• Sonuç bulunamadı

Aslî Müdahale Davasının İlk Yargılama İle Birlikte Yürütülmesi

C. Aslî Müdahale Davasının Asıl Yargılamayla İlişkisi

II. Aslî Müdahale Davasının İlk Yargılama İle Birlikte Yürütülmesi

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 65’inci maddesinde düzenlemiş olan aslî müdahale kurumuna ilişkin olarak, aslî müdahale davasının, görülmekte olan ilk yargılama ile olan ilişkisi bakımından ikinci fıkrada bir düzenleme yer alır. Maddenin ikinci fıkrası ile asıl yargılamayla, aslî müdahale davasının birlikte görülüp karara

473 LEUNBERGER /UFFER TOBLER, s. 109; SPÜHLER/DOLGE/GEHRİ, s. 90; GRABER/FREİ-Spühler/Tenchio/Infanger Basler Kommentar, s. 462; OBERHAMMER/DOMEJ/HAAS-Kurzkommentar, s. 382; GROSS/ZUBER-Berner Kommentar, s. 803.

474 HOLZHAMMER, s. 93. 475 HOLZHAMMER, s. 93.

161 bağlanacağı belirtilmiş; her iki yargılamaya ilişkin tahkikatın birlikte yürütülüp yürütülemeyeceği veya birinin, diğeri için bekletici sorun yapılıp yapılamayacağına, yargılamanın özelliğine göre mahkemece karar verilebileceğine ilişkin olarak madde gerekçesinde de vurgu yapılmıştır. Birlikte yürütülme iki şekilde gerçekleşir. İlk olarak mahkeme aslî müdahale davası ile ilk yargılamanın birleştirilmesine karar verebilir. Bu durumda davaların birleştirilmesi söz konusu olur. İkinci olarak, yargılamalardan biri diğeri için bekletici sorun yapılabilir. Bu nedenle, öncelikle, her iki kurum arasındaki ilişkinin doğru bir şekilde tespit edilmesi ve hangi kurumun tercih edilebileceğine ilişkin değerlendirmenin yapılması gerekir.

Bir davada, hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine veya dava konusuyla ilgili bir hukukî ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise, mahkemece, o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir (HMK m. 165, I). Bir davanın incelenmesi ve sonuçlandırılması, başka bir davanın veya idari makamın çözümüne bağlı ise mahkeme, ilgili tarafa, görevli mahkemeye veya idari makama başvurması için uygun bir süre verir. Bu süre içinde, görevli mahkemeye başvurulmadığı takdirde ilgili taraf, bu husustaki iddiasından vazgeçmiş sayılarak esas dava hakkında karar verilir (HMK m. 165, II). Buna karşılık, süresi içinde dava açılırsa, bu davanın sonuçlanmasına kadar asıl dava ertelenecektir. Bekletici sorun, bir davadaki asıl sorun hakkında karar verilebilmesi için daha önce çözülmesi gereken bir sorunun, başka bir mahkeme tarafından karara bağlanması gereken hallerde söz konusu olur476. Bazı hallerde kanun

tarafından hukuk mahkemesinin başka bir mahkemede görülmekte olan davayı bekletici sorun yapmasını zorunlu kılmaktadır477. Bunun dışındaki durumlarda

476 POSTACIOĞLU, s. 502-503; KURU, s. 475; PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES s. 342; ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ, s. 484; AŞIK, İbrahim: Medenî Usûl Hukukunda Bekletici Sorun, Ankara 2012, s. 24; ALTAY, Sümer: Yazılı Yargılama

Usulünde Tahkikat ve Duruşma, Tahkikatın Sona Ermesi ve Sözlü Yargılama, Tahkikat Sırasındaki Özel Durumlar (Ön Sorun ve Bekletici Sorun, Davaların Birleştirilmesi ve Ayrılması, İsticvap, Islah ve Maddi Hataların Düzeltilmesi), Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı'nın Getirdiği Yenilikler ve Bu Yeniliklerin Değerlendirilmesi, 2008, s. 147.

