• Sonuç bulunamadı

2. TÜRKİYE’DE BASIN İŞ HUKUKU

2.2. Günümüzde Medya Çalışanlarına Uygulanan Mevzuat

2.2.2. Özel Sektör Çalışanları

54

tarafından verilmektedir. Basın kartının devlet tarafından verilmesini eleştiren Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şubesi Başkanı Esra Koçak görüşlerini şöyle anlatmıştır:

“Yurt dışında basın kartını ya da gazeteciliği tanımlayan o kartı, gazeteci olduğumuzu tanımlayan o kartı, o kimliği, sendikalar veriyor ya da bağlı olduğu meslek kuruluşları veriyor.”127

Basın kartı alabilmek için Basın İş Kanunu hükümlerine uygun olarak sözleşme yapmış olma şartı aranmaktadır. Ancak kamu görevlisi olup medya alanında çalışan memurlar ve işçiler için Basın İş Kanunu’na uygun sözleşme yapmış olma şartı aranmamaktadır.

55

televizyon yayınları üzerindeki kamu tekeli ortadan kaldırılmış, özel radyo ve televizyon yayınlarının yapılmasına olanak sağlanmıştır.129

Radyo ve televizyonlar ilk kurulduğunda devlet tekelinde olmasından dolayı bu kurumlarda çalışanlar memur statüsünde istihdam edilmişlerdir. Özel radyo ve televizyonların ortaya çıkmasıyla gazetecilik faaliyetinin yapıldığı medya organı sayısı artmış ve bu kurumlarda çalışan gazetecilerin iş ilişkilerinin düzenlenmesine ihtiyaç duyulmuştur. Bu bağlamda, RTÜK tarafından 1994’te yapılan düzenleme ile medya hizmet sağlayıcılarının haber birimlerinde çalıştırılan personelin Basın İş Kanunu kapsamında sözleşme imzalayabilmesinin önü açılmıştır. Böylece gazete, dergi, haber ajansı dışında radyo ve televizyonda çalışanlarda Basın İş Kanunu’nun gazetecilere getirmiş olduğu avantajlardan yararlanma hakkına kavuşmuşlardır.

Basın işletmelerinde çalışanlara ilişkin düzenlemelerin bulunduğu bir diğer yasal düzenleme 2004 yılında yayınlanan Basın Kanunu’nda yer almaktadır. Basın Kanunu’nda gazeteci için eser sahibi ifadesi kullanılmakta ve eser sahibi, “Süreli veya süresiz yayının içeriğini oluşturan yazıyı veya haberi yazan, çeviren veya resmi ya da karikatürü yapan” olarak tanımlanmaktadır. Eser sahibi tanımında süreli yayınlar dışında süresiz yayınlara da yer verilmiş olup bu anlamda süresiz yayınlarda çalışan kimselerin gazetecilik tanımı içerisine alınmasının mümkün olmadığı görülmektedir.

Nitekim süresiz yayınlar belli aralıklarla yayımlanan kitap, armağan gibi yayınları kapsamaktadır.

Basın Kanunu’nda geçen süreli yayın ifadesi ile “Belli aralıklarla yayımlanan gazete, dergi gibi basılmış eserler ile haber ajansları yayınları” kastedilmektedir. Bu tanımlamada gazetecinin çalışmış olduğu yayın organları gazete, dergi ve haber ajansı olarak belirtilmiştir. Bu yayınlarda çalışanlar Basın İş Kanunu kapsamında sözleşme imzalayabilmektedirler.

Gazetecilik faaliyeti yürüten sorumlu müdürün her süreli yayında bulunacağı, sorumlu müdür birden fazla ise her birinin sorumlu olduğu bölümün belirtileceği ve sorumlu müdür olabilmek için gerekli şartlar Basın Kanunu’nda yer almaktadır.

129 İnternet: https://www.rtuk.gov.tr/hakkimizda/3803/878/hakkimizda.html adresinden 18.04.2018 tarihinde alınmıştır.

56

Sorumlu müdür Basın İş Kanunu kapsamında çalışmakta olup işveren konumunda değildir.

Elektronik ortamda yayın yapan gazetelerin Basın İş Kanunu kapsamına girip girmediği konusu tartışmalıdır. Ancak Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, bu kişilerin durumu ile ilgili 2007 yılında vermiş olduğu kararda, teknoloji ve iletişimin gelişmesiyle birlikte gazetenin elektronik ortamda, umuma açık olarak yayınlanması ve okuyucunun yararlanmasına sunulduğundan dolayı elektronik ortamda yayın yapan gazetelerin Basın İş Kanunu kapsamında olduğunu belirtmiştir.130

Söz konusu yasal düzenleme sadece elektronik ortamda yayınlanan gazetelere yönelik olup internet haber sitelerinin çalışanlarının Basın İş Kanunu’na tabii olacağıyla ilgili Yargıtay’ın bir görüşü bulunmamaktadır. Bu bağlamda, yasal boşluğu doldurmak üzere 12.03.2014 tarihinde TBMM’ye sunulan kanun tasarısında Basın İş Kanunu’nda gazetecinin çalıştığı kurumlar arasına “internet haber siteleri” ifadesi eklenmiştir.

