• Sonuç bulunamadı

AİLE ŞİRKETLERİNDE BAŞKACILIK VE KORUMA: VEKÂLET MALİYETLERİ

Belgede 2. Aile İşletmeleri Kongresi (sayfa 88-96)

Aylin ATAAY Galatasaray Üniversitesi

İİBF İşletme Bölümü

Çırağan Caddesi No:36 Ortaköy İstanbul Tel: (0212) 227 44 80

Faks: (0212) 2582283 e-posta: aataay@gsu.edu.tr

ÖZET

Çalışmanın amacı aile sahipliğinin şirketlerde yarattığı vekâlet sorunlarının araştırılması sürecinde aile şirketlerinde karşımıza çıkan başkacılık ve koruma özelliklerini yorumlamak ve ampirik çalışmalara bu konuda yol gösterebilmektir. Aile şirketlerinde karşılaşılabilecek vekâlet sorunları diğer şirketlerin karşılaştıklarından çok farklı olabilmektedir. Aile şirketlerinin ekonomik olduğu kadar ekonomik olmayan amaçlar için de kurulmaları, çıkar ilişkilerinin aktörlerinin farklı ve şirket işleyişi ve performansı üzerinde etkilerinin farklı olması bu farklılığın temel nedenlerini oluşturmaktadır. Stratejik yönetimin önemli teorilerinden olan vekâlet yaklaşımı çerçevesinde aile şirketlerinin dinamikleri incelendiğinde başkacılık ve koruma özelliklerinin aile şirketlerinde vekâlet maliyetlerini hem azaltabilecek hem de çoğaltabilecek etkisi olduğu gözlemlenmektedir. Vekâlet teorisinin bu çift yüzlülüğü ve olası etkisi nedeniyle aile dinamiklerinin şirket yönetim yapısı ve tarzı üzerindeki etkisi, aile şirketlerinin kendine özgü özellikleri ve şirkette görev alan aile üyelerinin özellikleri incelenmeli ve yorumlanmalıdır. Aile birimi, işletme sistemi ve bireyler çok farklı özellikler taşıyabilmektedir, genelleme yapabilmek mümkün değildir. Her bir sistemin iç dinamiklerini ve karşılıklı etkileşimlerini iyi çözümlemek ve yorumlamak gerekmektedir. Aile şirketinin ölçeği, yaşı, hayat eğrisinin hangi evresinde olduğu, şirket sahiplik yapısı ve aile üyelerinin şirkette istihdam düzeyi ve yeri değişkenleri de başkacılık ve korumanın etkilerini ölçen araştırmalarla dikkate alınması gerekmektedir.

Giriş

Birçok ülkede ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde ekonomik faaliyetlerin büyük bir çoğunluğunun aile şirketleri tarafından gerçekleştirildiği gözlemlenmektedir (Gomez-Mejia, Nunez-Nickel & Gutierrez, 2001; Chrisman, Chua & Steier, 2000). Ekonomi ve işletme hayatı üzerinde böylesine etkin bir rolü olan aile şirketleri akademik dünyanın da oldukça fazla ilgisini çekmiştir ve bu alanda yapılan çalışmalar gün geçtikçe artmakta ve çeşitli teori ve yaklaşımlar aile şirketleri bakış açısından değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Bununla beraber birçok araştırmacının aile şirketlerini aile sahipliğinde olmayan diğer işletmelerden ayıran özelliklerini belirleyerek, teori ve araştırma sonuçları ile açıklayamadıkları için bir aile işletmesi ortak tanımı üzerinde uzlaşamadıkları ve aile şirketlerini incelemek için çeşitli araştırmacılar tarafında kullanılan stratejik yönetim, örgüt teorisi, ekonomi, sosyoloji, psikoloji ve antropoloji kökenli yaklaşımların bütünleştirilebilmesine yardımcı olabilecek teorik bir çatının oluşturulamadığını da söylemek mümkündür (Chrisman, Chua & Sharma, 2005). Son 10 yılda 44 farklı araştırma makalesi aile işletmesi için araştırma yaklaşımlarına bağlı olarak 44 farklı tanım verdiği gözlenmiştir (Habbershon & Williams, 1999). Bir şirketin aile şirketi olarak tanımlanabilmesi için ailenin sahiplik yapısına ve yönetimine katılımı yeterli değildir. Aile şirketlerini, aile sahipliği ve yönetiminde olmayan diğer şirketlerinden ayıran en önemli özellikler, aile şirketlerinde firmanın stratejik yönelimi üzerinde sahip ailenin etkisinin olması, ailenin kontrolü elinde tutma isteğini, şirket işleyişinin kendine özgülüğünü, aile içi dinamiklerin şirket yönetimini de yansıması ve ailenin katılımı ve etkileşimiyle ortaya çıkan benzersiz ve sinerji yaratan kaynak ve yetenekleri sayabiliriz (Chrisman, Chua & Sharma, 2005).