477 Bir davaya bakmakta olan mahkeme, o davada uygulanacak bir kanun hükmünün

Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varırsa, bu yoldaki gerekçeli kararını Anayasa Mahkemesi’ne gönderir ve Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır (Anayasa m. 152/I).

162 mahkemenin başka bir mahkemede görülmekte olan bir davanın sonuçlanmasını bekletici sorun yapması kendi takdirine bırakılmıştır.

Bir davada, asıl sorunun çözümlenebilmesi için izlenecek usûl sırasında, bu usûlle ilgili olarak ortaya çıkan tali nitelikteki sorunlar, ön sorun olarak adlandırılmaktadır478. Ön sorunlar, dava üzerinde aşılanmış küçük davalar479 veya

ihtilafçıklar480 ya da davacıklar481 olarak tanımlanabilmektedir. Ön sorun, bir davada,

esasa ilişkin inceleme yapılabilmesi veya esasa ilişkin incelemeye devam edilebilmesi için öncelikle çözümlenmesi gereken sorunlardır482. Ön sorun, kendi içerisinde

kapsamı bakımından geniş anlamda ön sorun ve dar anlamda ön sorun olmak üzere ikiye ayrılarak incelenecektir. Geniş anlamda ön sorun, dava içinde çözümlenmesi gereken her sorunu ifade etmektedir. Kapsamlı tanım sebebiyle, bekletici sorun da geniş anlamda ön sorun içinde yer alır483. Ancak, davanın çözümlenmesi için,

öncelikle karara bağlanması gereken sorun hakkında başka bir mahkeme veya merciin karar vermesi gerekiyorsa, bu sorun, bekletici sorun olarak nitelendirilmektedir484. Dar

anlamda ön sorun ise, bir davada, asıl sorun hakkında karar verilebilmesi için, aynı mahkemede, daha önce çözümlenmesi gereken sorunu ifade eder. Dar anlamda ön sorun, hakkında karar verecek merci, bizzat davaya bakan merci, bir başka ifadeyle, yargılama yapan mahkemedir485.

478

POSTACIOĞLU, s. 502-503; KURU, s. 475; TANRIVER-Usûl, s.734; PEKCANITEZ/ATALAY/ ÖZEKES s.342; ARSLAN/YILMAZ/TAŞPINAR AYVAZ, s. 475; KARSLI, s. 717; AŞIK-Bekletici Sorun, s. 24.

479 POSTACIOĞLU, s. 503. 480 ÜSTÜNDAĞ- Usûl, s. 604. 481 PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, s. 602. 482 KARSLI, s. 614. 483 KURU, C. III, s. 3207. 484

PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, s. 605; KARSLI, s. 616; PEKCANITEZ-Bekletici Sorun, s. 253

485

Ön sorun ve bekletici sorun arasındaki farklara ilişkin olarak Aşık bir takım tespitlerde bulunmuştur. Bu bağlamda ilk olarak ön sorun bir dava değildir. Ancak buna karşılık bekletici sorun kararı verilmesi durumunda derdest başka bir dava vardır. Ön sorunda genellikle başka bir davaya sebebiyet verebilecek nitelikte bir sorun söz konusu olmayabilir. Ancak bekletici sorunda her zaman bir dava konusu oluşturacak nitelikte sorunun varlığı gerekir. İkinci olarak dar anlamda ön sorun ile bekletici sorunu ayıran önemli noktalardan biri de ön sorun hakkında asıl sorunu inceleyen mahkemenin bizzat karar vermesi, buna karşılık bekletici sorun yapılan konu hakkında başka bir merci tarafından karar verilmesidir. Üçüncü olarak, ön sorun gerek ön inceleme aşamasında gerekse tahkikat aşamasında ortaya çıkabilirken bekletici sorun kural olarak tahkikat aşamasında ortaya çıkar. Çünkü kural olarak usûli sorunlar hakkında bekletici sorun

