• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM 82 

3.1 YÖNTEM 82 

3.1.5 Araştırmaya İlişkin Geçerlik ve Güvenirlik Çalışmaları 130 

Nitel araştırmalarda araştırmanın merkezinde problemi araştıran araştırmacı vardır ve araştırmanın asıl ölçme aracı, araştırmacının kendisidir. Doğal olarak araştırma sonuçlarının araştırmacının yorumlarından etkilenme olasılığı her zaman var olacaktır. Bundan dolayı nitel araştırmalarda, araştırma sonuçlarının inandırıcılığını artıracak kavramların ön plana çıktığı görülmektedir.

Nitel araştırmalarda geçerlik ve güvenirlik çalışmaları nicel araştırmalardan farklı bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Nitel araştırmada, araştırılan olgu veya olay ön plana çıkarken nicel araştırmada bu olay veya olgunun sayısal özellikleri önem kazanmaktadır (Kuş, 2003; Punch, 2005; Yıldırım ve Şimşek, 2005). Topkaya (2006), nitel araştırmalarda araştırma sonuçlarının tekrar edilebilirliği olarak tanımlanabilecek güvenirlikten çok, araştırma sonuçlarının doğruluğunun, yani geçerliğin daha ön plana çıktığını belirtmektedir.

Daymon ve Holloway (2003) araştırma sürecinde karşılaşılan zorlukları ve problemleri göstermenin araştırmanın geçerlik ve güvenirliğine katkı sağlayacağını, araştırmacıların çalışmalarındaki bu süreçleri en iyi şekilde yansıtmaları ile daha objektif olacaklarını ve elde edilen sonuçlara hangi şartlar altında ulaşıldığının yansıtılması ile okuyucuların yapılan çalışmaya olan güvenlerinin artırılacağını ifade etmişlerdir. Araştırmanın yöntem bölümünde araştırmanın hangi şartlar altında gerçekleştirildiği detaylı bir şekilde anlatılmaya çalışılmıştır. Bunun dışında araştırmada

geçerlik ve güvenirlik çalışması olarak yapılanlar Şekil 7’de özetlenerek detaylıca anlatılmaya çalışılmıştır.

Şekil 7. Araştırmaya ilişkin geçerlik ve güvenirlik çalışmaları

Şekil 7’de şeklin sol tarafında yer alanlar, araştırmaya ilişkin geçerlik çalışmalarını; sağ tarafında yer alanlar ise, güvenirlik çalışmalarını göstermektedir. Geçerlik ve güvenirliğe ilişkin yapılanlar ayrı ayrı anlatılmıştır.

Nitel araştırmalarda geçerlik, araştırmacının araştırdığı olguyu, olduğu biçimiyle ve olabildiğince yansız gözlemesi anlamına gelmektedir (Yıldırım ve Şimşek, 2005). Roberts ve Priest (2006) araştırmacının tarafsızlığını nasıl ortaya koyması gerektiği hususunun, nitel araştırmalardaki geçerliği sağlamadaki en büyük sıkıntı olduğunu aktarmışlardır. Yanlılık unsuru araştırmanın hemen her aşamasında (veri toplarken, verileri kaydederken veya verilerin yorumlanması sürecinde) ortaya çıkabilir. Araştırmada, araştırmacı yanlığını asgari düzeye indirebilmek amacıyla çeşitli uygulamalar yapmıştır. Bu amaçla veri toplama süreci, veri toplama araçlarının hazırlanma ve kullanılma süreci, verilerin nasıl analiz edildiği ve raporlaştırıldığı detaylıca anlatılmaya çalışılmıştır.

Çalışmada, öğretim sürecinin gözlenmesi sonrasında katılımcılarla uygulamalara ilişkin görüşmeler yapılmıştır. Bu süreçte Türkçe dersinde metinlerin işleniş sürecine ilişkin görüşlerinin yanında tahmin, özetleme, ana fikir belirleme, çıkarım yapma ve soru sorma gibi bazı özel stratejilerin kullanımına yönelik görüşleri alınmıştır. Ayrıca katılımcıların takip ettikleri kılavuz kitaplarda yer alan metinlere ilişkin yönerge ve etkinlikler incelenmiştir. Görüşmelerden ve kılavuz kitaplardan elde edilen verilerin araştırmanın yorumlayıcı geçerliğine katkı sağlayacağı umulmaktadır.

