• Sonuç bulunamadı

3.2. T ÜKETİM N ESNESİ O LARAK K ONUT

3.3.1. Bir Burjuva Ütopyası Olarak Kırsal Soylulaştırma-1980’lerde Konut

Çalışmanın bu bölümünde Hürriyet ve Cumhuriyet gazetelerinde yer alan konut reklamları 1980-2015 yılı arasında incelenmiş olup onar yıllık aralıklarla dönemsel olarak

soylulaştırmanın metinlere ve görsellere yansımaları anahtar kavramlar ışığında incelenmektedir.

1980’ler gazetelerde her türlü ürünün reklamının yapıldığı bir dönem olarak özetlenebilir. Özellikle Hürriyet Gazetesi bağlamında gazetede reklama ayrılan alanın gazetenin temel içeriğine hâkim olduğu söylenebilir. Günümüzde yasaklı olan ilaç ve alkollü içecek gibi ürünlerin reklamı bu dönemde sayfalarda önemli bir yer tutarken, makine ile çalışan sektörlerde genel okuyucunun kullanmayacağı hatta adını bile duymadığı kimi nesnelerin reklamları ilan sayfalarında yer almaktadır. Sektörel dergilerin henüz yaygınlaşmamış olması da bu durumu doğuran nedenlerin arasında görülebilir.

Reklamlarda karikatür ve çizim kullanımının oldukça yoğun olduğu dönemde, metin ön plandayken metinler aynı zamanda oldukça uzundur.

1980’ler bir yandan darbe ve mirası üzerine inşa edilirken aynı zamanda ardılı olan Özalist politikalarla birlikte yeni bir tüketim alışkanlığının doğmaya başladığı bir dönemi de sembolize etmektedir. Her açılan banka şubesinin duyurulmasından, banker reklamlarına kadar genişleyen bir yelpazede paradan para kazanmanın kutsallaştırıldığı ilanlar, aynı zamanda kısa yoldan “köşeyi dönmeyi” de motto edinmiştir. Bu duruma rağmen kooperatif reklamları gibi tasarrufu ön planda tutan ilanlar da bulunmaktadır fakat en nihayetinde bu ilanların alt metinleri “insanca yaşamak”ı içeren alt ekonomik gruptaki kişiler için yeni bir “lüks” anlayışının kapılarını aralamaktadır.

Hiç şüphesiz ithal ikameci politikalardan, lüks ve savrukluktan yeni yaratılmaya çalışılan zenginlik ve seçkinlik algısından en çok etkilenenler konut ilanları olmuştur. Bir yandan kentlerde konut sorunu artarak devam ederken ve gecekondularda yaşam başlı başına bir sorunken bir yanda da tenis kortlu, koru içerisinde ya da deniz kenarında parkeli yerden ısıtmalı konut alanları üretilmektedir.

Devlet kimi kurumları vasıtasıyla Cumhuriyet döneminin önemli bir mirası olan kooperatifçiliği krediler vasıtasıyla desteklerken aynı zamanda yavaş yavaş özel bankalar bireysel konut kredileri aracılığıyla esnetilmiş yasalar aracılığıyla pay almaya çalışmaktadır. Kamunun konut sorununa bir diğer çözüm önerisi yine Cumhuriyetten miras aldığı Emlak ve Ethyam yani Emlak ve Kredi Bankası’na yaptırdığı konutlar olmuş fakat gecekondularda yaşayan kalabalık ailelerin metrekareleri oldukça küçük evlerde -o dönemin sloganı ile- “insanca yaşamlarını” nasıl inşa edebileceklerini göz ardı etmiştir.

Yeni açılan konut alanları ile daha önce kuş uçmaz kervan geçmez pek çok alanda

“yeni hayat/yeni kent” sloganı ile yapılmaya başlayan inşaatlar 2000’lere geldiğinde ultra lüks semtlere dönüşecek örneğin ormanlık arazi içerisinde olması ile ilk sakinlerine kavuşan Ankara Söğütözü gibi yerleşim alanları bugün gökdelenlere kavuşacaktır.

