• Sonuç bulunamadı

Behramşâh-i Ġaznevî

Belgede Mu'izzî'nin şiir dünyası (sayfa 193-197)

HÂDİSELER

2.1. Selçuklu Sultanları

2.2.1. Behramşâh-i Ġaznevî

Ġazneli hükümdarı Sebuk Tegin’in oğlu olan Maḥmûd Behramşâh-i Ġaznevî (öl.

552/1157), Mu‘izzî tarafından dîvânda adaleti, dini yayma ve yüceltme çabasında olması, kâfirlere karşı muzaffer olması, kılıç ve oktaki mahareti, ordusu, zekâsı, haşmeti ve heybeti gibi özellikleriyle zikredilmektedir.

Mu‘izzî, “Sultan Behramşâh-i Ġaznevî’ye Övgü” başlıklı bir kasidesinde Sultan Behramşâh’ın, Maḥmûdîlerin ve Mes‘ûdîlerin sultanı olduğunu, dinde ve dünyada nâmıyla meşhur olduğunu söylemektedir. Ayrıca Mu‘izzî, dedesi İbrâhîm b. Mes‘ûd ve babası Mes‘ûd b. İbrâhîm’in âdetlerini devam ettirdiğini, putperestleri öldürüp puthaneleri harap ettiğini, hançeriyle düşmanlara karşı galip geldiğini; adaletiyle zulmü ortadan kaldırdığını, devlette sâdık olduğunu ve ordusunun coşkusunu beyan etmektedir. Sultanın mızrağını Hz. Mûsâ’nın asâsına, kılıcını da savaşta ‘Azrâîl’in eline benzetmekte ve düşmanları bozguna uğratmaktadır:

هبعک

176 مان وت سوردم درک هزاوآ رایدنفسا رکذ

وت خوسنم درک هناسفا بایسارفا

شوج دوب زا شیج وت رد تانموس و ناتلوم درگ

دوب زا مزر وت رد ریشجنپ و باردنا

زجعم یسوم تسا یتفگ حمُر وت هاگ ناعِط تسد

وب ییحی تسا یتفگ غیت وت هاگ بارض

وا تمادن دروخ و شرمع داتفوا ردنا بیهن وا

تمیزه تشگ و شلام داتفوا ردنا

484باهن

Maḥmûdîlerin Kabesi ve Mes‘ûdîlerin kıblesi, sultanların övüncü dinin ve dünyanın yücesi Ebû Şihâb!

Taç sahibi padişah ve meşhur Behramşâh, nâmıyla büyüklük, lakap ve unvan elde etti.

O (sultan) ki dedesi İbrahim b. Mes‘ûd’tur; O (sultan) ki babası Mes‘ûd b.

İbrâhîm’dir.

Onun (Behramşâh) âdeti, dedesi Maḥmûd’un âdeti gibidir. Onun gayreti/ciddiyeti, putperestleri öldürmek ve puthaneleri harap etmektir.

Onun hançerinden düşmanların ciğeri kebap oldu. Nerede hançer varsa (orada) ciğer kebap gibi olur.

Onun adaleti Zâvulistan’dan zulmü kaldırdı. Kılıcı ise Hindistan’dan derdi aldı.

Saltanatı fesatsız ve ihanetsiz olduğundan, devletinde sayıma ihtiyaç duymadan muhtesip oldu.

Senin savaşta kılıç ve okla yaptığın şeyi, kuşkusuz fil ve aslan asla yapamaz.

Nâmın, İsfendiyâr’ın nâmını eskitti. Zekân, Efrâsiyâb efsanesini ortadan kaldırdı.

Pencşîr ve Enderâb’da485 savaşından toz varsa, Sümenat486 ve Multan’da487 ordundan coşku vardır.

Bazen senin mızrağın, (düşmana) vurduğunda Hz. Mûsâ’nın mucizesi gibi olur;

bazen kılıcın, biriyle savaşırken Azrâîl’in eli gibi olur.

(Mızrağın ve kılıcın karşısında) O kimse pişmanlık duydu ve ömrü korkuyla geçti, hezimete uğradı ve o kimsenin malı yağmalandı.

484 Mu‘izzî, Dîvân, s. 66-67.

485 Pencşîr ve Enderâb: Belh kenti yakınlarında bulunan bayındır yerler. Mu‘izzî, Dîvân, dipnot, s. 67.

486 Sû menât (So mnât, bugünkü adıyla So mrat-Patan), Hindistan’ın Gucerât bölgesinde deniz kıy ısında yer alan bir şehrin ve burada bulunan tapınakla putun adıdır. Ah met Güç , “ Sü meniyye”, TDVİA, C 38, İstanbul, 2010, s. 132-133.

487 Hindistan’da büyük bir şehir.

177 Mu‘izzî, “Sultan Behrâmşâh-i Ġaznevî’ye Övgü” başlıklı başka bir kasidesinde Sultan Behrâmşâh’ın, meşhur şâhların vekili olduğunu, Maḥmûd’un soyunu şerefli kıldığını, Mes‘ûd’un soyuna korku saldığını söylemekte; cömertliğine, yiğitliğine ve hünerine vurgu yapmaktadır. Babasından ve atalarından azameti ve gücü devam ettirdiğini, seferlerinde hep hayır olduğunu, büyük bir makama sahip olduğunu;

Sultanın, Melik Sencer ve Sultan Melikşâh’la mutlu olduğunu dile getirmektedir.