Araştırmada, kuramsal geçerliği sağlamak amacıyla öncelikle anlamayla ilgili derinlemesine bir literatür taraması yapılmıştır. Bu şekilde ele alınan kavramların, üzerinde çalışılan durumun ve biriminin anlaşılır şekilde açıklanması sağlanmıştır. Yine benzer çalışmaların incelenmesi sonucu hazırlanan gözlem ve görüşme formları kapsam geçerliği açısından uzman görüşlerine sunulmuştur. Araştırma sonuçlarının anlaşılmasının, araştırmanın alt yapısının detaylıca anlatımına bağlı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, araştırmada kuramsal geçerliği sağlamak amacıyla ulaşılan sonuçlar yukarıda ifade edilen hususlar temelinde yeniden uzman görüşlerine sunulmuş ve ekte (EK – 9-10) sunulan formla değerlendirmeleri istenmiştir. Yapılan bu çalışmaların araştırmanın kuramsal geçerliğine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Araştırmada ulaşılan sonuçlar, sosyal yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı ve dönüşümsel okuma perspektifinden de ele alınarak dış geçerlik sağlanmaya çalışılmıştır. Nitel araştırmalarda dış geçerlilik problem olmasına rağmen bazı araştırmacılar geliştirdikleri “kuram temelli genelleme” (theory-based generalization) ile elde ettikleri sonuçları genellemişlerdir (Daymon ve Holloway, 2003). Daymon ve Holloway (2003), kuram temelli genelleme ile araştırmacının elde ettiği bulguların literatürle ilişkisini daha rahat kurabileceğini ve bunun da kendi kuramsal ifadelerini geliştirmesine katkı sağlayacağını belirtmişlerdir.

Değerlendirmeci geçerlik, çalışılan sürecin meşru olarak onaylanması olarak ifade edilmektedir. Bir araştırmanın bilimsel olarak kabul edilebilmesi için araştırma sürecinin ve sonuçlarının açık, tutarlı ve başka araştırmacılar tarafından teyit edilebilir olması gerekir (Maxwell, 1992; Yıldırım ve Şimşek, 2005). Araştırmanın uygulama sürecinden analiz süreci ve yorumlanması sürecine kadar her aşamasında yapılanlara

ilişkin alan ve araştırma uzmanlarının görüş ve destekleri alınmıştır. Ayrıca araştırmada elde edilen veriler katılımcılara sunularak katılımcı teyidi alınmıştır. Yapılan bu çalışmaların araştırmanın değerlendirmeci geçerliğine hizmet edeceği düşünülmektedir.

Nitel araştırmaya temel oluşturan ilkelerden birisi, gerçeklerin bireylere ve içinde bulunulan ortama göre sürekli bir değişme içinde olduğunu ve araştırmanın benzer gruplarda tekrarlanmasının aynı sonuçlara ulaşmayı mümkün kılmadığını en baştan kabul etmektir. İnsan davranışı hiçbir zaman durağan değildir; sürekli değişen ve karmaşık bir özelliği vardır. Bu nedenle kullanılan yöntem ne olursa olsun sosyal olaylarla ilgili bir olayın tekrarı mümkün değildir (Balcı, 2005; Yıldırım ve Şimşek, 2005). Dolayısıyla araştırmanın başka araştırmacılar tarafından tekrar edilerek aynı veya benzer sonuçlara ulaşması olası görünmemektedir. Zaten araştırmanın özü gereği öğrenme/anlam kurma bu araştırmada sosyal yapılandırmacı bir süreç olarak ele alınmakta, oluşturulan anlamların sürekli değişebileceği peşinen kabul edilmektedir. Bu bağlamda araştırmacı ancak uygulayacağı stratejilerle, yaptığı nitel çalışmalarda maksimum düzeyde güvenilir veri toplama şansına sahip olabilir. Genel anlamda araştırmanın niteliği, yapılan çalışmanın güvenilir ve geçerli olmasına bağlıdır ve araştırmacı araştırmasının nitelikli olmasına imkân sağlayacak stratejileri en iyi şekilde kullanmak zorundadır (Creswell, 2003).

