• Sonuç bulunamadı

Kamuya Açık Yargılamanın Sağlanması

F. Kişinin Tutukluluğunun Yasalara Uygunluğuna Hızlı Karar

IV. ADİL YARGILANMA HAKKI

4. Kamuya Açık Yargılamanın Sağlanması

Sözleşme’nin 6/1. maddesi, hukuki ve cezai işlemlerin “yargılamanın aleni olarak duyurulmasına” mecbur olduğunu belirtir. Mahkeme, bu yükümlülüğü Sutter

152 9 Haziran 1998 tarihli karar.

153 28 Ekim 1998 tarihli karar.

v. İsviçre154 davasında açıklamıştır. Bir öğrenci olan başvuru sahibi, bir askerlik hizmeti için çağrıldığında saç tıraşı olmayı reddetmişti. Aleni bir yargılamada, kamuya açık bir duruşma sonucu Disiplin Mahkemesi’nce itaatsizlik suçundan 10 gün hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Bilahare 20 sayfalık bir yazılı yargılama ile itirazını reddeden Askeri Temyiz Mahkemesi’ne başvurmuştur. Kendisine bu hükmün bir örneği gönderilmiştir. İlgisi olan herhangi bir kişi, Askeri Başsavcıya veya Askeri Mahkeme arşivine başvurarak Temyiz Mahkemesi’nin bu kararının bir suretini temin edebileceği de belirtilmiştir. Sutter, bu prosedürün aleni yargılama yükümlülüğü ile uyum içinde olmadığını iddia etmiştir. Mahkeme’nin büyük bir çoğunluğu, 11’e 4 oyla, “Sözleşme’nin, işlemlerin sonucunda verilen kararın yüksek sesle okunması gerektirmediğine” karar vermiştir. Bu sebeple, 6/1. maddenin ihlali bulunmadığını değerlendirmiştir.

Mahkeme’nin, bu yükümlülüğün ihlalini bulmasına bir örnek Campbell ve Fell v. Birleşik Krallık155 davasında görülmüştür. Campbell, Ziyaretçiler İdaresi’nin disiplin davasında kararını aleni vermemesinin 6/1. maddenin ihlalini oluşturduğunu iddia etmiştir. Mahkeme, 5’e 2 oyla, İdare’nin kararının kamuya duyurulması için herhangi bir adım atılmaması nedeni ile bir ihlal olduğuna karar vermiştir.

Mahkeme, B. ve P. v. Birleşik Krallık156 davasında, İngiliz sistemindeki çocuklarla ilgili hukuki davalara kısıtlanmış katılım usulünün aleni yargılama ilkesi ile uyum içinde olduğuna karar vermiştir. Genel olarak, çocuklarla ilgili mahkeme emirleri ve kararlar ilan edilmez ancak yasal bir ilgiye sahip herhangi bir kişi bunları görmek ve kopyalarını almak için ilgili mahkemeye başvurabilir. Ayrıca, yasal öneme

154 22 Şubat 1984 tarihli karar.

155 28 Haziran 1984 tarihli karar.

156 24 Temmuz 2001 tarihli karar.

sahip kararlar anonim bir formda yasa raporlarında kamuya duyurulur. Bu işlemler ışığında Mahkeme, 5’e 2 oyla, şu şekilde karar vermiştir (parag. 48-49);

… Madde 6/1 deki “yargılamaların kamuya duyurulmasının” kelimesi kelimesine bir çevirisi sadece kamu ilgisinin amaçları için gereksiz olmakla kalmaz, ayrıca adil bir yargılamayı güvence altına almaya da taşıyan maddenin asıl amacını tehlikeye atardı.

Bu sebeple, Mahkeme, Sözleşme’nin eldeki davalarda yargılamanın yapılacağı yer hakkında kamuya bildirim yapılmasını zorunlu kılmadığını ve bu bakımdan da Sözleşme’nin 6/1. maddesinin bir ihlali bulunmadığına karar vermiştir.

