• Sonuç bulunamadı

Bütün çağlarda ilgilenilmesine rağmen bilginin öneminin artmasının ardından araştırmacılar ve birçok örgüt bilginin akıl ve deneyimle bilgeliğe dönüşmesine ve örgütün tüm kademelerinde farklı bireylerde bulunun toplam örtük bilgiden nasıl daha fazla istifade edeceğine yoğunlaşmıştır. Bu nedenle özellikle 1980’li yıllardan beri bilgelik konusunda yapılan çalışmalar daha sıklıkla göze çarpmaktadır.

Söz konusu çalışmalar genellikle bilgeliğin unsurları, ölçülmesi, deneyim, yaş, cinsiyet, eğitim gibi faktörlerin bilgelik üzerindeki etkilerini araştırmaya yöneliktir. Bilgelik ile yapılan araştırmalar genel olarak örtük teoriler, ölçme, uzmanlık olarak bilgelik, kültürlerarası, fenomenolojik (bireysel deneyimlere dayalı), boyutsal, algılanan bilgelikle yaş ilişkisi şeklinde olup altı bölümde ele alınmaktadır (Trowbridge, 2005: 142).

Robinson bilgeliği a) sophia; insandaki iç bilgi, b) phronesis; genel ilkeleri tikel durumlara nasıl uygulanacağını bilmeye yarayan pratik zekâ, c) episteme; dünyayı akılla anlama bilgisi olarak kabul etmektedir (Sternberg, 2005: 6). Buna göre psikolojik yaklaşımlar Robinson tarafından Platon’un bilgelik yaklaşımını temel almaktadır.

Robert J. Sternberg, bilgelik çalışmalarını psikolojik yaklaşımlar, örtük ve açık teori yaklaşımları olarak gruplandırmaktadır (Sternberg, 2005: 6). Katılımcıların bilgelik anlayışlarını belirlemeye çalışan örtük teoriler, genellikle sosyal, bilişsel zekâ, yaratıcılık, motivasyon yeteneği gibi kavramları bilgeliğin boyutları olarak incelemekte ve bireylerin veya grupların zihinlerinde var olan bilgeliğin ortak özelliklerini belirlemeye çalışmaktadır (Bluck ve Glück, 2005: 86). Açık bilgelik teorileri ise bilgeliğin boyutlarını ve performansını ölçmeyi amaçlamaktadırlar.

Clayton ve Birren (1980), Sternberg (1985), Holliday ve Chandler (1986), Sowarka (1989), Orwoll ve Perlmutter (1990), Hershey ve Farrell (1997), Yang (2001), Bluck and Glück (2004), Limas ve Hansson (2004), Glück, Bluck, Baron ve McAdams (2005) örtük teoriler üzerinde çalışırlarken (Trowbridge, 2005: 142). Staudinger (1989), Smith ve Baltes (1990) çeşitli farklı araştırmacılarla MPI (Max Planck Institude) Grup Araştırmaları olarak adlandırılan ve bilgeliği uzmanlık bilgisi olarak gören; Wink ve Helson (1997), Webster (2003), Ardelt (2003) bilgeliğin boyutlarını ölçen çalışmalara imza atmışlardır.

Örtük bilgelik teorileri konusunda yapılan çalışmaların amaç ve sonuçları ile aşağıda Tablo 3.2’ de belirtilmektedir.

Belirtilen çalışmaların büyük çoğunluğu bireysel bilgeliği ölçmeye yöneliktir. Bu çalışmalarda, kişilerin hayali bir “bilge” karakterini nasıl algıladıklarını, bu kişide bekledikleri kişilik özellikleri ve davranışları ya da önceden hazırlanan çeşitli bilgelik ölçekleri ile kişilerin öz değerlendirme yaparak bilge davranışlar sergileyip sergilemedikleri ile “bilge” kişinin davranışlarının ölçekle ilişkilendirilmiştir.

Tablo 3.2. Bilgelik Konusunda Yapılan Çalışmalar

Yazar Çalışmanın Amacı Çalışmanın Sonuçları

Clayton ve Birren (1980)

Farklı yaşlardaki bireylerde

algılanan bilgeliği araştırmak.

Bilgelik bilişsel, zihinsel ve duygusal

özelliklerin bütünleşmesidir. Yaş grubu

tanımlayıcılar arasında en önemli ayrımdır.

Sternberg (1985)

Farklı alt gruplarda ve

aralarındaki ilişkilerde bilgelik, yaratıcılık ve zekâ hakkındaki

örtük teorileri; bu teorilerin

yargılarda nasıl kullanıldığını ve kendini değerlemenin psikometrik

ölçeklerle nasıl ölçüldüğünü

analiz etmek.