163 Aşık, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 165’inci maddesinde yer alan bekletici soruna ilişkin düzenlemeden, başka bir mahkemenin veya idari bir makamın kararı için, bekletici sorun kararı verilebileceğinin anlaşılması gerektiğini savunmuştur486. Bu nedenle de, aynı mahkeme önündeki davalarda, mahkemenin,

başka bir uyuşmazlıkla ilgili kararın veya başka bir kararın kesinlik kazanmasını, bekletici sorun yapmasının mümkün olmadığını ifade etmiştir; aynı mahkeme önündeki birden fazla derdest uyuşmazlıkta, mahkeme bekletici sorun kararı veremez487. Aşık, aynı mahkeme önündeki davalarda, bekletici sorun kararı verilememesinin sebebinin bu davaların birleştirilebilecek nitelik taşımaması olduğunu; ayrıca, mahkemenin kendisi, önünde bulunan davalarda bekletici sorun kararı vermesinın, hem işin niteliğine hem kanun hükmüne aykırı olacağını belirtmiştir488. Şöyle ki, işin niteliği gereği, her iki davaya da bakan mahkeme, bunlar

arasındaki bağlantıyı tespit ederse, birleştirme kararı verebilir. Birleştirme kararı vermesi üzerine, davaların, tahkikat aşaması birlikte yürütülecektir. Tahkikat aşaması birlikte yürütülen bu davalarda ise, artık, bekletici sorun kararı verilmesinin bir anlamı olmaz. Çünkü, her iki davaya bakan hâkim, bu davalar arasındaki bağlantı noktalarını ve bu davaların birbirini etkileyen noktalarını tahkikat aşamasında tespit edecek ve hükmünü ona göre verecektir. Bu nedenle, davaların birleştirilmesi şartlarının bulunduğu hallerde usûl ekonomisinin sağlanması ve çelişkili karar verilmesinin engellenmesi için davaların birleştirilmesi daha uygun olur. Bununla birlikte, yazar, kanun hükmünde “başka bir davaya … bağlı” olmaktan söz edildiğini ve buradaki “başka dava” ifadesini dar yorumlamamak gerektiğini ifade etmiştir; bir başka ifadeyle, mahkeme, önündeki farklı davaları, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 165’inci maddesi anlamında, “başka bir dava” olarak anlamamak gerekir. Bunun, aynı mahkeme önündeki davalar bakımından da mümkün olduğu kabul edildiği zaman, kapsamın çok ve gereksiz yere genişletmiş olunacağını ifade etmiş ve daha öncede belirttiği gibi aynı mahkeme önünde görülmekte olan davalarda davaların birleştirilmesi yoluyla bu sorunun aşılabileceğini ve bekletici sorun kararına ihtiyaç kalmayacağını açıklamıştır. Bununla birlikte, aynı yargı çevresinde, aynı mahkemenin

kararı verilmez. Kanunda usûli sorunun bekletici sorun olarak ortaya çıkacağı bir durum öngörülmüşse ancak o zaman usûli bir sorun hakkında bekletici sorun kararı verilebilir. 486 AŞIK-Bekletici Sorun, s. 168.

487 AŞIK-Bekletici Sorun, s. 169. 488 AŞIK-Bekletici Sorun, s. 170.

164 birden fazla dairesi olması durumunda, bekletici sorun açısından, bu dairelerin, aynı mahkeme kabul edilmesinin mümkün olamayacağını ve bu nedenle de, bunların gördüğü davalarda bekletici sorun kararı verilmesinin mümkün olduğunu ifade etmiştir489.

Yılmaz/Arslan/Taşpınar Ayvaz ise, aynı mahkemede açılmış iki dava arasında bağlantı bulunduğunda, mahkemenin, bu davanın birleştirilmesine karar verebileceğini ve davalardan birini, diğerinden önce inceleyip karara bağlayabileceğini ifade etmiştir490. Bununla birlikte, bir davada, ön sorun olarak