Yukarıdaki kararlar Mahkeme’nin, pozitif yükümlülüğün açıklamasında kelimesi kelimesine bir anlam vermeyi reddettiğini gösteriyor. Mahkeme, bir kararın/yargılamanın gerçekten aleniliğini incelemekten ziyade bunların aleni edilme usulleri ve derecelerini araştırmıştır. Bu gerçekçi bir yaklaşım olarak dururken, yüksek mahkemelerin birçok ülkede yazılı karar yayımlaması göz önüne alındığında, Mahkeme yargılamalara kamu katılımı üzerindeki geniş kısıtlamalara tolerans göstermekle eleştirilebilir. İdeal bir dünyada tüm yargılamalar, hassas bilgilerin çıkarılması sureti ile kamuya açık olmalıdır.157

B. 6/3. Madde

Bu fıkra cezai suçlamalara maruz kişilerin bir kısım asgari haklarını detaylandırır. Mahkeme, buradaki şartları 1. fıkrada zikredilen ve yukarıda açıklanan adil yargılanma hakkının özel veçheleri olarak görür ve sıklıkla şikayetleri 1 ve 3.

fıkralara göre değerlendirir. 3. fıkrada tanımlanan hakların kati’liği ayrıca 1. fıkra

157 Mowbray, a.g.e., ss. 114

kapsamına giren tıp doktorlarınınki gibi hukuki disiplin soruşturmaları ve benzeri işlemleri de kapsar.

1. Yapılan Suçlamanın Nedenlerini ve Detayların Anlayabileceği Bir Dilde Bildirilmesi

Bu yükümlülük, Sözleşme’nin 5/2. maddesinde düzenlenen devletlerin yakalanan kişilere yakalanma sebepleri ve hakkındaki suçlamaları bildirme zorunluluğuna ek bir genişleme hükmüdür. Mahkeme, Brozicek v. İtalya158 davasında, Sözleşme’nin 6/3(a). maddesinin ihlali bulunduğuna karar vermiştir.

Başvuru sahibi, İtalya’da siyasi bir partinin bayrağını yırtmak ve kendisini yakalayan polis görevlilerinden birini yaralamakla suçlanıp yakalanan bir Alman vatandaşıdır.

Daha sonra, savcı, Brozicek’in Almanya’daki evine, diğerleri ile birlikte, polis görevlisini yaralamaktan soruşturma başlatıldığını bildiren İtalyanca bir mektup göndermiştir. Brozicek cevaben İtalyan yetkilerden kendisi ile ana dilinde veya Birleşmiş Milletlerin resmi dillerinden biri ile iletişim kurmasını istemiştir. Ancak, savcı, Brozicek ile İtalyanca iletişim kurmaya devam etmiştir. Nihayetinde, Brozicek gıyabında mahkûm edilmiştir. Mahkeme, İtalyan yetkililerin Brozicek’in İtalyanca anlayabildiğine dair herhangi bir delil gösterememesi nedeni ile belgelerin anlayabildiği bir dile tercüme edilmesi talebini karşılamaları gerektiğine karar vermiştir. Fakat İtalyan Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerine atıfla suçlamaların listesini, yerini, zamanını ve mağdurun kimliğini içermesi nedenleri ile gönderilen evrakın içeriği, yükümlülüğün içerdiği detay seviyesi ile uyumlu olduğu ifade

158 19 Aralık 1989 tarihli karar.

edilmiştir. Yargılama, suçlanan kişinin ulusal dili anlayabildiğinin kanıtlanamaması halinde, yetkililerin talep edilen bilgiyi uygun lisanda sağlamaları gerektiğini belirtmiştir.

Kamasinski v. Avusturya159 davasında, Mahkeme bu görevin devletlere ulusal dili anlamadığı durumlarda yabancılara iddianamenin yazılı tercümesini sağlamak gibi genel bir zorunluluğu yüklemediğine karar vermiştir. Başvuru sahibi, çeşitli faturaları ödememek şüphesi ile tutuklanan bir Amerikan vatandaşıdır. Suçlamalarla ilgili olarak bir tercüman vasıtası ile sorgulanmış ve yargılama esnasında bir tercüman hazır bulunmuştu. Mahkemesi “bu şart ilgili bilginin yabancı davalıya, yazılı veya tercümenin yazılı olarak verilmesi gerektiğini belirtmezken davalının suçlamadan bilgilendirilmesinin özel önemine dikkat çekmektedir. Kamasinski’ye yöneltilen suçlamaların basit nitelikte olması ve sorgu hâkimleri ve polis tarafından suçlamalarla ilgili uzun uzadıya sorgulanması nedenleri ile Mahkeme yetkililerin davranışlarının 6/3(a). maddesi ile uyum içinde olduğuna karar vermiştir.

