• Sonuç bulunamadı

Hz. Peygamber’in (s.a.) yasakladığı cahiliye dönemi satışlarından bey‘u’l-hasât

hakkındaki hadis, Buhârî dışındaki Kütüb-i tis‘a musanniflerince rivayet edilmiştir.5 Bazı

rivayetlerde bey‘u’l-hasât yerine (

ﺮﺠﳊا ءﺎﻘﻟإ

) ifadesi kullanılmıştır.6 Hanefî kaynaklarda da bu

işlem için daha çok ikinci ifade kullanılmaktadır. Hadislerde genellikle gararlı satışla birlikte zikredilen bu satış, ileride açıklanacak olan diğer cahiliye satışları gibi, gararlı satışın bir alt

2 Bu rivayetler için bkz. Buhârî, “Buyû”, 62-63; Müslim, “Buyû”, 1-2; Tirmizî, “Buyû” 17, 69; Nesâî,

“Buyû” 23-27; İbn Mâce, “Ticârât” 12, 23; Muvatta, “Buyû”, 76-77.

3 Zerka, el-Medhal, 2/906, 2/731.

4 Mesela bkz. Buang, The Prohibition of Gharar, s. 52: “These sales were barely mentioned in the later

works of Islamic law, although their discussion can stil be found in hadith commentaries.”

5 Müslim, “Buyû”, 4; Ebû Dâvûd, “Buyû”, 24; Tirmizî, “Buyû”, 17; Nesâî, “Buyû”, 27; İbn Mâce,

“Ticârât”, 23; Darimi, “Buyû”, 29; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/250, 376, 436.

türü olarak değerlendirilmiştir. Kaynaklarda bu satışın biçimine dair birden fazla açıklama bulunmaktadır. Açıklamaların ortak noktasında, mutlaka taş veya çakıl bağlantılı bir uygulama söz konusudur. Şöyle ki:

a) Taşın Mebinin Tayininde Kullanılması

Bütün mezheplerde yer verilen bu görüşe göre, müşteri veya satıcı, bir mal grubuna bir

taş atar ve taş hangisine isabet ederse, o eşya mebi olarak taayyün eder.7 Bu satış bağlayıcıdır.

İcab-kabul, meclis ve görme muhayyerliklerinin hiçbirisi bulunmamaktadır. Şayet mebinin semeni önceden belirlenmişse, bu uygulama, mebinin zatı konusunda garar ve cehâlet

içermektedir.8 Şayet semen önceden belirlenmemişse, bu durumda semende de cehâlet söz

konusudur. Ayrıca temlîkin gerçekleşmesi riske (hatar) bağlanmaktadır ki, böyle bir işlem

kumarla eşdeğerdir.9

Mâlikîler, bu satışın şu şartlarla câiz olacağını ifade etmişlerdir: Mâlikîlere göre, kendisine taş atılan malların hepsi aynı ise, bu satış doğrudan câizdir. Mallar farklı ise, taşı atan kişi ister müşteri olsun, ister bayi olsun, belli bir mala taş atılmaya çalışılıyorsa (bi

kasdin) ve müşteriye de muhayyerlik hakkı verilmişse, bu satış da Mâlikîlere göre câiz

olmaktadır.10 Zira her iki durumda da rızayı ihlal eden bir durum oluşmamaktadır.

b) Akdin Luzûmunun ya da İn‘ikadının Taşın Yere Atılmasına Bağlanması i) Taşın Yere Atılmasıyla Akdin Bağlayıcı Hale Gelmesi

Bu açıklamaya göre, satıcının taşı yere atmasıyla akid bağlayıcı hale gelmekte ve satıcının muhayyerlikler sebebiyle akidden vazgeçmesine engel olmaktadır. Buradaki temel

7 İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, 6/417; İbn Rüşd el-Ced, el-Beyân ve’t-tahsîl, 7/348; Şîrâzî, el-Mühezzeb,

2/20; Cüveynî, Nihâyetü’l-matlab, 5/433; Ramlî, Nihâyetü’l-muhtâc, 3/450; İbn Kudâme, el-Muğnî, 6/298; İbn Muflih, el-Mubdi, 4/29.

8 Kâdî İyâz, Meşâriku’l-envâr, 1/206; İbn Rüşd el-Ced, el-Mukaddimâtü’l-mumehhidât, 2/72; İbn Rüşd

el-Hafîd, Bidâyetü’l-müctehid, 2/148; “Bey‘u’l-hasâ”, Mv.F., 9/88-90.

