• Sonuç bulunamadı

ARRÂN’IN SİYASİ COĞRAFYASI

B. MİHRANİLER SÜLALESİ DÖNEMİ

II. ARRÂN’IN SİYASİ COĞRAFYASI

Antik dönemlerde Arrân’ın sınırları Küçük Kafkas Dağları ve Araz Nehri’nin orta akarlarından başlayarak Büyük Kafkas Dağları’nın Kuzeydoğu’sundaki Derbend’e kadar uzanıyordu. Strabon, Arranlıların batıda İberlerle (Gürcü), doğuda

77 Moses, Alban, s. 32; Bahtiyar Tuncay, Kafkas Albanlarının Dili ev Edebiyatı, Kanun Neşriyat, Bakü

2010, s. 6; Geybullayev, Qarabağ, Elm, Bakü 1990, s. 52-54; Azerbaycan Türklerinin Teşekkülü Tarihinden, s. 145; https://az.wikipedia.org/wiki/Qafqaz_Albaniyası, 10. 08. 2017; Ergin Ayan, “Kafkasya: Bir Etno-Kültürel Tarih Çözümlemesi”, ODÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Araştırmaaları Dergisi, C. I, S. 2, Ordu 2010, s. 20-50.

78 Cahangir Zeynalov, Muhtasar Azerbaycan Tarihi, Azerbaycan Devlet Kitap Palatası, Bakü 1992, s.

6; Memmedov, Kafkas Albaniyası, s. 54.

79 Bakıhanov, Gülüstani İrem, s. 9.

80 Memmedov, a.g.e., s. 55; Geybullayev, a.g.e., s. 17. Bazı faraziyelere göre, Arrân Çarlığı etnik

açıdan Lezgilerden ibaret olmuştur ki, bunu ilk defa söyleyen şahıs 1825 senesinde bir Rus memuru olan Semyon Bronevsky olmuştur. O büyük bir ihtimalle bu gün Dağıstan’da yaşayan Lezgi dilli halkları gözönünde bulundarak onların ecdatlarının Arrân halkı olduğunu iddia etmiştir. Daha sonra onun görüşünü tekraralayan bazı müellifler de bu iddiayı destekleyerek Arrân (Alban) kelimesinin ‘dağlık bölge’ anlamından türediğini, günümüz Dağıstanın da dağlık bölge olması hasebiyle halklarının ecadının Arrânlılar olduğuna işaret etmişlerdir. Bk. Geybullayev, a.g.e., s. 17-8

21

ise Kaspi (Hazar) denizi ile çevrelendiğini belirterek antik dönemlerde Arrân sınırlarını çizmeye çalışmıştır81.

İslâm fetihlerinin başlanması ve devam ettirilmesi Atlas Okyanusu’ndan Hindistan’a kadar olan arazilerde değişikliğe neden olduğu gibi Azerbaycan, Ermenistan, Arrân, Gürcistan arazilerinde de sınır değişikliklerine sebep oldu. Bunun sonucunda tüm araziler çeşitli bölgeleri kapsayan vilayetler halinde hilafetin sınırlarına dâhil edildi82. Erken İslâmî dönemlerde Azerbaycan, Arrân, Ermeniye, Doğu İberiya (Gürcistan), Cezire, İslâm Devlet’inin bir tek idarî bölgesi (iklim) sayılıyordu. VIII. asrın başlarında Kafkas Albaniya’sının (Arrân) fethedilmesinin ardından bölge Arrân (er-Rân) adlandırılmağa başladı ve ‘Ermeniye’ isimli yeni bir idarî bölge kurulmuş oldu. Bu bölgeye ise Ermenistan, Albaniya, İberiya (Gürcistan) dâhil edilerek bir tek vali tarafından idare edildi83.

İslâm Devleti’nin kurmuş olduğu idarî bölge, Doğu Roma İmparatoru I. Jüstinian (527-565)’ın reformları (536) sonucunda kurulmuş, Doğu Roma’ya bağlı Ermenistan idarî bölgesinin adı ile bağlantılı idi84. Hilafetin nezdinde bulunan Ermeniye idarî bölgesinin kurulmasında diğer objektif nedenler de vardı. Şöyle ki, Müslümanlar Arrân ve Gürcistan’ı fethetmeden önce (639-40) Mozopotamya’ya sefer esnasında Doğu Roma’nın elinde bulunan ‘Ermeniye’ iklimini fethetmiş ve bölgenin idarî merkezi ise Debil şehri olmuştu. Dolayısıyla fethedilen bu bölgenin seleflerince