Farklı mesleklerdeki kişilerin zekâ, bilgelik ve yaratıcılık anlayışları genelde aynıdır. Çok boyutlu ölçmenin yapıldığı çalışmada;

•Muhakeme yeteneği ve bilgelik,

•Çevreden ve fikirlerden öğrenme,

•Bilginin ve idrakin hızlı kullanımı.

Bilgeliğin üç boyutu olarak bulunmuştur.

Holliday ve Chandler (1986)

Çalışma–1: Karşılaştırma için

aptal, kurnaz, duygusal, zeki ve

bilge insanların özelliklerinin

sıralanması,

Çalışma–2: Bilge kişilere ait 79 tanımlayıcı, Likert tipi ölçekle değerlendirilmiştir.

Çalışma–3: Tanımlayıcılar, 2

prototip olarak bilge ve kurnaz kişiler üzerinde denenmiştir. Kısa bir süre sonra katılımcılara her bir kişide bağlantılı olan özellikleri gösterilmiştir.

79 tanımlayıcılı ölçekten, 5 temel bileşenle

tanımlanmıştır. Bu bileşenler olağanüstü

anlayış, muhakeme ve iletişim becerileri, genel

yeterlikler, kişilerarası beceriler ve

mütevazılıktır. Olağanüstü anlayış, muhakeme ve iletişim becerileri en çok prototipik, genel yeterlikler orta, kişilerarası beceriler ve sosyal mütevazılık ise az prototipiktir. Bilgelik, yaş gruplarının tutarlı olduğu prototiptir. Bilgelik, zekâ ve anlayış kavramları arasında anlamlı bir örtüşme vardır.

Sowarka (1989) İnsanların bilgelik hakkındaki

gerçek fikirlerini belirlemek.

Kadın ve erkeklerin farklı nitelemeleri olduğu ve bilgeliğin gerçek kişileri tanımlamak için kullanıldığını görüşündeki hipotez doğrulandı. Staudinger

(1989) Yaşlanmanın bilgelik üzerindeki

pozitif etkisini ölçmek

Tüm yaş grupları karşılaştırılmış ve yaşın imgesel değerlendirmelerde önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Orwoll ve Perlmutter (1990)

Bilgelik için gerekli kişilik

özelliklerini tanımlayarak,

bilgeliğin net bir tanımını

yapmak.

Katılımcıların %78 bilgeliğin yaşla, %16’sı cinsiyetle, %68’i eğitimle ilgili olduğunu belirtmiştir. Erkekler bilgeliğe daha yakındır. Kendini değerlendirme 60 yaşından sonra azalmaktadır.

Denney, Dew, ve Kroupa (1995)

Bilge adayı olan kişilerin yaş ve

cinsiyetleri ile bilgelik için

dikkate alınacak diğer

özelliklerini belirlemek.

Kadın ve erkek katılımcıların büyük

çoğunluğuna göre erkekler daha bilgedir. Bilgelik özellikleri görülen kadınlarda ise kişiler arası iletişim becerileri yüksektir. Kişisel/duygusal/manevî, bilişsel, kişilerarası ve özel yetenekler olmak üzere dört bilgelik bileşeni tanımlanmıştır.

Hershey ve Farrell (1997)

Bilgelik konusundaki deneysel çalışmaları artırmak ve gelecek çalışmalar için kişisel özellikler için, normatif bir veri kümesi oluşturmak.

Bilge kişilerin, algısal yargı, tersine bencillik ve temel mizaç olmak üzere üç temel özellikleri vardır.

Cerrahlar, yargıçlar, astronot ve hekimler daha bilge davranışlar sergilerler.

Hira ve Faulkender (1997)

Değerlendirilen kişilerin bilgelik

algılarının yaştan etkilenip

etkilenmediğini araştırmak.

Genç kadınlar ve yaşlı erkeklerin bilgelik algısı daha yüksektir.

Staudinger, Lopez, ve Baltes (1997)

Yaş ve mesleki uzmanlık

arasındaki bilgelik farklılıklarını ölçmek.

Genç ve yaşlı klinik psikologları daha bilgedirler.

Oser, Schenker, ve Spychiger (1999)

Bilgelik eylemlerini tanımlanan 7 ölçütle geçerliliklerini test etmek.

Faktör analizi sonuçlarına göre risk alma, yerleşik zekâ ve dayanışmadan oluşan 3 faktör bulunmuştur.

Yazar Çalışmanın Amacı Çalışmanın Sonuçları

Takahashi ve Bordia (2000)

Geleneksel bilgeliğin anlamını

günümüz anlayışını nasıl

etkilediğini öğrenmek.