9 Bâbertî, el-İnâye, 6/417 (رﺎﻤﻘﻟا ﲎﻌﻣ ﱃإ ﻪﺋادﻷ ﻪﻠﻤﺘﲢ ﻻ تﺎﻜﻴﻠﻤﺘﻟاو ﺮﻄﳋﺎﺑ ﺎﻘﻴﻠﻌﺗ ﻪﻴﻓ نﻷو); İbn Âbidîn, Minhatü’l-Hâlık ale’l-

Bahri’r-râik, 6/83.

problem, müşterinin cayma hakkının (muhayyerliğinin) süresinin belirsiz olması ve bu

sebeple akdin lüzûmunun bilinmeyen bir süre ertelenmesidir.11

Mâlikîler, taşın yere bırakılması konusunda bir süre tayin edilmesi ve bu sürenin de şart muhayyerliği süresini aşmaması durumunda bunu câiz görmüşlerdir. Mesela müşterinin “Öğleye kadar taşı bilerek yere bırakmam durumunda bu satış bağlayıcı hale gelsin” demesi câizdir.12

ii) Taşın Yere Atılmasıyla Akdin İnikad Bulması

Şâfiîlerdeki diğer bir açıklamaya göre, satıcının “Şu taşı attığımda, sana şu malı sattım” demesidir. Yani taşın atılması icabın kabulü yerine ikame edilmektedir. Akid sigası

bulunmadığı için, bu satış geçersizdir.13

c) Mebinin Miktarının Atılan Taşın Gittiği Mesafeyle Belirlenmesi

Satıcının “Bulunduğum yerden, attığım taşın ulaştığı yere kadar (müntehâ’l-hasât) bu araziyi sana şu fiyata satıyorum” demesi gibi… Bu uygulama, mebinin miktarıyla ilgili cehâlet içermektedir ve geçersizdir. Ancak Mâlikîler, tarafların muhayyer olması yani akdin

taraflar açısından lâzım olmaması durumunda bunu câiz görmüşlerdir.14

d) Semenin Taşla Belirlenmesi

Mâlikîlerdeki diğer bir açıklamaya göre taş ve çakıllar, ödenecek parayı belirlemek için kullanılmaktadır. Buna göre, müşteri veya satıcı taşları eline almakta, bunları atmakta ve bunlardan kırılan parçaların veya bulunabilen taşların sayısı, dinar veya dirhem cinsinden fiyatı belirlemektedir. Diğer bir açıklamaya göre, ele alınan taşlar sallanmakta, bunlardan yere düşenler adedince dinar veya dirhem ödenmesi gerekmektedir. Bu açıklamalarda, semen

meçhuldür ve tayini tesadüfe bırakılmıştır. Bu sebeple bu tür bir satış geçersizdir.15

11 Molla Hüsrev, Düreru’l-hukkâm, 2/171; Kâdî İyâz, Meşâriku’l-envâr, 1/206; İbn Rüşd el-Ced, el-

Mukaddimâtü’l-mumehhidât, 2/72; İbn Rüşd el-Ced, el-Beyân ve’t-tahsîl, 7/348; İbn Rüşd el-Hafîd, Bidâyetü’l- müctehid, 2/148; Ramlî, Nihâyetü’l-muhtâc, 3/450; İbn Kudâme, el-Muğnî, 6/298.

12 Desûkî, Hâşiyetü’d-Desûkî, 3/56.

13 Cüveynî, Nihâyetü’l-matlab, 5/433; Mahallî, Şerhu’l-Mahallî ale’l-Minhâc, 2/176; Ramlî, Nihâyetü’l-

muhtâc, 3/450.

14 Kâdî İyâz, Meşâriku’l-envâr, 1/206; Desûkî, Hâşiyetü’d-Desûkî, 3/56; Cüveynî, Nihâyetü’l-matlab,

5/433; İbn Kudâme, el-Muğnî, 6/298.

Görüldüğü üzere bey‘u’l-hasât hakkında fıkıh literatüründe farklı açıklamalar yapılmıştır. Kanaatimizce, açıklamayla ilgili görüş farklılığının bulunması konuyu veya bu yasağın varlığını ve önemini olumsuz olarak etkilememektedir. Zira burada önemli olan husus, bu konudaki farklı açıklamaların hepsinin ortak noktasının ittifakla garar olduğudur. Yani hangisi esas alınırsa alınsın, bey‘u’l-hasât bütün mezheplere göre garar sebebiyle geçersiz bir satımdır. Bu satımlardaki garar, temlîkin riske bağlanmasından veya çok sayıda

bilinmezlik içermesinden kaynaklanmaktadır.16