Ayrıca Mu‘izzî, Sultan Behrâmşâh’tan Zâbul diyarına ve Hindistan’a feryat ulaştığını; savaş meydanında Hz. Ali’ye, adalette Hz. Ömer’e benzediğini söylemekte; haşmetini, fetih ve zaferlerini ve düşmanlarının, sultandan korktuğunu beyan etmektedir:

رخف

178 نوچ ریز و رز دوش ز بیهن وت راز و درز رگ

مصخ وت دوب هب لثم روپ لاز رز

بسا وت هربع هدرک ز نوحیس هب زور مزر نآو

هربع هاگ هتشگ ز غیت وت رپ

488ربع

Meliklerin kıvancı ve asrın sultanının vârisi, meşhur şâhların vekili Behrâmşâh!

Maḥmûd’un soyuna şeref onun sayesindedir. Mes‘ûd’un soyuna tehlike ondandır.

Cömertlik ve kerem zamanı başka bir Maḥmûd’dur. Yiğitlik ve hüner zamanı başka bir Mes‘ûd’dur.

Dedesinden, babasından, dedesinin dedesinden azamet, değer ve güç mirasını elde etmiştir.

Onun gönlünde çeşit çeşit düşünceler olsa da, yaptığı seferde hep hayırlar/iyilikler vardır.

Hz. İsa sefer yolunu tutunca Mesih oldu. Hz. Mûsâ sefere çıkınca Kelîm oldu.

Âlem şâhının yanında onun makamı yücedir. Cevherin değerli olduğu gibi makam da değerli olur.

Behrâmşâh, Melik Sencer’in yanında mutludur. Mes‘ûd şâh, âdil Melikşâh’ın yanında mutludur.

Doğunun şâhının ikbali ve şâhın vezirinin fikri, ona fetihte rehber ve önderdir.

Devlet, görkemli (tehlikesiz/emniyetli) ve düşman değersiz olduğu müddetçe, Ercû bu kadar hatta bundan daha fazlası olur.

Bugün ondan Zâbul diyarına feryat ulaştı. Yarın Hindistan’a da ulaşacak.

Şâh kâmil olunca, zaferin delilleri vardır. Maksat hâsıl olur ve söz kısa olur.

Ey savaş meydanında Hz. Ali’nin yardımının seninle olduğu!. Ey adalet sofrasında Hz. Ömer’in davranışının seninle olduğu!

Maḥmûdoğullarının devlet bostanında sen varsın. Biri kutlu bir fidan ve diğeri mübarek bir soy ağacıdır.

Haşmetinden ve celalinden ötürü kök ve dal vardır. Nusretinden ve fetihlerinden dolayı da yaprak ve meyve vardır.

Düşmanın Pûr-i Zâl-i Zer gibi olsa bile, senin korkundan inleye inleye yüzü sararır.

Atın Seyhun’dan savaş gününe doğru geçmiş/yol almış. O geçiş yeri, kılıcından dolayı ibretlerle dolmuş.

488 Mu‘izzî, Dîvân, s. 289-291.

179 Mu‘izzî, bir başka Sultan Sencer övgüsünde Behrâmşâh ve Ḫân’ın, Sultan Sencer’in sayesinde tâç sahibi olduğunu belirtmektedir:

نا رد راید ناروت ردناو راید دنه مارهب

هاش و ناخ ز وت دنتشگ رادجات

489

Tûrân ve Hint diyarında Behrâmşâh ve Ḫân, senin sayende tâç sahibi oldular.

Başka bir Sultan Sencer övgüsünde Mu‘izzî, Sultan Sencer’in cömertliğine vurgu yaparak Behrâmşâh’ın, Sultan Sencer’in cömertliğine şükredişini ifade etmektedir:

رکاش ا تس زا رهم وت دومحم هاش رادمان رکاش

تسا زا دوج وت هاشمارهب رومان

490

Senin sevgine meşhur Maḥmûd Şâh, cömertliğine ise nâm sahibi Behrâmşâh şâkirdir (şükredendir).

Mu‘izzî, Sultan Sencer’i överken ve Ġazne Fethi’ni açıklarken kaleme aldığı bir kasidesinde Sultan Sencer’in, Behrâmşâh’a Ġazne’de padişahlık sözü verdiğini ve bunu gerçekleştirdiğini açıklamaktadır:

وچ ردنا رم و اب مارهب هش نامیپ نینچ یدرک هک

شیناشنب رد

نینزغ هب تخت یهاشداپ رب

قفاوم دش وت ار قیفوت ات نامیپ رسب یدرب هب

تخت یهاشداپ رب

یداهن رب شرس

491رسفا

Merv’de Behrâmşâh’a, Ġazne’de padişahlık tahtına o oturacak, diye böyle söz verince,

Sözün yaşadıkça/ vâr oldukça, senin muradın/bahtın gerçekleşti. Padişahlık tahtında onun başına tâç koydun.

Belgede Mu'izzî'nin şiir dünyası (sayfa 193-197)