Amerikanlar ve Avusturyalılar bilgeliği

“deneyim” ve “akıllılık” ile yakından

ilişkilendirmekte sağduyudan ise uzak bir kavram olarak görmektedirler. İdeal benlik için

akıllı ve bilge en çok tercih edilen

tanımlayıcılardır.

Hintliler ve Japonlar ise bilgeliği öncelikle sağduyu, ardından yaş ve deneyim ile yakından ilişkilendirmektedirler. Hintliler için akıllılık, en yakından ilişkili kavramdır ve akıllılık ideal

öz benlik için en çok tercih edilen

tanımlayıcıdır. Japonlar için ise sağduyu en çok tercih edilen tanımlayıcıdır.

Pasupathi, Staudinger ve Baltes (2001)

Ergenlerle genç yetişkinler

arasındaki bilgelikle ilgili yaş farklılıklarını araştırmak.

Tüm görev ve ölçütlerde ergenler daha düşük seviyededirler. Kadın ergenler erkeklere göre daha bilge iken yetişkinlerin bilgeliği için böyle yaş etkili değildir.

Kunzmann ve Baltes (2003)

Bilgelikle ilişkili performans

(WRP), değer ve değer

yönelimleri, çatışma yönetimi

tercihleri arasındaki ilişkileri

analiz etmek.

WRP ile etkin katılım, çatışma çözme stratejileri arasında pozitif; memnuniyet ve egemenlik, teslim ve kaçınma uyuşmazlık çözümü stratejileri arasında negatif etki vardır. Ardelt (2003)

Bilgeliği ölçmek için geçerli bir test aracı (3DWS) geliştirmek.

3 Boyutlu bilgelik ölçeği, uzmanlık, genel refah, yaşam amacı, öznel sağlık, eğitim, işteki durumla ilişkisi anlamlıdır. Depresif belirtiler, ekonomik baskı, ölüm korkusu ile negatif ilişkilidir. Sonuçlar yaş, cinsiyet, gelir, sosyal konum, evlilik ya da emeklilik durumlarıyla ilişkilendirilmemiştir.

Bluck ve Glück (2004)

Bilgeliğe ölçmek için

otobiyografik anlatıların

geçerliliğini test etmek. Ayrıca farklı yaşlardaki deneyimlerle ve

bunların yaşmadaki olay ve

temalarla nasıl bağlantı kurulduğu

ve tür dersler çıkarıldığını

anlamak.

Katılımcılar dört bilgelik bağlantılı durumu onaylamıştır. En bilge olarak belirlenen olayların yaklaşık %90’ı, temel yaşamla

ilgilidir. Yaşlıların ¾’ten fazlası olayı

yaşamlarının diğer kısımları ile bağlamakta; genç yetişkinlerin 2/3’ü, ergenlerin ise 1/3’ü bunu yapmaktadır.

Limas ve Hansson (2004)

Çalışma–1: İşletmelerde bilgelik

için bir araç geliştirmek,

bilgeliğin işletmelerde refaha

nasıl katkı sağladığını araştırmak ve örgütsel bilgelik algısında yaş farklılıklarını belirlemek.

Çalışma–2: Bilge kişilerin

etkilerine ihtiyaç duyan örgüt tiplerinin belirlenmesi.

Çalışma–1: Örgütsel bilgeliğin dört faktörü bulunmuştur. Bunlar: Bütünleştirici Geniş perspektif; insanlar arasındaki farklılıklara saygı; pratik siyasal dirayet ve örgütsel kültüre

duyarlılık. Katılımcılara 5 kategoride açık uçlu

sorular yöneltilmiştir. Bunlar; sağlanan istikrar,

sağlanan stres birliği, sivil ve yaşam

koşullarına uygun bir işyeri yaratılması, kültürel eşitliğin varlığı ve vizyon ve liderliğin sağlanması.

Kaynak: Trowbridge, 2005: 155–164.

Limas ve Hansson ise bu çalışmaların ölçmeye çalıştığı bilgelik kavramından farklı olarak, bir örgütsel bilgelik ölçeği geliştirerek örgütün sahip olduğu bilgeliği ölçmeyi amaçlamışlardır. Limas ve Hansson’ın yaptığı çalışma, örgütü bütün

unsurlarıyla bir bütün olarak kabul edip, örgütteki işleyişlerin “bilgelik” olarak algılanıp algılanmadığını da analiz etmektedir.

Bu doğrultuda bilgelik özünde günlük yaşama ait deneyimleri ve bilgileri ahlâkî inanç süzgecinden geçirerek daha fazla öğrenme ve uygulama (Costa, 1995: 3) ve doğru yargılama ile bilgiye, deneyime ve anlayışa dayanan eylemler sergileyebilme becerisidir.