• Sonuç bulunamadı

2.2. Ġlgili AraĢtırmalar

2.2.2. Atılganlık Ġle Ġlgili YapılmıĢ Olan ÇalıĢmalar

2.2.2.1. Atılganlık Ġle Ġlgili YapılmıĢ Olan Ulusal ÇalıĢmalar

Voltan (1980b), atılganlık konusunda ülkemizde yapılan ilk deneysel çalıĢmayı yapmıĢtır. Bu çalıĢmasında, düĢük bir sosyo-ekonomik düzeyi olan ailelerden ve kırsal kesimden üniversiteye gelen öğrenciler üzerinde, grup ile beraber alınan atılganlık eğitimini ve öğrencilerin atılganlık düzeylerinin tespitini araĢtırmıĢtır. Atılganlık üzerine verilen eğitimin, kiĢilerin atılganlık seviyelerine etkisinin de araĢtırıldığı çalıĢmanın sonuçlarına göre; düĢük bir sosyo-ekonomik düzeyi olan ailelerden ve kırsal kesimden üniversiteye gelen öğrencilerin, yüksek bir sosyo-ekonomik düzeyi olan aileye sahip olan ve ikameti Ģehirde olan üniversite öğrencilerine göre; isteklerini elde edebilme, duygularını açığa vurabilme ve kendini anlatabilme durumlarında daha yetersiz kaldıkları tespit edilmiĢtir. Ayrıca çekingen kiĢilik özelliğine sahip oldukları fakat verilen atılganlık eğitiminin sonrasında atılganlık düzeylerinin artıĢa geçtiği de tespit edilmiĢtir.

Ülkemizde farklı örneklem gruplarına ve özellikle sosyal psikoloji dalında yapılan çalıĢmalarda; kiĢilerin grup içerisinde alınan kararlara uyması veya uymaması durumlarının atılganlıkla iliĢkilendirildiği tespit edilmiĢtir (Bozkurt, 1989). Gruba uyan bağımlı deneklerin, gruba uymayan bağımsız deneklere göre; giriĢkenlik, sosyal iliĢkiler açısından olgun olmak, önderlik yeteneği ve entelektüel etkinlik özelliklerine daha az sahip oldukları, diğer bir yandan aĢırı benlik kontrolünün ve çekingenliklerinin katılığının da daha az olduğu gözlenmiĢtir (KağıtçıbaĢı, 1999).

Tataker (2003), ergen bireylerin ailevi ve bireysel özelliklerinin, ebeveynlerinin eğitin seviyelerinin, cinsiyetlerinin ve ana-baba tutumlarının, ruhsal sorun yaĢama ve atılganlık seviyeleri ile iliĢkisinin araĢtırıldığı bir çalıĢma yapmıĢtır. Bu çalıĢmanın sonucuna göre; ruhsal sorun yaĢama ve atılganlık seviyeleri arasındaki iliĢkinin düzeyinin anlamlı olduğu, algılanabilen ders baĢarısının, babanın eğitim seviyesinin, algılanan anne-baba tutumunun ve öğrenim görülen sınıfın atılganlık ile arasındaki iliĢkinin anlamlı düzeyde olduğu belirlenmiĢtir.

Kaya (2001), meslek lisesi öğrencilerine yönelik, kız ve erkek öğrencilerdeki kaygı ve atılganlık düzeylerini araĢtırdığı bir çalıĢma yapmıĢtır. ÇalıĢmasının sonucuna göre; erkek öğrencilerin kız öğrencilere kıyasla yüksek düzeyde atılganlık ve düĢük düzeyde kaygıya sahip oldukları tespit edilmiĢtir. Bu sonucu, toplum olarak erkek bireylere çocukluklarından itibaren her konuda öncelik verilmesine bağlamıĢtır.

102

Saruhan (1996), lise son sınıftaki öğrencilerin anne-baba tutumları ile atılganlıklarının arasındaki iliĢkinin incelediği bir çalıĢma yapmıĢtır. YapmıĢ olduğu bu çalıĢmanın sonucuna göre; alt veya üst atılganlık seviyesine sahip olan öğrencilerin ebeveyn tutumlarının genellikle otoriter olarak algılandığı, atılgan davranıĢ biçimine sahip olan öğrencilerin ise ebeveyn tutumlarının demokratik olarak algılandığı belirlenmiĢtir. Bu durumun yanı sıra, sosyo-ekonomik seviyesinin de atılganlık üzerinde önemli bir etkisinin olduğu belirlemiĢtir. Ekonomik seviye olarak değerlendirilen öğrencilerden atılgan özelliklere sahip olmayanlar ile üst atılganlık düzeyinde olanların geneli üst sosyo-ekonomik seviyeden geldiği, atılgan özelliklere sahip olanların ise alt sosyo-ekonomik seviyeden geldiği belirlenmiĢtir.

