AVRUPA BİRLİĞİ, TÜRKİYE ve DİN
3. Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (Avrupa Toplulukları Mahkemesi) tarafından
3.5.2. Avrupa Birliği Ülkelerinde KiliseDevlet İlişkileri
AB, gerçekleştirilmek istenen siyasi yapı itibariyle ne şekilde tanımlanacağı konusunda ihtilafa neden olan, değişik kavramlarla açıklanan bir oluşumdur. Örneğin AB tanımlanırken “amaç birliği”, “milletler birliği”, “devletler birliği”, “devletlerarası yoğun ilişki”, “yeni tarzda siyasal süper yapı” kavramlarına rastlamak mümkündür.233
AB ülkelerinde din‐devlet ilişkileri genel anlamıyla Katolik ülkelerde laiklik, Protestan ülkelerde sekülerleşme şeklinde tezahür etmektedir.234 AB’nin yasal anlamda bir Hıristiyan kulübü olduğu iddiası sık sık dile getirilse235 de bu iddiaların arkasında derin sosyolojik çözümlemelerden çok siyasal/ideolojik bir söylem yatmaktadır. Müslüman bir ülke olan Türkiye’nin dini yapısından dolayı AB’ye alınmadığı da sık sık iddia edilmekte, aynı tartışmalar Avrupa’da da yapılmaktadır. Yaygın görüşün aksine AB ülkeleri, tek tip din‐devlet ilişkisi modeline sahip değildir. 27 AB üyesi ülkenin her biri kendi tarihsel deneyimleri, toplumsal yapıları ve siyasal tercihleri doğrultusunda kurgulanmış ve kurumsallaşmış din‐devlet ilişkisi biçimine sahiptir.236 Fakat üzerinde çok tartışılmaya gerek olmayan bir gerçek vardır ki o da, AB üyesi tüm ülkelerin Hıristiyan olduğu ve Hıristiyanlığın onların ortak mirası olduğudur.237 Hatta AB’de bir takım siyasetçiler AB’nin geleceğini Hıristiyanlıktan bağımsız düşünmemektedir. Fakat AB’nin Hıristiyan bir çizgide var olduğu iddia edilemez. AB daha çok seküler/çoğulcu/plüralisttir ve pek çok konuda olduğu gibi din konusunda da çok seslidir. Bu yapının arkasında ise binlerce yıllık birey, toplum ve siyaset anlayışı
231 Şermin Tekinalp, a.g.m., s. 351.
232 Fazlı Arabacı, “AB Ülkelerinde Din‐Devlet ilişkileri ve Türkiye”, Avrupa Birliği Ülkelerinde Dinler ve Laiklik, Haz. Jean Bauberot, Ufuk Kitapları, İstanbul 2003, s. 8. 233 Mehmet Emin Köktaş, a.g.m., s. 101. 234 Fazlı Arabacı, “Avrupa’da Türk İslam Kültürünün Muhafazası ve Entegrasyon Sorunu (Fransa Örneği)”, Uluslararası Avrupa Birliği Şûrası, DİB Yay., C. II, Ankara 2000, s. 448. 235 Cavid Kalpaklıoğlu, A.T. Gerçeği, Memleket Yay., İstanbul 1992, s. 31. 236 Talip Küçükcan, “Zorunlu Din Eğitimine AB Modeli”, http://www.setav.org/index.php?option=com_content&task=view&id=320&Itemid=29, 14.12.2007. 237 Mehmet S. Aydın, “Avrupa Birliği ve Din”, Türkiye’de Din Eğitimi ve Sorunları Sempozyumu, Değişim Yay., Adapazarı 2002, s. 4; İngmar Karlsson, “Avrupa Bir Hıristiyan Birliği Değildir”, Zaman Gazetesi, 16.12.2004.