81 Vladimir Minorsky, Studies in Caucasian History, Taylor’s Foreign Press, London 1953;

“Caucasica, IV”, Bulletin of The School of Oriental and African Studies, University of London, S. XV, London 1953, s. 504-29; Kemal Aliyev, Antiçnaya Kafkaskaya Albaniya, Azerbaydjanskoe İzdatelıskogo-Poligrafiçeskoe Obıedinenie, Bakü 1992, s. 30; Edisyon, Azerbaycan Etnografiyası, C. I, Şark-Garb, Bakü 2007, s. 38.

82 Bünyadov, a.g.e., s. 177-78. Hülefâ-i Raşidîn döneminde hilafetin arazileri beş iklim içerisinde

sıralanıyordu ve her birisi halife tarafından görevlendirilen vali tarafından idare ediliyordu. Birinci iklime Hicaz, Yemen, Arabistan Yarımadası, Suriye, Lübnan, Ürdün toprakları dâhil edilmişti. İkinci iklime Mısır, üçüncü iklime Irak, dördüncü iklime ise Azerbaycan, Gürcistan’ın bir kısmı, Arrân, Ermenistan, Cezayir, Küçük Asya’nın bir kısmı dâhildi. Kuzey Afrika ve Endelüs ise beşinci iklimde yer alıyordu. Emevîlerin ilk dönemlerinde ise hilafet, Sâsâniîerin sistemine benzer dokuz vilayete bölünmüştü: 1. Suriye, Filistin, 2. Küfe (Irak), 3. Basra (Tran, Sicistan, Horasan, Bahreyn, Oman, Necd ve Yemame), 4. Ermenistan, 5. Hicaz, 6. Girdman ve Hindistan’ın sınır toprakları, 7. Mısır, 8. İfrikiye (Afrika), 9. Yemen ve Güney Arabistan. Emevîler döneminde fetihlerin ilerlemesiyle 9 idarî bölge beş ile sınırlandırıldı. Bu bölgünün üçüncü sırasında Cezire, Azerbaycan, Arrân, Ermenistan ve Küçük Asya’nın bir kısmı yer alıyordu. Daha sonra bu idarî bölge dokuzdan beşe indirilmiş ve üçüncüsü Cezire, Azerbaycan, Arrân, Ermenistan ve Küçük Asya’nın doğu kısmını kapsamıştır. Abbâsîler döneminde ise hilafet 82 vilayeti kapsayan 13 eyalete bölünmüştü. Eyaletler ise 12 köyü kapsayan nahiyelere bölünerek idare ediliyordu. Bk. el-Hamevî, Mu’cem, C. I, s. 136-7; Bünyadov, aynı yer.

83 Bünyadov, a.g.e., s. 7; Vagif Piriyev, Azerbacanın Tarihi-Siyasi Coğrafyası, Müallim Neşriyat, Bakü

2006, s. 22; İsmail, a.g.e., s. 27-8.

84 Doğu Roma (şimdiki Türkiye) sınırları içerisinde yerleşmiş, Karadeniz ve Akdeniz arasındaki

22

kabul edilmiş ismi, hilafet tarafından muhafaza edilmiş ve sonradan ele geçirilen bölgeler de bu idarî bölgeye katılarak bölgenin hudutları genişletilmiştir. Müslümanlar Debil şehri yoluyla Arrân ve Gürcistan’a girerek Kafkaslarda bulunan birçok yeri fethetmiş ve idarî sistemin kolaylaştırılması amacıyla ele geçirilen bu topraklar Ermeniye idarî bölgesinin sınırları içerisinde addedilmiş, merkezi ise Debil şehri olmuştu85.

