• Sonuç bulunamadı

Arabayev’in ilk Eğitim ve Dil Çalışmaları

1.2 Arabayev’in Galiya Medresesinde Đlk Cedit Faaliyetleri

1.2.2 Arabayev’in ilk Eğitim ve Dil Çalışmaları

Arabayev, 1908 yılında Türkiye’den Orenburg’a gelip Huseyniya medresesinde öğrenciliği sırasında yeni eğitim sistemini tanımıştı. Bu sırada 1905 Rus ihtilalının ortaya çıkardığı serbestlik ortamında ceditçiler önemli icraatlarda bulunmuşlar, Tatarlar arasında ceditçilik büyük güç kazanmıştı. Usul-i Cedit düşüncesinin Tatarların kültürel gelişimine yaptığı etkiyi bizzat yerinde gören Arabayev, Usul-i Cedit fikirlerini kendi soydaşlarının aydınlanmasında yegane yol olarak düşündü. Bu sebeple de her fırsatta Ceditçi fikirlerini ve eğitim sistemini Kazak – Kırgızlar arasında yaymak için çaba harcadı. Bilindiği üzere Ceditçilerin üzerinde çalıştıkları en önemli konu dil meselesi idi. Đsmail Gaspıralı, Usul-i Cedit mekteplerinde tarih, coğrafya ve matematik gibi tamamen dünya ile alakalı bir eğitim

254 Törekil, a.g.e., s. 3. 255 Törekil, a.g.e., s. 18.

sistemine geçişi düşünmüş, bunun yanı sıra derslerde Arapça yerine Türkçe okutulmasını da istemiştir.256

Kazan Tatar Türkleri arasında Đsmail Gaspıralı’dan önce Abdünnasîr Kursavî tarafından başlatılan eski-yeni tartışması, medreselerde Kazan Türkçesiyle eğitim yapılması fikrinin gelişmesinde oldukça etkili olmuştur. Hüseyin Feyzhanî ve Abdülhabir Müslimî, öğretim dilinin Türkçeleştirilmesini savunmuş ve hatta ders kitaplarının da Türkçe olmasını, kolaydan zora doğru yazılmasını istemişlerdir. Hüseyin Feyzhanî ve Abdülhabir Müslimî’nin bu tür istekleri, Kayyum Nasırî tarafından belli bir ölçüde yerine getirilmiş ve onun tarafından pek çok ders kitabı Tatar Türkçesiyle yazılmıştır.257

Milli dil çalışmalarından ve Cedit matbuatından etkilenen Arabayev’de konu üzerinde büyük bir titizlikle durdu. Kıssa-i Zelzele adlı eserin giriş kısmında konu üzerinde durarak Kırgız dilinde eser yayınlama amacını şu şekilde açıklıyordu: “…Allah seni, Allah bizi yalan

dünyaya gönderip, kendi dilimizde kitap çıksa “Kılıç’ın Zor Zamanı”nı bastırıp halkıma yaysam diyorum. Sonra çocuklara Alippe okutup, (okuttuklarımızın) Moldoke bu ne demek diye anlamı sorulduğunda kendimizde anlamını bilmediğimizden olmayan şeyleri anlatıp, sonra onlar gidip yalnız kaldığımızda gözümüzden yaşlar aktığı zamanlar da oldu.258 Bu değerlendirmesi ile Arabayev halkın kendi dilinde eğitim almasına verdiği önemi açıkça ortaya koymaktadır. 1910 yılına gelindiğinde Arabayev, Huseyniya ve Galiya medreselerinden aldığı eğitim ile Türkçe, Arapça, Rusça, Tatarca dillerini tam olarak öğrenmişti. Bu dillerdeki tarih, coğrafya, fen bilimleri gibi konularda kitapları okuyup, halk edebiyatı, gazete ve dergileri yakından takip ediyordu. Bu sayede pedagojik tecrübesini geliştirmiş ve çağının aydını olmuştu.