incelenebilecek olan bir durum hakkında, aynı yargı çevresindeki, aynı düzey ve sıfattaki, başka bir hukuk mahkemesinde dava açılmış ise, ikinci davanın açıldığı mahkeme, davanın her aşamasında, taraflardan birinin talebi üzerine veya kendiliğinden, bu iki davanın açıldığı mahkemede birleştirilmesine karar verebilir. Bu durumda, mahkeme tarafından davalardan birinin sonuçlanmasını, diğeri için ön sorun yapabileceği gibi, iki davayı birlikte de inceleyip karara bağlayabilir. Buna karşılık, iki davanın birleştirilmesi mümkün olmazsa, bu halde, iki davaya da, ayrı ayrı mahkemelerde bakılması gerekir. Fakat, bu davalardan biri hakkında hüküm verilmesini, diğer davanın sonucuna bağlı gören mahkemenin, o davanın sonuçlanmasını beklemesi, yani, o davanın sonuçlanmasını kendi baktığı dava için bekletici sorun yapması gerekir.

Ermenek ise, aralarında bağlantı bulunan davaların, aynı yargı çevresindeki mahkemelerde açılmış olması durumunda, birleştirilmesine karar verilmemişse, davalardan birinin ön sorun olarak incelenmesi gerektiği görüşündedir491. Buna

karşılık, ayrı yargı çevresi içinde açılan davalar söz konusu ise bekletici sorun yapılması gerektiğine ilişkin görüşe karşı olarak, bekletici sorun bakımından kanun koyucunun aynı mahkeme-ayrı mahkeme ya da aynı yargı çevresi-farklı yargı çevresi ayrımını değil, davayı dikkate aldığını ifade etmiştir492. Hukuk Muhakemeleri

Kanunu’nun 165’inci maddesinde açıkça “bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya… kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına…

489

AŞIK-Bekletici Sorun, s. 170.

490

YILMAZ/ARSLAN/TAŞPINAR AYVAZ, s. 536.

491 ERMENEK İbrahim: Medenî Usûl Hukukunda Davaların Birleştirilmesi ve Ayrılması,

Ankara 2014, s. 129-130. 492 ERMENEK, s. 129.

165 kadar yargılama bekletilebilir” ifadesi kullanılmaktadır. Ermenek, aynı yargı çevresi içerisindeki, aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinin, hukuken tek bir mahkeme sayılması, bu mahkemelerde açılan davaların da, aynı mahkemede açılmış dava sayılması sonucunu doğurmayacağını ifade etmiştir493. Yazara göre, dava açılırken,

ayrı esas numaraları ile kaydedilen her bir dava, şeklî olarak tek bir davadır ve bu davalar o mahkemede farklı esas numaraları ile görülen diğer davalardan bağımsızdır. Bu durumda, ön sorun, bir mahkemede, aynı esasa kayıtlı bir dava dosyası içerisinde, o davaya devam edilebilmesi için öncelikli olarak çözülmesi gereken sorunu ifade ederken; bekletici sorun, o davaya devam edilebilmesi için aynı mahkemede veya ayrı bir mahkemede görülen diğer bir davada ya da bir idari mercide çözülmesi gereken sorunu ifade etmektedir. Bununla birlikte Ermenek, her şeyden önce, bekletici sorun ve davaların birleştirilmesinin birbirini ikame eden kurumlar olmadığını savunmuştur494. Aksine, bu kurumların birbirlerini tamamladıklarını ifade etmiştir. Bu

bağlamda, hâkim, özellikle davaların aşamasını da dikkate alarak, usûl ekonomisi ilkesi çerçevesinde davaların birleştirilmesine veya davalardan birinin sonucunun beklenilmesine karar verecektir. Davaların birleştirilmesinin koşulları arasında, birinci davanın tarafları ile ikinci davanın taraflarının aynı olması koşulu yoktur. Hüküm aşamasına gelmiş bir dava ile daha ön inceleme aşamasında bulunan bir davayı birleştirmek, hüküm aşamasında bulunan davanın tarafları için adîl yargılanma hakkının ihlalinden başka bir sonuç doğurmayabilir495.

