• Sonuç bulunamadı

1990’LI YILLAR SONRASI TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU POLİTİKAS

1.3. Barış Görüşmeleri ve Oslo Sürec

Soğuk savaşın sona ermesi ile Araplar ile İsrail arasındaki çatışmalar azalmakta idi. Mısır, İsrail, Lübnan, Filistin, Suriye ve Ürdün arasında ABD ve Rusya Federasyonu tarafından düzenlenen 30 Ekim–1 Kasım1991 tarihleri arasında gerçekleşen Madrid Konferansı’nda Arap ülkeleri İsrail arasında bir diyalog kurulmuştu.216 Madrid Konferansı’nda ilk defa Filistinliler kendi topraklarını ilgilendiren meselelerde İsrail tarafı ile müzakere yapıyorlardı.217

Filistin’i temsil eden FKÖ ile İsrail arasındaki görüşmeler daha sonra Norveç Dışişleri Bakanı’nın arabuluculuk yapmasıyla devam etmiştir. Oslo’da 1992 yılında başlayan bu görüşmeler neticesinde 13 Eylül 1993 tarihinde Beyaz Saray’da yapılan anlaşma ile sona eriyordu. Oslo Anlaşmaları, 9–10 Eylül’deki mektup teatisi şeklinde gerçekleşen Karşılıklı Tanıma Anlaşması’ndan ve 13 Eylül’de imzalanan Gazze ve

216 Yıldız, Y.G. 2000; Global Stratejide Ortadoğu, İstanbul: Der Yayınevi, s. 100.

217 Aykan, M.B. 2000; Soğuk Savaş Sonrası Dönemi Ortadoğu’ sunda Türkiye’ nin İsrail’ e Karşı

Eriha’ya özerklik ve çekilme konularına ilişkin çerçeve anlaşması niteliğindeki İlkeler Anlaşması’ndan oluşmaktaydı.218 Bu anlaşma ile taraflar birbirlerini tanımış oluyordu. FKÖ, İsrail’in var olma hakkını tanırken, İsrail de FKÖ’yü Filistin halkının temsilcisi olduğunu kabul ediyordu. Ayrıca Filistin’e ilk etapta sınırlı bir bölgede özerklikte verilmekteydi.219

Oslo Anlaşmaları’nda Filistinliler İsrail’i “işgalci devlet olarak nitelendirmemişti. Filistin açısından ise daha önce kullanılan “yerleşimci” ibaresi artık anlaşmada “halk” olarak bahsetmekte idi. Anlaşmada yapılacak bütün görüşmelerin temelini ise İsrail’in 1967’da işgal ettiği topraklardan çekilmesi gerektiğini ilan eden BM’nin 242 sayılı kararı olmuştur. Bu da Filistinliler için önemli bir gelişmeydi. Ayrıca İsrail, Kudüs’ün statüsü konusunu tartışmama ısrarı kırılıyor ve mülteciler konusunu görüşmelerdeki konulardan olmasını kabul ediyordu.220

FKÖ ile İsrail arasındaki olumlu gelişmelerden cesaret alan Türkiye, ilk olarak İsrail ile ilişkilerde maslahatgüzar olan diplomatik temsilcisini Filistin ile eş zamanlı olarak büyükelçilik seviyesine çıkarmıştır.221 Haziran 1992 tarihinde Turizm bakanı Abdülkadir Ateş, İsrail’i ziyaret etmiş ve bir turizm anlaşması imzalamıştı. Bu ziyaretin önemi ise 27 yıldan beri ilk defa bir bakan İsrail’e gitmiş olmasıydı.222 Bu dönemde Türkiye, Filistin ile İsrail arasındaki dengeyi korumaya dikkat etmeye çalışmıştır. FKÖ’nün İsrail’i tanıması ile Türkiye, Araplar ile İsrail arasındaki dengeli bir yaklaşımda bulunma zorunluluğunu

218 Arı, Ortadoğu, ss. 671- 672.

219 Arı, Ortadoğu, ss. 661- 662. Ayrıca bkz Balcı, A. 2004, “Filistin: Savaş ve Barış Arasında”, İnat, K.vd. (eds) Dünya Çatışma Bölgeleri, Ankara: Nobel Yayınları, s. 47- 48.

