• Sonuç bulunamadı

Amerika Birleşik Devletleri’nde İfade Özgürlüğü

BİREYSEL BAŞVURU VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER

D. İfade Özgürlüğünün Tarihi Gelişimi

3. Amerika Birleşik Devletleri’nde İfade Özgürlüğü

Amerika Birleşik Devletleri Anayasası’na ek hükümler getiren ve “Birinci Değişiklik” (“First Amendment”) adıyla anılan düzenlemede189 ifade özgürlüğüne yer verilmişse de herhangi bir sınırlama rejimi öngörülmemiştir. Bununla birlikte Yüksek Mahkeme içtihatları çerçevesinde gelişen ilkeler ve kabuller ile ifade özgürlüğü rejimi ortaya çıkmıştır. Her ne kadar sınırlama olmasa da özgürlüğün sınırlarının içtihadi hukukla çizilmesi, ifade özgürlüğünün, belki de somut olay adaletinin en çok önem kazandığı özgürlük alanı olduğunu ortaya koymaktadır190.

ABD’de ifade özgürlüğünü yakından ilgilendiren bir diğer gelişme olan Virjinya Haklar Bildirgesi, insanın doğuştan gelen doğal haklarını beyan etmek üzere hazırlanan bir belgedir. Bildirge, 29 Haziran 1776’da kabul edilen Virjinya Anayasası’dan ayrı bir belge olarak 12 Haziran 1776'da Virjinya Kongresi delegelerinin oybirliği ile kabul edilmiştir191. John Locke’un doktrini ve

188 TURHAN, Aydın, s. 291; Ayrıca Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi için bkz. AKAL vd., s.

56-57.

189 KARAGÖZ, İfade, s. 38; Kolektif adı “Bill of Rights” olan, 1787 tarihli Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Anayasası’nda yapılan ilk on değişikliğin, birincisinde ifade özgürlüğüne değinilmiştir; Birinci Değişiklikle ilgili olarak ayrıca bkz. COHEN, Henry, Freedom of Speech and Press: Exceptions to the First Amendment, CRS Report for Congress, Congressional Research Service, y.b., October 2009.

190 AKGÜL, M. Emin, “İfade Özgürlüğünün Tarihsel Süreci ve Milli Güvenlik Gerekçesiyle İfade Özgürlüğünün Kısıtlanması”, AÜHFD, Y. 2012, C. 61, S. 1, s. 10.

191 AKAL vd., s. 43-44; KARA vd., s. 13; KARAGÖZ, İfade, s. 38.

75 Montesquieu’nun kuvvetler ayrılığı ilkelerinden esinlenerek hazırlanmıştır192. Bu belge daha sonra Virginia Eyalet Anayasası’nın 1. maddesi olarak düzenlenmiş ve kısmi değişikliklerle günümüze kadar ulaşmıştır. Bu belge, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi (1776) ve Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi (1789) başta olmak üzere bir çok anayasal belgeye ilham kaynağı olmuştur. Bildirge’de ifade özgürlüğü kavramsal olarak açıkça düzenlenmemiş ise de onun bir görünümü olan basın özgürlüğüne değinilmiştir193. Kaldı ki, bu belgenin yayımlandığı dönemde basın özgürlüğü, ifade özgürlüğünün alanını kapsamakta ve özdeş kavramlar olarak değerlendirilmekte idi.

ABD hukuk sisteminin, orijinini teşkil eden İngiliz hukukundan bağımsız düşünülmesi mümkün değildir194. Bununla birlikte, Amerikan Anayasası, Kıta Avrupası’ndaki hukuk sistemleri ve İngiliz sisteminden farklı bir mantalite ile hazırlanmıştır. ABD’nin kabul ettiği devlet sisteminin ayırt edici vasıflarının ortaya konulması bakımından şu ifadeler dikkat çekicidir195:

“İngiltere’de Parlamentonun egemenliği meşrudur. Parlamento toplumsal yapıda üst konumdadır. Parlamentoyu eleştiren sıradan bir İngiliz vatandaşı arsız ya da yüzsüzdür. Bunun sebebi belki de toplumdaki sınıfsal yapıdır. Oysa hukuki anlamda herkesin eşit olduğu Amerika’da, Kongreyi eleştiren egemen vatandaşlığa sahip bir kişiyi hükümet hangi hakla cezalandırabilir. Amerikan egemenlik anlayışı bu açıdan İngiltere’den farklıdır. Madison 1794’te vatandaşların ifade özgürlüğünü garanti eden eklemeyi anlatırken bu anlayışı, ‘Cumhuriyetçi bir hükümetin doğasını tarif edersek, sansür etme gücünü halkın üstündeki bir hükümetin elinde değil de, hükümetin üstündeki halkın yetkisinde olduğunu kabul etmeliyiz.’ Amerika’da halk gerçekte egemen olandır. Hükümet görevlileri ise gerektiğinde azarlanabilen birer hizmetçidirler.”

192 Bkz. (Erişim) http://tr.wikipedia.org/wiki/Virginia_Haklar_Beyannamesi, 13 Mayıs 2014;

AKAL vd., s. 44; KARAGÖZ, İfade, s. 38.

