• Sonuç bulunamadı

AYDIN İLİNDE FAALİYET GÖSTEREN BİR AİLE İŞLETMESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: “HEDEF KAUÇUK” ÖRNEĞİ

Belgede 2. Aile İşletmeleri Kongresi (sayfa 175-179)

DEĞERLENDİRME

5. AYDIN İLİNDE FAALİYET GÖSTEREN BİR AİLE İŞLETMESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: “HEDEF KAUÇUK” ÖRNEĞİ

Aile işletmelerinin değerlendirilmesinde çalışmamızda inceleyecek olduğumuz işletme, Aydın İli’nde, Mehmet GÜNGÖR tarafından 1955 yılında kurulmuş ve o yıllardan beri her türlü plastik ve kauçuk mamulleri imal eden bir aile işletmesidir. 1990’lı yıllara kadar Anonim Şirket (A.Ş.) olarak kurucu baba ve oğulları ile faaliyet gösteren işletme, babanın ölümünden sonra A.Ş. feshedilerek, ikinci kuşak iki oğul kendi işletmelerini kurmuşlardır. Söz konusu işletmeyi günümüze taşıyan şu an ki sahibi, ikinci kuşak oğul ise üçüncü kuşak oğul ile faaliyetlerine devam etmektedir.

5.1. ÇALIŞMANIN AMACI VE ÖNEMİ

Çalışmanın amacı aile işletmelerinde kuruluşun oldukça zor bir süreçten oluştuğunu ancak bu zor süreç sonunda yaşananların bu tür işletmeleri kolaylıkla tasfiyenin eşiğine getirdiğini, bu sona yaklaşımın da geç fark edildiğini, bu işletmelerde yaşanan çatışmaların bu olumsuz gidişi fark etmeyi engellediğini ortaya koymaktır. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; ülkemizde şirketlerin %90’lık bölümü aile şirketidir. Bu nedenle bu tür işletmelerin yapılarının sağlam oluşturulması sistemli bir yönetimin kurulması sağlıklı kurumlar için kaçınılmazdır.

5.2. ÇALIŞMANIN SORULARI VE KAPSAMI

Çalışmanın soruları üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm soruları işletmeyi, işletmenin geçmişine yönelik bilgilerin edinilmesini sağlayan sorulardır. İkinci bölüm soruları işletmenin sektördeki güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenmesine yönelik hazırlanmıştır. Üçüncü bölüm sorular ile temsilcilerin aile işletmelerine ve kurumsallaşmaya bakış açıları değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

yönelttilmiştir. Temsilcilere işletmenin geçmişi, şimdisi, geleceği ve birbirlerine bakış açıları hakkında çeşitli sorular sorulmuştur.

5.5. SORULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Kuşak temsilcilerine “Sektöre ait üstünlükleriniz nelerdir?” diye sorulduğunda, kuşak temsilcilerinin ortak noktaları yakaladıkları ve tüm temsilcilerin Türkiye’de bu işi yapan sayılı firmalardan olduklarını, faaliyet gösterdikleri bölgede ise tek firma olduklarını ifade etmişlerdir.

Temsilcilere neleri iyi yaptıkları sorulduğunda, bu konuda da ortak pek çok konuya dikkat çekmişlerdir. Kalite konusunda oldukça iyi olduklarını belirtmişler, kalıp bilgisinde de oldukça iyi oldukları için müşterilerin talep ettiği özel imalatları da rahatlıkla cevap verebildiklerinin altını çizmişlerdir. Ürünlerinin TSE kalite garantisinde olduklarını, bunun da pazarda kendilerine artı puan olarak döndüğünü belirtmektedirler. İkinci kuşak temsilcisi Sayın Eyüp GÜNGÖR, sadece üretilen ürünlerin kalitesinin güvence altına alınması, piyasa hakimiyetine yetmeyeceğini, bu nedenle söz konusu işletmenin sisteminin de bir garanti altına alınmasının gerekli olduğunu söylemiştir. Bu nedenle ISO çalışmalarına hız verilmesi gerektiğini savunmaktadır.

