• Sonuç bulunamadı

Azınlıklar Çerçevesinde Kendi Kaderini Tayin Hakkı

3.4 Kendi Kaderini Tayin Hakkı ve İnsan Hakları

3.4.4 Azınlıklar Çerçevesinde Kendi Kaderini Tayin Hakkı

Azınlık kavramının ortaya çıkışı 16. yüzyıla kadar götürülmekle birlikte, dinsel azınlıklar kavramının Ortaçağ Avrupası’nda mezhep savaşları sonrasında, ulusal azınlıkların ise Fransız Devrimi’nin etkileriyle literatüre girdiği söylenebilir. Bu aşamadan sonra ikili ve çok taraflı

728 Bauböck, Rainer, “Why Secession is Not Like Divorce”, Nationalism and Internationalism in the Post-Cold

War Era, Kjell Goldmann/Ulf Hannerz,/Charles Westin (Der.), UCL Press, London: 2000, s. 226.

729 Bauböck’e göre, temsili demokraside özyönetim, belirli bir bölgede çoğunluğu oluşturan grubun kendi

kendini yönetmesini öngörür. Özyönetim hakkı, ulusal azınlığa hükümet kurumlarını ve kamu politikalarını biçimlendirmede ve siyasal temsilcilerini seçmede etkin bir güç sağlar. Bauböck, “Why Secession …”, s. 226.

730

Bauböck, “Paradoxes of Self-determination …”, s. 33.

andlaşmalar yoluyla, azınlıklar ve azınlıkların korunması konusu hukuk alanına taşınmıştır.732 İki dünya savaşı sonrası dönemde büyük imparatorlukların parçalanması ve ulus devlet anlayışının önem kazanmasıyla birçok azınlık grubunun ortaya çıkması kaçınılmaz olmuş, yeniden çizilen sınırların ulusal kimliklere göre belirlenmesiyle de 20. yüzyıl bu azınlıklar için oldukça zor geçmiştir.

Kendi kaderini tayin hakkını gündemine taşımayan MC’nin onu bir anlamda bertaraf etmek için yoğunlaştığı azınlıkların korunması konusunda da karnesinin iyi olduğu söylenemez. Azınlıklar için evrensel bir koruma mekanizmasının oluşturulması MC ile başlamış, bu aşamadan sonra azınlıkların korunmasında uluslararası örgüt denetimi ve güvencesi devreye girmiştir.733

MC döneminde, kendi kaderini tayin hakkı iddiaları reddedilen gruplar için azınlık hakları sistemi kurulmuştur. Bu sistem MC Misakı ile değil andlaşmalarla sağlanmıştır. Bu andlaşmalarla azınlıkların çoğunluk tarafından asimile edilmesi, sürgüne gönderilmesi veya yok edilmesinin onüne geçilmeye çalışılmış fakat iki tarafta da var olan yoğun milliyetçi duygular sistemin 1930'lu yılların sonunda çökmesine sebep olmuştur.734

Sadece Orta ve Doğu Avrupa devletlerinin azınlık haklarını garanti etmeye zorlanması, diğer Batılı devletlerin böyle bir yükümlülük altına girmemiş olması, MC azınlık hakları sisteminin en büyük kusuru olmuştur.735Bunlara rağmen, MC’nin azınlık haklarının

korunmasına ilişkin yükümlülüklerin ihlali halinde konunun ya UAD’ye dava olarak gelmesi ya da ihlal hakkında özel bir şikayet prosedürü işletilmesi kabul edilmiştir. Azınlık mensuplarının yahut azınlık organizasyonlarının bu sistem içinde şekli bir şikayet hakkı bulunmamakla beraber, onlara MC Konseyi’ne dilekçe verme hakkı tanınmıştır. MC Azınlıklar Komitesi, ihlal iddiası içeren dilekçeleri incelemiş ve zaman zaman azınlıkların bulunduğu bölgelere delegasyonlar göndermiştir.736

MC sonrası dönemde de, özellikle Hitler’in Alman azınlıkların haklarını koruma gerekçesiyle 1938 yılında Avusturya ve Çekoslovakya'yı işgali, azınlık hakları konusunun kötü bir şöhret bulmasına yol açmış737

ve bu etkenler sebebiyle konuya doğrudan BM Şartı’nda yer verilmemiştir.738

İHEB’in 2. maddesinde de ayrımcılık yasağından

732 Oran, “Küreselleşme …”, s. 119, 124. 733 Oran, “Küreselleşme …”, s. 127. 734 Musgrave, a.g.e., s. 61. 735 Cassese, a.g.e., s. 26.