Çalışmanın bu bölümünde 80’lerin ekonomik durumu ve gelişimi de göz önünde bulundurularak beş başlığa ayrılan konut ilanları soylulaştırmanın sahip olduğu kavram setleri doğrultusunda incelenecektir.

3.3.1.1 1980’lerde Türkiye’de Ekonomik Konjonktür ve Konut Açığı

1980’ler de Türkiye’de artan nüfus ve büyükşehirlere yoğunlaşan göçle birlikte oluşan konut açığını gidermeye yönelik çözümlere yoğunlaşırken konut sorunu ve gecekondularla mücadele bu dönemin en önemli gündemini oluşturduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Gazetelerin ilk sayfalarından itibaren hemen her gün yer alan zam haberleri kadar yer tutan; konut açığı, kooperatif ve batık kooperatifler, kooperatif kredileri, gecekondu, gecekondu afları ve yıkımları partilerin seçim çalışmalarında öncelikli gündem maddelerini oluşturmaktadır. En nihayetinde Türkiye’nin içinde bulunduğu konut sorunu ve gecekondulaşmanın ekonomik tabanlı bir sorun olduğu

söylenebilir. Bu nedenle yüzeysel de olsa dönemin koşullarına yer vermekte fayda bulunmaktadır.

1973’de dünyada ortaya çıkan petrolden kaynaklı büyük ekonomik krizin etkileri Türkiye’de de ağır sonuçlarla devam ederken 1977’de doruk noktasına ulaşmış, siyasi krizin eklenmesi ile 1980 darbesinin temelleri atılmış, ithal ikameci politikalarla sanayi atılımının yapılamayacağı gözler önüne serilmiş ve en nihayetinde 1978’de ekonomik kriz için bir yandan IMF ve Dünya Bankası ile kredi pazarlıkları yapılmaya başlanmıştır.20 Korkut Boratav ( 2008 ) Türkiye’deki ekonomik dönüşümü: 1962-76’yı içe dönük dışa bağımlı, 1977-1979 arasını ise yeni bunalım dönemi olarak isimlendirirken 1980-1988 arasını ise arası dönemi ise sermayenin karşı saldırısı olarak değerlendirmektedir. Boratav’a göre 1979’da ekonomik bunalım geniş halk kitleleri ile birlikte sermaye sahiplerini de etkilemektedir. Bir yandan kentli halk ve geniş emekçi kitlesi kuyruklar ve karaborsa ile mücadele ederken bir yandan da sermaye sahiplerinin krizden çıkış yolu olarak gördüğü artı değeri artırmaya yönelik çabalarının kurbanı olmaktadır (145- 146).

Hem Demirel Hükümeti’nin müsteşarı hem de ilerleyen süreçte başbakan olması ve ekonomi kararlarının 24 Ocak Kararnamesi’nden itibaren mimarı olmasından dolayı bu döneme Özalist ekonomi dönemi demek yanlış olmayacaktır. Bu dönem piyasa serbestliğinin kutsandığı dengenin tam bir liberal öğreti içinde piyasa koşulları içerisinde kendiliğinden sağlanacağına dair bir beklentinin olduğu bu nedenlerle de sermayedarların kayırıldığı bir dönem olduğu söylenebilir. Bu dönem yüksek faiz olanları, biranda hızla türeyen bankerler ve bankerlerin batmalarından dolayı bankerzedelerin ortaya çıktığı bir dönemdir aynı zamanda. Bu durumun sonucunda gazetelerde ilanlar bir yandan artarken

20 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ataay Faruk, Kriz Kıskacında CHP Hükümeti (1978-1979), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2005 (doktora tezi)

aşağıda yer verilen ilanlarda da görülebileceği gibi halkın tasarruf anlayışı yüksek faiz getirilerine ve karlı yatırım ortaklıklarına doğru evriltilmektedir.