Temsilcilere, işletmede gördüğünüz eksikliklerin neler olduğu sorulduğunda, taraflardan farklı yanıtlar aldık. İkinci kuşak temsilci Sayın GÜNGÖR, örgüt içi organizasyonu kurmakta geciktiklerini, kendisi olmadan da işlerin sorunsuz gitmesine sebep olacak mekanizmanın kurulmasında yavaş hareket ettiklerini ifade etmiştir. Personel temininde güçlük çektiklerini, bunun da nedeninin uyguladıkları ücret politikasından kaynaklanabildiğini düşündüğünü anlatmıştır. Üçüncü kuşak temsilci Sayın GÜNGÖR, personeli ellerinde tutmakta güçlük yaşadıklarını belirtmiş ancak bunun sebebi hakkında bir bilgi vermemiştir. Pazarlama konusunda yetersiz olduklarını, ne kadar iyi üretirlerse üretsinler pazarlama ayağı eksik olunca amaca ulaşmanın güçleştiğini ifade etmiştir.

Sektöre ait güçsüz ve zayıf yönleri sorulduğunda, temsilcilerden ortak cevaplar alınmıştır. Teknolojiyi takip edememeleri en zayıf yönleri. Bunun sebebi de yatırım için gerekli fon kaynaklarını iyi araştıramamaları ve borca girmekten kaçınmaları gelmektedir. Öz kaynakları ile yatırımı gerçekleştirmeye çalışmaları ise zaman almaktadır. Yatırımı yabancı fon kaynaklarıyla gerçekleştirecek sağlıklı bir finansal analiz kontrolüne ihtiyaçları vardır. Bunun yanında dışarıdan işletmeye katılanlara güvenleri yoktur. Yönetici vasfında kimseyi kabul edememekte, gerek kasa kontrolünün gerekse yönetimin aile bireylerinde toplanmaktadır. Ancak bunların kırılması gerektiğinin de bilincindedirler.

Neleri kötü yaptıkları sorulduğunda, ikinci kuşak temsilci, güne başlarken toplantı yapamadıklarını, işletme içinde işbölümü yapmakta yetersiz kaldıklarını, diğer kuşak temsilcileri ile fikir alışverişinde yetersiz olduklarını dile getirmişledir. Üçüncü kuşak temsilci ise, üretim bölümünde iş akışının sistemli biçimde gerçekleştirilemediğini, uzmanlık alanları dışında da sadece müşteriyi memnun etmek adına işler alındığını ifade etmiştir.

Kuşak temsilcilerine, birlikte çalıştığınız aile bireyi kişiyle hangi konularda sorun yaşadıklarını önem sırasına göre sıralamaları istendi. Bu soruyu kuşak temsilcileri çok net cevap vermekten kaçındıkları gözlendi. İkinci kuşak temsilci, işletme içi iletişimsizlikleri ve kurumsallaşmanın önündeki engelleri sorun olarak ortaya koyarken, üçüncü kuşak temsilci, günümüz şartlarına ikinci kuşağın ayak uydurmakta güçlük çektiğini, kendilerini dinlemediklerini bu nedenle zaman zaman sorun yaşadıklarını dile getirmiştir.

Kurumsallaşmanın gerekli olup olmadığı sorulduğunda ikinci kuşak Sayın GÜNGÖR, kurumsallaşmanın işletmenin ömrünü uzatacak ve diğer kuşaklara aktarımını sağlayan bir unsur olarak gerekli olduğunu söylerken, üçüncü kuşak temsilci Sayın GÜNGÖR, kurumsallaşmadan önce daha önemli işlerin yerine getirilmesi gerektiğini savunmaktadır.

“Aile işletmelerinde yaşanan sorunları ortadan kaldırmak için neler yapılabilir?” sorusuna taraflar kısa ve net cevaplar vermiştir. Üçüncü kuşak temsilcisi, ikinci kuşak

temsilcilerinin kendilerini dinlemelerini, teknolojik yeniliklere açık olmaları gerektiğini ifade etmiştir. İkinci kuşak temsilci ise, üçüncü kuşağın henüz öğrenecek çok şeyleri olduğunu kabul etmeleri gerektiğini, öğrenme safhasının ancak okul bittikten sonra başladığını, bu nedenle, ustadan, babadan, personelden bile çok şeyin öğrenilebileceğini kabul etmeleri gerektiğini ifade etmiştir. Öğrenme safhası nerde olursa olsun uzun ve zor bir süreçtir. Bu nedenle sabırla, dikkatle söz konusu iş ve sektörle ilgili hassas noktalar öğrenilmeli, müşteri ilişkileri hakkında bilgi edinilmelidir. İkinci kuşak Sayın GÜNGÖR’e göre bazen uzun yıllardır müşteriniz olan birini memnun etmek için hiç konunuz olmayan ya da sizi çok uğraştıracak bir işi yapmak zorunda kalabilirsiniz. Yani bazen birilerinin nazını çekmek gerekebilir.

