• Sonuç bulunamadı

Bölgesel Kalkınmanın Ortaya Çıkış Nedenleri

BÖLÜM 2 :BÖLGESEL/ YEREL KALKINMA

2.5. Bölgesel Kalkınmanın Ortaya Çıkış Nedenleri

Doğal ve toplumsal kaynakların ülke coğrafyası üzerindeki dağılımı mutlak anlamda eşitlik arz etmediğinden, gelişme de mutlak anlamda dengeli bir süreçten geçememektedir. Dinamik bir yapıya sahip olan gelişme sürecine yön veren sosyo-ekonomik faktörlerin coğrafya üzerinde farklı yoğunluklarda dağılımı, bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarının nedeni olarak ortaya çıkmaktadır. İşte bu farklılıkları gidermek üzere yapılan çalışmalar ve yürütülen politikalar bölgesel kalkınmanın doğuşunu hazırlamıştır (Poroy, 2004: 6).

Aynı ülkenin farklı yerlerinde görülen her türlü eşitsizlik olarak tanımlanabilen bölgesel dengesizlikler (Erkal,1982:12) hem gelişmiş, hem de geri kalmış ülkelerin ortak sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır (Can ve Ersin, 2007:129). Sanayi devrimiyle başlayan ekonomik gelişme, bazı ülkelerde ve bu ülkelerin de bazı bölgelerinde ortaya çıkmıştır. Bütün bölgeler aynı anda ve aynı düzeyde gelişme gerçekleştirememişlerdir (Özdemir, 1999:121). Burada hedef hiç şüphesiz bir ülkenin her bölgesinin asgari yaşam standardına sahip olmasıdır (Gamble, 2000:127).

52

Bölgesel farklılıklara, bölgeler arası gelir eşitsizlikleri ya da bölgeler arası üretim, tüketim, ve bölüşümdeki farklılıklar da denilmektedir (Ülgener, 1986:218). Bölgesel farklılıkların oluşumunda, kaynakların yetersiz dağılımı ve etkin kullanım eksikliği, uygun olmayan topografik yapı, zor iklim koşulları, iç ve dış pazara uzaklık, dağınık yerleşim yapısı ve yetersiz yatırım gibi nedenler, üretim yapısı ve sektörlerin dağılımı, sermaye, altyapı olanakları, nüfus, eğitim düzeyi, insan kaynakları, kentleşme, bölgesel gelir ve kişi başına düşen gelir faktörler etkili olmaktadır (Can ve Ersin, 2007:129).

Ildırar ise, ekonomik ve sosyal açıdan farklı yoğunlukta var olan bölgesel farklılıkların ortaya çıkışında coğrafi koşullar ve bu bağlamda doğal kaynaklar, demografik yapı, bölge halkının yaratıcılığı, sermaye birikimi, bölgenin mallarına olan talep, altyapının niteliği, girişimcilerin yetenekleri gibi bir çok faktörün etkili olduğunu ifade etmektedir (2004:19).

Gelişmiş ülkelerde de belli ölçülerde var olmakla birlikte, bölgeler arası dengesizlik, özellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin ayırt edici özelliklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelişmiş ülkelerde, bölgeler arası dengesizlikler giderek azalırken, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde artmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bölgeler arası farklılıklar giderek büyüme eğilimindedir (Gündüz, 2006: 15).

Genel bir kural olmamakla birlikte, çoğunlukla bölgesel farklılıkların milli büyüme hızına bağlı olduğu ve bu hız artarken bölgesel farklılıkların da arttığı söylenebilir. Bölgesel farklılıklar tamamen kaynak dağılımı ile ilintilidir. Buna bağlı olarak ekonomik büyümenin yavaşladığı ve durduğu dönemlerde de bölgesel farklılıkların azalma eğilimine girdiği görülmektedir (Rösch,1992:1).Gelişme sürecinde, önemli kaynakları bulunan, pazara yakın, ulaşım imkanları daha iyi olan bölgeler, diğer faktörleri de toplama işlevine sahip olduğundan tarihsel süreç içerisinde geri kalmış bölgelerden daha hızlı gelişme ivmesi yakalamışladır (Özdemir, 1999:121).