IMF ve Dünya Bankası’nın reçeteleri ile piyasanın kendi kendine dengeye oturması beklenirken ortaya çıkan ekonomik bunalımın, reklam metinlerine tam zıt yönleriyle yansıdığı görülmektedir. Metinlerde yer alan rahat ve huzur, güvenli gibi kelimeler aslında bu güvensizlik ortamından kaynaklı tedirginliği ortadan kaldırmaya yöneliktir.

Genelde serbest piyasa ekonomisini geliştirmeye yönelik faaliyetlerde bulunurken ve bunun için yasal zemin hazırlanırken yerelde en büyük sorun konut açığı ve gecekondulaşma gibi gözükmektedir. Sürekli gazetelerde manşette ve iç sayfalarda kendine yer bulan büyükşehir belediye başkanları gecekondularla mücadele formüllerini sıralamakta Cumhuriyet’in kurulduğu günden beri özel önem verdiği kooperatifçiliği teşvik etmeye çalışmaktadır.

Cumhuriyetin kurulmasından itibaren gecekondularla sonuçlanan göç dalgası bu dönemde artarak devam ederken “gecekondu” ile mücadele için yeni çözüm önerileri aranmaktadır. Hatta dönemin Ankara Büyükşehir Belediye başkanı Ali Dinçer bir yandan gecekonduları yıkarken yenilerinin yapılmasını önlemek için uçakla denetlemelerde bulunmaktadır. Aynı haber metninde görülebilecek olan batılı kent vurgusu Cumhuriyet kentlerinin en büyük özlemlerinden birine işaret ederken gecekondularda yaşayan halkın sorununa çözüm olarak sunulan öneri yeni kurulacak ve temeli 20.07.1980’de atılmış olan Batıkent’e yerleşmeleridir. O dönem için kent merkezine oldukça uzak mesafede bulunan ve henüz bayındırlaşmamış Batıkent yoksulların kent merkezinden kent çepherlerine doğru yönlendirilmesini sağlayan önemli bir araç olarak görülebilir. Günümüzde soylulaştırmanın pek çok unsurunu görebileceğimiz alan o dönem için bir nevi banliyö görevi görmektedir. Kooperatifler yoluyla imarlandırılan alan başarılı bir kentleşme biçimini de beraberinde getirirken 90’lı yıllardan sonra DETÇA 1 ve DETÇA 2 gibi

sitelerde kooperatif yoluyla Devlet tiyatrosu çalışanlarının alandan ev edinmiş olması, metronun işlevsel biçimde kullanılması, OSTİM gibi büyük bir sanayi ile sınır olması farklı ekonomik gruplardaki ailelerin alana gelişini hızlandırmıştır.

Haber 1: 09.08.1990 s.5 Haber 2: 14.07.1980 s.5 Haber 3: 10.07.1980 s.5 Hürriyet Gazetesi

Batıkent Ankara’da kooperatifleşme tarihinde önemli ve olumlu bir rol oynarken aynı dönem pek çok batık yapı kooperatifinin de ortaya çıktığı görülmektedir.

Cumhuriyetin kurulması ile özendirilmeye çalışan kooperatifçiliğin 1961 Anayasası’nın 51. maddesinde “Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır” şeklinde yer alması yasal düzlemde de kooperatifçiliği desteklemektedir. Benzer şekilde ekonomik sorunların çözümü için hazırlanan IV. Beş Yıllık Kalkınma Programında da kooperatifleşmeye ayrı bir başlık ayrılmıştır. Tarım kooperatiflerinden, yapı kooperatiflerine kadar farklı türleri ele alan çalışmada 1973 sonrası yapı kooperatifi sayısında azalma görülmektedir.

3.3.1.2 1980’lerde İlanlarda Soylulaştırma

1980’ler genel olarak her türlü ürünün ilanının gazetelerde yapılabildiği, görsel kullanımının genelde karikatürlerden ya da çizimlerden oluştuğu, farklı puntolarda, farklı tipoloji ile yazılmış ve ilanın farklı köşelerinde oldukça fazla yazının yer aldığı, bilgilendirmeye yönelik bu yönleri ile kamu duyurularından biraz daha renkli bir mizanpaja sahip, belirli günler yerine hemen her gün ilan verilen, aynı gün içinde farklı sayfalara ilan verilebilen, yeni ürünlerin ya da markaların duyurulmasında merak öğesinin teşvik edildiği bir nevi teaserların yer aldığı, yaratıcılığın ön planda olmadığı bir dönemi sembolize etmektedir.