Yukarıda belirtilen kararlar ışığında, hakkında her hangi bir suçlama bulunan bireylerin suçlamayı anlamasını sağlamak devletler açısından bir yükümlülüktür.

Ancak bunun, mutlaka anlayacağı dile tercüme edilmiş evrak üzerinde gerekmediği sorgulama ve ifade alma kapsamında tercüman aracılığı ile sağlanabilmesi de mümkündür.

159 19 Aralık 1989 tarihli karar.

2. Sanıklara Savunmalarını Hazırlayabilmesi İçin Yeterli Zaman ve Kolaylıkların Tanınması

Yerel mahkemenin, kararı için uygun gerekçeler sağlamamış olmasının neticesinde müdafiinin etkin olarak temyiz hakkını kullanamamış olması Hadjianastassiou v. Yunanistan160 kararında, 6/3(b). maddesindeki koşulun ihlali şeklinde tayin edilmiştir. Başvuru sahibi, askeri sırları ifşa etmekten dolayı, Hava Kuvvetleri Mahkemesince mahkûm olmuştur. Söz konusu şahıs, bu mahkûmiyeti kaldıran ancak yerine daha hafif ceza veren Askeri Yüksek Mahkemesine başvurmuştur. Başvuru sahibi, mahkemedeki duruşmanın ve yargılamanın tüm kayıtlarını talep etmiştir. Kendisine bunun için beklenmesi söylenmiştir. Yunan kanunlarına göre, söz konusu şahsın Askeri Yüksek Mahkemesinin kararından sonra bir üst mahkemeye başvurmak için süre 5 gündür. Askeri Yüksek Mahkemesinin kararına karşı genel temyiz başvurusunda bulunduktan birkaç hafta sonra Askeri Yüksek Mahkemesi’nin duruşma ve yargılama kayıtlarının tümü kendisine temin edilmiştir. Ardından, başvurduğu bir üst mahkeme durumun çok belirsiz olmasından dolayı temyiz başvurusunu reddetmiştir. Mahkeme, 6/3(b). ve 6/1. maddeleri ile birlikte “taraf devlet yargı makamları kararlarını dayandırdıkları gerekçelerin belirgin netlikte olması gerektiği belirtir” hükmünü hatırlatmıştır. Bununla birlikte, istinaf mahkemesince verilen kısa karar ile Yüksek Mahkemeye savunmanın verilmesi için aradaki sürenin çok kısa olduğu ve bunun, Sözleşme’nin 6. maddesini ihlal ettiğine karar verilmiştir. Şüphesiz, temyiz için son derece kısıtlı olan zaman Temyiz Mahkemesinin davanın görüldüğü gün usulüne uygun olarak yargılama gerekçelerini

160 16 Aralık 1992 tarihli karar.

izah etme ihmalini önemli derecede arttırmıştır. Bu bağlamda, savunma hakkının etkin bir şekilde sağlanabilmesi için devletler gerekli zamanı ve kolaylıkları sağlamak zorundadırlar.

3. Sanıklara Adli Yardım Sağlanması

Yukarıda belirtilen Mc Vicar kararında da gördüğümüz gibi, Mahkeme, hukuk işlemlerinde müdafiinin 6/1. maddeye dayalı olarak Devletin adli yardımda bulunmasını talep edebileceğini belirtmiştir. Ancak, karmaşık ve/veya ağır ceza davalarındaki parasız müdafilere ilişkin olarak, bu koşul müspet ifade zorunluluğu getirmektedir. Mahkeme, Artico v. Italya161 kararında belirtilen bu yükümlülüğü incelemiştir. Başvuru sahibi, sahtekârlık suçundan almış olduğu mahkûmiyet kararına parasız adli temsilci sağlanması hususunda bir üst mahkemeye temyiz başvurusunda bulunmuştur. Üst mahkeme, Artico’ya tanınmış bir avukatın yardım etmesini istemiştir. Ancak, avukat gerekli yardımı sağlamayı ihmal etmiş olup, başka taahhütleri olduğunu ve sağlık sorunlarının bu meşakkatli dava dosyasını almayı engellediğini iddia etmiştir. Artico’nun, yüksek mahkemeye yaptığı müteaddit defalar başka bir temsilcinin tayin edilmesi talebine rağmen hiç kimse tayin edilmemiştir. Mahkeme’de, Devlet, başvuru sahibine bir adli temsilci atamak suretiyle 6/3(c). maddesinde belirtilen yükümlülüğü yerine getirdiğini iddia etmiştir.