Görüldüğü üzere birçok alanda aile şirketleri aile sahipliğinde olmayan şirketlerden farklılık göstermektedir. (Chrisman, Shua & Sharma, 2005). Bu kavramsal çalışmanın amacı ise vekâlet teorisi kapsamında ele alınan başkacılık ve kendini koruma kavramları ve aile şirketlerinin başarı veya başarısızlıkları üzerindeki olumlu veya olumsuz etkilerini ve bu etkileri oluşturan ailesel, organizasyonel ve bireysel unsurları kaynağa dayalı firma görüşü (Barney, 1991) ve hizmetkârlık teorisi (Davis, Schoorman & Donaldson, 1997) kapsamında da ele alarak incelemek ve gelecekte bu konuda çalışma yapacak araştırmacılara öneriler sunabilmektir.

Aile İşletmelerinde Vekâlet Maliyetleri

Tarafların farklı çıkarları olabileceği ve bilgi eşitsizliği bulunabileceği temel varsayımına dayanan vekâlet teorisi (Jensen & Meckling, 1976), bir iş ilişkisinde vekâlet veren (şirket sahip ve hissedarları) ve vekil (yöneticiler) arasındaki çıkar ilişkilerini açıklamakta kullanılmaktadır. Bu teori, hissedarların vekilleri olan yöneticilerin hissedarların refah düzeylerini maksimize etmeyecek davranışlarda bulunup, kararlar alabileceklerini varsaymaktadır (Daily, Dalton & Rajagopalan, 2003). Vekâlet teorisinin temel fikri şirkette ortaklığı olmayan yöneticilerin sahip- yöneticiler kadar işleri dikkatli ve gayretli bir şekilde takip etmeyecekleri (Chrisman, Chua & Litz, 2004), vekillerin aldıkları riskler sahipler tarafından parasal olarak tam karşılanmazsa bunu şirkete zarar verecek şekilde kendilerinin yapacakları ve karar verme yetkisinin vekile devir edilmiş olması nedeniyle yönetici ve sahip arasında bilgi asimetrisinin bulunacağıdır (Schulze et al., 2001). Bu kapsamda, sahiplik ve yönetimin birbirinden ayrılması nedeniyle ortaya çıkan çıkar çatışmalarını vekâlet veren- vekil sorunları, bu sorunları gidermek ve vekil yöneticiler ile vekâlet veren sahiplerin çıkarlarını ortak bir paydada birleştirmek için geliştirilen tüm faaliyet, özendirici ve sistemlere yapılan harcamaları ise vekâlet maliyetleri olarak tanımlamak mümkündür (Chrisman, Chua & Sharma, 2005). Şirket sahibi veya hissedarı olmayan yöneticilerin sahip- yöneticilere göre kendi bireysel çıkarlarını daha ön planda tutabileceği ve daha az özen ve