Arabayev’in 1899’da başlayan ve aralıklarla devam eden Kazak – Kırgız köylerinde öğretmen olarak çalışmasının verdiği tecrübe ve aldığı eğitim pedagojik yönünü geliştirdi. Bizzat sahada çalıştığı için eğitim konusunda toplumun duyduğu ihtiyaçları çok iyi bir şekilde belirledi. Đlk olarak Kazak ve Kırgızlardaki eğitim kurumlarında dersler Arapça ve Farsça ağırlıklıydı. Cedit eğitimini tam olarak uygulayabilmek içinse ana dilin seslerini karşılayabilecek gramer kitaplarına ihtiyaç vardı. Bu durumun farkında olan Arabayev, daha Galiya medresesinde okuduğu sırada öğrenci arkadaşı Kazak Hafiz Sarsakeyev ile birlikte Kazak ve Kırgız çocukları için Alifba Yaki Töte Oku adlı gramer kitabını yazıp, 1911 yılında

256 Zeki Kaymaz, “Đsmail Bey Gaspıralı’da Dilde Birlik Fikri”, Türk Dünyası Đncelemeleri Dergisi, Cilt: V, Sayı: 1, 2005, s. 76.

257 Đbrahim Maraş, Türk Dünyasında Dinî Yenileşme, s. 303. 258 Törekil, a.g.e., s. 5.

Ufa’daki Şark matbaasında bastırarak yayınladı. Böylelikle Arabayev 1911 yılında kısmi de olsa Kırgız dili gramerinin temelini atmış oldu. Kitap genelde Kazak çocukları için Kazakça yazılmasına rağmen, içinde Kırgızca kelimeler, Kırgız diline uygun cümleler de barındırıyordu. Örneğin, Kırgızların ulusal yurdu boz üyün malzemeleri, hayvan adları, hayvan yavrularının adları, yabani hayvanların adları, ağaçların adları, bitkilerin adları, sayılar, eşya adları ve bazı atasözleri hem Kırgızca hem de Kazakça verilmişti.259 Zaten yayımlandıktan sonra Kırgızlar arasında da bu kitaba büyük talep olup, Kırgız öğretmenlerin de faydalandığı önemli gramer kitabı oldu. Bu konuda Kırgız Cumhuriyetinin halk yazarı, akademisyen Tügölbay Sıdıkbekov: “Ben 1920 yılları Arabayev’in alfabeleri ile okuyup,

okuma-yazma öğrendim. Arabayev’in çoğaltılmış çeşitli yıllarda çıkan alfabe kitapları yaygındı. …Bizi okutan öğretmenlerin temel okuma kuralı Arabayev’in Alippesi idi260

değerlendirmesi ile Arabayev’in çalışmalarının yarattığı etkiyi ve önemini gözler önüne sermektedir.

Alifba Yaki Töte Oku kitabının giriş kısmı 2, metni 52 olmak üzere toplam 58 sayfadan

oluşmaktadır. Eski usuldeki alfabe kitapları gibi harfler örneksiz tek bir sayfada verilmeyip, ilk 25 sayfasında Arap harflerinin başta, ortada ve sonda yazılışları örnek kelimeler ile açıklanmıştır. Kelime örneklerinin verilmesi çocukların önce harfin tanımladığı sesi öğrenip, daha sonra kelime içinde kullanılması metoduyla hazırlanmıştır. 26 – 52 sayfalarında ise Kazakça ve Kırgızca basit okuma parçaları, ay, gün adları ve sayılar yer almaktadır. Ancak kitapta dikkati çeken en önemli husus dil birliğine önem verilmiş olması, dolayısıyla Ceditçilerin dilde birlik fikrinin tipik bir örneğini teşkil etmesidir. Bu eser Kazakça ve Kırgızcanın XX. Yüyılın başlarında bir bütün olarak değerlendirilmesi bakımından önemlidir. Arabayev’de bu durumda Kırgızları Kazaklarla bir bütün olarak değerlendirmektedir. Arabayev, kitabı oluştururken G. Đbragimov, Z. Kamali, Z. Vaganov, S. Gabdelmanov gibi Tatar eğitimcilerinin görüşlerini almış, Türk boylarının ortak kullandıkları kelimeleri özellikle tercih etmiştir.261 Çünkü Kazak ve Kırgız çocukları için kaleme alınan bu kitap sadece yazarlarının istediği şekilde yazılmayıp, Galiya medresesinde okuyan öğrencilerin oluşturduğu komisyonda kontrol edilmiştir. O dönemde medresede çalışan Tatar aydınlarından Gabdulla Şinasi tarafından bizzat okunup gözden geçirilmiştir.262