SONUÇ, DEĞERLENDİRME VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Aile şirketi tanımının özünde yer alan kavramlardan biri olan mülkiyet, ailenin çoğunlukla yaptığı girişimin sahibi olmasıdır. Bu nedenle işe sahip olma, işin devamlılığı, sadece ticari bir sebep değil aynı zamanda duygusal nedenlerle de bir zorunluluktur. Yani ailenin çıkarları ile işletmenin çıkarları uyuşmaz ya da ailenin istekleri ve ihtiyaçları ile şirketin istek ve ihtiyaçları farklılıklar arz edebilir. Aile bireylerinden oluşan işletmelerde, çoğu kez aile içinde yaşanan sorunlar yansıtılır. Ya da işletmede yaşanan sorunlar, aile bireyi olmalarından dolayı farklı boyutlara taşınmaktadır.

Her işte çalışanlarla patronlar arasında sorunlar yaşanır. Ancak aile işletmelerinde çalışanlarla patronların aile bağı olması işi biraz daha karmaşık bir hale gitmektedir. İşte yaşanan sorunlar nedeni ile bireylerin birbirine dışarıda da soğuk bakması, hem işi, hem de ailenin diğer fertlerini huzur etmektedir. Profesyonelliğin şartı da sorunu sorun bölgesinde bırakmayı gerektirir. Bunu başaramayan girişimciler, kurumsallaşamazlar ve işleri kişiler bağlı olarak yürütmeye çalışırlar.

Aile işletmelerinde yönetimden kaynaklanan eksiklikler ancak sağlıklı bir işletme yönetimi ve stratejik yönetim uygulamaları ile mümkündür. Bunu da ancak profesyonel, işin eğitimini almış, işletme bilgisine sahip uzmanlarca yapılması mümkündür. Yaşanan her olayın bir standardı ve her davranışın bir kontrolü olmalıdır. Yapılan hatalar ya da davranışlar zaman zaman bu uzmanlar eşliğinde tartışılmalı, sorunlu konularda dikkat edilecek noktalar göz önüne çıkartılmalıdır.

Aile işletmelerinde her davranışın, her olayın, her ticari eylemin bir duygusal bir de mantıksal yönünün olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle hem bireyleri ruhsal ve duygusal açıdan en yüksek seviyede mutluluğa ulaştıracak, hem de ticari anlamda onları en kârlı noktalara taşımak oldukça güçtür. İkisinin aynı anda olması kimi zaman çıkarların da çakıştığı noktalara denk geldiği için her zaman sorunlar yaşınır. Önemli olan sorunların duygusal ve ruhsal boyuta taşınmaması ve her şeyin ticari birer faaliyet olduğunun unutulmamasıdır.

Eğer taraflar, kurulan aile işletmelerinden bekledikleri hedefin ne olduğunu, amaçlarını kesin olarak belirlerlerse, çıkarlar çakışmayacak ve sorunların seyri daha net ortaya çıkacaktır. Aslında her iki tarafta bu işletmeden para kazanma amacını içindelerse, bu amaca ulaşmak için seçecekleri yol da pek çok açıdan ortak olacaktır. Bu yolların seçiminde tecrübesi olanların işe yeni başlayanlar tarafından dikkatle izlenmesi ve sormaktan çekinmemeleri gerekir. Sormak işi bilmemek değil, öğrenmek çabasında olunduğunu gösteren bir unsurdur.

Bir şirketi ayakta tutan unsur sadece kârlılık değil, şüphesiz diğer şirket paydaşlarının da kendilerini şirket için önemli ve tamamlayıcı bir parça olarak görmeleridir. Kapıda duran güvenlik görevlisinden, en tepedeki müdürüne kadar eğer insanlar kendilerini çalıştıkları kurumun bir parçası olarak görebiliyorlarsa ait olma duygusu gelişir, o kuruma karşı sadakat oluşur. Bu durum da ancak adaletli bir yönetim ile sağlanır. Adil yönetilen aile şirketleri için şayet varislerin