Bu kapsamda geleneksel bakış açısına göre, sahiplik ve yönetimin/kontrolün genellikle birbirinden ayrılmadığı aile işletmelerinde vekâlet maliyetlerinin söz konusu değildir veya çok düşüktür çünkü aile bireyleri akrabalık ilişkileri ve genel ahlak kuralları çerçevesinde birbirlerinin düşünürler, çıkarlarını dikkate alırlar ve korurlar (Fama & Jensen, 1983; Jensen & Meckling, 1976). Fakat diğerlerini düşünme, başkacılık, bazı vekâlet maliyetlerini düşürebildiği gibi diğer başka maliyetlere de neden olabilmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmaların sonuçları da bize aile şirketlerinde vekâlet konularının daha karmaşık olduğunu göstermektedir (Gomez-Mejai, Larraza-Kintana & Marki, 2003; Steier, 2003). Bazı araştırmacılar (Gomez-Mejia, Nunez-Nickel, & Gutierrez, 2001; Schulze et al, 2001; Schulze, Lubatkin & Dino, 2003; Steier, 2003) asimetrik başkacılığın, korumacı sahiplik yapısının ve etkin olmayan hatta şirkete zarar veren yöneticilerin korunmasının vekâlet sorunları ortaya çıkardığını ve performans açısından bunların kontrol altına alınması gerektiğini ortaya koymuşlardır. Bu açıdan, vekâlet teorisinin temel yapı taşları olan başkalarını kendi yerine daha fazla düşünme (başkacılık, alturism) ve kendi çıkarlarını müdafaa etme (kendini koruma, entrenchment) eğiliminin vekâlet maliyetleri açısından aile şirketlerini diğer şirketlerden ayıran özellikler olduğunu söylemek mümkündür. Örneğin Becker (1974) sahip- yönetici aile şirketlerinde, aile üyelerinin bireysel refahlarının bireysel çıkarlarını korumaya bağlı olmasına rağmen aile gelirlerini maksimize etme eğiliminde olduklarını belirtmiş, diğer bazı araştırmacılar da aile arası başkacılığın vekâlet sorunlarını ortadan kaldırdığını (Eisenhardt, 1989; Daily & Dollinger, 1992), yapıları daha etkin ve daha az maliyetli hale getirdiğini (Daily & Dollinger, 1992), hatta tek sahipli aile işletmelerinde vekalet maliyetlerinin sıfıra yakın olduğunu bulmuştur (Ang et al., 2000). Bununla beraber, dengesiz başkacılık eğiliminin ve koruyucu sahiplik yapısının aynı zamanda kendini kontrol sorunları yaratığını ve ikinci kuşak çocukların performansları hakkındaki birinci kuşağın önyargılı algıları, aldatıcı davranışlar, aile içi anlaşmaları yürütmekte karşılaşılan zorluklar ve aile üyelerine yapılan bazı olağan dışı ödemelerin vekâlet maliyeti oluşturduğu da saptanmıştır (Schulze et al. 2001; 2003). Özetle, bu alanda yapılan araştırmalar başkacılık ve korumanın aile işletmelerinin performansı üzerinde olumlu olduğu kadar olumsuz etkilerinin de olduğunu ortaya koymuştur (Chrisman, Chua & Litz, 2004; Chrisman, Chua & Sharma, 2005).

Başkacılık (Alturism) ve Koruma (Entrenchment):

Başkacılık- diğerlerinin de refahını düşme- davranışı aile şirketlerinde sıklıkla görülmektedir ve karar alma ve kaynak dağılımı süreçlerinde etkin rol oynamaktadır (Steier, 2003). Bazı araştırmacılar (Becker,1974; Jensen & Meckling, 1976; Eisenhardt, 1989; Daily & Dollinger, 1992) aile şirketlerinin, aile içi başkacılık olgusu nedeniyle yönetim ve kontrolün birbirinden ayrı olması sonucu ortaya çıkan vekâlet sorunları ile karşılaşmadıklarını öne sürmüşlerdir. Birçok toplumda genel ahlak kuralları aile içi başkacılığı desteklemektedir ve bu sayede bazı vekâlet maliyetlerini hafifletmektedir. Diğer aile üyeleri tarafından reddedilme, onaylanmama ve cezalandırılma olasılığının aile çıkarlarına ters düşecek davranışları engellediği, aile üyelerine karşı bencil olmayı önlediği, sadakati ve güveni arttırdığı ve aile adına zarar vermeme sosyal baskısı ve ortak aile yaşantısı nedeniyle oluşan şeffaflık nedeniyle diğer aile üyelerinin ve aile şirketinin de çıkarlarını göz ederek çalışmayı sağladığı varsayılmaktadır (Steier, 2003). Ayrıca aile üyelerinin performanslarını gözetme ve kontrol gerekliliğinin azalması ve şirket içindeki iletişimin ve işbirliğinin artması nedeniyle de aile üyeleri arasındaki bilgi asimetrisinin azalacağı ve karşılıklı bağımlılığın artacağı düşünülmektedir (Schulze et al. 2003). Bu nedenle araştırmacılar aile şirketlerini daha az maliyetli ve daha etkin örgütlenme şekli olarak tanımlamışlardır. Hatta bu nedenle biçimsel yönetişim uygulamalarının gereksiz bile olabileceğini savunmuşlardır (Jensen & Meckling, 1976). Aile şirketlerinin performansı üzerinde olumlu etkisi olan başkacılığı hizmetkarlık perspektifinin (Davis et al., 1997) yardımıyla yorumlamak mümkündür. Bu yaklaşıma göre yöneticilerin kendi bireysel hedefleri ön planda değildir, onları