İster gelişmiş ister gelişmekte olsun bir ülkede bölgesel dengesizlikler niteliklerine göre üç ayrı grupta toplanabilir (Gündüz,2006:15).

Birincisi, doğal ya da coğrafi dengesizliklerdir. Bu tür dengesizlikler doğal kaynakların ve fiziki koşulların doğrudan sonucu olan dengesizliklerdir. Kıyı ve liman bölgeleri, zengin maden yataklarının bulunduğu bölgeler gelişmiş bölge olabilmektedir.

53

Çevrelerine kıyasla gelişmiş olan bu bölgelerin konumu iktisadi faaliyetlerin yoğunlaşmasına yol açmaktadır. Bu bölgelere örnek olarak, İstanbul, İzmir, Mersin, Adana, Antalya v.b. iller sayılırken, zengin maden yatakları olarak da Zonguldak, Muğla gibi yöreler gösterilebilir.

İkincisi, iktisadi ve fonksiyonel dengesizliklerdir. Bu anlamda dengesizlikleri bulunan ülkelerde, aynı üretim faktörleri, farklı pazarları nedeniyle farklı bölgelerde çeşitli kazançlar elde ederler. İş gücünün tarım sektöründen, sanayi sektörüne aktarılması halinde kazançlarda da farklılıklar ortaya çıkabilir.

Üçüncü dengesizlik, sosyal ve kültürel dengesizliktir. Sosyal ve kültürel etkinlikler sonucu ortaya çıkmaktadır. İnsanların davranışları ve değer yargıları arasındaki farklılıkları da kapsayan bir dengesizlik türüdür. Bu tür dengesizlik eğitim düzeyine bağlı olarak meydana gelmektedir. Kültürlü kimselerin sosyal mevkileri, değer yargıları, davranış ve giyinişleri diğerlerinden ayrılmaktadır. Üçüncü tür dengesizliklere örnek olarak metropoliten şehirlerdeki gecekondu bölgeleri ve kenar semtleri ile bunların dışında kalan varlıklı semtler gösterilebilir.

Temel sorun her bölgenin ekonomik gelişmede yer almasının uygun olup olmadığıdır. Altyapının kurulması (otoyollar, demiryolları, hava alanları, iletişim olanakları, araştırma enstitüleri, vb) için yeterli kamu harcaması sağlansa bile, sadece ekonomik refah anlamında bir ön şart yerine getirilmiş olacaktır. Ancak özel sektör, yatırımın yeri konusunda karar verirken çok değişik ölçütler kullanmakta ve bu nedenle ‘’eşitleyici’’ kamu müdahalelerinin etkisi yoğun olmamaktadır. Nihai olarak, özel sermayeden bölgesel kalkınma politikalarının sunduğu cazip tekliflere yanıt alınmayabilir. Esasen, ekonominin farklı alanlarda uzmanlaşmış bölgelerce değişik işlevler üstlenmesi ihtiyacı, bu’’ eşitleyici’’ çabalarla çelişmektedir. Ancak bu önemli nokta, daha az cazip bölgelerdeki seçmen tepkisinden çekinildiği için çok fazla dile getirilmemektedir (Brasche, 2001:16).

Bölgesel dengesizliklerin giderilmesi hem sosyal, hem de ekonomik boyutları olan bir konu olarak değerlendirilmektedir. Sosyal boyutlu dengesizliklerin giderilmesi,devlet desteği ve kamu ağırlıklı düzenlemeleri yani genellikle alt yapıya dayalı faaliyetleri

kapsamaktadır. Ekonomik boyutuyla ise bölgenin

54

Sonuç olarak, bölgesel dengesizliklerin giderilmesi için bölgesel/yerel temelli ekonomik gelişmeye yönelik yürütülecek faaliyetlerin yerel düzeyde planlaması ve hayata geçirilmesi özel önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki ekonomiyi etkileyen etkenler her bölgede farklılıklar arz etmektedir. Dolayısıyla bölgesel farklılıkları gidermeye yönelik faaliyetlerin bölgesel ekonomik sistem ile ilişkilendirilmesi başarıya ulaşılmasında oldukça önemlidir (Blakely ve Leigh, 2010:27).