Kurumların başına geçen veliahtların yardıma ihtiyaç duyduklarında her zaman çağırabilecekleri aileden kişiler etraflarında olmayabilir. Bu nedenle, şirket içi dinamikleri ve işi iyi bilen ve kuruma yıllarını vermiş deneyimli çalışanların, nepotik terfi ve atamalarla motivasyonlarının kırılmamasına yönelik önlemler alınmalı ve aile şirketleri kalıcı olabilmek için kurumsallaşmalıdırlar

Aile işletmeleri incelendiğinde, birçoğunun amaçlarının kurumsallaşma olduğu ve bu süreçte de işletmelerinde bütçe sistemi kurmayı hedefledikleri gözlenmektedir. Birçok aile işletmesi bütçe sistemi kurma çalışmaları süresice bütçelemenin temel prensiplerine uymadıklarından olumsuz sonuçlarla, boşa harcanan zamanla, değer yaratmayan faaliyetler ve yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalabilmektedirler.

Temel sorunları kurumsallaşamamak ve profesyonellerle geçinememek, arkadan gelen kuşağın yetişmesi, yetki devri öncelikle sıralanabilir. Diğerleri işlerin tanımlanamaması, yönetmelik ve benzeri kuralların yerleşememesi, aile sorunlarının işe yansıtılması, insanlara güven duyulmaması, çekirdekten gelme alışkanlıkların aşılamaması, teknolojiyi izleyememe, profesyonelleri küçük görme, aile üyelerine gereksiz konumlar verilmesi, bütçeleme, öngörü, stratejik planlama gibi yönetim fonksiyonlarını uygulayamama, kişisel çıkarların öne çıkması, yetersiz eğitim alınması, toplantıların aile sohbetlerine dönüşmesi .

Aile işletmelerinde sorunun niteliği ne olursa olsun, çözüm bırakıp gitmek olmamalıdır. Sitemi kurumsallaştırmak için elden gelen yapılmalı, dışarıdan gelene uzman ve yöneticilerin yolu açılmalıdır. Sizin görmediğiniz pek çok şeyi göreceklerinden emin olun. Diğer aile bireylerine ve yöneticilerinize güvenin. Yetki devri, sizin işten elinizin ayağınızın çektirilmesi değil, işleri daha kolay idare edebilmeniz için Dünya’nın kabul ettiği bir sistemdir.

Sonuç olarak aile işletmelerin, diğer işletmelerden farklı bir misyonu vardır. Yıllardır bir çabanın, bir emeğin, yenilgiler sonrasında alınan zaferlerin bir bütünüdür aile işletmeleri. Bu nedenle bu işletmelerin ticari faaliyetlerini ve isimlerini devam ettirmeleri, sadece bir kâr kazanma amacı için değil, adın yürümesi, firma isminin devam etmesi ve piyasa içindeki saygınlığının korunması için de zorunluluktur. Bazılarımızın işlerini seçme şansları yoktur. İşler kurulur, genişletilir ve birilerine devretmek hayali ile çalışılır. Yani işler bazılarımızı bekler. Okurken, askerdeyken, evlenirken. Yapılacak şey, mevcut duruma ayak uydurmak ve elimizden gelen en iyi şeyi örnekler varken, hatalar düzeltilebilecekken dört elle sarılmaktır. Aile işletmeleri sahipleri, pek çok kişiden çok daha şanslı olduğunuzu unutmayız. Birinci kuşak, işi geliştiren, büyüten bir nesil vardır arkanızda. İkinci kuşak, işi sizden daha eğitimli, daha uzman biçimde alacak bir kuşak bekliyor sizi. Üçüncü kuşak, sizin işiniz biraz daha zor. Yaklaşık elli yıllık bir miras size devrediliyor. Dikkatli olun.

KAYNAKLAR

KARALAR, Rıdvan, (2005). “Genel İşletme Temel Bilgiler İşlevler”, 381 s. Eskişehir. FINDIKÇI, İ., (2005). “Aile Şirketleri” 394 s. İstanbul.

ŞİMŞEK M. Şerif, (2002) “Yönetim ve Organizasyon” 439 s., Konya

ÜLGEN Hayri, MİRZE S. Kadri (2004) “İşletmelerde Stratejik Yönetim”, 643 s. İstanbul ÖGER, Ayşe, (2003) “Ayna” “Nepotizm” Dünya Gazetesi

Belgede 2. Aile İşletmeleri Kongresi (sayfa 175-179)