Mahkeme, bu zorunluluk bakış açısını reddetmiştir. Şunları belirtmiştir (parag. 33, 36);

161 13 Mayıs 1980 tarihli karar.

… Mahkeme, sözleşmenin, teorik ve asılsız olan hakların yerine, pratik ve etkin olan hakları garanti altına almak niyetinde olduğunu hatırlatır; bunun nedeni savunma haklarının adil yargılama hakkı vasıtasıyla demokratik toplumda ortaya çıkan ve göze çarpan bir özelliği olmasıdır (bkz. yukarıda belirtilen Airey kararı, parag. 24 ve 32). AİHK’nun doğru şekilde vurguladığı gibi, 6/3(c).

maddesi yardımdan bahsetmekte olup, atamaktan konuşmamaktadır. Tekrar değinmek gerekirse, adli yardım amacı ile atanan avukatın ölmesi, ciddi olarak hastalanması, başka görevlerinin uzaması veya görevden kaçması ihtimali bulunduğu gerekçesiyle zayıf atamalar etkin yardımı temin etmemektedirler.

Durumdan haberdar edilirlerse, yetkili makamlar onu ya değiştirmeli ya da görevini ifa etmesini temin etmelidirler. Hükümetin kısıtlayıcı yorumu benimsemesi, hem (c) bendinde yer alan metnin hem de bir bütün olarak 6.

maddenin yapısının mantıksız ve bağdaşmaz olmasına neden olabilir ki; birçok olayda parasız adli yardımın faydasız olduğunu ispatlayabilir.

… Kabul etmek gerekir ki, yasal yardım için atanan her avukatın yetersizliğinden devlet sorumlu tutulamaz, ancak, belirli şartlar altında, sanığın hakkı olduğu bilinen bu hakkın, başvuru sahibi tarafından tam ve etkin olarak kullanması konusundaki her türlü önlemi almak İtalyan yetkili makamlarının göreviydi. Makamlara tanınan iki yol vardı; ya Bay Della Rocca’yı (belirlenen adli yardım avukatı) bir başkası ile değiştirmek, ya da zorunluluklarını yerine getirmeyi temin etmek (parag. 33’e bakınız). Ancak onlar, üçüncü bir yol tercih ettiler -pasif kalmak-, sözleşmenin taraflara aktif eylem zorunluluğu getirdiği halde (bkz. yukarıda belirtilen Airey kararı, parag. 25).

Dolayısıyla, Mahkeme bu yükümlülüğün ihmal edildiğine karar vermiştir.

Artico davasının yargılaması, Mahkeme açısından, devlet tarafından Sözleşme yükümlülüklerinin sadece bir jest olarak sembolik bir takım koşulların yerine getirilmesinin yerine bu Sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ihtiyacına vurgu bakımından önem taşıdığını belirtmiştir. Bu nedenle,

görevini yerine getiremediği sürece yasal yardım adına basitçe bir avukat tayin etmek yeterli olmamakla birlikte görevi ihmal yetkili makamların dikkatine getirilmesi vurgulanmıştır.

Buna benzer, Granger v. Birleşik Krallık162 davasında, Mahkeme, yalan yere yemin etmek suçundan mahkûm olan bir şahsın, İskoçya’da Yüksek Mahkemede görülen davasında karmaşık yapısını temsil etmek üzere parasız yasal yardımın temin edilmiş olmasının adalet yararına olduğuna karar vermiştir.

Benham v. Birleşik Krallık163 davasında, müracaat zorunluluğunu düzenleyen çok önemli bir norm belirlenmiştir. Başvuru sahibi, vergisini ödememek suçundan 30 gün hapis cezasına çarptırılmıştır. Duruşma esnasında herhangi bir yasal temsilci sağlanmamıştır. Mahkeme, “…hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi hallerinde, adaletin tecellisi prensibi bir yasal temsilci gerektirmektedir” şeklinde yorum yapmıştır.