Ekonomik sistemdeki dönüşüm ve pazardan pay alma çabaları bir yandan reklamın önemini aktarırken reklam harcamalarında önemli bir yükseliş söz konusudur. Hamza Çakır (1996:255) tarafından dönemi incelemek için hazırlanan bir çalışmada 1980’lerdeki reklam payındaki artış gözlemlenebilmektedir. Çakır’dan alınan bilgiye göre 1981’de 20 milyar olan reklam harcamaları 1986’da 150 milyara ulaşmıştır. İlgili tarihleri çalışma açısından özel kılan şey ise 1980-1981 aralığında konut reklamlarına sıklıkla rastlanırken 1984-85 yılları arasında bir durgunluk 1986’dan itibaren ise bir atak söz konusudur. Yine bu dönem reklamcılık sektörüne çok uluslu şirketlerin dâhil olduğu görülmektedir.

Dönemin yasaları gereği bu tip şirketler sektöre tek başına girememekte fakat hisse fazlasıyla büyük ortak olarak yani söz sahipliğini elinde bulundurarak %51 hisse ile sektörde yerlerini almaktadır. İlk örnek 1973’te Mccann Erickson ve Pars Ajansın birleşmesi (Pars Mccann Erickson) iken ikincisi 1985 yılında Man Ajans ve J. Walter Thompson (Man Ajans/JWT)- üçüncüsü ise yine 1985 yılında Güzel Sanatlar Saatchi and Saatchi-2014 yılında ayrıldılar- ortaklığıdır. Bu ortaklıklar bir yandan sektöre ivme getirirken reklam metinlerine yaratıcılık bağlamında yansımalarının 80’lerin sonlarında gerçekleştiği söylenebilir.

Konuta yönelik ilanlarda da yukarıda sayılan özelliklerin tamamı geçerliyken görsel kullanımı; inşaat alanından alınan fotoğraflardan ya da bittiği zaman oluşacak görüntünün çiziminden oluşmaktadır. Maket kullanımına yer verilmeyen dönemde ilan metinleri belli türlere göre genelde aynı şeyi söylemektedir. Bu haliyle metinler tek bir elden çıkmış gibidir. Ön plana çıkan kelimeler; tasarruf, karlı yatırım, yeni hayat, kent inşa etmek, hayallere kavuşmak, çağdaşlık, güven, rahat, huzur, konfor ve seçkinlik olarak özetlenebilir. Ekonomik olarak inşa edilmeye çalışılan tüketim toplumu olgusu ilan metinlerinin tamamına sinerken arzu edilen hayata ulaşmanın yolu daha önce adını bile duymadıkları kimi ürünlerin tüketilmesine bağlıdır. 1980’lerde ilanların başlıca görevi sadece kendi ürününü duyurmak satmak değil ilk önce tüketime dayalı bir yaşam biçimini idealleştirmek ve ardından da o güne kadar ihtiyacı olmayan ürünlerini öncelikli sorunları haline getirme işlevi görmektedir. İlan metinlerinde kullanılan dil okuyucunun önce hayallerini inşa etmekte ardından hayallerini satmaktadır. Bunun kimi zaman dikiş makinası kimi zamansa bir yazlık veya ev, 80’lerin ortasından itibarense lüks araçlara sahip olunarak gerçekleşeceği söylenmektedir.

Bu dönemde soylulaştırma bir yandan gündelik hayatta çağdaşlaşma başlığı altında artarak hissedilmeye başlarken ilan metinlerinde de kimi ögeleri ile yer bulmaktadır.

