• Sonuç bulunamadı

ARRÂN VE DOĞU ROMA İTTİFAKI

Cevanşir, Müslümanların Arrân bölgesine girdiği ilk senelerde Kür Nehri’ni geçerek onlarla mücadele etmiş babasını Müslümanlardan caydırmak amacıyla anlaşmaya yanaşmamasını istemiş, ancak buna muvaffak olamamıştır. Şöyle ki, Cavanşir onlara karşı tekrar savaşmaya kalkışsa da babasının ısrarı üzerine bu niyetinden vazgeçmiş ve ardından babası Varaz Grigor Müslümanlarla anlaşmaya sadık kalmıştır. Fakat ülke hükümdarı daha sonra farklı bir siyaset izleyerek kısa süre içerisinde Doğu Roma İmparatorluğu ile anlaşma yapma kararı almıştı303. Berzea’da

298 Ebû Muhammed Ma‘dîkerib b. Kays b. Ma‘dîkerib el-Eş‘as el-Kindî (ö. 40/661). Geniş bilgi için

bk. Asri Çubukçu, “Eş’as b. Kays”, mad., DİA, C. XI, İstanbul 1995, s. 455.

299 İbnü’l-A’sem, Kitâbü’l-Fütûh, C. II, s. 346; Belâzürî, Fütûh, s. 203;Ya’kûbî, Tarih, C. II, s. 64;

Abdülmelik İbn Hüseyin İbn Abdülmelik el-Usâmî el-Mekkî, Sumtu’n-Nücûmu’l-Avâlî fî Enbâi’l- Evâili ve’t-Tevâli, C. II, Dâru’l-Kütübi’l-İlmî, Beyrut 1998, s. 546; el-Belâzürî’den nakledilen bir rivayete göre, Muğire b. Şu’be’nin ardından bölgeye Kâsım b. Rebîa b. Umeyye es-Sakafî vali tayin edilmişti. İkinci rivayete göre ise bölgeye Amr Muâviye el-Ukaylî vali atanmıştı. Bk. el-Belâzürî, Fütûh, s. 203. Hüzeyfe’nin valiliği döneminde Müslümanlar arasında kıraat tartışmaları yaşanmış ve bu sorun Hz. Osman’a iletilmişti. Ardından Kur’ân’ın bir tek Mushaf’ta cemedilmesine karar verilmiş ve bu nüsha üzerinden istinsah edilmiştir. Bk. el-Usâmî, aynı yer.

300 Muhammed es-Sallâbî, Tefsîru’l-Kerîmu’l-Mennân fî Sîreti Osmân İbn Affân, Dâru’t-Tevzîu ve’n-

Neşri’l-İslâmî, Kahire 2002, s. 241.

301 Naile Velihanlı, Moğollara Kadar Nahçivan, s. 22.

302 el-Belâzürî, aynı yer; el-Ya’kûbî, Târîh, C. II, s. 106-7; Ali b. Ebî Tâlib, Nehcü’l-Belağa,

Merkezü’l-Hukûk el-Akâidî, Kum 1998, s. 482.

303 O ayrıca Ermeni kumandanı ile de ittifak kurarak onu Doğu Roma İmparatorluğunun tebaası olmaya

72

iken II. Konstantin (641-668)’e mektup göndererek Doğu Roma İmparatorluğu ile anlaşma isteğini belirtti. Onun anlaşma gerekçelerinden en önemlisi ülkesini gelecekte olması muhtemel Doğu Roma saldırılarından korumaktı304.

Ülke hükümdarının yapmış olduğu bu siyasi manevralar Hz. Osman döneminin son senelerine tekabül etmekteydi. O imparatora göndermiş olduğu mektupta ittifak kurmak isteğini şöyle açıklıyordu:

“Bizanslıların her şeye galip gelen azametli ve merhametli imparatoru, denizlerin karaların Allah tarafından tayin olunmuş Konstantin Avgust’u Albanya’nın (Arrân) başkomutanı ve prensi Cevanşir, sana bağlı olarak Doğu ülkesi ile birlikte sana itaatkâr selamlarını gönderiyor. Senden uzak olan bir halkı himayene alma teklifimiz, senin gibi İsa’yı seven bir hükümdar için hoş olsun ki, senin azametli şöhretinden ve bizim itaatimizden ötürü senin ilahi iltifatından bize de pay düşsün.”305