Bu araştırmada araştırmanın güvenirliğini artırmak amacıyla farklı uygulamalar yapılmıştır. Bunlardan biri şekil 7’de ifade edildiği üzere çalışma süresiyle ilgilidir. Araştırmada gözlem süresi olabildiğince uzun tutulmaya çalışılmıştır. Araştırmanın niteliğini artırmak için araştırmacının veri kaynakları ile uzun süreli bir etkileşim içerisinde bulunması gerektiği ifade edilmektedir (Daymon ve Holloway, 2003; Yıldırım ve Şimşek, 2005). Böylece araştırmacı veri kaynakları üzerinde kendinden kaynaklanabilecek etkiyi anlayabilir. Araştırmacının gözlem sayısını artırması yani gözlem yaptığı ortamda kalma süresini uzatması, araştırmacının gözlenen ortam ya da gözlem ortamına dâhil bireyler üzerindeki başlangıç etkisini azaltacak, gözlem sayısı ve süresi uzadıkça gözlenen süreç kendi doğal ortamına geri dönecektir (Yıldırım ve Şimşek, 2005). Araştırmada her bir katılımcı yaklaşık üçer haftalık zaman dilimlerinde Türkçe derslerinde gözlemlenmiştir. Ayrıca araştırmacı gözlemler başlamadan önce gözlemlerin yapılacağı metinleri ve zamanı belirlemek için birkaç kez katılımcılarla

görüşmüş ve belirli sürelerle sınıflarına misafir olarak katılmıştır. Bu uygulamaların katılımcıların araştırmacıya ısınmalarını sağladığı düşünülmektedir.

Araştırmanın niteliğini artırmak amacıyla başvurulan yollardan birisi de nitel araştırma yöntemleri konusunda uzman ve çalışılan konu hakkında genel bilgiye sahip kişilerden araştırmanın çeşitli boyutlarına ilişkin yardım alınmasıdır (Yıldırım ve Şimşek, 2005). Bu anlamda gerek gözlem formunun hazırlanması sürecinde gerekse verilerin toplanması ve analizi sürecinde uzman kişilerden araştırmanın çeşitli boyutlarıyla ilgili yardımlar alınmıştır. Araştırmanın hemen her sürecinde nitel araştırmalar alanında uzman bir öğretim üyesinin görüş ve önerilerine başvurulurken aynı zamanda araştırmadan elde edilen veriler, alanda uzman bağımsız araştırmacılara gönderilerek yapılan analizlerin doğru olup olmadığı hakkında geribildirim alınmıştır. Daymon ve Holloway'in (2003) belirttiği üzere araştırmada elde edilen veri ve yapılan yorumlar, bu alanda araştırma yapan uzman kişilerle paylaşılmış, onların sunduğu alternatif bakış açıları dikkate alınarak araştırmada uygun olmayan özellikler ve verilerle ilişkili olmayan yorumlar olup olmadığı gözden geçirilmiştir. Yapılan bu çalışmalarla araştırmanın değeri artırılmaya çalışılmıştır.

Marvasti (2004), farklı perspektiflerle veri toplamanın araştırmanın niteliğini artıracağını belirtmiş, aynı olayın farklı zamanlarda veya değişik denek gruplarında ya da farklı araştırmacılar tarafından incelenmesinin araştırma sonuçlarının daha tutarlı olmasını sağlayacağını ifade etmektedir. Bu bağlamda, araştırmada diğer bir güvenirlik çalışması olarak farklı üçgenleme biçimlerinden faydalanılmıştır. Bunlardan ilki veri çeşitlemesidir. Araştırmada veriler farklı katılımcılardan ve farklı zamanlarda toplanmıştır.

Bir diğer çeşitleme biçimi araştırmacı çeşitlemesidir. Pilot uygulama sürecinde araştırmacı ile birlikte bir eş gözlemci öğretim sürecinde anlık gözlem için hazır bulunmakla birlikte araştırmanın tamamına bir eş gözlemcinin katılması sağlanamamıştır. Yaklaşık 12 haftalık bir zaman diliminde ve 60 ders saati süreyle gerçekleştirilen çalışmaya araştırmacı kadar zaman ayıracak bir eş gözlemci bulma güçlüğünden dolayı veri güvenirliği tutulan kamera kayıtları üzerinden hesaplanmıştır. Kayıt altına alınan derslerden random olarak seçilen 30 ders saatlik bölümü, eş

gözlemcinin izlemesi ve bağımsız olarak kodlaması sağlanmıştır. Eş gözlemcinin izlediği derslere ilişkin araştırmacının gözlemleri ve eş gözlemcinin gözlemleri arasındaki uyum oranları hesaplanarak Tablo 22’de gösterilmiştir.