şirketin psikolojik sahipleri olarak tanımlamak mümkündür dolayısıyla şirket sahiplerinin çıkarları doğrultusunda davranırlar, amaç birliği oluşturmaya çalışırlar ve işletmeyi sahip yönetiyormuşçasına titizlikle yönetirler (Corbetta & Salvato, 2004; Chrisman, Chua & Sharma, 2005). Temel prensiplerinde biri başkacılık (güven, ilişkisel sözleşmeler, finansal olmayan aile hedeflerinin yanı sıra) olan bu perspektif aile şirketinin hissedarlarının vekil olarak değil de hizmetkâr olarak davranacağı varsayılmaktadır. Diğer bir deyişle, karşılıklı başkacılık (hem yöneticilerin hem de sahiplerin karşılarındakinin çıkarlarına aynı önemi vermeleri durumu) kendini hizmetkârlık şeklinde gösterdiğinde stratejik kararları olumlu etkilemektedir (Zahra, 2003). Bu nedenle hizmetkârlık teorisine göre aile şirketlerin hedefleri, başkacılığı, güven ilişkileri ve ilişkisel sözleşmeleri diğer şirketlerden farklıdır ve farklılık şirkette çalışan aile üyelerinin ve sahip-yöneticilerin davranışlarını olumlu etkilenmekte, vekâlet maliyetlerini ortadan kaldırmakta ve dolayısıyla da şirket performansın arttırmaktadır (Corbetta & Salvato, 2004). Bu kapsamda hizmetkârlık teorisini vekâlet teorisini “özel durumu” olarak tanımlamak ve aile işletmelerini incelenmesinde vekâlet yaklaşımı yerine hizmetkârlık yaklaşımı kullanmak mümkün olabilecektir (Chrisman, Chua & Sharma, 2005).