736 Arsava, “Azınlık Hakları …”, s. 53. 737 Crawford, a.g.e., s. 14.

738

Şahin, a.g.e., s. 45. BM Şartı’nda azınlık haklarına açıkça yer verilmemiştir. Şart’ın 1. bölümünde yer alan BM Amaçları ve Prensipleri, m. 1/3’de, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı amacı, ırk, dil ve din

bahsedilmekte, BM Şartı’ndan farklı olarak ayırıcı özellikler arasına renk ve ulusal köken dahil edilmektedir.739 KİSHUS’un 27. maddesi ise, azınlık haklarını düzenleyen bir hükümdür.740

Özellikle Kanada/ Lubicon Lake Band davasında kendi kaderini tayin hakkının bireysel başvurulara dayanak teşkil edemeyeceğinin belirtilmesinden sonra, 27. maddeye istinaden İHK önüne getirilen şikayetlerde artış gözlemlenmiştir.741

Helsinki Nihai Senedi de azınlık hakları ve kendi kaderini tayin hakkı açısından önemlidir. Söz konusu Senet’te, ülkelerinde ulusal azınlıklar bulunan katılımcı devletlerden, bu azınlıklara mensup bireylerin yasa önünde eşit haklarına en önemlisi de kendi kaderini tayin hakkına saygı göstermeleri ve temel özgürlüklerden yararlanmaları için tam fırsat tanımaları istenmektedir.742

Azınlıklar sorunu, Soğuk Savaş’ın bitişi ve komünizmin çöküşü ile tekrar dünya gündemine gelmiştir. Özellikle etnik milliyetçiliğin artması, azınlık haklarını uluslararası gündemin ön sıralarına taşımıştır. Bu süreçte, azınlıkların varlıkları ve kültürel kimliklerini koruma hakkına sahip olduğu inancı pekişmiştir. Bu haklarını korumak adına organize olabilecek, siyasi temsillerini sağlayarak yönetime katılabileceklerdir. Devletlerin azınlıkların ayrımcılığına ve zorunlu asimilasyonuna karşı önlemler alması gerekmektedir. Bölgesel bir topluluk durumu söz konusu olan azınlıklara özerklik verilmesi mümkün olabileceği gibi bu tamamen iç mesele olarak o devletin inisiyatifindedir.743

Komünizm sonrası geçiş döneminde, milliyetçiliğin yükselişiyle kimi azınlık grupları, kendi kaderini tayin hakkı talepleri doğrultusunda ana devletten ayrılarak kendi devletlerini kurma girişiminde bulunmuşlardır.744

Ancak, belirli bir ülkede bulunan azınlıkların sırf bu farklılıklarına dayanarak ayrılmaları uluslararası hukuk tarafından kabul görmemektedir. Hem devletlerin hem de hukuk uzmanlarının genel yaklaşımı azınlık haklarının ayrı bir devlet kurma noktasına varmaması gerektiği yönündedir.745

Kendi kaderini tayin hakkını konu alan hiçbir uluslararası belgelerde bu hakkın öznesi olarak azınlıklar zikredilmemiştir. Azınlıklara

nedeniyle ayrımcılık yasağı ile bağlantılı olarak dolaylı şekilde etnik, din ve dil azınlıklarının himayesini kapsamaktadır. Arsava, “Azınlık Kavramı …”, s. 83.

739 Okutan, Çağatay, “Teori ve Uluslararası Metinlerde Azınlık Tanımı”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler

Fakültesi Dergisi, Cilt: 59, Sayı: 2, Ankara: 2004, s. 68.

740 “Etnik, dinsel veya dilsel azınlıkların bulunduğu bir devlette, böyle bir azınlığa mensup bulunan kişiler

grubun diğer üyeleri ile birlikte toplu olarak kendi kültürel haklarını kullanma, kendi dinlerinin gereği ibadeti etme ve uygulama veya kendi dillerini kullanma hakları engellenmez.” BMEM, “Kişisel …”, s. 11.