Tablo 22

Otuz Ders Saatlik Öğretim Sürecine İlişkin Gözlemciler Arası Uyum Oranları

Kategoriler Gözlemciler arası uyum

yüzdeleri (%) Zihinsel hazırlığa yönelik uygulamalar 86.7

Okuma ve okutturma çalışmaları 96.3

Metni anlamaya yönelik uygulamalar 93.2

İzleme ve değerlendirme çalışmaları 93.9

Ödevlendirmeye yönelik uygulamalar 89.1

Metinle ilgili olmayan konularda öğretim 87.3

Etkinlikler arası geçen süre 82.6

Öğretim dışı uygulamalar 90.5

Sınıfta bulunulmayan süre 100

Tablo 22 incelendiğinde gözlemciler arası uyum değerlerinin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğu görülmektedir. Gözlemciler arası uyum değerinin en düşük olduğu kategori alanı “geçişler”, en yüksek olduğu alan ise “sınıfta bulunulmayan süre”dir. Bu tablodaki sonuçlar ve pilot uygulama sürecinde yapılan kodlamalara ilişkin sonuçlar araştırmada elde edilen verilerin güvenilir olduğunu desteklemektedir. Araştırmada eş gözlemci, sadece uygulamalara ilişkin zamanın belirlenmesi noktasında görev almamıştır. Eş gözlemci, aynı zamanda, katılımcıların uygulamalarının yer aldığı kamera kayıtlarından kesit olarak alınan “özetleme, tahmin etme, çıkarım yapma ve ana fikri belirleme” bölümlerini izlemiş ve araştırmacının bu uygulamalara ilişkin ortaya koymuş olduğu bulguları da değerlendirmiştir.

Araştırmada yöntemsel çeşitlemeyi sağlamak için ise veri toplamada gözlem, görüşme ve doküman incelemesi tekniklerinden faydalanılmıştır. Son olarak ulaşılan sonuçlar dönüşümsel okuma, metinler arası okuma ve sosyal yapılandırmacı öğrenme

yaklaşımları açısından değerlendirilerek kuramsal çeşitleme yoluna gidilmiştir. Bu şekilde araştırma sonuçlarına farklı bakış açıları sağlanmaya çalışılmıştır.

Araştırmada gözlemler tam anlamıyla doğal bir ortam olarak kabul edilmeyen sınıf ortamında (Yıldırım ve Şimşek, 2005) gerçekleştirilmiştir. Araştırmacı her bir katılımcıyı kendi sınıfında ve Türkçe dersinde yaklaşık üçer hafta gözlemiştir. Araştırmacı, uygulamanın başlangıcında katılımcılara sınıfta asıl bulunma nedeninin Türkçe derslerini izlemek olduğunu ifade etmiş, gözlem süresince odaklandığı konular hakkında herhangi bir bilgi vermemiştir. Katılımcılar gözlemin temel konusunun “öğretmenlerin anlama becerilerinin geliştirilmesine yönelik uygulamaları” olduğunu ancak gözlemler sonrası gerçekleştirilen görüşmeler sırasında öğrenebilmişlerdir. Bu nedenle de görüşmeler gözlemler sonrasında gerçekleştirilmiştir. Araştırma süresince katılımcıların uygulamalarını etkileyebilecek veya yönünü değiştirilebilecek etkileşim içerisine girilmemeye özen gösterilmiştir. Ayrıca, gözlem süresince ve sonrasında katılımcıların sınıftaki uygulamalarına ilişkin olumlu veya olumsuz herhangi bir yargıda da bulunulmamıştır. Bununla birlikte, katılımcı teyidi alınması sürecinde bazı katılımcıların bazı araştırma bulgularıyla ilgili endişelerinin olduğu görülmüştür.