Bununla beraber, başkacılık ve korunma eğilimleri, kendini kontrol sorunlarının ve vekâlet maliyetlerinin oluşmasına veya daha karmaşık hale gelmesine de neden olabilmektedir. Aile üyesi olan veya olmayan vekiller kendilerini koruma ve şirketteki sürekliliklerini devam ettirmek için iç denetim mekanizmalarını etkisiz hale getirme eğilimdedirler. Yöneticiler, olumsuz durumları sahip ve hissedarlardan saklama, aldıkları kararları meşru hale getirmek için danışmanlar istihdam etmek, kararlar ve aksiyonlar üzerindeki çevresel gerekirciliğin (determinizmin) baskın etkileri olduğu konusunda yönetim kurullarını ikna etmek, bilgi manipüle etmek veya filtrelemek ve bireysel bilgi ve yeteneklerine dayanan şirket stratejileri geliştirerek kendilerini vazgeçilmez kılmak gibi politikalar izleyerek kendilerini koruyabilirler. Aile üyelikleri nedeniyle oluşan duygusal bağlar, yetkinliklerinin abartılmasına neden olduğu gibi denetlemenin etkiliğini de azaltabilir. Diğer bir deyişle aile statüsü yönetici kararlarının etkinliğinin önyargılı değerlendirilmesine neden olabilir (Gomez-Mejia, Nunez- Nickel & Gutierrez, 2001). Başkacılık sorunları ise sahip yöneticinin başkalarına yardım etmeye çalışırken (örn. çocukları, akrabaları vs.) kontrolsüzlük, başına buyrukluk, gereksiz ve fazla ödeme yapma ve kaytarma gibi durumları teşvik etmeleriyle ortaya çıkmaktadır (Chrisman, Chua & Steier, 2003). Örneğin, ebeveyn başkacılığına göre, sahip yöneticilerin çocuklarına karşı gereken çabayı göstermeseler (işten kaytarsalar) ve yetkin olmasalar ve/veya firmanın refahını sürdürme niyetleri olmasalar dahi daha bonkör davranabildiklerini göstermektedir (Schulze et al. 2001). Başkacılık aynı zamanda sahip yöneticilerin aile üyelerinin performansları hakkındaki algılarını da etkilemekte ve düşük performansın cezalandırılmasını şirket dışındaki aile ilişkilerine farklı etkileri olabileceği için daha güç hale getirmektedir (Schulze et al., 2003). Aileden olmayan bir üst düzey yönetici de diğer aile üyesi yöneticilerin ve çalışanları kontrol etmekte ve disiplin sağlamakta zorluklarla karşılaşabilmektedir. Ayrıca, aile üyeleri arasındaki dengesiz başkacılık nedeniyle bazı aile üyelerinin şirket için yaptıkları fedakârlıklar fazlalaşabilmekte ve algılanan adaletsizlik ve destek eksikliği nedeniyle bu aile üyesinin başka uğraşlara kayması sözkonusu olabilmektedir (Chrisman, Chua & Litz, 2004). Aile kontrolündeki şirketlerde denetim görevi olan ve aile üyelerinden oluşan yönetim kurulları elde edilen beklenmedik sonuçları aile üyesi üst düzey yöneticiler yetkinsizliğine veya performans düşüklüğüne bağlamak yerine kötü şans veya talihsiz koşullarla açıklayabilmektedirler (Gomez-Mejia, Larraza-Kintana & Marki, 2003). Ayrıca aile şirketlerinin işe alma süreçlerinde kayırmacı tutumlar ve aile çıkar ve dengelerini ön planda tutan seçim süreçleri (nepotizm) nedeniyle “açık yetkinsizlik” ve uzmanlık eksikliği ile ilişkili

familiness” oluşturmaktadır. Aile işletmesi sosyal sistemi kontrolü elinde tutan ailenin tarihi, gelenekleri ve hayat evresi, şirket amaçları, stratejileri, yapısı ve ilişkileri ile tanımlanabilen işletme sistemi ve farklı çıkar, yetenek, bakış açısı, aile şirketinde rolü, deneyimi ve ağırlığı olan bireysel aile üyelerinin karşılıklı etkileşimleriyle oluşmaktadır (Habbershon et al., 2003). Bu sosyal sistem şirkete özgüdür ve aile işletmesinden farklı dinamikler bileşimiyle oluşmaktadır. Şirket içi ve aynı zamanda şirket dışı paydaşlarla uzun dönemli ilişkiler sosyal sermaye oluşmasını (Carney, 2005) ve kaynak elde etme ve yönetme konusunda benzersiz üstünlükler kazanılmasını sağlamaktadır (Aldrich & Cliff, 2003). Fakat olumsuz başkacılık ve koruma davranışları aile şirketlerinin bu yetkinlikleri korumasını veya geliştirmesini engelleyerek performanslarını olumsuz etkileyebilmektedir. Olumlu başkacılık aile üyelerinin birbirlerini dikkate almalarını ve aileye üyeliğin değerli hale gelmesini ve aralarındaki bağı güçlendirmek ve korumak için çaba sarf etmelerini sağlamaktadır. Bu bağ ailenin tarihine, kimliğine ve anlaştıkları ortak dile yansımakta ve şirketi benzersiz hale getirmektedir (Schulze et al., 2003). Fakat olumsuz başkacılık ve koruma aile kontrolünü devam ettirme niyetiyle birleştiğinde, yönetime ve kararlara aile katılımının etkilerini değiştirmekte; ailesellik, benzersizlik, birbirinden ayrılmazlık ve sinerji gibi rekabet üstünlüğü sağlayıcı yetkinlikleri kaybolmasına veya geliştirilememesine neden olmaktadır. Aile mensubu yönetici ve çalışanların öncelikli hedeflerini değer maksimize etmek yerine refahlarını maksimize etmek olarak tanımlamalarına neden olmaktadır (Chrisman, Chua & Steier, 2003).