Konut ilanları bu dönem temelde: kooperatif, yazlık, özel sektörün lüks konutları ve Emlak Kredi Bankası’na ait ilanlar olarak dört gruba ayrılabilir.

a. Kooperatif İlanları

İlan 1: 10.08.1980 s.4, İlan 2: 16.08.1980 s.2, İlan 3: 16.03.1980 s.4 Hürriyet Gazetesi

İlan 4: 29.03.1980 s.2 , İlan 5: 17.06.1980 s.6 Hürriyet Gazetesi

1980’lerde sıklıkla karşılaşılan kooperatif ilanları bir reklam metninden ziyade kamuoyu duyurusu niteliği taşımaktadır. Konut İnşaat İlanı başlığı ile yayınlanan reklamların metinlerinde konuya ilişkin ayrıntılı bilgi verilirken metinde reklamın çekiciliğini sağlayacak olan ögelere yer verilmemektedir. Görsel yer almamaktadır.

Amaç duyuru yoluyla ortak bulma niteliği taşımaktadır. Kredilendirme devlet güvencesi altında olup, Sosyal Sigortalar Kurumu ya da Emlak Bankası’ndan alınan kooperatif kredileri ile sağlanmaktadır.

Yukarıda ilanlarına yer verilen kooperatifler tek tek incelendiğinde ve ilk bakışta düşük gelir gruplarına sahip kişilere konut edindirmesinden dolayı soylulaştırıcı herhangi bir özelliği olmadığı düşünülebilecekken; düşük arsa fiyatlarından dolayı yapıldığı alanları soylulaştırırken ikinci olarak meslek bağlamında örgütlenen kimi kooperatifler görece yüksek maaşlı ve statülü devlet çalışanlarına yönelik olduğu için -örneğin akademisyenlere, mühendis, mimar, askeri personel örgütlenmeleri tarafından yaptırılanlar-meslek bağlamında soylulaştırıcı özellik göstermektedir. Aynı zamanda ucuz arsa fiyatları nedeniyle kent merkezi dışındaki alanlara yönelen kooperatifler sayesinde kent çeperindeki alanlar imarlandırılırken boş arazinin alt yapıdan yoksun olmasından, düzenli otobüs güzergahı olmaması ya da gündelik ihtiyaçlarını giderecek iş örgütlenmelerinin bulunmamasından dolayı ilk çileyi bu kooperatiflerde yaşayanlar çekmekte onların ardından geleceklere yaşanabilecek bir ortam oluşmasının zeminini oluşturmaktadır.

b. Yazlık Ev ve Arsa İlanları

Henüz ev sahibi olamayan kişiler için oldukça lüks karşılanabilecek olan “yazlık sahibi olma” ilanlar aracılığıyla sıradanlaştırılmaktadır. Kent merkezlerine göre cüzi arsa fiyatları ile kentte ev sahibi olamayan kişiler için yeni bir yöntem olarak ya da yaşanılası hayata kavuşturan ikinci ev olarak sunulmaktadır. Bu dönemde sıklıkla gazetelerde yazlık ev ve arsa reklamları yer almaktadır. Yazlık evler, soylulaştırma bağlamında sahil kasabalarındaki dönüşüm sürecini görebilmek için önemli veriler sunmaktadır.

Kooperatifler ile benzer özelliklere sahip ilan metinlerinde bu dönem sıklıkla farklı firmalar tarafından zikredilen “yaşamak için” mottosu bu ilan metinlerinde yer almaktadır. Villalar, dubleksler, milyoner tatili gibi sloganlarla hazırlanan metinler yine statüsel göndermeleri ile soylulaştırıcı özelliğe sahiptirler.