Sonuç itibari ile Benham’ın parasız yasal yardım almış olması gerektiğinden, 6/3(c).

maddesi ihlal edilmiştir.

Morris v. Birleşik Krallık164 davasında, başvuru sahibi, üç yıl boyunca izni olmadan gayri mevcut olan bir askerdir. Yakalandıktan sonra suç isnadı ile yerel askeri mahkemeye çıkartılmıştır. Şahıs, ordu adli yardım makamına başvurarak avukatının ücretini ödemek için para yardımı talebinde bulunmuştur. Makam, 240 Sterlin geri ödemeli adli yardımda bulunmuştur (Morris haftalık kazancının 158 Sterlin olduğunu ilgili makama bildirdi) ve sonra bu yardımı ret etmiştir. Mahkeme önünde verilecek adli yardımdan önce kendisinden geri ödeme talebinde bulunulmasını 6/3(c). maddesini ihlal ettiğini iddia etmiştir. Mahkeme, Devletlerin bireylere savunma masraflarının bir kısmını ödetmesinin bu yükümlülüğü ihlal

162 28 Aralık 1990 tarihli karar.

163 10 Haziran 1996 tarihli karar.

164 26 Şubat 2002 tarihli karar.

etmediğini, oybirliği ile ifade etmiştir. Mahkeme, Morris’e yapılan teklifin keyfi veya mantıksız olmadığına karar vermiştir. Yargılama, bu yüzden, Devletlerin parasız adli yardım temin etme yükümlülüklerinin koşulsuz olmadığına ve mantık dâhilinde katkıların talep edilebileceğini onaylamıştır.

Sonuç olarak, Mahkeme’nin, bu pozitif yükümlülüğü cezai soruşturmalar, önemli dava öncesi olaylar, yargılamalar ve temyiz işlemlerini de kapsayacak şekilde genişlettiğine karar verebiliriz. Suçlanan kişilerin veya davalıların yasal yardım için gerekli mali kaynaklara sahip olmadıklarını gösterebilecekleri kabul edildiğinde, Mahkeme, karmaşık sorunların varlığı veya yargılamanın davalıların muhtemel mahkûmiyetleri ile sonuçlanacağı durumlarda 6/3(c). maddesini devletlere yasal yardım sağlanması zorunluluğu yüklendiği şeklinde yorumlamıştır.165

4. Sanıklara, Karşı Tanıkları Çıkarabilmesi İçin Yeterli Fırsat Tanınması

Bir grup başvuru sahibi, isimsiz tanıkların ifadelerine dayanarak aleyhlerinde verilen mahkûmiyet kararlarının akabinde bu zorunluluğun ihlalini iddia etmiştir.

Doorson v. Hollanda166 davasında, Amsterdam Bölge Mahkemesi, dava sırasında soruşturma ve savunma makamları tarafından sorgulanan teşhis edilen bir tanık ve soruşturma hâkimince sorgulanan iki kimliği saklanan tanık ile başvuru sahibini uyuşturucu ticaretinden suçlu bulmuştur. Doorson’un temyiz davası sırasında savunma avukatının ve soruşturma hâkiminin hazır bulunması ile iki kimliği gizli tanığı sorgulamasına izin verilmiş ancak tanıkların kimlikleri açıklanmamıştır.

165 Mowbray, a.g.e., ss. 118.

166 26 Mart 1996 tarihli karar.

Temyiz Mahkemesi Doorson’un başvurusunu reddetmiştir. Mahkeme, ulusal hâkimlerin soruşturma makamlarının kimliği gizli tanık beyanlarını kullanmalarına izin vermeleri durumunda; yerel mahkemelerin, savunmanın bu tip tanıklar tarafından verilen kanıtları sorgulama imkânına sahip olmamalarından kaynaklanacak handikapları telafi edecek dengeleyici prosedürlere karar vermeleri gerektiğini belirlemiştir. Bu davada, Mahkemenin büyük çoğunluğunun, 7’ye 2, görüşüne göre Doorson’un avukatının, kimliği gizli tanıkları sorgulamasına izin verilmesi 6/3(d). maddesindeki pozitif yükümlülüğün ifası için yeterli kabul edilmiştir. Yargılamada ayrıca çok önemli olan şu prensip ortaya çıkmıştır (parag.