İslâmî kaynaklarda “Ermeniye” iklimi olarak gösterilen bölge İbn Hurdazbîh, el-Belâzûrî, el-Ya’kubî, İbnü’l-Fakîh gibi müellifler tarafından dört kısımda değerlendirilmiştir86. Bu müelliflerin eserlerinde genellikle Birinci Ermeniye’de Arrân, ikinci Ermeniye’de Gürcüler, Lezgiler ve başka dağlık bölgeler gösterilmiştir. Üçüncü Ermeniye’de Araz Nehri’nin aşağı sağ tarafındaki araziler, Gökçe Gölü’nün

85 Piriyev, a.g.e., s. 22. Ermeniye ikliminin doğu topraklarını da kapsamış olması ve Doğu Roma ile

karşılıklı hudutların meydana gelmesi hilafet açısından stratejik önem taşımakta idi. Özellikle hilafetin Hıristiyan imparatorluğa karşı Ermenileri dinî-ideoloji ihtilaftan dolayı siyasi koz olarak kullanması bunun net bir örneği sayıla bilir. Arrân’da mezhepsel ihtilafların sonucunda hilafetin Ermenilerden yana olması neticesinde Arrân’ın bir devlet gibi sukutuna neden olmuştu. Bk. Piriyev, aynı yer. Araştırmalarımızdan çıkan sonuca göre, İslâm coğrafyacıları Arrân’ın sınırlarını Ermeni kaynaklarından farklı bir biçimde ele almışlardır. Onlar Arrân’ı ülke olmaktan ziyade ya Azerbaycan ve Ermeniye ile birlikte ya da sadece Ermeniye ile birlikte bir iklim sayarak şehirlerini ve vilayetlerini zikretmiş, bazen de tek bir ülke şeklinde göstermişlerdir.

86 İbn Hurdâzbeh, el-Mesâliki ve’l-Memâlik, s. 122-24; el-Belâzûrî, Fütûhu’l-Büldân, 193-97; el-

Ya’kûbî, el-Büldân, s. 208; İbnü’l-Fakîh, el-Büldân, s. 583. Dünyayı yedi iklime bölerek anlatma geleneği İslâm coğrafyacıları için en önemli ve pratik usul idi. Fakat bilimsel açıdan değerlendirilecek olursa erken İslâmî dönemlerde iklim anlayışı ile anlatılan dünyanın nerede başlayıp nerede bittiği belli değildi. Şunu da belirtelim ki, Kur’ân’da geçen 7 sembolizmi ilerleyen süreçlerde Müslüman coğrafyacılar üzerinde etkili olmuştu. Yani ayetlerde geçen yedi gök sembolü müelliflerimiz nezdinde coğrafî bir usule dönüşmüş, sonuçta yedi iklim teorisi ortaya çıkmıştı. Ancak yedi iklim anlayışının gelişmesinde sadece Kur’ân etkisinden bahsetmek doğru değildir. Halife Mansur döneminde Cündişapur Okulu vesilesiyle Bağdat’a getirilen Hint eserlerinin de yedi iklim teorisinin gelişmesine sebep oluşu da şüphesizdi. Diğer taraftan bu gelişime katkı sağlayan en önemli müellif Batlamyus’un Coğrafya isimli eseri de göz ardı edilemezdi. Ayrıca şunu da ifade edelim ki, bu teoriyle hareket eden müelliflerin anlatış biçimleri de birbirinden farklı idi. Bk. Murat Ağarı, “İslâm Coğrafyacılarında İklim Anlayışı”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, AÜİFVY, S. 2, Ankara 2006, s. 195-216; Ayrıca İklim teorisiyle ilgili Bk. Mahmut Ak, “İklim”, mad., DİA C. XXII, İstanbul 2000, s. 28-30. Şunu da beyan edelim ki, Arrân’ın siyasi coğrafyası, çoğunlukla Hıristiyan kaynakların naklettikleri bilgiler üzerinden açıklanmaya çalışılmıştır. İslâm kaynakları Arrân’ı genellikle bölgeyi iklim anlayışı çerçevesinde ortaya koymaya çalışmışlarsa da bu Hıristiyan kaynakların vermiş olduğu bilgiler kadar detaylı değildir. İslâm coğrafyacıları Arrân’ın sınırlarını çizmekten ziyade onun vilayetlerini, şehirlerini anlatırken çoğunlukla onları Arrân’a ait değilmiş gibi üslup sergilemişlerdir. Fakat coğrafyacılarımızın bu üslup tarzı kasıtlı bir durum olarak kabul edilemezdi. Bunun birçok nedenler vardı ki, bunlar arasında Müslüman coğrafyacıların Arrân’da yaşamış olmamaları, olayları rivayet usulüyle nakletmeleri, bölgeleri “iklim” başlığı altında irdelemeleri ve b. nedenler gösterile bilir.

23

batı kısmı ve Van Gölü’nün doğusu ile kuzey-doğu araziler bulunmakta idi. Dördüncü Ermeniye’ye ise Hilat toprakları dâhil edilmişti87.

