bir hukuk kaidesidir.

Ayrıca basın, yayından önce bir ön izin sistemine tabi tutulamaz, yayın öncesi koruyucu veya önleyici yasaklar istisnai haller dışında uygulanamaz. İstisnai hallerde ise bu uygulama münhasıran yargı kararına dayanmalı veya yargı denetimine tabi olmalıdır.

c. Radyo ve Televizyon

Sözleşme’nin 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesinde sözleşmeci devletlere radyo, televizyon ve sinema işletmelerinin izin rejimine tabi tutulması konusunda yetki vermektedir. Basın özgürlüğünden farklı olarak anılan iletişim araçlarında böyle farklı bir düzenleme yapılmasının nedeni, söz konusu

16 ERDOĞAN, Sınırları, s. 23; SANCAR, s. 117.

17 Thorgeirson/İzlanda, B. No: 13778/88, 25/6/1992, § 65.

18 NICOLAOU, George, “The Protection Of Journalists’ Sources”, Freedom of Expression:

Essays In Honour of Nicolas Bratza, Ed. Josep Casadevall vd. içinde, s. 137 vd.

19 ERDOĞAN, Sınırları, s. 28-29.

95 iletişim araçlarının gerek teknik açıdan ve gerekse klasik bir haberleşme aracı olan yazılı basından çok farklı niteliğe sahip olmalarıdır20.

Devletler tarafından izin şartları belirlenirken, Sözleşme’nin 10. maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki ölçüt ve koşullar göz önünde tutulmalıdırlar. Bunu yaparken sözleşmeci devletlerin, radyo ve televizyon yayınlarının temel görevlerinin düşünceyi açıklama özgürlüğünü ve çok sesliliği sağlamak olduğunu göz önünde bulundurma yükümlülükleri vardır. Bu bağlamda özgürlüğe yönelen müdahalenin Sözleşme’ye uygunluğunun irdelenmesi, müdahale öngören kuralın soyut düzeyde ele alınmayıp, 10. maddenin bütünü çerçevesinde (2) numaralı fıkradaki kavramlar ışığında yapılmalıdır. Cümlede yer alan izin rejimine ilişkin hüküm sınırlı olup, devletlerin sahip bulunduğu takdir marjı ölçüsüz surette genişletilmiş değildir.

Sözleşmeci devletler, çok sesliliği sağlama lüzumunun doğal bir sonucu olarak, radyo ve televizyon yayınlarında devlet tekeli oluşturamazlar21. Demokratik bir toplumda, ifade özgürlüğünün basın aracılığıyla kullanılması ve basının sağlıklı bir rol oynaması ancak, devlet güvencesindeki çoğulculuk sayesinde mümkün olabilir22. Bunu sağlamada en elverişsiz yol hiç şüphesiz, ifade özgürlüğüne en ağır sınırlama getiren devlet tekelidir ki bunu ancak ihtiyacın üstün ve zorlayıcı niteliği meşru kılar. Bu nedenle söz konusu izinlerin özel tekellere yönelik müdahale oluşturması kabul edilemez23.

20 REİSOĞLU, Safa, Uluslararası Boyutlarıyla İnsan Hakları, Beta Yay., İstanbul, 2001, s. 69.

21 KARAGÖZ, Kasım; GÜL, Cengiz, “İfade Özgürlüğünün Sınırlandırılmasında Kamu Düzeninin Korunması ve Suçun Engellenmesi Kriterlerine AİHM Kararları Açısından Bir Bakış” EÜHFD, C. III, S. 1, Y. 2008, s. 77.

22 İLKİZ, s. 207.

23 Autronic/İsviçre, B. No: 12726/87, 22/5/1990, § 47.

96 B. Sözleşme’ye Göre İfade Özgürlüğünün Unsurları

Sözleşme’nin 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasında düşüncenin üç unsuru güvence altına alınmıştır24:

 Bilgi ve fikir alma özgürlüğü,

 Kanaat sahibi olma özgürlüğü,

 Bilgi ve fikir açıklama özgürlüğü.

İfade özgürlüğünden söz edebilmek için, kişinin, farklı fikir ve düşüncelere

“özgür bir şekilde ulaşması”, bu fikirler arasında özgür bir şekilde tercih yaparak

“kanaat sahibi olması” ve tercih ettiği düşünce ve kanaati “başkalarıyla paylaşma”

özgürlüğünün mevcut olması gereklidir25.

Bu üç unsurun bileşimi, bütün olarak ifade özgürlüğünü meydana getirmektedir. Bu üç unsurdan birinin yokluğu ise, düşünce özgürlüğünün de mevcut olmadığının göstergesidir26.