Kanun tasarısı TBMM Adalet Komisyonu’ndan geçmiştir fakat TBMM’de gündeme alınamadığı için kadük kalmıştır.

Ankara Üniversitesi SBF Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Şuğle medya işletmeleri ve medya çalışanlarına yönelik hukuksal alandaki düzenlemelerin yetersiz olduğu belirtmiş ve görüşlerini şöyle dile getirmiştir:“Bu yasa, hem tartışılmadan geçildiği için teknik bir takım yetersizlikler, sorunlar taşımakta hem de uzunca bir süre gelişme gösterememiştir. Basın İş Kanunu maalesef toplasanız 15-20 maddeyi geçemeyecek durumdadır. Uygulamada gazeteciler için aksayan birtakım hükümlerin düzeltilmesi gerekiyor.”131

Özel sektörde çalışan gazeteciler basın kartı ve basın trafik kartı alabilmekte, toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz faydalanma, müze ve ören yerlerine ücretsiz

130 “Günlük veya çok kısa aralıklarla yayınlanan, günlük haber ileten, nispeten büyük boyutta basılı eser olarak tanımlanabilen gazetenin umuma hitap etmesi ve devamlılık göstermesi gerekir. Gazetenin yayınlanması bir başka anlatımla basılıp çoğaltılması gerekirse de, günümüzde teknoloji ve iletişimin geldiği nokta itibarıyla, gazetenin nesne olarak basımı ve dağıtımı bir zorunluluk değildir. Gazetenin elektronik ortamda, umuma açık olarak yayınlanması ve okuyucunun yararlanmasına sunulması da mümkündür. Dairemizce elektronik gazetelerin yayın koordinatörlüğünü yapan çalışanın, 5953 sayılı Yasa kapsamında gazeteci olduğu kabul edilmiştir.”

Yargıtay 9 HD. 2006/33909 E, 2007/11104 K. Sayılı 17.4.2007 Karar tarihli ilamı

131 Basın İş Kanunu 2. Çalıştayı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, 6-7 Kasım 2014, Erzurum, s.

13.

57

girebilme, yıpranma payından yararlanma, hizmet damgalı pasaport ile yurt dışına çıkıp haber takibi yapabilmekte, silah taşıma ruhsatı alabilme hakkına sahip olma gibi avantajlardan yararlanabilmektedirler.

Özetle, basın işletmelerinde çalışan gazetecilerin hak ve sorumluluklarını düzenlenmesi basın iş hukukunun kapsamına girmektedir. Gazetecilik mesleğinin toplumsal açıdan özel konumundan dolayı farklı bir iş yasası oluşturularak alan düzenlenmiştir. Ülkemizde ilk İş Kanunu 1936 yılında çıkarılmıştır. Bu dönemde İş Kanunu’nun gazeteciliği tanımlayan ve mesleğe ilişkin bir hükmü bulunmamaktadır.

Bunun yanında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllarda, 1931 tarihinde çıkarılan Matbuat Kanunu ve 1938 yılında çıkarılan Basın Birliği Kanunu ile gazetecilerin çalışma ilişkileri düzenlenmiştir. 1938 tarihinden önceki düzenlemelerde genellikle gazetelerin yasaklanması, basın özgürlüğünün kısıtlanması ve idari, cezai yaptırımları içeren düzenlemeler bulunmaktadır. Ancak 1938 yılında Basın Birliği Kanunu’nun çıkarılmasıyla birlikte ilk kez Türkiye’de gazeteciler ve işverenlerinin hak ve sorumluluklarına yer verilmiştir.

Fikir işçilerinin çalışma koşullarını düzenleyen Basın İş Kanunu 1952 yılında çıkarılmış ve Kanun’daki ilk kapsamlı değişiklik 27 Mayıs darbesini gerçekleştiren yönetim tarafından 4 Ocak 1961 tarihinde 212 sayılı Yasa ile yapılmıştır. Basın İş Kanunu’nda 1961 yılından bu yana içerik bakımından önemli bir değişiklik yapılmamıştır.

Basın İş Hukuku’nun tarihsel gelişiminin anlatılmasının ardından bundan sonraki bölümde Basın İş Kanunu’nun medya sektörüne uygulanması ve gazetecilerin uygulamada ne gibi sorunlarla karşılaştıkları tartışılarak politika önerileri sunulacaktır.

58