Özekes, aslî müdahale davası açıldıktan sonra mahkemenin iki şekilde hareket edebileceğini ifade etmiştir496. İlk olarak, iki davayı da yan yana birlikte inceleyerek

karar verebileceğini veya aslî müdahale davasını, ilk dava için ön sorun olarak kabul edilebileceğine işaret etmiştir. Bu anlamda, mahkemenin, bu iki davayı birlikte incelemesi mümkün olmakla birlikte, çoğunlukla, aslî müdahale davasını, ilk dava için bir ön sorun yaparak incelemesi, daha uygun olacağı görüşündedir497. Çünkü,

birleştirilen davalardan birinin olumlu bir şekilde karara bağlanması, diğerini konusuz bırakacaksa, öncelikle, bu davanın görülmesi ve diğerinin bekletilmesi gerekir. Bu 493 ERMENEK, s. 130. 494 ERMENEK, s. 130. 495 ERMENEK, s. 130. 496 ÖZEKES-Aslî Müdahale, s. 74-75. 497 ÖZEKES-Aslî Müdahale, s. 74-75.

166 şekilde hareket edilmesi, usûl ekonomisi ve çelişkili kararların önüne geçilmesi bakımından da yararlı olur. Bu görüşe karşın, Yılmaz/Arslan/Taşpınar Ayvaz, mahkemenin uyuşmazlığın özelliğine göre, asıl yargılama ile aslî müdahale davasının birbirlerine bekletici sorun yapılmasına karar verilebileceği görüşündedir498. Pekcanıtez/Atalay/Özekes de, mahkemenin gerekli görmesi durumunda, davalardan birisini öncelikle inceleyebileceğini ve sonuçlandıracağını, daha sonra da diğer dava hakkında karar verebileceğini ifade etmiştir499. Ancak, aslî müdahale davasının

sonucuna göre, ilk davanın konusuz kalabilecek olması nedeniyle, asıl dava hakkında daha sonra karar verilmesinin daha uygun olduğunu ifade etmiştir500.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 65’inci maddesinin ikinci fıkrasında, “Aslî müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.” şeklinde yer alan düzenleme, aslî müdahale ile asıl yargılamanın birlikte yürütülmesini emredici bir ifade tarzı ile kaleme almış ve “yürütülebileceği” veya “karara bağlanabileceği” gibi ifadeler kullanmaktan kaçınılmıştır. Bu durum hükmün emredici bir nitelik taşıyabileceğinin düşünülmesine yol açabilir. Ancak, hükmün emredici olarak kabul edilmesi hâlinde, usûl ekonomisine aykırı bazı sonuçların meydana gelebilmesi mümkündür. Örneğin, asıl yargılamada, tahkikat aşaması sona ermiş, sözlü yargılama aşamasına geçilmiş olsa bile aslî müdahale mümkündür. Çünkü, aslî müdahale görülmekte olan yargılamada hüküm verilinceye kadar yapılabilir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 65’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hükmün emredici olduğunun kabulü durumunda, asıl yargılama ile yeni açılmış olan, aslî müdahale davasının birlikte yürütülüp karara bağlanması söz konusu olur ki; bu durum, sözlü aşamaya gelmiş olan asıl yargılamanın uzamasına neden olur. Bununla birlikte, yabancı hukuk düzenlerinde de, asıl yargılama ile aslî müdahale davasının birlikte görülüp karara bağlanabilmesi veya birinin diğerini durdurabilmesi bakımından hâkime takdir yetkisinin tanındığını görmekteyiz501. Bu nedenle, asıl

yargılama ile aslî müdahale davasının birlikte görülüp karara bağlanmasında hâkimin takdirinin esas alınması gereklidir. Diğer yandan, aslî müdahale kurumunun amacı da

498 YILMAZ/ARSLAN/TAŞPINAR AYVAZ, s. 496. 499 PEKCNITEZ/ATALAY/ÖZEKES, s. 173.

500 PEKCNITEZ/ATALAY/ÖZEKES, s. 173. 501 Bkz.: § 7, B, I.

167 dikkate alındığında502, asıl yargılama ile aslî müdahale davasının birlikte yürütülüp

karara bağlanması daha yerinde olacaktır.

