• Sonuç bulunamadı

Arabistan’dan tekrar Şam’a dönüş

Belgede AZİZ PAVLOS SAINT PAUL (sayfa 47-53)

Müjde’yi yayıyorum diye övünmeye hakkım yok.

Çünkü bunu yapmakla yükümlüyüm.

Müjde’yi yaymazsam vay halime!

(I.Kor.9:16)

D

ünya tarihinde ilk ve tek defa, bir insanın kendi yetenekleri, gücü ve Mesih İsa’nın Ruhu’nun lütfü sayesinde kendisini ve tüm dünyayı değişime uğrattığı ve asırlar boyu Tanrı’ya ulaşmak için derin bir sussuz-luk hisseden insanları iki bin yıldan beri etrafında top-layan yeni veriler yarattığı Aziz Pavlos ile görülmüştür.

Genel olarak, Doğu Bizans’ın ve Batılı Hristiyanların kültürü özünde, Mesih İsa’nın İncili’ne ve Havari Aziz Pavlos’un vaazlarına dayanıyordu.

Havari Aziz Pavlos’un Arabistan’ın çöllerinde geçir-diği üç sene zarfında kendisini tanımaya sarffettiği ça-banın ve Dirilmiş İsa’nın Ruh’u ile sürekli temasları-nın sayesinde sadece kendi özel hayatına ve manevi dünyasına yeni ve sabit bir yön vermekle kalmadı aynı zamanda gelecekteki misyon gezilerini de yönlendirmiş oldu. Hananya Şam’daki daha ilk karşılaşmalarından

48

SOTİRİOS TRAMPAS PİSİDİYA METROPOLİTİ

kendisine neleri ifşa ettiğinin bilincindeydi ve bundan kesinlikle emindi, yani İsa adına ulusları ve onların li-derlerini ve İsrail halkını imana davet etmek için İsa tarafından aracı olarak seçildiğinin farkındaydı. (Elç.

İşl.9:15) Taşıdığı bu mesuliyet ağır basmaya başlıyor-du. Artık çölde kalamazdı. İleride Korintlilere yönelik mektuplarında, "İçimde bu müjde hakkında vaaz ver-mem için büyük bir ihtiyaç duyuyordum" diye yazıyor-du (I.Kor.9:16).

Böylece günün birinde, çöllerin ve büyük kararların adamı Pavlos tekrar Şam’a geri döndü. Çöle çekildiği dönemde, Şam’ın politikasında değişiklikler olmuştu.

Roma İmparatoru Caligula Roma’yı temsil etmesi için vali olarak tayin ettiği, Nabatçılar’ın kralı Areta’ya gö-revlisi aracılıyla şehri devretmişti. Şam’daki Yahudiler, yeni yönetim sayesinde yeterince özgürlüğe ve valinin doğrudan ve dolaysız desteğine sahip olmuşlardı.

Havari Aziz Pavlos, geri döndüğünde, gördüğü viz-yondan gözleri daha kör iken, kendisini büyük bir memnuniyetle misafir eden arkadaşı Yudas’ın evine tekrar kalmaya gitmişti. Hemen sonraki Cumartesi gü-nü de Sinagog’a gitmesi için, içinde Tanrı’nın davetini duydu. Kutsal Metinlerin okunmasından sonra, kendi-si Rav (Haham) ve Öğretmen olarak konuşmak için söz hakkı istedi. Eski Ahit’ten aldığı metni açıklamaya de-vam ederken, Mesih İsa’nın şahsında, beklenen Mesih hakkında tüm kehanetlerin gerçekleştiğini ve İsa’nın ölümünden sonra dirildiğini ve aralarında yaşadığını ıspata çalıştı. O zaman yüzlerce kişi tehditler savurarak büyük bir hışımla yumruklarını ona karşı çevirdi ve

AZİZ PAVLOS - DÜNYA ULUSLARINA GÖNDERİLEN ELÇİ

"Ondan uzak durun! O bir hain!" diye bağırmaya başla-dı. O andan itibaren birçok fanatik Yahudi onu ataları-nın geleneklerinin haini saydığından tutuklayıp öldür-meye and içmişti. Amaçlarına ulaşmaları için de, Arap Valisini para yoluyla ikna etmeleri pek kolay olmuştu.