Bazı İslâm kaynakları Azerbaycan adı altında Ermeniye ve Arrân’ı bir iklim şeklinde göstererek bunların vilayet olduğunu belirtmiştir ki, bu da dönemin idarî sisteminden kaynaklanıyordu. Hilafet valileri bölgeyi Ermenistan’dan yönettiği gibi bazı dönemlerde Azerbaycan’dan da yönetiyordu. Nitekim el-Ya’kûbî Arrân’ı Azerbaycan’a katarak “Azerbaycan el-Ulyâ88” olduğunu belirtmiştir ki, bu durum anlattığımız gerçeğe işaret etmektedir. el-İstahrî Azerbaycan, Ermenistan ve Arrân’ın haritada bir vilayet olduğunu belirtmiş, Azerbaycan’ı gezip dolaşarak harita tertip eden İbn Havkal ise İstahrî’nin belirttiği gibi bu üç bölgeyi tek bir vilayet kabul etmiş ve bir bütün olarak Azerbaycan adlandırmıştır. İbn Havkal ayrıca Hazar Denizi’nin haritasını da çizmiş, tüm sahil arazilerinin Derbend’e kadar Azerbaycan toprakları olduğunu belirtmiştir89. Hudûdü’l-Âlem müellifi de seleflerinin yolunu izleyerek bu üçünün bir vilayet şeklinde Azerbaycan adlandığını belirtmiş, el-Makdisî ise üç ülkeye birlikte “İklîmü’r-Rahâb” adını vermiştir90.

Arrân’ın siyasi hudutları konusunda da Müslüman coğrafyacılar detaylı olmasa da içerisinde bulunan şehirleri zikrederek sınır çizmeye çalışmışlardır. Bunlar arasında el-Makdisî Arrân’ın Azerbaycan’ın (Ermenistan, Arrân, Azerbaycan iklimi) üçte birini teşkil ettiğini, ülkenin deniz ile Araz Nehri arasında yarım küreye benzediğini ifade etmiştir. Malik (Kür) Nehri’nin ülkeyi iki yere böldüğünü, başkentinin ise Berzea Şehri olduğunu belirtmiştir. Şehirleri arasında Beylegan, Şemkir, Gence, Şamahı, Şirvan, Bakü, Şabran, Bâb el-Ebvâb, Lahicân, Gebele, Şeki, Malazgert ve Tebla’yı zikrederek ülkenin sınırlarını şehirler üzerinden göstermeye çalışmıştır91.

87 Piriyev, a.g.e., s. 22-3.

88 el-Ya’kûbî, el-Büldân, 208; Bünyadov, a.g.e, s. 179.

89 el-İstahrî, el-Mesâliki ve’l-Memâlik, s. 188-90; İbn Havkal, Sûratü’l-Arz, C. II, s. 331; Bünyadov,

a.g.e., 179-80.

90 Anonim, Hudûdü’l-Âlemi mine’l-Meşriki ve’l-Mağribi, ed-Dârü’s-Sekâfiyye, Kahire h. 1423, s. 63;

el-Makdîsî, Ahsenü’t-Tekâsîm, s. 374; Bünyadov, a.g.e., s. 180.

91 el-Makdîsî, Ahsenü’t-Tekâsîm, s. 374; İbn Havkal, Sûratü’l-Arz, C. II, s. 349-51; Ebü’l-Hasen Ali b.

Musa b. Said el-Mağribî, Coğrafya, y.y.,? t.y., s. 62-63; Zekeriya b. Muhammed b. Mahmud el- Kazvînî, Âsârü’l-Bilâd ve Ahbârü’l-İbâd, Daru Sâdir, Beyrut ty., s. 491-93; Bünyadov, a.g.e., s. 180- 81. el-Makdisî Arrân bölgesi ve şehirlerini altıncı iklimde anlatmıştır. Bk. el-Makdîsî, aynı yer.

24

İbn Havkal Arrân’ın snırlarının Bâbü’l-Ebvâb’dan Tiflis hudutlarına kadar uzandığını belirtmiştir92. el-İstahrî ise sınırların el-Bâb’dan Tiflis’e ve Araz Nehri yakınındaki Haciran (Nahçivan’da bir bölge)’na kadar uzandığını, en büyük şehirlerinin de Berzea, el-Bâb şehri olduğunu söylemiştir93. el-Hamevî, Arrân ile Azerbaycan arasında Araz Nehri’nin aktığını dolayısıyla bu ikisi arasında sınır olduğunu, nehrin kuzey ve batısının Arrân toprakları sayıldığını ifade etmiştir94.