b1.İkarus-Mavi Hayat

Günümüzde birçok ünlünün şaşalı villa, yazlık vb. bulunduğu alan, sıradan bir kasabanın soylulaştırılmasında önemli örneklerdir. Bu nedenle İkarus’un ürettiği yazlıkların gerçekleştirdiği şey burada soylulaştırmanın hızlanmasıdır. İlan metninde yer alan Bodrum’un tarihi 3200 yıl öncesini anlatmaktadır. Dönem zarfında bir kasaba olmasından kaynaklı ulaşım, alışveriş vb. sorunlar mitik bir döneme atıfta bulunularak yok sayılmaktadır. Benzer şekilde oranın yerlisi konumunda bulunan ve metinde doğal güzellikler olarak bahsedilen, orman, deniz vb. unsurların burada yaşayan halk için geçimlik kaynak olduğu her kurulan sitenin bu durumu güçleştirdiği gizlenmektedir. Bir taraftan yaz döneminde kullanmak için ikinci ev söylemi ile çağdaşlığa davet edilen bir halk varken diğer tarafta “çağdaş algısının dışında kalan” ve yaz kış orada yaşayan yöre halkının durumu yok sayılarak boş bir arazinin bayındırlandırıldığı çağrışımına yol açmaktadır.

İlan 6: 12.05.1980 s.4, İlan 7: 21.05.1980 s.4 Hürriyet Gazetesi

İlan Metni (6):

“Bodrum’da Mavi Hayat

Bodrum bir alışkanlıktır!.. Bodrum Gökova denilen efsaneler yarımadasının batı ucunda 3200 yıl önce kurulmuş bir kasabadır; küçük ve Akdeniz mavisinde bembeyaz… Çam Ormanlarının duman yeşilinde, kentin ilk adı gibi “meltem buğusu” … Bodrum bir alışkanlıktır. İkarus Bodrum Ortakent Turistik Tesisler bölgesinde çağdaş, büyük bir deniz-dinlenme sitesinin adıdır. Bu adı kuştüyü kanatlarla güneşe yükselen İKARUS’tan alan. Çağdaş ve Görkemli… Günümüz insanın, huzur ve güven, rahatlık ve konfor istediğini bilen.”

Selam, dünyanın en güzel Bodrum’undan…”

a-Kahramanlık: “Bodrum’da İkarusla gerçekleşti.” Biz olmasaydık yapılamazdı anlamını içeren metin aslında Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) için ilk başta bir sürgün yeriyken ardından yıllar sonra yeniden yerleşmesi ile anlamsal bir değişikliğe uğramıştır. 1977’de buradan yazlık edinen Zeki Müren’de tıpkı Kabaağaçlı gibi bir kasabanın soylulaştırılmasını sağlayan marjinal, pionerlar/öncüler olarak değerlendirilebilir. Yine ilanın üst sağ kutucuğunda kısa bir tarihçe verildikten sonra yer alan “Bodrum bir alışkanlıktır” cümlesi bu duruma göndermede bulunduğu söylenebilir.

b-Lütufta Bulunma: “Huzur, güven ve çağdaşlığa ulaşımı sağlar.” “İkarus Bodrum. Ortakent Turistik Tesisler Bölgesi’nde kurulan çağdaş büyük bir deniz-dinlenme sitesinin adıdır. Bu adı, kuş tüyü kanatlarıyla güneşe yükselen İKARUS’tan alan. Çağdaş ve Görkemli… Günümüz insanının huzur, güven ve rahatlık istediğini bilen… Selam Dünyanın en güzel Bodrum’undan.” -yazım yanlışları ilan metnine aittir-

c-Geçmiş İle Bağı Koparma: “Bodrum Alışkanlıktır. Bodrum Gökova denilen efsaneler yarımadasının batı üstünde bulunan 3200 yıl önce kurulmuş bir kasabadır.

Küçük ve Akdeniz mavisinde bembeyaz. Çam ormanlarının duman yeşilliğinde, kentin ilk adı gibi “meltem buğusu” Bodrum Alışkanlıktır”. Yakın geçmişte kasaba olan alanın uzak geçmişine referansta bulunularak tarihsizleştirilmektedir.