Mektubu okuyan imparator II. Konstantin bu teklife çok sevinerek o gün sarayda büyük bir ziyafet vermiş ve ittifak için gerekli anlaşmaların yapılmasını içeren cevap mektubu göndermişti306. İmparator, onu Arrân’ın birinci patriği makamına yükseltmiş ve ayrıca Arrân’da bulunan 1200 kişiyi patrik makamına layık görmüştü. Ayrıca ülke hükümdarına muhtelif resmi unvanlar vererek bunları istediği kimseye pay etmesini de belirtmişti307.

II. Konstantin Arrân hükümdarına göndermiş olduğu mektupta şöyle diyordu: “Sana, hükümdar Cevanşir’e, Girdiman sahibine ve Albanya prensine, birinci patrik ve Şarkın hükümdarına, kurtarıcı haçın ilahi kuvvetinden merhamet ve bereket, bizim imparator şahsımızdan ise selam ve muhabbetimiz…

Senin Allah’a muhabbet ve itaatle dolu tebrik mektubunu aldık ve biz senin Şark memleketinin bize tabi olmasına memnun olduk. Bu sebeple biz ve bizim

Müslümanlardan yana olan Gürcü hükümdarı Teodor Rştuni’nin aksine II. Konstantin ile anlaşma yapmıştı. Bu sebepten dolayı II. Konstantin İberya, Arrân ve Sünik (Sisecan)’a sefer ederek halkı Teodor’dan ayrılmaya zorlamıştı. Ayrıca Cevanşir Teodor ile de ittifak halinde olduğu halde Doğu Roma ile ittifak yapmıştı. Arrân hükümdarı burada kendi siyasi çıkarlarını da ön planda tutmuş olabilir. Bk. Sebeos, History, s. 159-163; Moses, Alban, s. 187, 196; Bünyadov, aynı yer.

304 Moses, Alban, s. 187; 196-198; Bünyadov, a.g.e., s. 94; Edisyon, Etnografiya, C. I, s. 43-4. 305 Moses, Alban, s. 194.

306 İmparator ona mektupla beraber altından yapılmış yaslanacak taht, altın ipliklerle örülmüş giysiler

ve ayrıca inciyle süslenmiş kını olan şahsi kılıcıyla boynundaki İsa haçının bir zerreciğini hediye olarak göndermişti. Bk. Moses, Alban, s. 194-95.

73

oğullarımız ebedi olarak size ve senin nesilden nesle intikal eden oğullarına sevgi, samimiyet ve sarsılmaz muhabbetle ilgi besleyeceğiz.308

Cevanşir mektubu okuduktan sonra memnun olmuş ve ayrıca kendisine gönderilen hediyelerden dolayı da çok sevinmiş ve şükür secdesine kapanmıştı. Doğu Roma ile olan anlaşmadan sonra o ülkesinde adaletle hüküm sürmüş, Kafkasya’da bulunan değişik halklarla iyi ilişkiler kurmuştu. O ayrıca resmi olarak İberya sınırlarından Derbend’e (Bâb ü’l-Ebvâb) ve Araz nehrine kadar olan arazileri mutlak surette idare etmeğe başlamıştı309.

Hz. Osman Doğu Roma imparatorunun Cevanşir’e verdiği imtiyazların aksine Doğu Ermenistan hükümdarı Teodor Rştuni’yi Ermeniye, Arrân, Sünik (Sisecan), Kafkas dağları ve Çola kapılarına kadar olan arazilerde hilafet adına hâkim tayin etmişti310. Onu destekleyenler arasında Arrânlılar, Sünikliler, Ermeniler’den bir grup da bulunuyordu311. Kanaatimizce tüm bu politik değişmeler ülkede de hükümdara tabi olmayanların mevcutluğunu sübut etmiştir. Bu ayrılışın nedeni ise Hıristiyanlık