Katılımcılardan bulgulara ilişkin teyit almak amacıyla her katılımcının sınıfında yapılan gözlemlere ve görüşmelere ilişkin elde edilen bulgular yaklaşık 20’şer sayfalık raporlar hâlinde katılımcılara sunulmuş ve iki hafta sonra bulgulara ilişkin görüşlerini almak için randevulaşılmıştır. Katılımcılardan H ve A, bulguları heyecanla okuduklarını, gözlemler süresince gerçekleşen uygulamaların anlatıldığı gibi olduğunu, sonuçların çok detaylıca anlatıldığını, rapora ekleyecekleri veya düzeltecekleri bir şey olmadığını belirtmişlerdir. A, bu çalışmanın kendisini dışarıdan görme fırsatı verdiğini, kendisine ayna tuttuğunu belirterek ayrıca teşekkür etmiştir. Katılımcılara çalışmaya verdikleri destekten dolayı teşekkür edilmiş ve mesleki hayatlarında başarılı olmaları temenni edilmiştir.

Katılımcı C de benzer şekilde bulguların çok ayrıntılı ve detaylı bir şekilde sunulmuş olduğunu, bulgulara ilişkin bir düzeltmesinin olmadığını ancak sınıfta bulunulmayan süreye ilişkin bir açıklama yapacağını belirtmiştir. Katılımcı, sınıfta bulunulmayan sürenin oldukça fazla olduğunu, bir nedeni olmaksızın bu kadar sınıfta

olmamasının mümkün olmadığını belirterek sınıfta bulunulmayan sürenin nöbet görevlerinin olması, velilerin görüşmeye gelmiş olması gibi nedenlerden kaynaklanmış olabileceğini belirtmiştir. Katılımcı ayrıca bulguları okuduğunda “Acaba çok mu soru soruyorum?” diye düşündüğünü belirtmiş ve bundan sonra öğretmenlik hayatında soru sorarken daha dikkatli davranacağını belirtmiştir. Görüşme sonrası katılımcıya çalışmaya verdiği destekten dolayı teşekkür edilerek görüşme tamamlanmıştır.

Katılımcı S de bulguların çok ayrıntılı olduğunu ve genel olarak her şeyin yansıtılmış olduğunu belirtmiş ve sürece ilişkin bir ekleme ile kişisel bilgilere ilişkin bir düzeltmede bulunmuştur. Katılımcının ekleme yaptığı konu çalışmaların değerlendirme bölümüne ilişkindir. Katılımcı, uygulama sırasında gözlenmese de test türü sınavlarla Türkçe derslerinde değerlendirmeler yaptıklarını belirtmiştir. Katılımcının düzeltmesi ise kişisel bilgilerine ilişkindir. Katılımcı, kendisiyle ilgili kişisel bilgilere ilişkin bir husustan rahatsız olduğunu dile getirmiştir. Gözlem ve görüşme sonuçlarına ilişkin verilerin yer aldığı yazılı dokümanda katılımcılara ilişkin kendilerinden öğrenilen kişisel bilgiler de yer almaktadır. Ancak bu katılımcıdan kendisine ilişkin edinilen bilgi araştırmacı tarafından yanlış algılanmıştır. Kendisinin Fransız Filolojisi mezunu olduğunu belirten katılımcının eğitim durumuna ilişkin bilgi “Katılımcı Fransız Filolojisi mezunu olup sonradan aldığı formasyonla öğretmen olmuştur.” şeklinde anlaşılmıştır. Katılımcı teyidi alınması sürecinde katılımcının formasyonu sonradan almadığı, öğrenimi sürecinde formasyon dersleri aldığı öğrenilmiş ve ilgili bilgiler bu şekilde düzeltilmiştir. Bu anekdota şu amaçla yer verilmiştir. Araştırmacı kesinlikle katılımcının uygulamalarını “bu öğretmen sonradan sınıf öğretmeni olmuş bir öğretmen” gözüyle değerlendirmemiştir. Kaldı ki, araştırmada gerçekten sonradan aldığı formasyonla öğretmen olan katılımcılar bulunmaktadır. Ancak onların uygulamaları değerlendirilirken onların uygulamalarına diğerlerinden farklı bir gözle bakılmamıştır.