220 Aykan, Soğuk Savaş Sonrası Dönemi, s. 6. 221 Dursunoğlu, Stratejik İttifak.

azaltmıştır. Yıllardır büyük bir tedbir içinde sürdürülen ikili ilişkiler sonunda geniş ve etkili bir askeri, ekonomik ve politik işbirliğine dönebilme fırsatı bulmuştur.223

Bu dönemde İsrail’in 400 Filistinliyi sınır dışı etmesi ve Temmuz 1993’te Güney Lübnan’ı bombalayarak sivillerin ölümüne neden olması Türk-İsrail ilişkilerini gerginleştirmiştir. Türk Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, İsrail gezisini bu olaylar üzerine ertelemişti. Daha sonra Kasım 1993’te Hikmet Çetin İsrail’i ziyaret etmiş ve “Karşılıklı Anlayış ve İşbirliğinin Prensipleri Belgesi imzalanmıştı.224

25 Ocak 1994 tarihinde İsrail Cumhurbaşkanı, Ezer Weizmann, Türkiye’yi ziyaret eden ilk İsrail Cumhurbaşkanı idi. Bu ziyarette İsrail, Türkiye’nin F–4 ve F–5 uçaklarının elektronik aksamının modernizasyonunu gerçekleştirmeyi kabul etmişti. Ayrıca İsrail, PKK konusunda Türkiye’ye Suriye ve Lübnan’daki faaliyetleri konusunda bilgi yardımında bulunacağı kararlaştırılmıştı.225

Ortadoğu Barış Süreci, Şubat 1994 tarihinde büyük bir yara almıştı. Batı Şeria’ nın El Halil kentindeki Hz. İbrahim Camii’nde sabah namazı kılan Filistinlilere ateş açılması sonucu 63 kişi ölmüş 270 kişi de yaralanmıştı. Bunun üzerine Yaser Arafat “Ortadoğu barış sürecini geriye döndürebileceğini” ifade ediyordu. Ayrıca Washington’da barış görüşmelerini sürdüren Suriye, Ürdün ve Lübnan temsilcilerinin görüşmelerden çekilmesi ile barış görüşmeleri resmen askıya alınmıştı. 226 Arap-İsrail çatışmaları devam ederken HAMAS’ ın gerçekleştirmiş olduğu intihar saldırıları barış sürecini iyice baltalamakta idi. Türkiye, HAMAS’ ın saldırılarını kınıyor, İsrail’e de barış görüşmelerini sabote etmek

223 Kramer, H. 2001; Avrupa ve Amerika Karşısında Değişen Türkiye, İstanbul: Timaş Yayınları, s. 195. 224 Aykan, Soğuk Savaş Sonrası Dönemi, s. 7- 8.

225 Dursunoğlu, Stratejik İttifak, s. 51.

istenen oyunlara gelmemesini telkin ediyordu.227 Daha sonra taraflar Kahire’de tekrar bir araya gelerek 4 Mayıs 1994’te Gazze-Eriha Anlaşmasını imzaladılar. Anlaşma ile sorunlar kısmen çözüme kavuşmuş ve sürecin yeniden devam etmesi sağlanmaya çalışılmıştır.228

FKÖ ile İsrail arasındaki yakınlaşma bütün olumsuzluklara rağmen devam etmekteydi. Arafat ve İzak Rabin 28 Eylül 1995 tarihinde Batı Şeria’da imzaladıkları Filistin Özerkliğini Genişletme Anlaşması ( Geçici Anlaşma229 ) ile İsrail, genel güvenliği elden bırakmamıştır. Bu anlaşmaya Filistinli bazı gruplar230, Filistin’in tek bağımsız bir devlet kurulmasından vazgeçildiği gerekçesiyle karşı çıkmışlardır 231.