O da, Pavlos kaçmaya teşebbüs ettiği takdirde, kendisi-ni tutuklamaları için kalekendisi-nin tüm kapılarına muhafız-lar yerleştirmişti.

Şam’daki Hristiyanlar, İsa Mesih’in Elçisinin tehli-kede bulunduğunu haber aldıklarında harekete geç-tiler ve onun kaçış planını hazırladılar. Havari Aziz Pavlos’u gecenin geç saatlerinde, kalenin yanında bulu-nan ve üst kattaki pencereleri dışa dönük evlerin birine götürdüler. Pavlos’u, kendisi için hazırladıkları büyük bir sepetin içine yerleştikten sonra onu bir halatla ka-lenin dışına indirdiler. Kim bilir, gecenin geç saatle-rinde sokağa çıktığında RAB İsa’ya rastladığı noktada duygulanarak nasıl yerlere kapanmış ve yüreğinin ta derinliklerinden Rab’bine nasıl teşekkür etmişti! Kaçışı oradan gerçekleşmişti ve Kudüs yolculuğu böylece baş-lamış oldu.

Kudüs: Ana Kilise’de

Hemen sonra içinde ilk Kiliseyle ve Oniki Havari ile temas etme ihtiyacını duydu ve onların ağzından İsa Mesih ile ilgili anılarını ve O’nun öğretilerini duymak istedi. Uzun süre yürüdükten sonra, kendisinde karışık duygular uyandıran Kutsal Şehre yaklaştı. Stefanos'un taşlandığı yerden geçtiği anda nasıl sarsılmış olduğunu

50

SOTİRİOS TRAMPAS PİSİDİYA METROPOLİTİ

tahmin edebiliriz. Herhalde, "Stefanos, ben burdayım!

Sana yaptığım haksızlığı düzeltmek istiyorum". diye düşünmüştür. Zalim ve katil olarak gitmişti fakat geri-ye tövbekâr ve zulme maruz olarak dönüyordu.

Pavlos’un, ne yazık ki Kudüs’e vardığı zaman, Mu-sevilik’ten ayrıldığını haber alan kendi adamları Yahu-diler’in ve eskiden Şam’daki Kilise’ye kötülük yaparak karşı geldiği için kendisinden şüphe eden kardeş Hris-tiyanlar’ın yüzünden durumu son derece zordu. Ney-se ki, KiliNey-sede herşey insanların takdirine göre değil, Tanrı’nın plandığı şekilde yürüyordu. Havranın oku-lundan, başkasının ruhunu okuma yeteğine sahip eski bir sınıf arkadaşı Barnabas (ismi tesellinin adamı anla-mını taşıyor) onu alıp hala Kudüs’te kalan iki spesifik ünlü Havari Petrus ve Yakup’a götürmüştü. Her zaman nazik, sevecen, içi iyilik dolu Havari Petrus yeni geleni, Barnabas’ın yeğeni, İncil yazarı Markos’un annesi Mer-yem’in (Maria) misafirperver evinde kendisiyle beraber kalması için oraya davet etmişti. Birlikte geçirdikleri bu ondört günün anlamı pek büyüktü. Pavlos’un, Pet-rus’un (Saint Peter) ağzından Rab’bin faaliyetlerini ve öğretilerini her detayıyla dinlemekte olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil. Bu iki adamın teması, Pav-los’un Havariler’in geleneksel faaliyetlerini ve İlk Kili-se’yi tanımasına ve tüm bunlara sıkıca bağlanmasına yardımcı oldu. İleride, tanık olduğu ifşa edici olaylara değinmeye ve misyon gezilerinde bunları açıklamaya devam ediyordu.

