• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM III: ATÛFÎ’NİN KEŞFÜ’L-MEŞÂRİK ADLI ESERİ’NİN TAHLİLİ 39

3.7. Hadîsleri Şerh Metodu

3.7.1. Hadîsleri Yorumlamada Bütüncül Yaklaşımı

2.7.1.5. Aynı Konudaki Farklı Rivayetleri Bir Araya Getirmesi

Bir hadîsin daha iyi anlaşılması için aynı konudaki hadîsleri bir araya toplamanın yanı sıra ilgili hadîsin Hz. Peygamber’den rivayet edilen bütün hadîslerle birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü Hz. Peygamber’in söz ve davranışlarında insicam vardır; hayat boyu yaptıkları ile söyledikleri arasında bir çelişki görülmemiştir. Doğrusu Müslümanların ilk dönemlerden itibaren hadîsleri anlama çabalarına baktığımızda az ya da çok bu gayretleri göstermiş oldukları görülmektedir. Yahyâ b. Maîn’in (ö. 233/848), “Şayet biz, bir hadîsi otuz vecihten yazmazsak, onun ne ifade ettiğini anlayamazdık” ve Ahmed b. Hanbel’in (ö.241/855) “Bir hadîsin bütün tarîklerini bir araya getirmediğiniz sürece, onu anlayamazsınız. Hadîsin farklı tarîkleri birbirini tefsir eder, açıklar”427

sözlerinden rivayetlerin bir araya getirilerek mukayese edilmesinin ilk dönemlerden itibaren kullanılan bir yöntem olduğu anlaşılmaktadır.

Zaman zaman aynı konudaki bazı rivayetleri bir araya getirerek, rivayetlerin temas ettiği müşterek muhtevayı tespit etmeye çalışan Atûfî,“Her peygamberin bir duası

424

Atûfî, Keşfü’l-Meşârik, Süleymaniye Ktp. Hacı Selim Ağa, nr. 230, vr. 197b-198b.

425Ebû Muhammed Muhyissünne el-Hüseyn b. Mes‘ûd b. Muhammed el-Ferrâ’ el-Begavî, Me‘âlimü’t-tenzîl, thk. Muhammed Abdullah en-Nemr v.dğr. Beyrut, 1997, I, 74.

426

Atûfî, Keşfü’l-Meşârik,Süleymaniye Ktp. Hacı Selim Ağa, nr. 230, vr.14a.

427

Hatîb el-Bağdâdî, el-Câmi‘ li-ahlâki’r-râvî ve âdâbi’s-sâmi‘, thk. Mahmud Tahhân, Riyad: Mektebetü’l-me‘ârif, II, 212.

vardır. Ben duamı kıyamet gününde ümmetime şefaat için sakladım”428

hadîsini şerh ederken bu konuda farklı lafızlarla çok sayıda rivayetin bulunduğunu, bunlardan birisinde Hz. Peygamber’in “Her nebinin kabul edilecek bir duası vardır. Onun bu

duası kabul edilerek istediği ona verilmiştir. Ben ise duamı kıyamet gününde ümmetime şefaat etmek üzere sakladım”429

buyurduğunu naklederek, bu rivayetlerin hepsi birlikte dikkate alındığında ana temanın her peygamberin kesinlikle kabul edilecek bir duası olduğu sonucuna ulaşmaktadır.430

Atûfî, “ةلاصلا كردأ دقف ةلاصلا نم ةعكر كردأ نم/ Her kim namazın bir rekâtına yetişirse namaza

yetişmiş demektir”431

hadîsini yorumlarken burada namazın bir rekâtı değil, vaktin bir parçasının kastedilmesinin muhtemel olduğunu savunmuştur. İmam Şâfiî’nin hadîsin zahirine dayanarak sabah namazını kılarken güneşin doğması ile namazın batıl olmayacağına hükmettiğini ve görüşünü “ برغت نأ لبق ،رصعلا ةلاص نم ةدجس مكدحأ كردأ اذإ

ُسمشلا ُسمشلا علطت نأ لبق ،حبصلا ةلاص نم ةدجس كردأ اذإو هتلاص متيلف ،

هتلاص متيلف ، / Biriniz güneş batmadan

önce ikindi namazının bir secdesini yapmış ise, namazını tamamlasın. Aynı şekilde güneş doğmadan sabah namazının bir secdesini yapmış ise, namazını tamamlasın”432

hadîsiyle ve bu anlama gelen daha başka rivayetlerle desteklediğini belirtmiştir. Ancak Hanefîler’in, sabah namazını kılarken güneşin doğmasıyla namazın batıl olacağına hükmettiklerini, bu hadîsi namazın bir rekâtına yetişmek anlamında değil, namaz vaktinin az ya da çok bir bölümüne yetişen kişiye namazın farz olacağı şeklinde te’vil ettiklerini ve görüşlerine Ukbe b. Âmir’in (ö.58/678) rivayet ettiği şu hadîsi delil gösterdiklerini ifade etmiştir. اهيفىّلصُن نأ للها لوسر انانّ تاقوأ ةثلاث" برغت تىح فيضت ينحو لوزت تىح الهاوز دنعو عفترت تىح سمشلا عولط دنع ،اناتوم اهيف برقن نأو / Üç vakit vardır ki,

Resûlüllah o vakitlerde bize namaz kılmayı ve ölülerimizi defnetmeyi yasakladı. (Bu vakitler) güneşin doğuşundan yükselmesine, tepe noktasında iken (batıya)

428Müslim, “Îman”, 341.