Sonuç: Aile işletmelerinde Vekâlet Problemlerinin Janus Yüzü

Şirketlerin gittikçe daha karmaşık ve istikrarsız hale gelen ekonomik çevrede rekabetçi üstünlüklerini devam ettirmeleri gittikçe zorlaşmaktadır. Şirketler için performanslarını nelerin olumlu veya olumsuz etkilediğini bilmek ve bunları doğru yönetmek gittikçe daha fazla önem taşımaktadır. Bu durum ekonomilerin baskın örgütlenme birimleri olan aile şirketleri için daha da önemlidir. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na kote şirketlerin yüzde 80’den fazlasının aile işletmesinin oluşturduğu (Yurtoglu, 2003), yüzde 75’inde en az bir aile üyesinin yönetim kurulunda yer aldığı (Bolak, Yamak & Ataay, 2003) ve aynı özelliğin büyük ölçüde tüm büyük ve küçük ölçekli şirketlere yansıdığı Türkiye ve bu makro çerçevede inceleme yapacak araştırmacılar için de ayrıca önemli olacaktır. Çalışmanın amacı aile sahipliğinin şirketlerde yarattığı vekâlet sorunlarının araştırılması sürecinde aile şirketlerinde karşımıza çıkan başkacılık ve koruma özelliklerini yorumlamak ve ampirik çalışmalara bu konuda yol gösterebilmektir. Aile şirketlerinde karşılaşılabilecek vekâlet sorunları diğer şirketlerin karşılaştıklarından çok farklı olabilmektedir. Aile şirketlerinin ekonomik olduğu kadar ekonomik olmayan amaçlar için de kurulmaları, çıkar ilişkilerinin aktörlerinin farklı ve şirket işleyişi ve performansı üzerinde etkilerinin farklı olması bu farklılığın temel nedenlerini oluşturmaktadır. Stratejik yönetimin önemli teorilerinden olan vekâlet yaklaşımı çerçevesinde aile şirketlerinin dinamikleri incelendiğinde başkacılık ve koruma özelliklerinin aile şirketlerinde vekâlet maliyetlerini hem azaltabilecek hem de çoğaltabilecek etkisi olduğu gözlemlenmektedir. Özetle Janus’un çift yüzlerii metaforu (Arnold, 2003) ile açıklayabileceğimiz bu durumda vekâlet maliyeti yaklaşımı açısında aile şirketlerinin her iki özelliği ve etkiyi de bünyesinde barındırabilmektedir. Bakış açısının ve inceleme biriminin özelliklerine göre bulgularımızın değişebilmektedir.

Vekâlet teorisinin bu çift yüzlülüğü ve olası etkisi nedeniyle aile dinamiklerinin şirket yönetim yapısı ve tarzı üzerindeki etkisi, aile şirketlerinin kendine özgü özellikleri ve şirkette görev alan aile üyelerinin özellikleri incelenmeli ve yorumlanmalıdır. Aile birimi, işletme sistemi ve bireyler çok farklı özellikler taşıyabilmektedir, genelleme yapabilmek mümkün değildir. Her bir sistemin iç dinamiklerini ve karşılıklı etkileşimlerini iyi çözümlemek ve yorumlamak gerekmektedir.

Aile şirketlerinde aile üyelerinin bulundukları pozisyon için her zaman en ideal aday olmamaları, disiplin eksikliği ve akrabalık bağları nedeniyle işten kaçınma ve kaytarma