76);

… Sonuç olarak, savunmanın maruz kaldığı handikapları giderecek dengeleyici işlemlerin yeterli görülmesi durumunda dahi, bir mahkûmiyet kararı tek başına veya kati boyutta isimsiz ifadelere dayandırılmamalıdır.

Mahkeme, Hollanda mahkemesinin isimsiz tanıkların ifadeleri ile birlikte bilinen tanık kanıtına da dikkate aldığı için bu prensibin ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Doorson kararı, Mahkemenin hassas tanıkların korunması ile davalıların bu tanıkların dürüstlüklerinin sorgulaması imkânına sahip olmaları arasındaki çatışma ile ilgili adil bir ayar bulmaya çalıştığını ortaya koymuştur. Dengeleyici işlemler yükümlülüğü bu dengelemenin anahtar bir unsurudur.167 Yerel mahkemelerce uygulanması kabul edilen prosedürün bu gerekliliği karşılamadığına karar verildiği bir örnek Van Mechelen ve Diğerleri v. Hollanda168 davasıdır. Başvuru sahipleri, adam öldürmeye teşebbüs ve soygundan mahkûm edilmişlerdir. Soruşturma, başvuru sahiplerini teşhis eden ve onları suçlayan, kimliği gizlenen polis görevlilerinin

167 Mowbray, a.g.e. ss. 121.

168 23 Nisan 1997 tarihli karar.

ifadelerine dayanmıştır. Temyiz Mahkemesi önünde, polis görevlileri, kendilerinin ve ailelerinin güvenliklerinden endişe ettikleri için isimlerinin açıklanmaması uygulamasına devam edilmesini talep etmişlerdir. Bu sebeple, Temyiz Mahkemesi görevlilerin bir ses bağlantısı yolu ile sorgulanmalarına karar vermiştir (kanıt sunan her görevliye bir odada bir soruşturma hâkimi tarafından eşlik edilirken savunma ve iddia makamları bir başka odaya alınmışlardır). Bu oturumlardan sonra soruşturma hâkimi görevlilerin kendilerine sorulan soruları doğrulukla yanıtlıyor göründüklerine dair rapor vermiştir. Temyiz Mahkemesi, ceza sürelerini arttırarak başvuru sahiplerini adam öldürmeye teşebbüs ve soygundan suçlu bulmuştur. Mahkeme’nin çoğunluğu, 6’ya 3 oyla, savunma makamının, sorgulama esnasında polis görevlilerinin davranışlarını görme imkânından mahrum bıraktığı gerekçesi ile ses bağlantısı uygulamasının yetersiz kaldığına hükmetmiştir. Bununla birlikte, başvuru sahiplerinin mahkûmiyetleri, kimliği gizli tanık beyanlarına dayanarak müsaade edilemez bir şekilde uzatılmıştır. Bu nedenle, Sözleşme’nin ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Birutis ve Diğerleri v. Litvanya169 davasında da 6/3(d) maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir. Üç başvuru sahibi, bir hapishane isyanını organize etmek ve isyana katılmakla suçlanmışlardır. İlk başvuru sahibine karşı olan kanıtlar soruşturma yetkilileri tarafından alınan, çoğu diğer mahkûmlar olan 17 kimlikleri gizli tanığın yazılı beyanlarından, diğer üç suç ortağının beyanlarından ve duruşması sırasında 5 hapishane yetkilisi tarafından verilen beyanlardan oluşmuştur. İkinci başvuru sahibine karşı olan kanıtların da genelde benzer olduğu ancak üçüncü başvuru sahibine karşı tek kanıtın 6 kimliği gizli tanığın yazılı beyanları olduğu

169 28 Haziran 2002 tarihli karar.

belirlenmiştir. Yargılama makamı, tüm başvuru sahiplerini suçlu bulmuş ve uzun süreli hapis cezalarına mahkûm etmiştir. Mahkeme, şu şekilde karar vermiştir (parag.