Türkiye, Filistinliler ile İsrail arasındaki bu olumsuz havaya rağmen her iki tarafla da arasını sıcak ve iyi tutmaya çalışıyordu. Şubat 1996’da Genelkurmay 2.Başkanı Çevik Bir, İsrail ile Türk parlamentosunun ve kamuoyunun bilgisi dâhilinde olmayan bir anlaşma imzalamıştı.232 Bu anlaşma ile Türkiye’nin İsrail ile olan ilişkilerinin her gelen hükümete göre değiştirilemeyeceğinin kararlılığını göstermekte idi. Anlaşmada basında yer alan haberlere göre Türk hava sahasını İsrail uçakları için açtığı yer alıyordu. Fakat Türk yetkililer bunu reddetmişlerdi.233

Türkiye’nin İsrail ile stratejik ilişkileri özellikle Mart 1996 tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in İsrail’i ziyareti yeni bir boyut kazanmıştı. Ziyarette imzalanan “askeri işbirliği” anlaşması ile ilişkiler daha da gelişmiştir. Anlaşmanın içeriği konusunda daha sonra Türk makamları yaptıkları açıklamalarda anlaşmanın istihbarat

227 Aykan, Soğuk Savaş Sonrası Dönemi, s. 11. 228 Arı, Ortadoğu, s. 680.

229 Daha fazla bilgi için bkz Arı, Ortadoğu, s. 681–682.

230 Filistinli gruplar hakkında bilgi için bkz Akın, K. 2002; Filistin Dramı ve Yaser Arafat, İstanbul: Birey Yayıncılık, ss. 119–123. Ayrıca Turan, S. 2002; Kudüs: Tarihin Kalbi, İstanbul: Pınar Yayınları, ss. 141– 150.

231 Yıldız, Global Stratejide Ortadoğu, s. 117.

232 Altunışık, M.B. 2002; “Türkiye’nin İsrail Politikası”, Der. Makovsky, A. Sayarı, S. Türkiye’ nin Yeni

Dünyası: Türk Dış Politikasının Değişen Dinamikleri, İstanbul: Alfa Yayınları, s. 93.

işbirliğini öngördüğünü, İsrail Silahlı Kuvvetlerinin İran, Irak ve Suriye sınırında Türk askerlerine eğitim vereceği dile getirilmiştir.234 Resmi makamlar bu askeri anlaşmanın herhangi bir devlete karşı yöneltilmiş olmadığına ilişkin açıklamalar yapılmış ve Türkiye’nin bu tür anlaşmaları daha önce 17’si İKÖ üyesi toplam 29 ülke ile yaptığı vurgulanmıştır. Fakat Arap dünyası başta olmak üzere Yunanistan, Ermenistan gibi komşu ülkeler anlaşmaya tepki göstermiştir.235 Bu anlaşmaya tepki gösteren ülkelerin nedenleri ise iki ülkenin Ortadoğu ve komşu ülkelere karşı bu anlaşmayı imzalayarak işbirliğine gittiği ve bu durumun bölgenin barış ortamını tehdit eden bir unsur haline gelmesiydi. Bu anlaşma ile Türkiye ve İsrail özellikle Suriye, İran ve Irak’a karşı önemli bir üstünlük elde etmişler ve bölge ülkeleri arasında uluslararası ortamda bir tehdit oluşturmuş olduğu dile getirilmiştir.

Süleyman Demirel’in İsrail gezisi Ortadoğu barış süreci için de önem arz ediyordu. Barış sürecindeki görüşmelerin tehlikeye girdiği bu dönemde, Demirel’in her iki taraf arasında arabuluculuk görevi üstleneceği bildirilmekteydi. Demirel, İsrail tarafına barış görüşmelerinin tekrar başlaması yönünde telkinde bulunurken, Filistin’den de HAMAS’ ı kontrol etmesi yolundaki İsrail mesajını Filistinli yetkililere iletecekti. Ayrıca Demirel’in İsrail ziyareti ilk Cumhurbaşkanı olarak diplomatik açıdan önemliydi. Türkiye ile İsrail arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının imzalanması ise ilişkilerin zirve noktasını temsil etmekteydi.236