• Sonuç bulunamadı

Aslî Müdahale Davasında Gerçekleştirilecek Olan İnceleme

Aslî müdahale davası, görülmekte olan asıl yargılamadan ayrı ve bağımsız bir dava olduğundan, yargılamanın aşamalarının aynı şekilde uygulanması gereklidir. Bu çerçevede, aslî müdahale davasında da, dilekçeler aşaması, ön inceleme, tahkikat ve sözlü yargılama aşamalarının yapılması gerekir.

Aslî müdahale davası bir dilekçe ile açılır. Dava dilekçesinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119’uncu maddesinde belirtilmiş olan bilgilerin yer alması gerekir. Bu çerçevede, mahkemenin adı, aslî müdahil ile asıl yargılamanın taraflarının adı, soyadı ve adresleri, aslî müdahilin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve aslî müdahilin vekilinin adı, soyadı ve adresleri, dava konusunun değeri, aslî müdahilin iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri, iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği, dayanılan hukukî sebepler ve açık bir şekilde talep sonucu, aslî müdahilin, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzasının yer alması gerekir.

Aslî müdahilin dava dilekçesi ile yargılama başlar. Dava dilekçesi kendisine tebliğ edilen ve aslî müdahale davasında davalı tarafta yer alan asıl yargılamanın tarafları savunma haklarını kullanmak üzere cevap dilekçesini mahkemeye sunar. Genel yargılama usûlü bakımından, aslî müdahil ve asıl yargılamanın tarafları, aslî

448 ASLAN, Kudret: Medenî Usûl Hukukunda Davanın Geri Alınması, Ankara 2016, s. 268. 449 ASLAN-Davanın Geri Alınması, s. 269.

153 müdahale davasında ikişer defa dilekçe verebilirler. Aslî müdahil, dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi vermekle birlikte; davalılar ise, cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesi verebilir. Aslî müdahale davasının, basit yargılama usûlüne göre yapılması halinde ise, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi verilmeyecektir.

Dilekçelerin verilmesinden sonra ve tahkikat aşamasından önce gelmek üzere ön inceleme aşamasına geçilir. Ön inceleme aşamasında, mahkeme, dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delil sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir (HMK m. 137, I). Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. (HMK m. 138). Kanaatimizce, mahkemenin dava şartları ve ilk itirazları incelemesi sırasında, üçüncü kişinin, aslî müdahale davasını açabilmesi için gerekli şartların varlığının da incelenmesi gerekir. Ancak, aslî müdahale davasında üçüncü kişinin, görülmekte olan yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerindeki hak iddiasındaki hukukî yararının varlığının tespiti için davanın esasına girilmesi gerekir. Yargılamanın esasına ilişkin olarak yapılan inceleme sonucunda, hukukî yararın varlığı veya yokluğuna ilişkin verilecek olan karar, usûle ilişkin değil; esasa ilişkin bir karar olmak durumundadır.

Özekes, aslî müdahale davası için gerekli olan ilave şartların özel dava şartları olarak kabul edilmesini ve tarafların bu şartların bulunup bulunmadığı konusunda itirazda bulunabileceği gibi hâkimin de bunları kendiliğinden dikkate alabileceğini ifade etmiştir451. Ancak, burada, aslî müdahale davası için gerekli olan bu şartların özel

dava şartı olarak kabul edilmesi durumunda sonuçlarının da değerlendirilmesi gerekir. Dava şartı eksikliğinin tespiti halinde mahkemenin vereceği karar, davanın usûlden reddi kararıdır. Bu karar, usûle ilişkin nihai kararlar arasında yer alır ve dolayısıyla kanun yolu denetimine tek başına konu olabilir. Aslî müdahale davası açısından, aranan bu şartların, özel dava şartı şeklinde kabul edilmesi durumunda, eksikliği halinde, davanın usûlden reddedilmesi gerekir. Ancak, kanaatimizce, açılan aslî

154 müdahale davasının ayrı, bağımsız bir dava olması nedeniyle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114’’üncü maddesinde sayılmış olan genel dava şartlarının sağlamış olması halinde, bu davanın usûlden reddedilmemesi, açılmış ayrı bağımsız bir dava olarak devam ettirilmesi, usûl ekonomisinin de sağlanması açısından büyük önem taşır.

Ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra tahkikat aşamasına geçilir. Bu aşamada, aslî müdahil ve davalıların, dilekçelerinde ileri sürdükleri ve ön inceleme tutanağıyla tespit edilen vakıa iddialarının doğru olup olmadığı araştırılır. Aslî müdahil ve davalılar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra duruşmaya davet edilir (HMK m. 147, I). Aslî müdahil ve davalılara gönderilecek davetiyede, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri bildirilir. Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan aslî müdahil ve davalılar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir (HMK m. 150, I). Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan aslî müdahil veya davalılardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez ( HMK m. 150, II). Duruşma gününün belli edilmesi için aslî müdahil veya davalıların başvurması gereken hâllerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır (HMK m. 150, III). Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir( HMK m. 150, IV).

Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder (HMK m. 184).

Aslî müdahale davasında üçüncü kişi, görülmekte olan yargılamanın taraflarına veya ilgililerine karşı bir hak iddiasında bulunmaktadır. Üçüncü kişinin, bu iddiasının

155 tarafların veya ilgililerin tamamına karşı aynı olması zorunlu değildir452. Bu nedenle

örneğin, ilk olarak, görülmekte olan yargılamanın bir dava olması durumunda, ilk davalıya karşı edaya ilişkin talep söz konusuyken, ilk davacıya karşı bir tespit talebi mevcut olabilir. Bu durum, aslî müdahalenin tipik halidir. İkinci olarak, müdahale davası, davanın her iki tarafına birden tespit talebi ile de açılabilir. Üçüncü olarak, müdahale davası ilk davanın taraflarına karşı eda talebiyle de açılabilir. Örneğin, müdahil, ilk davacıya karşı tapu sicilindeki kaydın düzeltilmesi ve ilk davalıya karşı da zilyetlik talebiyle dava açabilir. Bu durumda, iki türlü talep söz konusu olacaktır. İlk olarak tapu sicilinin düzeltilmesi ve ikinci olarak, malın teslimi hakkında karar verilecektir.

Aslî müdahale davası açısından, önemli olan bir diğer nokta, kanuni düzenlemede de açıkça ifade edildiği üzere, ilk yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişinin ilk yargılamanın taraflarına karşı bu davayı açmasının mümkün olmasıdır. Burada, dikkat edileceği üzere, üçüncü kişi, ilk yargılamanın konusu olan hak veya şey için aslî müdahale yargılamasında iddiada bulunabilecektir. Üçüncü kişinin, aslî müdahale davasındaki talebinin ilk yargılamanın konusu olan hak veya şeyin tamamına ve bir kısmına ilişkin olması gerekir. Üçüncü kişi ilk yargılamanın konusu olmayan bir hak veya şeyin tamamı veya bir kısmı üzerinde aslî müdahale davasında talepte bulunamaz.