Petrus’un ağzından Rab’bin hayatıyla ilgili detayları dinleyen Pavlos’un ondan Rab’bin fısıh yemeği

esna-AZİZ PAVLOS - DÜNYA ULUSLARINA GÖNDERİLEN ELÇİ

sında Kutsal Komünyon’u (Efharistia Gizemi) verdi-ği yere gitmelerini istemesi kadar doğal ne olabilirdi ki? Veya İsa Mesih’in Çarmıha gerildiği esnada, kendi kanıyla sulanmış olan o korkunç Golgota Dağı’na çık-mak istemez miydi? Golgota Dağı’nın küçük tepesine Petrus’un eğilerek bir şeyler dilediğini hayal edebiliriz.

Aniden diz çökerek "O burada" diye fısıldıyor. Ve Pav-los Haçı dikmek için açılmış olan çukura titreyen eliyle dokunuyor. Gözleri yaşarıyor. O anda Petrus’a da şöyle dediğini hayal edebiliriz;

-"Ne yazık ki Rab’bi çarmıha gerenlerle ben de ala-kalıyım. Bedenini temsil eden Kilise’ye karşı çıktım.

Bana göründüğü zaman, "Bana neden zulmediyorsun?"

diye sorarak belli etti. Tüm bunlara rağmen beni afetti, beni sevdi ve beni, kendi baş düşmanını esenliğe ka-vuşturmak istedi!"

Petrus ’un da O’na şöyle cevap vermiş olduğunu dü-şünebiliriz:

"Ah kardeşim Saul, Rab’bimiz her zaman öyley-di. Ben O’nun yanında üç sene değil miydim? O’nun öğretilerini duydum, O’nun mücizelerine tanık oldum, O’nun sevgisini gördüm, O benim ayaklarımı bile yı-kadı ve ben ertesi gün O’nu tanımadığıma dair yemin ederek, O’nu üç kez inkâr ettim! Tüm bunlardan son-ra O’nun yargılandığı esnada Kendisini tanımadığıma dair nasıl yemin edebildim?" İşte o anda, eskisi gibi gözyaşlarına boğulmuş olduğunu ve şöyle devam etti-ğini tahmin edebiliriz:

- Peki, dirilmesinden sonra, beni affetmesi ve hiç bir şey olmamış gibi beni yanında Havarisi olarak

tutma-52

SOTİRİOS TRAMPAS PİSİDİYA METROPOLİTİ

sı olacak şey mi? Rab’bimizin hepimize hatta Kendisi-ni inkâr edenlere veya kovuşturanlara karşı beslediği sonsuz sevgisi işte böyle.

O günden sonra iki Havari tüm hayatları boyun-ca, Roma İmparatoru Neron’un Hristiyanları sürgüne yolladığı esnada feci ölüme mahkûm edildikleri güne kadar devam eden güçlü sevgi bağlarıyla kenetlenmiş oldu. Onların şahsında eskiye yönelik "Petrik" ile yeni ve geleceğe yönelik "Pavlik" olmak üzere iki gelenek-sel Kilise kurulmuştu. Bu iki kilise ise yakın zamanda Kutsal Ruh’un sayesinde birleşerek verimli çalışmala-rını sürdürdü.

Havari Aziz Pavlos Kudüs’te kaldığı müddet, paralel olarak misyon görevini yerine getirmeye çalıştı ve Ya-hudiler’e, Yunanlılar’a, etnik gruplara İsa Mesih hak-kında ve beklenen Mesih’in Nasıralı İsa’nın şahsında kendini gösterdiğini büyük cesaretle yaymaya başladı.

Bunun sonucu olarak Yahudiler onu yok etmek ama-cıyla ona karşı ayaklandılar. Bunu haber alan kardeş Hristiyanlar onu emniyetle Kayseri’ye götürdüler ve o-radan Havari Aziz Pavlos memleketi Tarsus’a yönelmiş oldu. (Elç.İşl. 9:28-30) Alınan bu karar onun iç dünya-sını ilgilendiren bir konuydu çünkü Havari Aziz Pavlos duasından sonra Rab’bin kendisine, "Çabuk, kalk ve Kudüs’ü terk et....çünkü ben seni uzak diyarlara yol-layacağım" diye seslendiğini hissetmişti. (Elç.İşl.22:17-18,21)

6

Aziz Pavlos dünya uluslara

Belgede AZİZ PAVLOS SAINT PAUL (sayfa 47-53)