429Müslim, “İman”, 339.

430

Atûfî, Keşfü’l-Meşârik, Süleymaniye Ktp. Hacı Selim Ağa, nr. 230, vr. 147a.

431Buhârî, “Mevâkîtu’s-salât”, 29; Müslim, “Mesâcid”, 30.

meyletmesine, batmaya meyletmesinden batıncaya kadar olan vakitlerdir.” 433

İmam Şâfiî’nin delil gösterdiği hadîse istinaden Hanefîler hariç, diğer bütün âlimler sabah veya ikindi namazını kılan bir kişinin güneşin doğması veya batması ile namazının batıl olmayacağı görüşündedirler. Ancak Hanefîler ikindi ile sabah namazının durumunu ayırmış; ikindi namazının aksine, sabah namazını kılan bir kişinin güneşin doğması ile namazının batıl olacağını savunmuşlardır. Hanefîler ikindi namazından sonra güneşin batmasıyla namaz kılınabilecek başka bir vaktin girdiğini, fakat sabah namazından sonra namaz kılınacak bir vaktin olmadığını, bunun için Hz. Peygamber’in sabah namazını kaza edeceği zaman güneşin yükselmesini beklediğine dair Zeyd b. Eslem’in (ö. 136/754) rivayet ettiği şu hadîsi delil olarak göstermişlerdir:

“Resûlüllah (s.a) bir gece Mekke yolunda seyahat ederken mola verdi ve Bilâl’i namaz için kendilerini uyandırmak üzere görevlendirdi. Bilâl ve gruptakiler güneş doğuncaya kadar uyuya kaldılar. Güneş doğunca uyandılar ve telaşa kapıldılar. Resûlüllah (s.a) arkadaşlarına, hayvanlarına binmelerini, bu vadiden ayrılmalarını bir müddet sonra da mola vermelerini ve abdest almalarını emretti. Bilâl’e de namaz için ezan okumasını veya kamet getirmesini emretti. İnsanlara namaz kıldırdıktan sonra onlarda gördüğü telaş ve korku üzerine şunları söyledi:

-Ey İnsanlar! Yüce Allah, ruhlarınızı almıştı. Eğer dileseydi, zamanında bize onu iade edebilirdi. Binâenaleyh, biriniz namaz kılmadan uyur veya namaz kılmayı unutur, sonra da uyanıp hatırlarsa, namazı vaktinde kıldığı gibi kılsın. Sonra

Resûlüllah (s.a), Hz. Ebû Bekir’e döndü ve; Bilâl (nafile) namaz kılarken şeytan

gelip onu da uyuttu. Bir bebeğin pışpışlanıp uyutulması gibi, uyuyuncaya kadar adeta Bilâl’i de pışpışladı. Sonra Bilâl’i çağırdı. Bilâl Resûlüllah’a (s.a), tıpkı onun

Hz. Ebû Bekir’e söylediği gibi söyledi. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir; şehadet ederim ki sen Allah’ın Resûlüsün, dedi.” 434

433İbnü’l- Hümam, Kemâleddîn Muhammed b. Abdülvâhid, Fethu’l-kadîr, y.y: Dâru’l-fikr, t.y. I, 231-232. Bu rivayet farklı lafızlarla şu şekilde rivayet edilmiştir: “ َّنهيف َرُ بْقَ ن وأ ،َّنهيف يِّلصُن نأ اناهني-ملسو هيلع للها ىلص- للها ُلوسر ناك تاعاس ثلاث

ةغِزاب سمشلا عُلطت ينح :اناتوم

َبُرْغت تىح بورغلل سمشلا فَّيضت ينحو ،سمشلا ليتم تىح ةيْهظلا ُمئاق ُموقي ينحو ،عفترت تىح / Resûlüllah, üç vakitte; güneş

doğmaya başladığı andan itibaren yükselinceye kadar, güneş tepede iken batıya meyledinceye kadar, güneş batmaya başladığı andan batıncaya kadar namaz kılmaktan veya ölülerimizi gömmekten bizleri nehyetti.”

Müslim, “Müsâfirîn”, 51; Ebû Dâvûd, “Cenâiz”, 55; Tirmizî, “Cenâiz”, 41; Nesâî, “Mevâkît”, 31.

Atûfî, “ةلاصلا كردأ دقف ةلاصلا نم ةعكر كردأ نم/ Her kim namazın bir rekâtına yetişirse namaza

yetişmiş demektir”435

hadîsinin başka tarîklerlede rivayet edildiğini belirterek bu rivayetlerden birinde ماَمِْلإا َعَم ziyadesi bulunduğunu,436

bu nedenle hadîsin bu ziyade ile “Her kim imamla beraber namazın bir rekâtına yetişirse namaza yetişmiş

demektir” 437 şeklinde de anlaşılma ihtimalinin mümkün olduğunu ifade etmektedir.438