• Sonuç bulunamadı

Bölgesel Kalkınma Politikasının Amaçları

BÖLÜM 2 :BÖLGESEL/ YEREL KALKINMA

2.6. Bölgesel Kalkınma Politikasının Amaç ve Araçları

2.6.1. Bölgesel Kalkınma Politikasının Amaçları

Günümüzde gelişmiş ya da gelişmekte olan bütün ülkelerin bölgesel kalkınma politikalarını ulusal politikaların merkezine yerleştirdikleri görülmektedir. Bu bağlamda her ülke, görece geri kalmış bölgelerini kalkındırmak amacıyla spesifik politikalar uygulamaktadırlar. Her ülkenin kendi sosyo-ekonomik koşullarına uygun olarak izlediği bu politikaların nihai hedefinin ulusal bütünleşmenin sağlanması olduğu görülmektedir (Ildırar,2004: 134).

Bölgesel politikaların başlıca amacı, çeşitli gelir grupları arasında uyumu gözeterek halkın refahını dengeli ve adil bir biçimde arttırmak, kaynakların optimal bir biçimde dağılımını sağlamak, bölgelere istihdam ve kamu hizmeti bakımından eşit fırsatlar sunmak, çevre korunmasını geliştirmek ve yerleşim yerlerinin dokusunu dengeye kavuşturmaktır (Gündüz, 2006:38).

Bölgeler arası farklılığı gidermeyi amaç edinen devlet, bir yandan kamu yatırımları yaparken özel kesim içinde bölgelere göre farklılaştırılmış teşvik sistemi, yatırım

55

kredisi, kredi garantisi, vergi indirimi, yer değiştirme yardımı gibi uygulamaları harekete geçirmektedir (Gündüz, 2006:38).

Bölgeler arası dengesizliği azaltıcı politikalar, uygun koşullara sahip bölgelerin, gelişmeleri durdurulmadan, geri kalmış bölgelerin daha hızlı gelişmesini amaçlamaktadır. Bu amaçla uygulanan politikaların birbirini tamamlayan temel ilkelerin başında, geri kalmış bölgelerde sosyal karlılığı1 yüksek fakat uzun dönemde ekonomik olabilen yatırımların devletçe yapılması gelmektedir. Ayrıca ekonomik kalkınma hamlesi için gerekli kaynakları sürükleyici bir endüstri ile kalkınmaya öncülük yapabilecek bazı merkezlere yöneltmek (yani yapay kalkınma kutupları oluşturmak) ve çeşitli bölgesel kuruluş ve odalar aracılığı ile bölge insanlarının da kalkınmaya katılımını sağlamakta tamamlayıcı ilkeler olmaktadır (Özdemir, 1999:121).

Gelişmiş ülkeler arasındaki dengesiz dağılım, ekonomik büyüme belli bir düzeye ulaştıktan sonra kalkınma açısından engel oluşturmaya başlamaktadır. Bu nedenle bölgeler arası farklılıklar, kalkınmakta olan bir ülke için çok önemli bir sorun olarak görülmektedir. Sorunun temelinde yatan yapısal faktörler nedeniyle bu konuda radikal tedbirlerin(bölgeye özgü pozitif ayrımcılık yapılarak mali ve vergisel teşvik önlemleri alınması, kamunun bölgeye yatırım çekebilmek için bürokratik engelleri kaldırması, ülkenin belli bölgelerinde toplanmış yatırımları geri kalmış bölgelere taşımak için kamu tarafından arsa tahsisi sağlanması ve taşıma giderlerinin kamu tarafından üstlenilmesi) alınması gerekli olmaktadır(Kumral, 1993: 43).

Bölgeler arasındaki dengesizliklerin kalkınma için bir engel oluşturma durumu, iç pazarın dengesiz büyüme sonucu genişleyememesinin yarattığı talep yetersizliği ve bunun sonucunda üretimin artmaması, sermaye birikiminin yavaşlaması, optimal ölçekli ve rekabet gücü olan işletmelerin kurulmaması gibi nedenlerden ileri gelebilmektedir. Bölgeler arası dengesiz büyüme ise ekonomik olarak yatırımların genellikle kar maksimizasyonu sağlayabilecekleri yerlerde yoğunlaştırılmasından kaynaklanmaktadır.