ĠĢgör (2003), herhangi bir iĢte çalıĢmayan ya da çalıĢan ergenler üzerinde bir çalıĢma yapmıĢtır. ÇalıĢmanın sonucuna göre; çalıĢmayan ergenlerin hem çalıĢıp hem okuyan ergenlere kıyasla, atılganlık seviyelerinin daha yüksek olduğu belirlenmiĢtir. Bulunan bu sonucu ise; çalıĢmakta olan ergenlerin akademik baĢarıları seviyelerinin de düĢük olduğunu, benlik imgelerinin de düĢebileceğini, bundan dolayı da çalıĢan ergenlerin atılganlık düzeylerinin olumsuz yönde etkilenebileceği Ģeklinde açıklamıĢtır.

Uğurlu (1994), ailelerinin yanında kalan ergenler ile yetiĢtirme yurdunda kalan ergenler arasındaki atılganlık seviyelerini araĢtıran bir çalıĢma yapmıĢtır. ÇalıĢmaya göre; ailelerinin yanında kalan ergenlerin atılganlık seviyelerinin daha yüksek olduğu belirlenmiĢtir. SosyalleĢme anlamındaki ortama sahip olan ailelerinin çocuklarının davranıĢ Ģekillerinin oluĢmasındaki etkisi de bu sonucu ispatlamaktadır.

Arı (1989), üniversitedeki kız ve erkek öğrencilerinin atılganlık puan ortalamaları üzerine bir çalıĢma yapmıĢtır. ÇalıĢmaya göre; kız öğrencilerin sahip oldukları atılganlık puan ortalamalarının, erkek öğrencilere kıyasla daha düĢük olduğu belirlenmiĢ olup belirlenen bulgunun Türk toplumundaki kültürel yapıyla iliĢkilendirilmiĢtir. Furham (1979), atılganlık unsurunun kültürel özelliklere bağlı olduğu görüĢüne ve doğu kesimdeki kültüre göre yaĢayan kadın bireylerin boyun eğme ve tam anlamıyla itaat etme zorunluluğu taĢıdıkları görüĢüne sahiptir. Bu görüĢ, yapılan araĢtırmanın sonucunu desteklemektedir.

Tegin (1990), üniversite öğrencilerindeki iletiĢim becerisi sayılan atılganlık unsurunun fakülte ve cinsiyet düzeyindeki değiĢimini inceleyen bir araĢtırma yapmıĢtır. Ayrıca atılganlığın depresyon düzeyi ile arasındaki iliĢkiyi incelediği bir araĢtırma daha yapmıĢtır. YapmıĢ olduğu çalıĢmanın sonucunda, atılgan davranıĢın

103

cinsiyet ile arasında anlamsız bir farklılığın olduğu, depresyon ile arasında ters yönlü bir korelasyonun olduğu saptanmıĢtır. ġahiner‟in (1994) bu konuyla ilgili yaptığı çalıĢmasının sonuçları da, depresyon ile atılganlık arasındaki ters yöndeki iliĢkiyi desteklemektedir.

YeĢilyaprak ve Kısaç (1999), öğretmen adayı konumundaki üniversite öğrencilerine yönelik atılganlık eğitimini inceleyen bir çalıĢma yapmıĢlardır. Yaptıkları çalıĢmada, öğretmen adayları üzerinde uygulanan atılgan davranıĢ eğitiminin empatik eğilim seviyeleri ve benlik tasarımları üzerindeki etkisinin anlamlı olup olmadığını incelemiĢlerdir. Buldukları sonuç; atılganlık eğitim programının on hafta uygulamasından sonra, öğrencilerin atılganlık seviyelerinin benlik tasarım puanlarının üzerinde anlamı bir artıĢ sağladığı, atılganlık puanları üzerinde de anlamlı bir artıĢ sağladığı Ģeklindedir. Lakin bu eğitim programı öğrencilerin empatik eğilim seviyesini etkilememiĢtir.

AraĢtırmalar genel anlamda değerlendirilirse; gerek üniversite öğrencileri gerekse ergen grupları üzerinde yapılmıĢ çalıĢmaların sonuçlarına göre; atılganlık davranıĢ biçimleri ile kiĢinin kendisini ifade edebilmesinin bir sonucu olarak özsaygı seviyelerinin yüksek olduğu, endiĢe duygusunun az olması sonucunda ruhsal problem yaĢama seviyelerinin düĢtüğü, benlik tasarım puanlarının olumlu olarak arttığı, hayatlarını etkileyecek hedeflerine ulaĢma konusunda daha baĢarılı olabildikleri, kendilerini daha net anlayabildikleri ve diğer bireylerle daha etkin bir Ģekilde iletiĢim kurabildikleri görülebilmektedir (ġahin ve Durak, 1995; Uğuroğlu, 1996; Aksakal, 1997).