olasılığının yüksek olması, disiplin arayışında olmamaları ve yönetimin çeşitli nedenlerle etkin denetim sağlanamaması, şirket çıkarları, aile çıkarları ve bireysel çıkarların yeri geldiğinde çatışması ve denge bulmanın kişisel ilişkiler nedeniyle daha da zor olması nedeniyle aile şirketlerinin daha fazla vekâlet maliyetine maruz kalacağı varsayılabildiği gibiii hizmetkârlık teorisine göre çalışanları dar ekonomik bakış açısından tanımlamak mümkün değildir, şirketle bütünleşmeleri ve kolektif çıkarlar karşısında bireysel çıkarlarını ikinci plana atmaları vekâlet maliyetleri üzerinde olumlu etki yapabilmektedir (Greenwood, 2003). Diğer bir deyişle, şirkette görev alan aile üyelerinin ve sosyal ilişkilerin aile şirketleri için ayıredici bir kaynak veya özellilik olup olmadığı aile şirketlerinin vekâlet maliyetleri dolayısıyla rekabet üstünlükleri ve performansları üzerinde etkilidir. Aile şirketinin ölçeği, yaşı, hayat eğrisinin hangi evresinde olduğu, şirket sahiplik yapısı ve aile üyelerinin şirkette istihdam düzeyi ve yeri değişkenleri de başkacılık ve korumanın etkilerini ölçen araştırmalarla dikkate alınması gerekmektedir. Örneğin, aile şirketlerinin ölçeği büyüdükçe olumsuz ailesel başkacılık ve koruma sorunları, geleneksel vekâlet sorunlarıyla (yönetim ve kontrolün birbirinden ayrılması nedeniyle oluşan vekâlet sorunları) yer değiştirebilecektir çünkü aile üyesi olmayan yöneticilerin işletmeye katılma olasılıkları artacaktır (Chrisman, Chua & Litz, 2004). Ayrıca ölçek büyüdüğünde şirketten elde edilebilecek çıkarlar da büyüdüğünden vekâlet sorunları farklı boyutlara geçebilecektir. Aile şirketinin sahiplik yapısı, ailenin yönetimde temsil edilme düzeyi (aile dışından hissedarların ve yöneticilerin bulunmasına, aile üyelerinin aktif katılma düzeyi), bir arada bulunan nesil sayı ve şirketin hayat eğrisinde hangi aşamada (örneğin, şirketin kurucusunun hala genel müdür olması, yönetimin üçüncü kuşağa bırakılmış olması veya tam profesyonelleşme gibi) olduğuna göre aile şirketleri farklılaşmakta ve vekâlet ve hizmetkârlık dinamikleri farklı şekillerde işleyebilmektedir. Kurucu ve/veya sahip ailelerin yönetim ve şirketteki rolleri şirketin mevcut performansı ve geleceği üzerinde etkilidir. Örneğin tek kişinin sahip pozisyonunda olduğu bir aile şirketinde asimetrik başkacılıktan ve bu nedenle doğabilecek vekâlet maliyetinden söz etmek mümkün değildir. Yine aynı şekilde, sahiplik ve yönetimin birbirinden ayrılması nedeniyle ortaya çıkan vekâlet maliyetleri kurucunun yönettiği şirketlerde sıfırken, azınlık hisse sahiplerinin yönetimde olduğu (örn. kuzen konsorsiyumları) hatta hiç hissesi olmayan profesyonellerin yönettiği (örn. halka açık büyük ölçekli aile şirketleri) şirketlerde bu maliyet aile sahipliğinde olmayan şirketlerinkine yakındır (Corbetta & Salvato,2004). Aile bireylerinin güven, aileye bağlılık, sadakat ve yönetim anlayışları ile kişilik özellikleri de bilgi, beceri ve yetkinleri yanı sıra vekalet maliyetlerini etkileyen unsurlardır ve bu alandaki çalışmaların daha mikro düzeyde nitel yöntemlerle yapılmasını bir anlamda zorunlu hale getirmektedir.

Ayrıca, bilindiği üzere vekâlet sorunlarını gidermek için kullanılan yöntemlerden bir tanesi de özendirici ücret sistemleri kullanarak yöneticinin gelirini firma performansına bağımlı hale getirmektir. Bu sayede riskin vekâlet verenden vekile aktarılması ve vekilin vekâlet verenin çıkarlarına ters düşebilecek kararlar alması ve/veya bilgiyi sadece kendisinde tutması engellenebilecektir. Olumlu başkacılık yaklaşımına göre aile mensubu çalışan veya yöneticilere bu türde parasal özendiriciler sunulmasına gerek bulunmamaktadır çünkü bu kişiler şirkete ortaklıkları nedeniyle zaten gelirleri açısından şirket sonuçlarına bağlıdırlar. Başka bir yaklaşıma

Belgede 2. Aile İşletmeleri Kongresi (sayfa 88-96)