1

Sosyal karlılık, bölgesel gelişmişlik farklarını gidermek için geri kalmış bölgelere yönelik olarak karlılığı son derece az ama sosyal faydası yüksek yatırımlar yapılmasını (ulaşım, haberleşme, içme suyu, elektrik enerjisi) ifade etmektedir.

56

Bu olumsuz gelişmeleri engelleyebilmek için bölgesel kalkınma politikasının genel ekonomi politikasından üretilen üç temel amacı bulunmaktadır (Erkan,1987:4).

Bölgesel kalkınma politikasının amaçlarından birincisi büyüme amacıdır. Genel ekonominin daha hızlı büyüyebilmesi için bölgelerde büyüme için gerekli ön koşulların yaratılmasını ifade etmektedir. ‘’Büyüme kutbu’’yaklaşımı ile ‘’yığılma ekonomileri’’ve bölgesel ihracat modelleri’’bu stratejik yaklaşımın içeriğini meydana getirmektedir (Özdemir, 1999:122). Ülke içinde dezavantajlı bölgeler ile diğer bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarını giderebilmek için, özel ve kamusal yatırımların etkin koordinasyonu yoluyla, üretim faktörlerinin optimal dağılımı amaçlanmaktadır (Ildırar, 2004:20).

Bölgesel kalkınma politikasının amaçlarından ikincisini istikrar amacı oluşturmaktadır. Ekonomide istihdam ve gelirin olabildiğince istikrarlı gelişmesini sağlayabilmek için bölgede ekonomik yapının çeşitlenmesini sağlayacak politikalara başvurulur. Bölgede istikrarın sağlanabilmesi için, bir taraftan krizlere karşı daha dayanıklı koşulların oluşturulması diğer taraftan sağlıklı yaşam ve çalışma koşullarını sağlayacak yapıların oluşturulup geliştirilmesi gerekli olmaktadır. Bölgesel istikrar politikası yapısal boyut içermektedir. İstenen seviyeye bağlı olarak uygulamaya konulacak yapısal politikalar; ya mevcut yapının korunmasına yönelik, ya da ekonomide ortaya çıkan yapısal değişmelere daha hızlı uyum sağlamaya yönelik, ya da mevcut yapının değiştirilmesi ve geliştirilmesine yönelik olmaktadır (Özdemir,1999:122).

Bölgesel kalkınma politikasının amaçlarından üçüncüsü ise dengeleme ve eşitleme amacıdır. Ekonomik kaynakların bölgeler arasında dengeli ve göreceli olarak eşit dağılımının sağlanması amaçlanmaktadır. Bu şekilde bölgeler arasındaki gelir ve refah dengesizliği azalarak, bölgede sağlıklı çalışma ve yaşama için ön koşullar oluşturulmaktadır (Ildırar, 2004: 20).

Kaynak dağılımı bölgeler arasında dengelemeye yönelik strateji uygulaması, altyapı politikası, kuruluş yeri politikaları, şehirleşme ve yerleşim yeri politikaları olmak üzere üç temel araca dayanmaktadır.

Özellikle altyapı politikası diğer iki politikanın koşullarını oluşturabilmektedir. Bu yüzden bilinçli olarak planlanıp uygulanması gerekmektedir (Özdemir, 1999: 122).

57

Bölgesel kalkınma politikalarında amaçların gerçekleştirilmesinde alınan tedbirler için araçların seçimi, kullanım ölçüsü, zamanlaması, nerede ve nasıl kullanılacağı seçilen stratejiye göre belirlenmektedir. Yani, büyüme veya istikrar amaçlarından hangisine öncelik verilecekse; altyapı, yerleşim ve kuruluş yeri ile şehirleşmeye ilişkin politikalar seçilen stratejilerin özelliğine uygun biçimde kullanılmaktadır (Özdemir, 1999:122).