259 E. Arabayev, H. Sarsakeyev, Alifba Yaki Töte Oku, Ufa, 1911.

260 R. Bakirov, ”Tunuk Bulak Ce Cazma Madaniyatımızdın Başatında Turgan Uluu Đnsan Turaluu Kep”, Bişkek

Şaamı, 27-29 Ocak 1993, s. 3

261 S. Mamıtov, “Algaçkı Alippe Kantip Cazılgan?”, Kut Bilim, 28 Haziran 1997, s. 4. 262 Maanaev - Osmonkulov, a.g.e., s. 79.

Kitapta bulunan okuma parçaları Kazak ve Kırgızların yaşam tarzına uygun, insanların normal yaşamda iç içe oldukları unsurları barındırmaktadır. Yani göçebe yaşam tarzının içinde barındırdığı doğal unsurlara yer verilmiştir. Yazılış ve gramer yöntemi bakımından çocukların daha çabuk okuma-yazma öğrenebilmeleri için harf ve kelimeler kolaydan zora doğru sıralanmıştır.263 Bu özelliği ile Arabayev’in eserinin dönemin eğitim kurumlarında yakaladığı başarı hakkında yapılan şu değerlendirme: …Arabayev’in “Töte Okusu” ile çocuk

okutunca, çocuklar okuma-yazmayı çabuk öğreniyorlardı. Biz şakirtler yaz tatilinde Kazak köylerine gidip, çocuk okutup, para kazanıyorduk. Çocuklarını okumaya veren Kazaklar da: Çocuğu hangi kitapla okutuyorsun? “Töte okuu” ile mi? deyip bizden soruyorlardı”264

bölgede yeni sisteme uygun ders kitaplarına duyulan ihtiyacı ve ilgiyi ortaya koymaktadır. Bu arada Arabayev, eserinde okuma parçalarında L. N. Tolstoy, K. D. Uşinskiy, Đ. A. Krilov gibi Rus yazarların çocuklar için yazdıkları kitaplardan alıntılar da yapmıştır.265

Bu ilk gramer kitabının hemen ardından Đşanaali Arabayev Cazu Örnökleri (Yazı Örnekleri) adında yeni bir kitapçık yayınladı. Bu çalışması 1912 yılında Orenburg şehrindeki Vahit matbaasında basıldı. Arabayev’in bu kitabı hacim bakımında küçük olsa da dönemin şartları göz önüne alındığında çocuklara okumayazma öğretiminde önemli bir yere sahiptir. Tamamı 35 sayfa olup, 18. sayfaya kadar harflerin özellikleri ve doğru yazılış örnekleri ile verilmiştir. Geri kalan sayfalarda ise daha çok Tatarca kelimelerin kullanıldığı Kazakça okuma parçaları verilmiştir.266

Arabayev hakkında elde edilen bilgilere göre doğumu Türkistan tarihinin en önemli dönüm noktasına denk gelmiştir. Bilindiği üzere Rus Çarlığı Türkistan işgalini XIX. yüzyılın sonlarında tamamlamıştır. Böyle bir siyasi ortamda doğan Arabayev aslında Kuzey Kırgızistan’da Kırgızların göçebe olarak yaşadıkları için eğitim kurumlarının bölgede yaygınlaşmamış olmasına rağmen annesinin yardımı ve kendisinin isteği ile eğitimine Karakol’daki dini mektepte başlamış, Orenburg ve Ufa’da Usul-i Cedit medreselerin de devam etmiştir. Bu medreselerdeki aldığı eğitim Arabyev’in Türk milliyetçiliği fikrini desteklemesine ve Türkistan Türkleri için mücadele etmesine öne ayak olmuştur. Đlime olan merakı Arabayev’i Đstanbul’a ve hatta Mekke-Medine’ye kadar götürmüş, bu seyahatleri sayesinde doğudan batıya Türk dünyasının durumunu kavrama şansını elde etmiştir.

263 Arabyev - Sarsakeyev, a.g.e., s. 2. 264 Bektenov, Öçpöz izder, s. 7. 265 Arabyev - Sarsakeyev, a.g.e., s. 2. 266 Arabyev, Cazuu Örnekleri, s. 1.

Arabayev’in, Türk halklarının kültürel gelişimini hızlandırmak suretiyle, çağdaş dünyaya ulaşacağına inanması onu, medrese eğitimi sırasında ve sonrasında gayret göstererek yeni usuldeki eğitim kurumlarını Türkistan Türk boyları arasında yaygınlaştırmaya çalışmaya yönlendirmiştir. Ceditçi fikirlerini, medrersede eğitim alırken, okulun yaz tatillerinde çalıştığı Kazak ve Kırgızlar arasında yaymıştır. Rusların Türk dillerini ve Türk boylarını parçalama politikalarına karşı daha öğrenciyken Türk dil bütünlüğünün korunması için mücadele etmiş, bu konuda somut çalışmalarda bulunmuştur. Ceditçilerin savunduğu Türk dilinin geliştirilmesi ve geçen yüzyılın başlarında Türkistan’da çok büyük ihtiyaç duyulan ana dilde alfabe ve gramer kitapları kaleme almıştır. Bunların yanı sıra içinden çıktığı Kırgız boyunun ilk matbu kitabı Kıssa-i Zelzele’yi yayınlayarak Kırgızca yazı dilinin temellerini atmıştır. Bu özellikleri ile Arabayev Cedit fikirlerinin Türkistan’da yaygınlaştırılması için ihtiyaç duyulan tam bir hareket adamı olmuştur.

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

KIRGIZLARDA EĞĐTĐM ve EĞĐTĐMCĐ ARABAYEV

Kırgız toplumunun modern anlamda uyanış sürecinde bilim ve siyaset ile karakterize olan sosyal süreçlerin aydınlatılması Sovyet yönetiminin politikaları sebebiyle geri planda kalmıştır. Gerçekleşen uyanış ve modernleşmenin öncüleri devrim ideolojisinden farklı düşündükleri için bilinçli olarak toplumdan gizlenmişlerdir. Bu açıdan bakıldığında genelde Türkistan’ın özelde ise Kırgız halkının modernleşmesinde ilk adımı atan, topluma olan ilgisi, eğitim alanındaki çabaları ve pedagojik mirası haksız yere unutulmuş eğitimci Đşanaali Arabayev’in Sovyet politikasına kurban edildiği görülmektedir. Stalin dönemindeki katliamların Đşanaali Arabayev’i de içine alıp gitmesi, araştırmacıları çok şaşırtmamaktadır. Çünkü o yıllarda hayatını idame ettirme çabasında olan küçük masum köylüler bile bu katliamdan nasiplerini almışlardır. Durum böyleyken Sovyet yönetimini iyi değerlendirebilecek ve halkı doğrulara yönlendirebilecek Đşanaali Arabayev’in katledilmesi normal bir durum olarak karşılanmaktadır.

Arabayev’in ölümünden bir yıl sonra çıkan Esep Kısap adlı makale Sovyet yönetimin Arabayev gibi Ceditçi aydınlara bakış açısını net olarak ortaya koymaktadır. Ceditçi Türkistan aydınlarının Sosyalist düzenin en büyük düşmanları olarak burjuva milliyetçisi, halkın sömürücüleri, Türk dil birliği savunucuları olarak suçlandılar. Bu bağlamda aslında Sovyet yönetimi Arabayev başta olmak üzere Ceditçileri şu şekilde değerlendirmektedir: “…1905

yılındaki ihtilaldan sonra Kırgızların az çok entelektüelleri ortaya çıkmaya başladı. …fakat bunların arasında işçilerden birisini göremiyoruz, bunların hepsi o zamanki Çar ve yönetimine karşıydılar. Onların bütün hazırlıkları tercümanlık ve dincilik yönünden aynı olup, bu birlik yolunda çalıştılar. Örneğin Osmanalı Sıdıkuulu, Đşanaali Arabayuulu, Abdıkerim Sıdıkuulu, Satarkul Cankaraçuulu, Kemel Şabdanuulu v.b. bunlar kendi amaçları ve istekleri ile bütün emekçileri ezme yollarını arayıp, üstünlük kuran zengin burjuvanın güvenilir ve ilk destekçileri olarak kabul edilir. Bir yönüyle tercümanlar, diğer yönüyle dinciler emekçileri zalim Çarın siyasetine hizmet ederek ezdiler. …14-15 yıllarında Ufa ve Kazan’da okuyan zengin-burjuva entelektüellerin bazı hamleleri oldu. Bu hareketler tartışmasız Pantürkçülük üzerine kuruldu. Başka bir deyişle onların hareketleri bütün Türk halklarını ve dillerini birleştirme yönünde oldu. O zamanlar Đşanaali Arabayuulu ve Osmanalı Sıdıkuulu önderliğinde Kırgızların ilk aydınları yazı meselesine yöneldiler. Onların yazıları Kırgız

dilinde değil, Pantürkizmin önderliğinde Çağatay dilinde idi.” 267 bu değerlendirmeye göre Sovyet yönetiminin gözü ile bakıldığında çalışmaları ve amaçları ile suçlanan Ceditçiler, aslında Türk dil birliğini savunan, kültürel ve eğitim meselelrinde çağa uygun hareket etmeye çalışan, halkın haksız uygulamalara karşı özgürlüğünü savunan kimselerdi. Ancak Sovyet politikaları karşısında Arabayev’in karalanmasını zamanın siyaseti olarak değerlendirmekten başka yol bulunmamaktadır.

Kırgız dilinin gelişmesi için yaptığı çalışmaların yanında Đşanaali Arabayev, bir pedagog olarak, Kırgızistan’da eğitimin modernleştirilmesi için ilk çalışmaları yapan şahsiyet olduğu gibi kendisi bizzat okullar açarak modern eğitim kurallarına göre eğitimcilik yaptı. Arabayev’in kazandığı tecrübeyi dönemin şartlarına rağmen çok iyi değerlendirdiği zamanın resmi ideolojiyi savunan yazılarında dahi görmezlikten gelinemedi. Buna göre Arabayev’in Rus ve diğer Türk dillerini çok iyi sentezlediği; “Dini konuları iyi bilmekle beraber buna

bağlı felsefe, coğrafya, mantık, tarih ve diğer bilimlerden iyi derecede haberdar olup, fundamental bilime yetiştiğini görüyoruz”268 satırlarından açıkça görülmektedir. Bununla beraber Arabayev, Sovyet yönetimi tarafından da Kırgızların ilk aydını olarak değerlendirilmekte, daha çok “…yazı meselesi yönünde hareketlendi, gerçek yönüyle onun

yazıları Pantürkizm edebiyatı olup buna hizmet etti.”269 denilerek aslında Arabayev’in nasıl bir aydın olduğu da ortaya konulmaktadır. Dönemin önemli merkezlerini gezip, dünyadaki gelişim durumunu iyi gözlemlemesinin kazandırmış olduğu tecrübe, ona eğitim konusundaki çarpıklıkları görme fırsatı verdi. Arabayev eğitimin yeniden yapılandırılmasına inanmış bir aydın olarak bu konudaki çalışmalarına ilk önce Kazak – Kırgız ilkokullarından başladı.

XX. yüzyılın başında Kazak – Kırgızların geri kalmışlıktan ve içine düştükleri cehaletten ancak eğitim yoluyla kurtulabileceklerine inanan ve geleneksel eğitim metoduna karşı olan Đşanaali Arabayev, eğitimci kimliğinin de tesiriyle Aykap dergisinde daha Galiya medresesinde okurken eğitimle alakalı makale yayınladı.270 Arabayev ilk açtığı okulun tersine Cedit eğitim sistemini öğrendikten sonra Ceditçilik akımını destekleyen bir aydın olarak açtığı okullarda yeni sistemi kullandı. Dönemin en önde gelen eğitim sorunlarından biri olan ders kitabı yokluğu meselesinin çözümünde Türkistan’da ilk adım atan aydın – pedagoglardan birisi oldu. Bu yönde Cedit eğitim sistemine uygun alfabe, gramer ve okuma kitapları yayınladı. Arabayev’in Kazak ve Kırgızlar arasında yaptığı eğitim çalışmaları onun Đdil-Ural

267 Aalı Tokonbayuulu, “Esep Kısap”, Kırgız Keneş Adabiyatı Dergisi, No: 2, 1934, s. 4 – 22.

268 Cumakadır Egemberdiyev, ”Karalagandan da Aktıgı Cangan Đnsan”, Đşenalı Arabayev Tuulgan Kününün

110. Cıldıgına Arnalgan Cıynak, Bişkek, 1993, s. 86.

269 Tokonbayuulu, a.g.m., s. 4 – 22.

Tatarları arasında ortaya çıkan Usul-i Cedit hareketinin Türkistan’da yayılmasına önemli katkı sağladı.

2.1 Kırgızlarda Eğitim

Arabayev’in Kırgız tarihinde ve kültürel gelişimine katkısının doğru anlaşılabilmesi için o zamanki Kırgızların tarihsel koşullarının bilinmesi gereklidir. Arabayev’in eğitimci yönünün ön plana çıktığı için öncelikle, zamanın eğitim koşulları konu itibariyle önem kazanmaktadır. Bu dönem XIX. yüzyılın sonu ve XX. Yüzyılın başlarındaki sosyo-kültürel ilköğretim ve sonraki eğitim durumunu kapsamaktadır. E. Arabayev’in yaşadığı dönem Kırgız tarihinde iki önemli siyasi olaya denk gelmektedir. Bunlar Türkistan’ın Rus hakimiyetine girmesi ve Rus yönetimi, diğeri ise 1917 Ekim ihtilali ile Sovyet rejiminin kurulmasıdır. Arabayev’in eğitimci yönünün oluşmasında ve eğitimde yenileşme fikrinin temelleri ihtilal öncesi döneme denk gelmektedir. Bu sebeple ilk olarak bu dönemdeki halkın eğitim durumu ve eğitim kurumları değerlendirilmelidir. Ayrıca Kırgızistan’da Arabayev hakkındaki yazılara ve onun arkadaşlarının hatıralarına baktığımızda Arabayev, Kırgızların ulusal aydını ve entelektüellerinin hocası olarak nitelendirilmektedir.271 Dolayısıyla bir toplumun aydınlarını öncelikle eğitim kurumları belirler. Bu sebeple ele alınan dönem itibari ile Kırgızlarda eğitim kurumları ve özelliklerinin bilinmesi Arabayev’in Kırgız tarihi ve Türkistan Türkleri içindeki yerinin ortaya konulmasına yardımcı olacaktır.

Ele alınan dönem itibariyle ilk olarak halkın eğitim durumunu derinden etkileyen olay, Kırgızistan’ın Rus hakimiyetine girmiş olmasıdır. Kırgızistan 1855 yıllarından sonra Rus hakimiyetine girmeye başlamış ancak dağlık bölgelerde ve göçebe Kırgızlar arasında Rusların kültürel ve ekonomik şartları kısa sürede bu bölgelere girmemişti.272 Bu sebeple bu tür bölgelerde yaşayanlar özellikle kültürel özelliklerini uzun süre daha korumaya devam edebilmişlerdir. 1917 yılına kadar Türkistan Türkleri genellikle kendi eğitim kurumları olan mektep ve medreselerde eğitim alırlardı. Eğitim Rus sisteminden tamamen farklı olup, temelde dini bir eğitim idi.273 Şüphesiz ki mektep ve medreselerin Đslam ile kuvvetli bir bağı vardı. Ayrıca Türkistan bölgesinde yaşayan Türklerin kültürel hayatında ve yaşayış tarzında Đslamiyet önemli yer tutmaktaydı.

271 Maanayev, Osmonkulov, a.g.e., s. 10.

272 V. D. Tronov, Materialı po Antropologii i Etimologii Kirgiz, Sn. Peterburg, 1891, s. 9.

273 Bu sebeple Rus yönetimi ve yazarları bölge halkını okuma yazma bilmeyen kategorisine almışlardır. Devlet,

Outline

Benzer Belgeler