28);

…genel bir kural olarak 6. maddenin 1. ve 3. paragrafları, davalının kendisine karşı sunulan bir tanığın ifadesini verdiği sırada veya daha sonraki bir aşamada sorgulaması için yeterli ve uygun bir olanağa sahip olması gerekliliğini düzenler.

Mahkeme, oybirliği ile, üçüncü başvuru sahibinin kimliği gizli kanıtlar esas alınarak mahkûm edilmesinin Doorson prensibini ihlal ettiğine karar vermiştir.

Bununla birlikte, yargılamanın yapıldığı mahkeme birinci ve ikinci başvuru sahiplerinin savunma hakkını korumak amacıyla kimliği gizli tanıkları sorgulamak, beyanlarının nasıl elde edildiğini incelemek gibi dengeleyici prosedürlerin uygulanmasında da başarısızlığa uğradığı belirtilmiştir. Bu sebeple, Mahkeme, her başvuru sahibi açısından 6/3(d). maddesinin ihlaline karar vermiştir.

Yukarıdaki bu kararlar, savunmanın normalde iddia makamının tanıklarını sorgulama hakkının bulunduğunu göstermektedir. Eğer iddia makamını kimliği gizli tanık kullanmakta haklı çıkaracak nedenler mevcut ise (beraber kaldıkları mahkûmlara karşı ifade veren hükümlüler gibi tehlikeye açık duruma sahip olmaları), Mahkeme, yargı makamının, savunma hakkını garanti altına alacak özel prosedürlerin uygulanması yükümlülüğü altına gireceğini belirtmiştir. Van Mechelen ve Birutis kararları göstermektedir ki Mahkeme, yeterli, dengeleyici prosedürlerin uygulanıp uygulanmadığını dikkatli bir şekilde incelemektedir.

5. Mahkemedeki Konuşmaları Anlayamayan Sanıklar İçin Tercüman Sağlanması

Bu yükümlülük, Sözleşme’nin 6/3(e) maddesinde açıkça tanımlanmıştır.

Luedicke, Belkacent ve Koc v. Almanya170 davasında hükümet bu şartın kısıtlı bir tercümesini savunmaya çalışmıştır. Bu davadaki başvuru sahipleri, değişik suçlardan mahkûm edilmiş yabancı uyruklu şahıslardır. Almanca anlamadıkları için duruşmaları sırasında kendilerine tercüman sağlanmıştır. Mahkûmiyetlerinden sonra, yerel hukukla uyum içinde, kendilerinden tercümanların ücretlerinin ödenmesi talep edilmiştir. Başvuru sahipleri bu talebin ücretsiz tercüme hakkını ihlal ettiğini iddia etmişlerdir. Fakat hükümet, 6/3(e). maddesinin savunma makamını, tercüme hizmetleri için avans olarak ödeme yapmaktan muaf tutarken bu masrafların mahkumiyetlerinden sonra savunma makamına ödettirilmesini engellemediğini belirtmiştir. Mahkeme, oybirliği ile, adil yargılama hakkını korumak amacı ile hükümetin tercümesini “ücretsiz” kelimesinin anlamına ve 6. maddenin amacına

Luedicke, Belkacent ve Koc v. Almanya170 davasında hükümet bu şartın kısıtlı bir tercümesini savunmaya çalışmıştır. Bu davadaki başvuru sahipleri, değişik suçlardan mahkûm edilmiş yabancı uyruklu şahıslardır. Almanca anlamadıkları için duruşmaları sırasında kendilerine tercüman sağlanmıştır. Mahkûmiyetlerinden sonra, yerel hukukla uyum içinde, kendilerinden tercümanların ücretlerinin ödenmesi talep edilmiştir. Başvuru sahipleri bu talebin ücretsiz tercüme hakkını ihlal ettiğini iddia etmişlerdir. Fakat hükümet, 6/3(e). maddesinin savunma makamını, tercüme hizmetleri için avans olarak ödeme yapmaktan muaf tutarken bu masrafların mahkumiyetlerinden sonra savunma makamına ödettirilmesini engellemediğini belirtmiştir. Mahkeme, oybirliği ile, adil yargılama hakkını korumak amacı ile hükümetin tercümesini “ücretsiz” kelimesinin anlamına ve 6. maddenin amacına