741 Batalla, a.g.e., s.7. 742 Okutan, a.g.e., s. 70.

743 Arsava, “Azınlık Hakları …”, s. 61-62. 744

Şahin, a.g.e., s. 46.

atıfta bulunulan belgeler azınlık haklarının korunmasını konu almaktadır.746

Bundan dolayı koruma özelliği ön plana çıkmaktadır ve azınlık himayesi özel bir insan hakları garantisidir. Bu nedenle azınlık korumasının amacı belli bir ölçüde de içsel kendi kaderini tayin hakkını gerçekleştirmektir.747

Azınlık hakları, uluslararası arenada insan hakları kategorisinde yer alır ve onlar için koruma söz konusudur. Yani azınlık hakları, bağımsız olma ve kendi kaderini tayin hakkından ziyade genel olarak “korunma” hakkıdır. Uluslararası azınlıkların korunmasından anlaşılan genel olarak belirli bir gruba mensup bireylerin haklarının korunmasıdır. Diğer bir ifadeyle, kolektif bir hak olarak grup hakkı niteliğinde bir korumanın varlığı kabul görmemektedir. Grup hakları olarak tanımaktan kaçınılmasının nedeni kendi kaderini tayin hakkı varlığının ortaya çıkması ihtimalinden ileri gelir.748

Sonuç olarak, azınlık hakları koruma sistemine dayalıdır ve ülkesel bütünlüğü bozma girişimlerine izin verilmez. Bir yerde düzen çöktüğünde, ilk olarak azınlıkların korunması ile ilgili emniyet tedbirleri ortadan kalkmaktadır. Bundan dolayı, uluslararası topluluğun azınlıklara yönelik yaşanan çok yaygın insan hakları ihlallerini düzeltmek için bir ülkeye müdahalesi genelde haklı görülmektedir. Buna karşı çıkanlar, bu durumun ülkesel bütünlüğü tehlikeye atacağı görüşündedirler. Tüm bu sorun ve ikilemlerin ülkesel bütünlüğün korunması, demokrasinin geliştirilmesi, farklılıkların korunması ve adil dağılımı temel alacak şekilde ekonomik refahın arttırılması esasları çerçevesinde çözüme kavuşturulması azınlık haklarının korunması ve ülkesel bütünlüğün gözetilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.749

Kendi kaderini tayine hakkı, halklara tanınmıştır ve azınlığın doğrudan böyle bir hakkı vardır demek mümkün değildir. Günümüzde ulus devleti zayıflatan küreselleşme, onun karşısında azınlıkları güçlendirmesine750

rağmen, bu hak henüz azınlıklar için geçerlidir denilemez.751 Küreselleşmenin etkisi azınlıkların içinde yaşadıkları devletten ayrılmalarının zorlaşması ya da kolaylaşması şeklinde değil, yaşam standartlarının iyileşmesi şeklinde değerlendirilmektedir.

746 Örneğin; Avrupa Konseyi’nin Şubat 1995’te kabul edilip 1 Şubat 1997’de yürürlüğe giren Ulusal Azınlıkların

Korunması Çerçeve Sözleşmesi’ne göre azınlıkların asimilasyona karşı korunma, ayrımcılığa maruz kalmama, eşit muamele görme ve devlet yaşamına katılma hakları vardır. Bu haklar arasında kendi kaderini tayin hakkı sayılmamıştır.

747

Arsava, “Azınlık Kavramı …”, s. 115.

748 Arsava, “Azınlık Kavramı …”, s. 70.

749 Kurubaş, Erol, “Etnik Sorunlar: Ulus-Devlet ve Etnik Gruplar Arasındaki Varoluşsal İlişki”, Doğu Batı, Yıl:

11, Sayı: 44, Şubat, Mart, Nisan: 2008, s. 37.

750 Kurubaş, “Asimilasyondan ...”, s. 106.

751 Bu ayrımın esas nedeni, kendi kaderini tayin hakkının, özünde bir halkın kendi siyasi konumunu belirleme

hakkı olmasına karşılık; azınlık haklarının daha ziyade kimliklerini kabul ettirme hakkı niteliğinde olmasıdır. Fakat azınlık hakları, içsel kendi kaderini tayin hakkıyla ilişkilendirilebilmektedir. BEŞE, Ertan, Terörizm,