Bir diğer nakilde Arrân’ın meşhur bir ülke olduğu, sınırlarının güneyde Azerbaycan, batıda Ermenistan, doğuda yine Azerbaycan, kuzeyde ise Gabc (Kafkas) Dağları olduğu belirtilmiştir. Ülkenin şehirleri arasında Bâbü’l-Ebvâb, Beylegan, Gence, Şemkir, Serir el-Lân ve Neşevâ (Nahçıvan) zikredilerek sonuncu şehrin beşinci iklimin 78% uzunluk ve 42% en dairesinde yer aldığı belirtilmiştir95.

İbn Rüste, Arrân bölgesinin (metinde Ermeniye) beşinci iklimde yerleştiğini belirterek burada Berzea ve Neşevâ şehirlerinin yer aldığını söylenmektedir96. el-İdrîsî de aynı metotla Arrân’ı beşinci iklime yerleştirerek Berzea, Beylegan, Berdic, Şemahiye, Şirvan, Şabirân, Gebele, Şeki, Gence ve Şemkür’in buraya ait olduğunu ifade etmektedir97.

V-VII yüzyıl Ermeni kaynakları ve Arranlı vakanüviste göre, I-VII asırlarda ülkenin sınırları kuzeyde Kafkasya dağlarından başlayarak güneyde Araz nehrine kadar, batıda İberiya (Gürcistan)’dan başlayarak kuzeyde Hazar Denizi’ne kadar ulaşıyordu98. Çarlığın sınırları kuzeyde Büyük Kafkas dağlarının eteklerine kadar ulaşarak ve Sarmatiya ile birleşiyordu. Bölge güneyde Araz Nehri ile Kür Nehri’nin birleştiği yere kadar Mil-Muğan Düzü ve Paytakaran’ı da içermekteydi. Ülkenin

92 İbn Havkal, Sûratü’l-Arz, C. II, s. 350.

93 el-İstahrî, el-Mesâlik, s. 190-92; Abdürreşid el-Baküvi, Kitab Telhis el-Asar ve Acaib el-Melik el-

Kahhar, çev. Ziya Bünyadov, Şur Neşriyatı, Bakü 1992, s. 99; Bünyadov, a.g.e., s. 181.

94 el-Hamevî, Mu’cem, C. I, s. 136; el-Baküvi, aynı yer; Vasiliy Vladimiroviç Barthold, “Azerbaycan

ve Ermenistan”, çev. İsmail Aka, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi, C. VIII-XII, S. 14-23, Ankara 1975, s. 77-87.

95 Minorsky, agmad; Bünyadov, a.g.e., s. 181. 96 İbn Rüste, Kitâbü’l-A’lâki’n-Nefîse, s. 89, 98, 106.

97 Muhammed b. Muhammed b. Abdullah el-İdrîsî, Nüzhetü’l-Müştâk, C. II, Âlemü’l-Kütüb, Beyrut

h.1409, s. 820; Abdülazîz b. Muhammed el-Bekrî, el-Mesâliki ve’l-Memâlik, C. I, Dârü’l-Garbi’l- İslâmî, ? 1992, s. 237, 497; Hasan b. Muhammed el-Muhallebî el-Azîzî, el-Mesâliki ve’l-Memâlik, yy., ty., s. 139-43.

98Moses, Alban, s. 195-96; Aşharatsuits, Armyanskaya Geografiya, s. 32; Memmedov, a.g.e., s. 44-45.

Mahmud İsmayıl şimdiki Gürcistan arazisinde bulunan Kambisena vilayeti, Ermenistan arazisinde bulunan Sünik, Rusya arazisinde bulunan Dağıstan’ın Güney bölgeleri de dahil olmakla şimdiki Azerbaycan arazilerinin Arrân siyasi coğrafyası olarak tarif etmiştir ki bu görüş bizim açımızdan en isabetli görüştür. Bk. İsmayıl, a.g.e., s. 27-28.

