• Sonuç bulunamadı

Aslî Müdahale Davasında Davanın Geri Alınması, Taraf Değişikliği ve

A. Aslî Müdahilin Müdahale Davasındaki Hukukî Durumu

II. Özel Bazı Durumlar

2. Aslî Müdahale Davasında Davanın Geri Alınması, Taraf Değişikliği ve

Davanın açılmasından sonra, davanın taraflarında değişiklik olması mümkündür. Davanın taraflarında değişiklik, taraflardan birisinin yanına yeni bir kişinin ya da kişilerin katılması şeklinde olabileceği gibi, davacı veya davalının yerine bir veya birkaç kişinin geçmesi ve davaya bu kişiler tarafından veya onlara karşı devam edilmesi şeklinde de olabilir. Davanın taraflarında değişiklik kanunî veya iradî olmak üzere ikiye ayrılır444.

Dava sırasında taraflardan birinin ölümü üzerine ortaya çıkan taraf değişikliğine kanunen taraf değişikliği de denilmektedir445. Bu durumda, ıslaha ve

karşı tarafın veya hâkimin iznine gerek olmaksızın kendiliğinden gerçekleşen bir taraf değişikliği söz konusu olmaktadır. Davanın görülmesi sırasında taraflardan birinin

444

ROSENBERG/SCHWAB/GOTTWALD, s. 206-207; ZEİSS/SCHREİBER, s. 160;

LÜKE- Zivilprozessrecht, s. 108; PAULUS, s. 200; SCHWAB, s.227; BERKİN, s.361- 366; POSTACIOĞLU, s. 464-476; BİLGE/ÖNEN, s. 232; KURU, s. 568; TANRIVER- Usûl, s.529; PEKCANITEZ/TAŞ KORKMAZ, Pekcanıtez Usûl, s. 619; PEKCANITEZ /ATALAY/ÖZEKES, s. 188; ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ, s. 499; YILMAZ, Ejder: Davada Taraf Değişikliği, (Prof. Dr. Saim Üstündağ’a Armağan, 2009, s. 569-597), s. 572; AKKAYA, Tolga: Medenî Usûl Hukukunda İradi Taraf Değişikliği (Hakan Pekcanıtez’e Armağan, Dokuz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2014, s. 897-941) s. 898; TAŞ KORKMAZ, Hülya: Medenî Usûl Hukukunda İradi Taraf Değişikliği, Ankara 2014, s. 48.

445 ROSENBERG/SCHWAB/GOTTWALD, s. 206-207; ZEİSS/SCHREİBER, s. 160; LÜKE- Zivilprozessrecht, s. 108; PAULUS, s. 200; SCHWAB, s. 227; BERKİN, s. 361- 366; POSTACIOĞLU, s. 464-476; BİLGE/ÖNEN, s. 232; KURU, s. 568; TANRIVER- Usûl, s. 529; PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, s. 188; ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ, s. 499.

150 ölümü halinde bu davanın ölen tarafın mirasçıları tarafından takip edilip edilmeyeceğine ilişkin bir durum ortaya çıkmaktadır. Bu durumda, Türk Medenî Kanunu’nun 606’ncı maddesinde düzenlenen üç aylık mirası ret süresi geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla birlikte, hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde dava açılması durumunda talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir (HMK m. 55, I). Eğer mirasçılar, mirası üç aylık süre içinde reddetmezse, davaya, mirasçılar tarafından devam edilir.

Tarafta iradi değişiklikte ise, kanunî bir gerekliliğin bulunmamasına rağmen görülmekte olan bir davada, davacı veya davalı olarak gösterilmiş bulunan kişinin davada taraf olmaktan çıkarak, onun yerine yeni bir davacı ya da davalının, davaya dahil olması söz konusu olmaktadır446. Tarafta iradi değişiklik, farklı durumlarda

ortaya çıkabilmektedir. İlk olarak, karşı tarafın açık rızasıyla iradi değişiklik olabilir. İkinci olarak ise, maddî bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir (HMK m. 124, III). Son olarak da, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim, karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.