Birlikte yürütülme iki şekilde gerçekleşir. İlk olarak mahkeme aslî müdahale davası ile ilk yargılamanın birleştirilmesine karar verebilir. Bu durumda davaların birleştirilmesi söz konusu olur. Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda birleştirilmeleri mümkündür (HMK m. 166, I). Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyebilecek nitelikte bulunması halinde, bağlantının varlığı kabul edilir (HMK m. 166, IV). Aslî müdahale davası ile görülmekte olan yargılama arasında birleştirme kararının verilebilmesi için gerekli olan bağlantı koşulu vardır. Aslî müdahale davası, üçüncü kişi tarafından ilk yargılamanın taraflarına karşı açılır. Bu nedenle, ilk yargılamanın tarafları, aslî müdahale davasında davalı konumda bulunur. Bununla birlikte, üçüncü kişi, ilk yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde bir hak iddiasında bulunmaktadır. Üçüncü kişi bu hak iddiasını, aslî müdahale davasında aynı hak veya şey üzerinde, ilk yargılamanın taraflarına karşı iddia eder. Bu sebeple de her iki yargılamada verilecek olan hükmün birbirini etkilemesi mümkündür. Bu şekilde birleşme için aranan bağlantı sağlanmış olur. Bununla birlikte birleşme için, aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davaların bulunması gerekir (HMK m. 166, I). Aslî müdahale davasının da görülmekte olan yargılama ile aynı mahkemede açılması açıkça hükme bağlanmıştır (HMK m. 65, I). Bu nedenle, birleşme için gerekli olan bu şart da sağlanmış olur. Burada, davaların birleştirilmesine karar verilmesi sonucunda birleştirilen her bir dava bakımından birleştirme kararı verilmesinden önceki durumlar korunacağı ve bununla birlikte, davaların birleştirilmesi, birleştirilen davaların bağımsızlığını ortadan kaldırılmayacağı dikkate alınmalıdır503. Ancak, bu

durum, birleştirilen davaların tahkikat aşamasının birlikte yürütülmesine ve mahkeme tarafından hükmün aynı anda verilmesine engel değildir504. İkinci durum ise, ilk

yargılamanın durdurulup aslî müdahale davasında verilen kararın beklenmesi şeklinde

502 Aslî müdahale, çelişkili kararların önüne geçmek, gerçeğin ortaya çıkartılması, usûl ekonomisi, hukukî dinlenilme hakkının tam gerçekleştirilmesi, muvazaalı yargılamaların önüne geçmek gibi amaçlara hizmet eden bir kurumdur.

503 ERMENEK, s. 246. 504 ERMENEK, s. 260.

168 olabilir. Bekletici sorun yapılabilmesinin de mümkün olduğu sonucu Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun aslî müdahaleye ilişkin 65’inci maddesinin gerekçesinden ulaşmaktayız. Bu bağlamda, her iki yargılamaya ilişkin tahkikatın birlikte yürütülüp yürütülemeyeceği veya birinin diğeri için bekletici sorun yapılıp yapılamayacağına yargılamanın özelliğine göre mahkeme tarafından karar verilecektir.

Mahkeme birlikte yargılamaların ne şekilde yürütüleceğiyle ilgili olarak ilk yargılamanın bulunduğu aşamayı dikkate almalıdır. İlk yargılamada tahkikat henüz tamamlanmamış ve dava malzemelerinin incelenmesine devam ediliyorsa, ilk yargılama ile aslî müdahale davasının birleştirilmesinde fayda vardır. Bu nedenle, henüz tahkikatına başlanmış aslî müdahale davasında, ilk yargılamadaki dava malzemesi birlikte incelenerek, zaman, emek ve masraf tasarrufu yapılacaktır.

Buna karşılık ilk yargılamada tahkikat tamamlanmış ise, birlikte yürütülebilecek bir tahkikat söz konusu olamayacağı için aslî müdahale davasının bekletici sorun yapılması durumun gereği olarak kabul edilebilir.

169 § 8. ASLİ MÜDAHALE DAVASININ İNCELENMESİ SONUCUNDA