308 Moses, Alban, s. 195. 309 Moses, Alban, s. 195-96.

310 Sebeos, History, s. 161-48; Bünyadov, a.g.e., s. 96; Müller, a.g.e., s. 134-5; Grousset, Ermenilerin

Tarihi, s. 289-291; Nersisyan, a.g.e., s. 83; Fahrettin Kırzıoğlu, Kars Tarihi, C. I, Işıl Matbaası, İstanbul 1953, s. 217; Kasımov, a.g.e., s. 265; George Bournoutian, A Concise History of Armenian People, Mazda Publishers, Costa Mesa, California 2006, s. 70. Sebeos Teodor Rştuni’nin anlatılan arazilere hakim olduğu dönemi Muâviye’nin halifeliğine dahil etmiştir. Buradaki karışıklık Sebeos’un Muâviye’nin Suriye valisi olmasından kaynaklanmıştır. Müellif onu vali yerine halife olarak algılamıştır. Bk. Sebeos, History, s. 162-3. Teodor Rştuni’nin Müslümanlarla olan ittifakının başlıca nedeni dinsel ihtilaftı. Nitekim II. Konstantin Nasturi inancını kabul etmiş, inancın tebiliği için Pakavanlı Tavit denen din bilginini Ermeniye’ye göndermişti. Amaç tüm dini ihtilafları sonlandırmak ve tüm Hıristiyanları tek bir akide üzerinde birleştirmekti. Bu tebliğe Arrân Hıristiyanlarının bir kısmı da olumlu cevap vermişti. Fakat ermeni patrikler, piskoposlar bu teklifin doğruluğunu ve kabul edilip edilemeyeceğini istişare etmek için Debil’de bir araya geldi. Rştuni’nin katılımıyla gerçekleşen istişare sonucunda Khalkedon (Kadıköy) konseyinde (648-49) kabül edilen Diofizit, Nasturî) görüşler reddedildi. İmparator bu tavrından dolayı onun yerine Ermenistan valisi olarak Smpat Pakratuni’yi atadı. (654) Bu olay Rştuni’nin Müslümanlar tarafına geçmesini tetikleyen en önemli neden oldu. Ardından II. Konstantin’in Kafkasya bölgesi seferinden sonra gerçekleşecek olan bölgedeki Doğu Roma askerlerinin (Smpat’ın ordusu) imparatorun emrince desteklenmesi isteğinin aksine oğluna onları yok etmesini söyledi. Bölgede bulunan Müslümanların desteği ile İmparator askerleri ağır hezimete uğratıldı. (654) Bunun ardından Hz. Osman Muâviye’ye Rştuni ile ittifak yapmasını emretmiş ardından anlaşma yapılmıştı. Rştuni’den isterse yedi sene anlaşma yapması istenmiş, belli bir miktar ödeme yapacağına dair söz verdiği vergi hariç başka bir vergi alınmayacağı kararlaştırılmıştı. Fakat Muâviye bunun yanında 15 000 Arap askerini yiyecek ve içeceğini karşılamasını da istemişti. Nitekim Bu askerler Suriye’ye geri çağrılmayacak fethedilmesi gereken yere gidildiği zaman onlara yardım edilecekti. Böyle olduğu taktide Muâviye bölgeye tek Arap komutanı dahi göndermeyecekti. Şayet Doğu Roma’dan bir tehlike gelecek olursa Rştuni’ye destek için ordu da gönderilecekti. Bk. Sebeos, History, s. 162-65; Grousset, a.g.e., s. 288-89; Bournoutian, a.g.e., s. 70.

74

inancındaki Nasturî312 ve Yakubî denen iki mezhep idi. Nitekim bu mezhepsel tartışmalar Emevîler döneminde de devam edecek ülkenin başkentinde siyasi olaylara neden olacaktı.

Ayrıca hilafetin Arrân’da gerekse Ermenistan’da bulunan komutanları ve onların görevlendirdikleri âmirler, yerli prensler arasında çıkan dinsel ihtilaflardan ola bildiğince faydalanmış, gerektiğinde bazı ödünler vermeyi de göze almışlardı. Hilafetin merkezinden uzak bir bölgede Hıristiyan liderlerin mezhep çatışması ise hilafetin bölgedeki politik faaliyetlerini ilerletmişti313. Bunun aksine Doğu Roma’nın Nestorios’un düşüncelerini yaymak adına Kafkaslarda yapmış olduğu faaliyetler ise imparatorluğa zarardan başka bir şey getirmemiştir314. Kendi safında yer alan Kafkasya’nın Hıristiyan halkları ise inançlarına ters düşen bu düşünceyi kabul etmek bir yana dursun, imparatorluğun bu faaliyetini aforoz ederek kendi inançlarını serbest bırakan Arap-İslâm Devleti ile beraber olmayı seçtmişti.