25

doğusu ise Hazar Denizi’ne kadar olan arazileri, batıda ise İberiya (Gürcistan) ile komşu olup, Ağstafa Irmağı’nın Kür Nehri’ne döküldüğü yerden başlayarak Zagatala Rayonu’nda bulunan Andiy Dağı eteklerine kadar olan toprakları kapsamakta idi. Ayrıca Ermeni kaynaklarında Arrân’ın Atropatena (Güney Azerbaycan) ile de komşu olduğu belirtilmiştir99. Çarlığın Kür Nehri’nin sol sahil arazileri vilayetlere (havarlar) ve eyaletlere (nahanglar) bölünüyordu. Şeki, Gebele, Kambisena, Lpina, Eceri ve Çola vilayetleri Kür Nehri’nin sol sahilinde yerleşiyordu. Kaspiana, Sakasena (Sisecan), Girdman, Arsak, Uti, Paytakaran ve Sünik eyaletleri ise sağ sahilde yerleşmekteydi. Eyaletler ise kendi içerisinde küçük eyaletlere bölünmüştü100.

Ermeni coğrafyacıları Kür Nehri’nin sol sahilinde 11 vilayetin yer aldığını belirtmiş, Moses ise bunlardan sadece Gebele, Şeki, Kambisena ve Eceri’nin isimlerini zikretmiştir. Vilayetler içerisinde Derbend’i de içine alan Lpina ve Çola (Çora) yer alsa da bu bölgeler V. Yüzyılda kendi özerkliklerini korumakta idi. Fakat 488 senesinde III. Vaçagan’ın siyasi faaliyetleri neticesinde Lpina ve Çola, Arrân Çarlığı’nın hâkimiyeti altına girmişti101.

Antik ve erken ortaçağlarda Arran’ın sınırları meselesine Abel Yanovskiy, Boris Dorn, Wilhelm Tomaşek, Agatangel Kırımskiy, Serafim Yuşkov, Suren Yeremian, Kamilla Trever, Kamil Aliyev ve b. araştırmacılar da değinmişlerdir. Fakat onlar Ermeni kaynaklara isnat ederek sınır meselesini sübjektif bir biçimde değerlendirmiş, kaynakların doğruluğunu ise tahlil etmemişlerdir. Sovyet tarihçiliğinde ise bölgenin sınırlarını en iyi şekilde tespit eden Ziya Bünyadov olmuştur102.

99 Memmedov, a.g.e., s. 45; Memmedova, a.g.e., s. 78-79; Edisyon,Azerbaycan Tarihi, C. II, s. 12;

Gafar Cebiyev, Girdiman Tarihi, (IV-IX Asırlar), Şark-Garb, Bakü 2010, s. 38.

100 Aşharatsuits, Armyanskaya Geografiya, çev. Kerovbe Patkanov, Tipografiyaİmperatorskoy

Akademii Nauk, Petersspurg 1877, s. 32; Memmedova, a.g.e., s. 66, 78-79; Memmedov, a.g.e., s. 45; Edisyon, Azerbaycan Tarihi, C. II, s. 12; Cebiyev, a.g.e., s. 38., Kür Nehri’in sağ sahili arazileri araştırmacılar arasında tartışma konusu olmuş, kimilerine göre Arrân’ın kimilerine göre ise Ermenistan’ın toprakları olması gibi iddialar günümüze kadar devam etmiştir. Tartışmalar İslâm fetihlerinden önce bölgede vuku bulan savaşlardan kaynaklanmış, iddialar da bu olaylara dayandırılmıştır. Şöyle ki, 371 senesinde Ermeni hükümdarı Pap’ın kumandanı Mamikonyan Arrân bölgesine saldırarak Arsak’ı harabeye çevirmiş, ardından Uti, Sakasen, Girdiman vilayetlerini işgal etmişti. Fakat Ermenilerin işgal edilmiş vilayetlerdeki hükümranlığı uzun sürmemiş, İran ve Doğu Roma arasında yapılan anlaşma (387) gereği Uti, Sakasen, Artsak, Paytakarak, Ermenistan’dan alınarak Arrân Çarlığı’na ilhak edilmiştir. Bu hadiseden anlaşılacağı üzere belirtilen vilayetler daha öncesinden Arrân’ın kendi arazileri olmuştur. Bk. Memmedov, a.g.e., s. 45.

101 Horenatsi, Armyanskaya Geografiya, s. 41; Edisyon, Tarih C. II, s. 12-3; Piriyev, a.g.e., s. 20-21;

Memmedova, a.g.e., s. 71.

26

Anatoli Petroviç Novoseltsev ve Zelik Yampolıskiy’nin belirtmiş olduğu üzere erken orta çağlarda Arran’ın sınırları şimdiki Azerbaycan, Ermenistan, Dağıstan ve Kuzey Gürcistan’ın arazilerini kapsıyordu103.