d-Anahtar Kavramlar: Tarihi miras, yapı özelliği, doğa, çağdaş, güven, huzur, rahatlık, konfor, mavi, yeşil, beyaz

e-Görsel Kullanımı: İlk metinde görsel ortada ikinci ilanda ise metnin altında yer almaktadır. İlk ilanda sadece sitenin fotoğrafı yer alırken ikinci metinde beyazlar içinde sitenin konumu düşünüldüğünde göklerden uzanan, beyazlar içinde bir kadın, yüzünü dirsekten büktüğü sol kolunun eline kafasını yaslamıştır. Hayal kurduğuna referans yapan bu konumlandırma, hayali kurulan şeyi sağ eliyle işaret etmektedir. Hayali kurulan şey Mavi Hayat Sitesi’ndedir ve aslında bu hayale ulaşması çok kolaydır çünkü sağ elinin altındadır. Kadın orta yaşlı ve modern görünümlüdür.

f-Konut tipi: Dubleks daire g-Soylulaştırma Tipi: Kent çeperi b.2 Santes İkiz Vilalar Beldesi

İlan 8: 12.07.1980 s.2 Hürriyet Gazetesi

Bodrum gibi günümüzde soylulaştırmadan fazlaca etkilenen ve yine yazın “ünlü akını” haberleri ile yer alan bir sahil beldesi olan Çeşme’de yapılan yazlık konutlar, diğer ilanlardan farklı olarak, dönemin konut reklamlarında görülebilecek olan “seçkinliğe”

vurgu yapmaktadır. Bir yandan yoksul halkın barınak sorunu nasıl çözülebilir diye küçük metrekarelere sahip konutlar üretilirken bir yanda da lüks tüketim kışkırtılmaktadır. Ve lüksün tüketimi seçkinlik üzerinde sağlanmaya çalışılmaktadır.

İlan Metni:

Çeşme’de sadece kırk seçkin aile için” Çeşme ılıcada bildiğiniz o cennet köşede şimdi olağanüstü bir belde kuruluyor. İKİZ VİLLALAR 17.000 metrekarelik alanda sadece 40 villanın yer aldığı bir belde. Alışılmışın üstünde en güç beğenileri bile kolayca sarıveren… seçkin bir belde. Rahatlık ve konforun, huzur ve güvenin olağanüstü güzelliklerle kaynaştığı farklı bir belde. Gelin bu 40 seçkin aileden biri de siz olun. Villalar Akdeniz mimarisinde dubleks yapı tipine getirilen yeni bir yaklaşımla ele alındı. İzmir’in birinci derece deprem kuşağı olduğu unutulmadı, betonarme karkas yapı sistemi seçildi. İklimden en iyi şekilde yararlanacak çözümler getirildi. En küçük malzemede bile en niteliklisi arandı. Sürekli ve sıcak su sorunları, depolar ve güneş kollektörleriyle çözümlendi.

Genel dinlenme ve spor olanakları sağlayan ortak yeşil alanların yanında, her villaya 300 metrekarelik yeşil alan planlandı.”

Cümleler tamamıyla seçkinlik, konfor, lüks, nitelikli gibi kavramlardan hareketle hazırlanmış olup metin statü kaygısını gidermeye yönelik ifadelerle bezelidir.

a. Lütufta Bulunma: 40 seçkin aile için belde kurmak: “Çeşme’de sadece kırk seçkin aile için” Çeşme ılıcada bildiğiniz o cennet köşede şimdi olağanüstü bir belde kuruluyor”

b. Bağlamından koparılan mesken tipi: Burada mesken tipinden ziyade belde kelimesi villanın bulunduğu genel araziye verilerek, otonom bir alan yaratıldığı algısı oluşturulmaktadır

c. Geçmiş ile bağı koparma: İlanda geçmişle bağı koparmaktan ziyade bilinirliğe yapılan bir vurgu bulunmaktadır. Bakir bir alan olmasından ve doğal güzellikleri açısından biricikliği ile ön plana çıkan alan bulunduğu mevki itibari ile geçmişe referansta bulunulmamaktadır. Aslında burası da Bodrum gibi bir kasabadır zamanla tatil

kasabasına dönüşen alan günümüzde lüks tatil köyleri, otel ve villalara ev sahipliği

kasabasına dönüşen alan günümüzde lüks tatil köyleri, otel ve villalara ev sahipliği