193 “Bölüm 12. Basın özgürlüğü, özgürlüğün en önemli kalelerinden biridir ve asla [despotik bir idare tarafından da olsa] engellenemez.”

(Erişim) http://www.archives.gov/exhibits/charters/virginia_declaration_of_rights.html, 16 Mayıs 2014; KARA vd., s. 13; KARAGÖZ, İfade, s. 38.

194 WERHAN, s. 1.

195 AKGÜL, s. 11.

76 ABD Anayasası’nın ek 1. maddesi196 şöyledir:

“Kongre bir dinin kurumsallaşması ile ilgili ya da özgür ifadeden yararlanılmasını yasaklayan; ya da ifade, ya da basın özgürlüğünü; ya da kişilerin barışçıl biçimde toplanma veya hükûmete şikâyetlere çözüm bulunması için dilekçe verme hakkını kısıtlayan hiçbir yasa yapamaz.”

Yukarıda da ifade edildiği üzere, nakledilen Anayasa maddesinde herhangi bir sınırlama rejimi öngörülmemiş olması oldukça dikkat çekicidir. İfade özgürlüğünün diğer özgürlüklere nazaran öne çıkmasının ve daha önemli olmasının bir nedeni de korunabilmesinin zorluğu ve özellikle siyasi iktidarın keyfi uygulamalarına kolaylıkla konu olabilmesidir. Nitekim ABD’de de bu düzenlemeyi devralan sonraki iktidarlar, farklı yorum yöntemleri ile ifade özgürlüğünü kendi amaçları doğrultusunda sınırlandırmaya çalışmışlardır. Bu noktada, Yüksek Mahkemenin ifade özgürlüğüne yönelik hassasiyeti devreye girmiş ve özgürlük odaklı kararları ile ABD, ifade özgürlüğüne ilişkin olumlu yorum ve uygulamaların gelişimine sahne olmuştur197. Bu cümleden olarak, Yüksek Mahkemenin çeşitli kararlarında düşünce, düşüncenin ifadesi, konuşma, basın, dernek kurma ve dilekçe hakkı, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmiştir. Ancak ifade özgürlüğü, ABD hukukunda da sınırsız kabul edilmemiştir. Özellikle suça veya şiddete tahrik, teşvik, bölücü ve yıkıcı propaganda, toplumda infial uyandıracak konuşmalar, nefret söylemi, gruplara toplu hakaret, sırların ifşası gibi hallerde ifade özgürlüğü sınırlanabilmektedir. Bunun dayanağı, hiçbir özgürlüğün sınırsız olamayacağı,

196 AYDIN, Ö. Didem, Üç Demokraside Düşünce Özgürlüğü ve Ceza Hukuku – I: Amerika Birleşik Devletleri, Seçkin Yay., Ankara, 2009, s. 49; ÖZCAN, Hüseyin, “Yeni Anayasada İfade Hürriyeti”, İfade Özgürlüğü Çalıştayı, TAA Yay., Ankara, 2013 içinde, s. 47; YAZICI, Fikret, İfade Özgürlüğü ve Avrupa Birliği Medya Politikasına Uyum Çerçevesinde Televizyon Programlarının Sınıflandırılması Sorunu, YL Tezi, Gazi Üniversitesi SBE Radyo-Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı, Ankara, 2008, s. 45.

197 AYDIN, s. 50; M. Kent Curtis şöyle der: “İfadeye güçlü bir yargısal korunma sağlanması önemli bir gelenektir. Ayrıca bu, göreceli olarak yeni bir şeydir. Amerikan tarihi boyunca, bir çok yargıç, özgür ifadeye karşı daha az korumacı tavır sergilemişler ve Amerikan tarihinin önemli, kritik dönemlerinde millet, özgür ifadelerine ve demokratik ideallerine ulaşma konusunda başarısız olmuştur.” (Nakleden: WERHAN, s. 1.).

77 nitelikleri çerçevesinde bir takım sınırlamalara tabi olmalarının doğal olduğu gerçekliğidir. Ayrıca hak ve özgürlükler çatıştığında, birinin diğerine tercih edilmesi zarureti de doğabilmektedir. ABD’de ifade özgürlüğüne yaklaşımın karakteristik özelliği, tahrik/kışkırtma, iftira, müstehcenlik, toplumda infial uyandıracak konuşmalar ifade özgürlüğünün koruma alanı içerisinde değerlendirilmemesidir.

Güncel uygulamalar da bu yöndedir198.

İfade özgürlüğü belki de en kritik önem düzeyini, yöneticilerin eleştirildiği muhalif söylemler noktasında sergilemektedir. Bu noktada, yöneticilerin çoğunlukla kendilerini eleştiren muhalefeti, söz gelimi, “hain” olarak ilân etme eğilimde oldukları görülmektedir. ABD hukukunda, devletin veya hükümetin politikalarını eleştiren kişilerin, bu kapsamdaki ifadelerinin savaş vb. olağanüstü koşullarda yasaklanmasının “kaygan bir zemin” üzerinde olduğu, “hain” olmakla “muhalif”

olmak arasındaki çizginin kalın veya ince oluşunun, eleştirinin dile getirildiği ortam ve koşulların ağırlığına göre değişkenlik arz ettiği kabul edilmektedir199.