Aslî müdahalenin karakteristik bir özelliğini oluşturan, ilk yargılamanın taraflarının aslî müdahale davasında davalı olarak yer alması, aslî müdahale davasında taraf değişikliği kurumunun uygulanmasına herhangi bir engel oluşturmaz. Çünkü, aslî müdahale davası, her ne kadar ilk yargılamanın taraflarına karşı açılmış bir dava olsa da, her şeyden önce ilk yargılamadan bağımsız olarak açılmış, ayrı bir davadır. Bu anlamda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiş bulunan tarafta iradi değişiklik kurumunun, kanun tarafından davanın taraflarına tanınmış bir hak olması nedeniyle, açılan aslî müdahale davasında uygulanması mümkündür. İlk yargılamanın taraflarına karşı aslî müdahale davasının açılması, sadece, davanın açılması sırasında

446 ROSENBERG/SCHWAB/GOTTWALD, s. 206-207; ZEİSS/SCHREİBER, s. 162; LÜKE- Zivilprozessrecht, s. 109; PAULUS, s. 200; SCHWAB, s. 228; BERKİN, s. 361- 366; POSTACIOĞLU, s. 464-476; BİLGE/ÖNEN, s. 232; KURU, s. 568; PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, s. 188; ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ, s. 499.

151 yerine getirilmesi gereken; varlığı aranan bir şart olarak kabul edilmelidir. Bu nedenle, özellikle yargılama devam ederken, davalı tarafta yer alanların artması mümkündür.

Taraflar, dava açıldıktan sonra, dava konusunu devredebilme hakkına sahiptir. Dava konusu üzerinde bir ihtiyati tedbir kararı alınmamışsa, taraflar, hüküm verilinceye kadar dava konusu üzerinde, serbestçe tasarruf edebilirler447. Sadece,

davanın açılmış olması, tarafların, dava konusu üzerindeki tasarruflarını sınırlaması için yeterli değildir. Dava konusunun devri açısından, bir tespit yapılması, aslî müdahale kurumu için büyük önem taşır. Çünkü, aslî müdahale davasında, ilk yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde, üçüncü kişinin, hak iddiası bulunmaktadır.

Dava konusunun devrinin, aslî müdahale açısından önemli etkileri olur. İlk yargılamanın konusu olan hak veya şey ile aslî müdahale davasının konusu olan hak veya şeyin aynı olması nedeniyle, aslî müdahale davasında veya ilk yargılamada yargılamanın konusunun devri halinde, bu durumun, diğer yargılama açısından da etki yaratacağı söylenebilir. Bu nedenle, dava konusunun devrinin aslî müdahale kurumunun işlerlik kazandığı haller açısından sınırlanması gerektiği düşünülebilir. Örneğin, ilk yargılamanın konusunun devri durumunda, aslî müdahilin onayının aranması gerekli olmalı mıdır? Bu sorunun düşüncemize göre, olumlu bir şekilde yanıtlanması zordur. Çünkü dava konusunun devrine, dava açılması tek başına bir engel oluşturmaz. Burada, aslî müdahilin dava konusunu engelleyebilmesi için çözüm yolu olarak ihtiyati tedbir kurumunun işletilmesi yerinde olur. Zira, her iki yargılamanın konusu olan hak veya şey aynı olduğu için aslî müdahilin üzerinde ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu hak veya şey aynı olacak ve bu bağlamda aslî müdahale davasındaki ihtiyati tedbir talebi her iki yargılama açısından da hüküm ve sonuç doğuracaktır.

Davanın geri alınması bakımından ise, aslî müdahale davasında davalılar şekli mecburi dava arkadaşı olarak yargılamada yer almaları nedeniyle, aslî müdahale

447 ROSENBERG/SCHWAB/GOTTWALD, s. 545; LÜKE- Zivilprozessrecht, s. 108;

PAULUS, s.200; SCHWAB, s. 227; BERKİN, s. 361-366; POSTACIOĞLU, s. 464-476; BİLGE/ÖNEN, s. 232; KURU, s. 568; TANRIVER-Usûl, s. 754; PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, s. 188; ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ, s. 499; BÖRÜ-Dava Konusunun Devri, s. 287.

152 davasının her iki davalı bakımından sona ermesi, her iki davalının da buna açıkça rıza göstermesine bağlıdır448. Davalılardan birinin rıza göstermesi durumunda, aslî

müdahale davası sadece onun bakımından geri alınmış sayılır. Ancak, ilk davanın, davacı veya davalı tarafında maddi mecburi dava arkadaşlığı varsa, bu dava arkadaşlarının, davanın geri alınmasına birlikte rıza göstermesi gerekir449. İlk

yargılama ile aslî müdahale davası birbirinden bağımsız oldukları için, herhangi birinin geri alınması sonucu sona ermesi halinde, diğerinin de kendiliğinden sona ermesi sonucu doğmayacaktır450.