Ancak Ermeni araştırmacılar Arrân’ın siyasi coğrafyası konusunda farklı iddialar sergileyerek Arrân’ın sadece Kür Nehri’nin sol sahili arazileri kapsadığını Kür-Araz ovalığının önceden Ermenilerin olduğunu söylemişlerdir. Dolayısıyla Ermeni tarihçilere göre, Kür-Araz ovalığı 387 senesinde Arrân’ın sınırlarına dâhil olsa da etnik ve kültürel olarak bu bölge Ermenilere mahsus sayılmıştır104.

Gürcü araştırmacılar da bu konuda arazi iddiasında bulunarak Kür Nehri’nin sol sahilinin batı kısmını Gürcistan’a dâhil etmiştir. Bu iddiaları ileri sürenler arasında Nikolay Berdzenişvili, Georgiy Çubinaşvili ve b. gösterebiliriz. Son dönem Gürcistan araştırmacılarından David Musheklişvili bu iddiayı daha da ileri götürerek şimdiki Azerbaycan’ın batı kısmını ve bazı dönemlerde ise tümünün Gürcistan toprakları olduğunu söylemiştir105. O “Batı Gürcistan’ın Tarihi Coğrafyası” isimli eserinde Arrân’ın kuzey-batısında yerleşen Kambisena ve Şeki eyaletlerini, güney-batısındaki Girdman ve Sakasena’yı Gürcistan’ın kadim arazileri olduğunu iddia etmiştir. Fakat araştırmalar göstermiştir ki, Arrân Çarlığı’nın M. Ö. III. asırdan meydana gelmiş siyasi sınırları VIII. yüzyıla kadar sabit kalmış, daha sonra büyük devletlerin baskıları sonucunda arazilerinde küçülmeler ve büyümeler gerçekleşmiştir106.

Arrân arazisinde en önemli yeri siyasi yönüyle vilayetler taşıyor ve bunların içerisinde en büyükleri olan Gebele, Şeki, Kambisena aynı zamanda Arrânın kilise merkezli idarî bölgeleri sayılıyordu. Burada dini liderler ülkenin kilise kurultaylarını teşkil ederek dini kurallar koyabiliyorlardı107.

İslâm fetihleri döneminde de ülkenin sağ ve sol sahil arazileri değişiklik olmadan kalabilmişti. Nitekim Moses ‘in beyanından anlaşıldığı üzere III. Vaçagan

103 Memmedova, a.g.e., s. 78.

104 Horenatsi, Armyanskaya Geografiya VII Veka, s. 41; Memmedova, aynı yer; Memmedov, a.g.e., s.

44. Yukarıda bahsedilen iddialar daha çok1784 senesinde yaşamış Ermeni tarihçi Mikael Çamçiyan tarafından dile getirilmiştir. Daha sonraki iddialar da onun ortaya koyduğu görüşler üzerinden anlatılmaya çalışılmıştır. Memmedov, aynı yer.

105 Edisyon, Tarih, C. II, s. 17-8

106 Edisyon, Azerbaycan Tarihi, C. II, s. 18. Musheklişvili’nin yanlış iddialarına Azerbaycanlı tarihçiler

Bünyadov, Memmedova, Velihanlı vePiriyev tarafından “İstoriçeskaya Geografiya Azerbaydjana” isimli kitapta delilleriyle cevaplar verilmiştir. Bk. Edisyon, aynı yer.

27

döneminde çarlığın sınırları korunmakta ve Cevanşir döneminde ise İberiya sınırından Hun geçidine (Hazar ülkesine) ve Araz Nehri’ne kadar uzanmakta idi108.

Tün bu yorurmlardan yola çıkarak Arrân’ın İslâm fetihleri dönemindeki sınırları günümüz Azerbaycan, Ermenistan’ın tümü, Gürcistan’ın ve Rusya’ya bağlı Dağıstan bölgesinin çoğunluk arazilerinden ibaret olduğunu söyleye biliriz.

III. ARRÂN’IN VİLAYETLERİ VE EYALETLERİ

Bu başlık altında Arrân’ın sol vilayetleri ve sağ eyaletleri anlatılacak, vilayet ve eyaletlerin isimlerinin nereden kaynaklandığına, buralarda kimlerin yaşadığına ve b. yer verilecektir.