yatmaktadır.238 Avrupa’da din çok ön planda değildir. Ama Avrupa’nın dini tamamen dışladığı da söylenemez. Kendi içinde çoğulcu bir yapı olsa dahi üst yapı Hıristiyan görünümünü korumaktadır. Üye ülkelerde din, toplumsal ve kültürel hayatta önemli görevler ifa etmektedir. Kiliseler görece boş olsalar da toplumsal hayatın aktif aktörleri olup saygın kurumlar olarak kabul edilirler.239 AB ülkelerinde TV ve radyo programlarında dini yayınların sıklıkla bulunduğu, her akşam dini kisvesiyle papazların ekranlarda yer aldığı, düşüncelerini ifadede çok rahat oldukları, hastanelerde birçok görev ifa ettikleri bilinmektedir. Yine rahibelere büyük önem verildiği, onların hemşire, doktor ve öğretmen olarak görev yapabildiği bilinmektedir. Rahibelerin görev içinde ve dışında siyah çarşaf giyip saçlarının bir teli bile görünmeyecek derecede örtünmeleri değil tepki, ilgi bile çekmez. Yine ıslah yuvaları olması gereken cezaevlerine psikoloji, sosyoloji, pedagoji gibi alanlarda eğitim almış ilahiyat kökenli elemanların atanması, AB ülkelerinde fert ve toplum huzuru için dinin ve din adamının konumunu ortaya koymaktadır.240
Hıristiyan geleneği Avrupa’nın teşekkülünden çok önemli bir yere sahiptir. Dinin siyaset üzerinde belirleyiciliği eskisi kadar olmasa dahi bugün kilisenin sosyal alan üzerindeki etkisi çok eksilmemiş, hatta bazı alanlarda artmıştır. Örneğin bugün dini bayramlar halk üzerindeki etkisini yitirmiş olsa bile zaman hesaplaması, Hıristiyan geleneklerine göre yapılır. Avrupa’nın bazı yerlerinde Pazar günleri alışveriş yapılıp yapılamayacağı bugün dahi tartışılıyorsa bu Hıristiyanlığın kültürel anlamda etkisinin belirgin biçimde devam ettiğini gösterir.241
Hıristiyan dünyasında din ile dünya hiçbir zaman birbirinden ayrılmamış, sadece dinin siyaset ve idari yapı üstündeki etkinliği azalmıştır. Kendini tanrıya adamak için kilisede inzivaya çekilen keşişlerin ticaretle de oldukça ilgilenmeleri, ortaçağda iktisadi hayatın kiliseden bağımsız düşünülemeyeceğini göstermektedir.242
Günümüzde kiliseler, siyaset dâhil olmak üzere her türlü ulusal ve uluslararası faaliyetlerde aktif bir şekilde yer almaktadırlar. Bu tür çalışmaların bir kısmını doğrudan kiliseler üstlenmekte, bir kısmını ise lobi faaliyetleriyle etkilemeye çalıştıkları siyasi
238 Ahmet Yükleyen, Ahmet T. Kuru, a.g.e., s. 11‐12; Mehmet S. Aydın, “Avrupa Birliği, Din ve Diyanet”, İslamiyat, C. IV, S. 1, Ankara 2001, s. 11‐12. 239 Mehmet Emin Köktaş, a.g.m., s. 104. 240 Osman Cilacı, a.g.m., s. 233‐234. 241 Grace Davie, “Din ve Toplum: Avrupa Deneyimi Bir İstisna mı?”, AB Ülkelerinde DinDevlet İlişkisi, İSAM, İstanbul 2006, s. 338. 242 Cavid Kalpaklıoğlu, a.g.e., s. 107‐108.
partiler vasıtasıyla yapmaktadırlar. Bu yüzden parti politikaları kiliseleri yakından ilgilendirmektedir. Hıristiyan partilerin programlarında kiliselerin etkisi açık bir biçimde görülmektedir. Diğer partilerde ise dini değerlere saygı duymak, temel bir prensip olarak kabul edilmektedir.243 Kiliseler AB’nin oluşum sürecinde ve Avrupa Anayasası’nın şekillenmesinde aktif rol almışlar, adeta sivil toplum kuruluşu anlayışıyla çalışmışlardır.
Avrupa’da din‐devlet ayrımı benimsenmiş olmakla birlikte, din‐devlet ilişkileri ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. Bu anlamda Avrupa’da herkesin anladığı tek tip bir laiklik teorisi ve pratiği yoktur.244 Kilise–Devlet ilişkileri üye devletler düzeyinde gerçekleşmekte ve ilişkilerin özelliğini ve kapsamını; üye devletlerin tarihsel ve kültürel yapılarının oluşturduğu biçimler şekillendirmektedir.245
Kilise‐Devlet ilişkilerinde üç modelden bahsedilebilir: