• Sonuç bulunamadı

Yeni Latin Alfabesine Geçiş ve Arabayev

2.5 Türk Dünyasında Alfabe Meselesi ve Arabayev’in Alfabe Çalışmaları

2.5.5 Yeni Latin Alfabesine Geçiş ve Arabayev

Arabayev’in Kırgız Đlim Komisyonu başkanlığından çıkarılmasının ardından komisyonun en önemli gündem maddesi Arap alfabesinden Latin alfabesine geçiş oldu. Bu durum Latin alfabesine geçişe kadar da böyle devam etti. Bilim Komisyonu Latin alfabesine geçiş hazırlıklarında ilk iş olarak Öğretmenlerden başladı. 1925 yılındaki Öğretmenler kongresinden başlayarak, 1917 yılına kadar 405 öğretmene Latin alfabesi kursu verildi. Bu öğretmenler çalıştıkları okullarda öğrencilere yeni alfabeyi tanıtmaya başlayacaklardı. Ancak ellerinde yeni alfabeye uygun ne gramer ne de alfabe kitabı mevcuttu. Kırgızlarda yeni alfabeye geçiş sürecinde 14 Ekim 1926 tarihi bir dönüm noktası oldu. 1926 I. Türkoloji

496 Esengulova, a.g.e., s. 54.

497 A. Dunayev, ”Grammatika”, Kırgız Keneş Adabiyatı Dergisi, No: 2, 1934, s. 9. 498 Ernazarov – Akbarov, a.g.e., .s. 265.

Kurultayında alınan karar gereği499 Kırgız Otonom Bölgesel Yönetim Komitesi okullarda Arap alfabesi ile birlikte Latin alfabesine geçilmesi kararını aldı. Aynı gün bir de Yeni Alfabe

Komitesi kuruldu. Komite başkanlığına Orozbekuulu, üyeliklere de Abdırakmanuulu,

Saadayuulu, Tınıstanuulu, Aaliuulu, Aydarbekuulu, Bayışuulu, Börübayuulu, Bolotuulu, Daniyaruulu, Cakıpbayuulu, Ceen-bayuulu, Zulpubayuulu, Karaçuulu, ve Kudaybergenuulu seçildiler. 2 Kasım 1926’da yaptığı ilk toplantı ile komite temsil heyetine dönüştürüldü. Burada da yapılan seçimle Oruzbekuulu başkanlığa, Tınıstanuulu’da yardımcılığına seçildi. Üyeliklere ise, Abdırakmanuulu, Saadayuulu, Aaliuulu seçildiler.500 Bu heyetin görevi Kırgız ses sistemine göre Latin alfabesine geçiş işini gerçekleştirmekti.

Yeni yönetimin kendini halka kabul ettirebilmesi için eğitim seferberliğine ihtiyaç duyduğuna yukarıda değinilmişti. Bu sebeple bölgeyi ele geçirdiği 1920 yılından itibaren okuryazarlık işine eğilmiş, çeşitli araştırmalarda yapılmıştı. Buna göre 1920 yılında yapılan nüfus sayımında halkın eğitim durumu da değerlendirildi. Bu tarihte Kırgızistan’da yaşayan 883 bin kişiden 17,5 bini (%2), 510 bin Kırgız’dan da 6,5 bini (%1,3) okuma yazma biliyordu.501 1928 yılına gelindiğinde de okuryazar oranında önemli denebilecek bir değişim yaşanmadı.502 Sovyet yönetimi için Kırgızistan’da da eğitim seferberliğine daha çok önem verilmeliydi. Çünkü artık Arap alfabesinin yanında Latin alfabesine geçiş kararı da verilmişti.

Latin harfleri ile Kırgız alfabesini belirleme işi heyet içinde Kasım Tınıstonov’a verildi. O, bu konu üzerinde çalışırken yönetimin de bazı harfler konusunda diretmesi sebebiyle işi kolay olmadı. Tınıstanov’un yeni alfabe için yaptığı çalışmaların müsveddelerine baktığımızda Latin alfabesinde olmayan “ç, ş, ö, ü, ı” harflerini Sovyet Tatar ve Türklerinin ortak Latin alfabesi ve Türkiye’deki Latin alfabesi ile benzer olmasına rağmen503 1927 yılında yayınlanan Yeni Alfabe kitapçığında gösterilen yeni Kırgız Latin alfabesinde bu sesler Kiril alfabesindeki harfler ile karşılanmıştır.504 Buradaki amacın Sovyet yönetimi içerisinde yaşayan Türk boylarının lehçelerini kesin olarak birbirinden ayırmayı güttüğü açıktır.

Yeni Latin alfabesine göre gramer ve alfabe yazımı görevinin Tınıstanuulu’na verilmiş olmasına ve onun da yoğun çalışma yürütmesine rağmen505 istenilen sürede bir gramer ve yeni alfabe kitabının hazırlanamamış olması yönetimi harekete geçirdi. Yeni alfabe komitesi

499 Kongrede Yeni Türk Alfabesi hakkında alınan karara bakınız; 1926 Baku Türkoloji Kurultayı, s. 456. 500 Bizdin Canı Alip – bee, s. 5.

501 “Statistika”, Krestyanskiy Put Gazetesi, 5 Mart 1926, s. 2.

502 V. P. Şerstobitov, Kırgız SSRinin Tarıhı, Frunze, Cilt 1, 1973, s. 388. 503 Bolponova, a.g.e., s. 56.

504 Bizdin Canı Alip – bee. 505 Bolponova, a.g.e., s. 41.

1927 yılında yeni alfabeyi öğretme sorunları ve genel durum hakkında rapor hazırladığı gibi Kırgız dili eğitimini hızlandırmak için de bir program kabul etti. Eğitim konusunda yeterli yetişmiş eleman ve materyal eksikliğinin vurgulandığı kararda, çözüm olarak Arabayev 1924 yılında kaleme aldığı alfabe ve gramer kitabı şu ifadeler ile referans gösterildi: “Bugüne

kadar mekteplerde kullanılacak materyal bulunmadığından, öğretmenler okuttukları çocuklara ne öğreteceklerini kendileri dahi bilmiyorlar. Yeni alfabeye göre metot kitabı çıkmadığı için eski Alfabe kitabındaki ses sistemine göre okutsunlar.”506 bu kararın hemen

arkasından da öğretmenler için yeni kurslar açıldı. Yeni alfabeye geçişi hızlandırmak için bu türlü önlemler alınsada yeterli görülmedi. Öğretmenler ne kadar eğitilseler de ellerinde materyal bulunmayınca istenilen sonuca ulaşılamayacağı açıktı. Sorunu daha hızlı çözmek amacıyla yönetim, büyükler için alfabe kitabı hazırlama işini Kırgızlar arasında Pedagoji alanında en tecrübeli kişi olan ve yeni Latin alfabesine geçişin karşısında duran Đşanaali Arabayev’e verdi. Yanında Kırgız Đlim Komisyonu üyelerinden Kuseyin Karasayev görevlendirildi.507 Bu konuda çok fazla tecrübesi olmadığı gibi daha o yıllarda öğrenci olan Karasayev’in Arabayev ile beraber çalışmak üzere görevlendirilmiş olması yönetimin Arabayev’i kontrol altında tutma girişimi olarak görülebilir. Đşte büyükler için oluşturulan bu programa göre Arabayev, Karasayev ile beraber Latin alfabesi ile “Canılık” Alfabe ve Gramer kitabını yazıp 1928 yılında her bir baskısı 10 bin adet olmak üzere iki defa yayınlandı.508 Kırgızların ilk alfabesini oluşturan Arabayev böylelikle Kırgızların Latin alfabesine göre ilk alfabesini de oluşturmuş oldu.

Canılık adlı bu çalışma ne kadar iki yazarlı görünse de sadece Arabayev’in

kaleminden çıkmıştır. Bunu Karasayev şu cümleler ile doğrulamaktadır: “1927 yılında

Đşanaali ile beraber “Canılık” adlı büyükler için alfabe kitabını oluşturduk. Kitap çok başarılı olup, 1928 yılında yayınlandı. Benim yazar olarak çok bir katkım yok. Basılı sayfalarda (Gazete ve diğer yayınlarda) öyle değerlendirildi.”509 Çalışmanın zamanın tüm ihtiyaçlarına cevap verdiği gibi kendisinden sonra yapılan Alfabe ve Kırgız dili ile ilgili program ve pedagojik kitaplara da örnek – temel olmuştur. Sovyet politikaları gereği Arabayev gibi aydınların övülmek bir tarafa adlarının dahi anılmasının yasak olduğu bir süreçte; “Büyük ihtiyaç duyulan o yıllarda E. Arabayev ve Kırgız Sovyet dil bilimcilerinden

H. Karasayev’in ana kaynak olarak büyükler için Gramer kitabı Canılık (Yenilik) yayımlandı. O’nun içinde okuma ve öğretmenlerin ders verebilmeleri için pedagojik gereçler ile birlikte

506 A. Osmonkulov, “Sabatsızdıktı Coyuu Kuralı”, Mugalimder Gazetası, Sayı 58, 18 Haziran 1975, s. 9. 507 Karasayev, Zamandaştarım Cönündö, s. 5.

508 E. Arabajuulu, Q. Qarasajuulu, Canılık, Kırgızstan Memleket Basması, 1 -2. Baskı, Frunze, 1928. 509 Karasayev, Zamandaştarım Cönündö, s. 5.

edebi metinler gibi Sosyo-politik konular hakkında makalelerde dahil olmak üzere alfabe öğretimi için geniş malzeme vardı. Bu sebeple kitap sadece basit bir alfabe ders kitabı olmayıp bir tür antoloji ve minyatür kitap özelliği de taşıyordu”510 ifadeleri ile övülmesi onun

çalışmalarının bütün çabalara rağmen gizlenemediğinin açık bir göstergesidir. Ayrıca görüldüğü üzere metinde Karasayev Kırgız Sovyet dil bilimcisi olarak tanımlanırken Arabayev’in bilinçli olarak ayrı tutulduğu açıktır.

Arabayev’in Latin alfabesine karşı olmasına rağmen bu görevi neden yerine getirdiği meselesi net olmayan konudur. Ancak bu konuda kesin fikir verebilecek kaynak bulunmamasına rağmen eldeki verilerle bazı çıkarımlarda bulunmak mümkündür. Arabayev’in Kırgızlar arasında okuryazarlık oranının artırılmasına çok önem verdiği bilinmektedir. Buradan da onun sisteme küsmeyip Ahmet Baytursunov gibi511 halkın yararına olabilecek durumları iyi değerlendirmeye çalıştığı düşünülebilir. Artık olan olmuş ne kadar karşı olsa da alfabe değiştirilmiştir. Arabayev’e kalan gerçekçi bir değerlendirme ile sistemi olabildiğine lehte kullanmaktır. Ayrıca Kırgız Türkçesine göre Latin alfabesinin ilk defa oluşturulacak olması da çok önemli bir durumdur. Çünkü bu yeni alfabe mevcut hali ile ihtiyaçları karşılamıyor “ç, ş, ö, ü, ı” gibi sesleri karşılayacak harfler türetilme ihtiyacı ortaya çıkıyordu. Bakü Türkoloji kurultayında alınan “Her bir Cumhuriyetin harfleri kendisinin

belirlemesi”512 kararı daha baştan Türk lehçelerini birbirinden ayırmanın yolunu açmıştı. Dolayısıyla bu durumu göz önünde tutacak birisinin yeni alfabeyi oluşturması büyük önem arz ediyordu. Eğer yönetimin çıkarlarına hizmet eden bir şahıs bu alfabeyi oluşturursa önü alınamayacak bir hata yapılmış olacaktı. Bu durumun da Arabayev’i yeni Latin alfabesinin gramerini oluşturmaya iten sebeplerden birisi olduğu söylenebilir. Çünkü Arabayev’in Latin alfabesi ile yazdığı alfabe kitabı Canılık’ta bu durum özellikle göz önünde bulundurulmuştur.

Kırgızistan’da Sovyet yönetiminin yönlendirdiği Alfabe komisyonu 1927 yılında yayınladığı kitapçıkta Ortak Latin Türk-Tatar alfabesinden bazı farklılıklarla ayrılan bir alfabe yayınlamıştı. Bu alfabede, Latin alfabesinde bulunmayan sesler Kiril alfabesindeki harfler ile karşılanmıştı.513 Arabayev hazırladığı Latin alfabesinde Kiril alfabesine hiç yer vermedi. Rusça’daki “ь” yumuşatma işareti Arabayev’in alfabesine hiç alınmadı. Çünkü bu işaret Rus Kiril alfabesi mantığına göre konulmuştu. Onun yerine alfabeye koymamakla birlikte

510 K. N. Kulmatova, Moguçiy Faktor Natsionalno – Yazıkovogo Razvitiya, Frunze, 1982, s. 226.

511 “Bizim gibi parti üyesi olmayanlara Sovyet hükümeti güvenmemektedir. Ama biz Sovyetlerin sağladığı bu imkanları bilmeyen akılsızlardan değiliz ve “Yaşasın Sovyetler ve Öğretmenler Kongresi!”, Dıykanov, a.g.m., s. 325.

512 1926 Baku Türkoloji Kurultayı, s. 456. 513 Bizdin Canı Alip – bee, s. 6.

yumuşak ünlülerin üzerinde metin içinde kullandığı ve zamanla nokta yerine kullanılabileceğini düşündüğü “ ̌ “ işareti kullandı.514 Bu sebeple Arabayev’in Latin alfabesi 24 harften oluştu. Aynı zamanda bu işaret kelime başlarında daha önce Arap alfabesinde kullandığı hemze’nin (ء) kullanılış mantığına uygun kullanılıyordu. Burada değinilecek önemli bir husus da Kırgız lehçesinin Kiril alfabesi mantığına uygun değil, Arap alfabesinin mantığına uygun yapılmasıdır. Bu da Sovyet yönetiminin oluşturmaya çalıştığı Sovyet insanın üst dili olan Rusçaya yönlendirmesini, Arabayev’in önceden fark ettiğini gösterdiği şeklindeki değerlendirmenin dayanak noktası olabilir. Buna benzer diğer bir durumda “ч-ç, ш-ş, ve ы-ı” harflerinde gözlenmektedir. Arabayev Rus Kiril alfabesindeki harflerin yerine “ç, ş, ь” harflerini kullanmıştır.515

Đşanaali Arabayev modern anlamda Kırgızların ilk eğitimci ve pedagogu olarak Çarlık döneminde ve Sovyet döneminde önemli çalışmalar yapmıştır. Eğitim konusunda ilk olarak Arabayev aldığı Cedit eğitimi sebebiyle dünyevi ilimlerinde okutulduğu yeni usuldeki mektepleri Kırgızistan’da açmış ve yaygınlaştırmıştır. Onun çalışmaları sayesinde Kırgız Ceditçi yani modern aydınlar yetişmiştir. 1913 – 1916 yılları arasındaki kısa zamanda Kuzey Kırgızistan’da eğitim okuryazar durumu gözle görülür bir şekilde artmıştır. 1916 Kırgız bağımsızlık isyanı sonucu yaşanan katliam sırasında Doğu Türkistan’a gitmesi Doğu Türkistan’daki eğitim faaliyetlerine katkı sağlamasına ortam hazırlamış, bölgede yaşayan Kırgızların yazı dillerinin oluşmasına doğrudan faydası dokunmuştur. Ekim ihtilalından sonra vatanına dönerek Sovyetlerin eğitim politikalarından faydalanarak Kırgızların ilk Sovyet öğretmenlerini yetiştirdiği gibi kültürel faaliyetler ile milli bilinci uyandırmaya çalışmıştır. Diğer taraftan Komünist partinin asimile politikalarına karşı korkmadan en iyi şekilde mücadele etmeye çalışarak, Türk alfabe birliğini savunmuş ve Alfabenin değiştirilmemesi için aktif rol oynamıştır. 1925 yılında Komünist partiden çıkarıldıktan sonra Eğitim çalışmalarını durdurmayıp çeşitli eğitim kurumlarında dersler vererek Rus dili karşısında Kırgız dilinin gelişmesi ve yaygınlaşması için büyük çaba göstermiştir. Onun çabaları sayesindedir ki Kırgız dili Sovyet dönemini aşarak günümüzdeki seviyesine ulaşmıştır.

514 Arabajuulu, Qarasajuulu, a.g.e., s. 27. 515 Arabajuulu, Qarasajuulu, a.g.e., s. 9, 10, 20.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ARABAYEV’ĐN SĐYASĐ ve KÜLTÜREL ÇALIŞMALARI

XIX. yüzyılın sonlarında Türkistan’da kurulan Rus yönetimi yerel halkı, kurmuş olduğu idari birimler aracılığı ile Rus kanunlarına göre yönetmeye başladı.516 Böylelikle beylerin yerini askeri valiler ve ordu komutanları, aksakal meclislerinin yerini çoğunluğunu Rusların oluşturduğu komisyonlar, halk adetlerine ve şerî hukuka uygun şekillenen kadı mahkemelerinin yerini ise Rus kanunlarına göre kurulan idari mahkemeler aldı.517 Rus politikası öylesine karmaşıktı ki Rusları ilgilendirmeyen konularda ise halk arasındaki adaleti beyler ve kadılar sağlıyorlardı.518

Yaşanan siyasi gelişmelere bağlı olarak Türkistan’da siyasi ve toplumsal yaşam şekli değişmeye başladı. Çarlık yönetimi boyunca göçmenlerin Rusya içlerinden Türkistan’a yerleştirilme politikası devam etti.519 Bu tür girişimlerle Ruslar, bölgede kalıcı olmayı amaçlıyorlardı. Bu durumun demografik yapıya etkisi olduğu gibi, toplumsal yaşam şeklinin değişmesinde de önemli rol oynadı. Bölgede uygulanan yeni Rus kanunları ve gelen göçmenlerin sayılarının artması üzerine Türkistan yerli halkı yeni düzene ayak uydurmak zorunda kaldı. Arabayev gibi Ceditçi aydınlar sayesinde batı ile temasların artması, halkın yaşam ve düşünüş tarzının değişmesine yol açtı. Bu durumun da batı medeniyetini tanımış olan Ceditçi aydınlar, modern dünyaya uygun hem siyasi, hem de toplumsal değişimin önderleri oldular. Kırgızlar için bu işi gerçekleştiren Ceditçi Arabayev’di. Ceditçileri modernleşme konusunda etkileyen unsurlar küçük de olsa farklılıklar arz ediyordu. Rus okullarında eğitim alan Ceditçiler, medrese eğitimi alan Ceditçilere göre daha fazla laik, liberal ve milliyetçi idiler. Türkistan’da yaşayan Türk boylarının modernleşmesi, toplumsal ve siyasal değişimleri de bu duruma göre yön bularak şekillendi. Dolayısıyla bu doğrultuda Rus idaresini kabul etmek istemeyen yerel halkın isteklerini siyasi ve toplumsal olarak gerçekleştirmeye çalıştılar. Đşe kültürel gelişim ile başlayan Ceditçiler 1905 Rus ihtilalı ile siyasi alanda da çalışmaya başladılar. Bu durum Arabayev’in Kırgız siyasi ve kültürel hayatını şekillendirmesinde de kendini gösterdi.

516 Ziyayev, a.g.e., s. 321 517 Bendrikov, a.g.e., s. 24

518 Togan, Bugünkü Türkili Türkistan, s. 273.

3.1 Türkistan Türklerinin Siyasi Çalışmaları ve Arabayev

1905 öncesi dönemde Rusya’nın Türkistan’da uyguladığı baskı sebebiyle Türkler arasında siyasi hareketler gelişememişti. Rusya Türkleri, dolayısıyla Ceditçileri arasında siyasi bilincin gelişmesinde 1905 ihtilalı sonrası oluşan kısmi serbestlik ortamı etkili oldu. Rus ihtilalı sonunda meşruti yönetime geçilmesi sonucu Rusya Devlet Duma’sının açılması bütün Rusya genelinde olduğu gibi Türkistan’da da siyasi faaliyetleri hızlandırdı. Rusya Türkleri, hızlı bir şekilde siyasi organizasyonların oluşturulması için harekete geçtiler. Bu çabaların sonucu olarak Türkler kongreler düzenlenmeye başladılar. Birinci kongre Sibir Tatarlarından Abdürreşid Đbrahim520 ve Yusuf Akçura’nın521 çabalarıyla gerçekleşti.522 Ağustos 1905’te Nijniy Novgorad’da Oka nehri üzerindeki bir vapurda ortalama 150 delegenin katılımıyla I. Rusya Türkleri Kongresi toplandı. 15 Ağustos’ta çalışmalarını tamamlayan kongre, “Đttifak-ı Müslümin” teşkilatının kurulmasını kararlaştırdı.523 Đttifak, siyasi olarak Rusya’daki bütün Müslümanları temsil etmeyi amaçlamış, Rusya Müslümanları arasında ılımlı sağcı bir politika takip etmiştir. Đttifakın tam bağımsızlık veya toprak talebi gibi istekleri yoktu. Amaçları Çarlık rejimine siyasi olarak bağlı kalıp sosyal ve kültürel alanda bazı özgürlükler talep etmekti.524

Bu ilk kongrenin ardından Rusya Türklerinin ikinci Kongresi Kazanlıların çabaları sonunda Petersburg’da toplandı. 13–23 Ocak 1906 tarihleri arasında Tatar, Kazak, Kırımlı ve Kafkasyalı 100 delegenin katılımıyla yapılan kongrede kurulması düşünülen Müslüman ittifakına “Rusya Müslümanları Đttifakı” adı verildi.525 Üçüncü kongre ise 16 – 21 Ağustos 1906 tarihileri arasında Nijniy Novgorad’da gerçekleşti. Yapılan bu kongrelerin ortak amacı Rusya Türklerinin siyasi ve kültürel haklarını savunmaktı.526 Zira bu amaçla hareket eden Türkistan Ceditçileri yapılan kongrelerden sonra yerel halkın kültürel ve siyasi haklarını elde

520 Abdürreşid Đbrahim (1857-1944), Batı Sibirya’da Tibolisk şehrinde dünyaya gelmiştir. Medine’de eğitim aldıktan sonra Doğu Avrupa ve Đstanbul’a seyahat eder. “Çolpan Yıldızı” ve siyasetini açıkça eleştirmiştir. Bkz; Đsmail Türkoğlu, Sibiryalı Meşhur Seyyah Abdurreşid Đbrahim, Ankara, 1997; Hısao Komaysu, “Üç Cedidci ve Değişen Dünya”, Osman Hoca Anısına Đncelemeler, Hazırlayan - Timur Kocaoğlu, Sota, Harlem, 2001, 305-306

521 Yusuf Akçura (1879-1935): idil-Ural bölgesinde Simbir’de doğmuş olup ilk tahsilini Kazan’da yapmıştır. Orta tahsilini Đstanbul askeri Rüştiye’sinde tamamlayıp, 1905’te Kazan’a dönen Akçura, Muhammediye Mederesesinde dersler vermiş, Tarih ve Ulum adlı bir kitap yazmıştır. Ayaz Đshaki ile birlikte “Kazan Muhbiri” adlı gazeteyi çıkarmış ve Đttifak-ı Müslümin teşkilatının kurulmasında aktif rol oynamıştır. Akçura yazmış olduğu “Üç tarz-ı siyaset” makalesinde Đslamcılık, Türkçülük ve Osmanlıcılık fikirlerinden Türkçülük fikrinin Osmanlı devletinin geleceği açısından faydalı olacağını savunmuştur. Bkz; Yusuf Akçura, Üç Tarz-ı Siyaset Ankara, 1998, 1-8.

522 Türkoğlu, Sibiryalı Meşhur Seyyah, s. 54; Nadir Özbek, “Abdurreşid Đbrahim Đslamcı Bir Eylem Adamı”,

Toplumsal Tarih, Cilt 4, Sayı 19, Đstanbul, s. 10

523 Devlet, Rusya Türklerinin, s. 133.

524 Alexandre Bennigsen, “Panturksm and Panislamism in History and Today”, Central Asian Survey, Vol. 3, Nu. 2, 1984, s. 42.

525 Devlet, Unutturlan Türkçü, s. 141. 526 Devlet, Unutturlan Türkçü, s. 145.

etmek için mücadele ettiler. Ancak Türkistan aydınları, Çarlık rejiminin 1907 yılından sonra tekrar baskıyı artırması sebebiyle 1917 yılına kadar etkili bir siyasi organ oluşturamadılar. Bu yöndeki çabalar sonuçsuz kalınca Ceditçiler, küçük gruplar halinde gazete, dergi ve Rus partileri içerisinde toplanarak mücadeleyi devam ettirmeye çalıştılar.527 Bu süreç içerisinde Ceditçiler, mücadelede sistematik olarak şekillenemeseler de siyasi konularda önemli derecede tecrübe kazandılar. Edinilen tecrübe ile 1917 Şubat ihtilalından sonra Türk aydınlar, Türkistan’da partiler kurdukları gibi, Komünist parti içerisinde de mücadelelerini etkin olarak sürdürdüler.

Arabayev’in siyasi çalışmaları Rusya Türklerinin bu çabalarına bağlı olarak şekillendi. Huseyniya ve Galiya medreseleri, eğitim konusunda olduğu gibi Arabayev’in siyasi düşüncelerinin oluşmasında da etkili oldu. Zira her iki medrese de 1905 – 1906 yıllarında gerçekleştirilen Rusya Müslümanları kongrelerinde eğitim konusunda alınan kararlar çerçevesinde eğitim, kültür ve dil eğitimi politikası takip ediyorlardı.528 Ayrıca Rus mektep ve üniversitelerinde eğitim almış bazı Kazak aydınları da Orenburg’da bulunmakla Türkistan aydınlarının çok yönlü düşünce tarzlarını etkiliyorlardı.529 Büyük fedakarlıklar ve zorluklarla dolu geçen eğitim hayatı Arabayev’i olgunlaştırmış, bütün Rusya ve Anadolu Türklüğünü tanımış birisi olarak deneyimi olan kişilik sahibi bir insan haline getirmişti. Bireysel çabaları sonucu kazandığı tecrübe ile içinden çıktığı halkı iyi tanımış, onlara acil olarak nelerin gerekli olduğunu anlamış, hangi yönde çalışması gerektiği konusundaki kararını vermişti.

Arabayev için öncelikli mesele genelde Türkistan Türklerinin, özelde ise Kırgız Türklerinin eğitim ve dil meselesi idi. Siyasi çalışmalarını da bu konular üzerine şekillendirdi. Özellikle Galiya medresesinde okuduğu dönemde Orenburg, Kazak Ceditçilerinin yoğun olarak yaşadıkları ve çalışmalarını sürdürdükleri şehirdi. Bu durum Arabayev’in siyasi düşüncelerinin Kazak siyasi anlayışı çerçevesinde gelişmesini etkiledi. Ayrıca Arabayev doğduğu yer itibari ile Kazaklarla iç içe büyümüştü, Kazakçayı da çok iyi biliyordu. XX. yüzyılın başında Kazaklar arasında gelişen batıcılık düşüncesinin öncüsü kabul edilen Alihan Bökeyhanov, Ahmet Baydursunov ve Mircakıp Dulatov Arabayev’in Galiya medresesinde eğitim aldığı sırada Orenburg’da bulunuyorlardı. Kazak aydınlarının Batıcı ve Ceditçi olarak ikiye ayrılmaları530 Arabayev’in siyasi anlamda Ceditçilik düşüncesini etkileyen önemli

527 Devlet, Rusya Türklerinin, s. 224.

528 Detaylı bilgi için bakınız; Devlet, Unutturlan Türkçü, s. 145 – 160.

529 Modern Kazak siyasi ve kültürel hayatını şekillenmesinde önemli katkılar sunan Alihan Bükeyhanov, Ahmet Baytursunov, Mir Cakıp Dulatov gibi Kazaklar çalışmalarını çoğunlukla Orenburg’da yapıyorlardı. Detaylı bilgi için bakınız; Özdemir, a.g.e., 2007.

unsurlardan biri oldu. Çünkü Arabayev, başta Ahmet Baytursunov olmak üzere batıcı Kazak aydınları ile sıkı ilişki içerisindeydi.531

1905 ihtilalı sonrası oluşan siyasi serbestlik, Kazak aydınlarının siyasi faaliyetlerini artırmalarında etkili oldu. Ancak Kazak aydınları arasında yenileşme konusunda fikir ayrılıkları ortaya çıkmıştı. Bu ayrılığın temelinde Kazak aydınlarının aldıkları eğitim belirleyici olmuştu. Medreselerde eğitim alan Muhammetcan Şeralin, Bakıtcan Karatayev, Cihanşa Seydalin gibi isimler yenileşmenin Đslam dini ve kültürü çerçevesinde gelişmesi fikrini savunuyorlardı. Batıcı olarak nitelendirilen diğer grup ise Rus okullarında eğitim görmüş ve genel itibariyle Rusya’daki yüksek eğitim kurumlarından mezun olmuş aydınlardan oluşuyordu. Alihan Bükeyhanov, Ahmet Baytursunov ve Mircakıp Dulatov batıcı aydınların başını çekiyorlardı.532 Onlara göre yenileşme tamamen Avrupai tarzda gerçekleşmeliydi. Kazak düşünce hayatında aydınlar arasındaki bu iki farklı oluşum XX. yüzyılın başlarındaki Kazak aydınları tarafından “Orusşa Okugandar (Rus okullarına

Outline

Benzer Belgeler