Öyle görülüyor ki, Arrân hükümdarının Doğu Roma imparatoru ile anlaşması Hz. Osman’ın hilafetinin son senelerindeki iç karışıklığa tekabül etmekteydi. O büyük ihtimalle bu iç karışıklardan da yararlanarak Doğu Roma imparatoru ile anlaşmaya varmıştı. Daha sonra anlatılacağı üzere Hz. Ali ve Muâviye arasında olan siyasi kavgaların315 büyümesiyle Arrân’da olan boşluktan yararlanarak Doğu Roma İmparatoru ile birkaç defa görüşmüştü.

312 Detaylı bilgi için bk. Muhammet Tarakçı, “Nestorius ve Kristoloji”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat

Fakültesi Dergisi, C. XIX, S. 1, Bursa 2010, s. 216-39.

313 Balcı, Hz. Ömer Döneminde Diplomasi, s. 403; Mahmut Niyazi Sezgin, “Ermeni Kültür Stratejisi ve

Albanlar Meselesi”, Ermeni Araştırmaları, S. 5, Ermeni Araştırmaları Enstitüsü, Ankara 2002, s. 28- 42.

314 Paul Lemerle, Bizans Devleti Tarihi, çev. Galip Üstün, İletişim Yayınları, İstanbul 1994, s. 76. 315 Feofan, Khoronografiya, s. 254; Ebû Hanîfe Ahmed İbn Dâvûd ed-Dîneverî, el-Ahbâru’t-Tivâl,

Dâru İhyâi Kütübi’l-Arabî, Kahire ty.,s. 170-74; Abû’l-Farac, Tarih, C. I, s. 182-83; Petruşevskiy, a.g.e., s. 42-44; Belyayev, a.g.e., s. 158-62; Adnan Demircan, Ali-Muâviye Kavgası, Beyan Yayınları, İstanbul 2010, s. 72-134; İrfan Aycan, Saltanata Giden Yolda Muâviye Bin Ebî Süfyân, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2010, s. 97-144;Wellhausen, Arap Devleti, s. 36-37; Vasilij Vladimiroviç Barthold, Halife ve Sultan, çev. İlyas Kamalov, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2006, s. 43; Bernard Lewis, Ortadoğu, çev. Selen Kölay, Arkadaş Yayınevi, Ankara 2006, s. 71-73; Hodgson, a.g.e., C. I, s. 155- 60; Charles Lindholm, İslami Ortadoğu Tarihsel Antropoloji, çev. Balkı Şafak, İmge Kitabevi Yayınları, İstanbul 2004, s. 156; Mantran, a.g.e., s. 100-101; Edisyon, İslâm Tarihi, C. I, s. 84-86; Hitti, a.g.e., s. 255-60; Firas Alkhateeb, Kayıp İslâm Tarihi, çev. Mustafa Alican, Timaş Yayınları, İstanbul 2016, s. 62-65. Muhammed Âbid el-Câbirî, Arap-İslâm Siyasal Aklı, çev. Vecdi Akyüz, Kitabevi, İstanbul 2001, s. 208-09. Bu dönemde Ermeniye ve Arrân’da fetih faaliyetlerinde bulunan Habîb b. Mesleme’nin Muâviye’nin safında yer aldığını görmekteyiz. İbnü’l-Kesîr’in belirttiğine göre, Hz. Ali’ye gönderilen heyet arasında o da yer alarak konuşma yapmış, Hz. Osman’ın meziyetlerini saymış ve Allah’ın kitabı ve sünnetiyle amel eden maktul halifenin katillerinin bulunmasını beyan etmişti. Devam eden konuşmanın karşılıklı tehdide dönüştüğü de müellif tarafından zikrolunmuştur. Bundan da anlaşılıyor ki Arrân ve Ermeniye bölgesinde fetihlerde bulunan başarılı kumandanın

75

C. ARRÂN HÜKÜMDÂRININ DOĞU ROMA İMPARATORU İLE