Uygulamaya yönelik teyit alınması sürecinde kodlamaların içeriğinin bulgularla birlikte sunulmamış olmasının problem oluşturduğu görülmüştür. Katılımcı M, kendisine sunulan raporda kodlamalarla ilgili açıklama olmadığı için bazı araştırma problemlerine ilişkin bulguları anlamakta güçlük çekmiştir. Kendisinden bulgulara ilişkin görüşleri alınmaya gidildiğinde katılımcı, özelikle sınıfta bulunulmayan süre ile

öğretmenin öğretim dışı davranışlarının ne anlama geldiğini sormuş, bu uygulamalara ilişkin ayrılan zamanın gerçekten çok fazla olduğunu belirtmiştir. Kodlamaların içeriği açıklandıktan sonra katılımcı öğretim dışı davranışlara ilişkin bulguyu onaylamış, ancak özellikle sınıfta bulunulmayan süreye ilişkin zaman konusunda tereddütlerinin olduğunu belirtmiştir. Katılımcı, sınıfa geç gelmesinin mutlaka bir nedeni olduğunu, nedensiz yere bu kadar zaman sınıfta olmamasının mümkün olmadığını, o zaman kendisine sorulmuş olsa bunları hatırlayabileceğini belirtmiştir. Olası nedenlerden bazıları katılımcı tarafından “okul müdürü çağırmış olabilir, haftada iki gün nöbetçiyiz, nöbetçi olduğumuz günlerde sınıflara hep geç giriyoruz, çalışmalar o günlere denk gelmiş olabilir, veliler görüşmeye gelmiş olabilir” şeklinde izah edilmeye çalışılmıştır. Konuşmalar sırasında zihninin sınıfta bulunulmayan süreyle oldukça meşgul olduğu anlaşılan katılımcıya neden sınıfta olamamış olduğuna ilişkin belirttiği nedenlerin araştırma raporunda yer alacağı ifade edilmiş ve bir kez daha raporda kesinlikle kimliklerinin deşifre edilmesine yönelik bilgilerin bulunmayacağı hatırlatılmıştır.

Katılımcı son olarak, araştırmacının sınıfta sadece Türkçe derslerinin nasıl işlendiğiyle ilgilendiğini düşündüğünü, bulgulara ilişkin raporu görene kadar bu denli detaylı bir çalışma olacağını hiç düşünmediğini belirtmiştir. Katılımcıya bunların kendileri tarafından anlaşılmış olmasının onların uygulamalarını değiştirebileceği ifade edilmiş, kendisi de bunu onaylayarak değişik uygulamalar içerisine girebileceğini itiraf etmiştir. Katılımcıya çalışmaya verdiği destekten dolayı teşekkür edilerek bundan sonraki mesleki hayatında başarılar dilenmiş ve görüşme sonlandırılmıştır.

Araştırmacının gözlem sürecinde bakış açısının anlaşılmamış olması araştırma adına olumlu sonuçlanmış olsa da Selçuk (2001) araştırmacının, katılımcıların bakış açılarını anlamadaki başarısızlığının yanlış sonuçlara ulaşılmasına yol açacağını belirtmektedir. Araştırmaya ilişkin bulguların katılımcılarla paylaşılması gerek sonuçların güvenirliğini teyit etmek gerekse onların bakış açılarını anlamak amacıyla yapılmıştır. Daymon ve Holloway’a (2003) göre araştırmacı, çalışması içerisinde yer alan katılımcılarla olan ilişkilerini kontrol etmeli ve kendi tepkilerinin onların tanımlamalarına ve reaksiyonlarına etkisini açıkça ortaya koymalıdır. Eğer nitel araştırmacı çalışmasındaki katılımcılarla olan ilişkilerini, kişisel varsayımlarını, önyargılarını ve araştırmadaki kendi rolünü eleştirel bir şekilde ortaya koyarsa,

araştırmasının niteliği artacaktır. Bu bağlamda araştırmacının araştırma sürecindeki rolü ve bakış açısı tanımlanmaya çalışılmıştır. Araştırmacı genel olarak süreç içerisinde en fazla katılımcılar ve sınıflarındaki öğrencilerle birlikte olmuştur. Yine öğrencilerin derse katılım sürecini etkilememek adına ders aralarında öğrencilerle özel iletişime girilmemeye özen gösterilmiştir.

Araştırmaları nitelikli kılmanın bir yolu da yapılan araştırmanın sınırlarını ortaya koymaktır. Araştırmacının yaptığı çalışmanın sınırlarını belirlemesi, okuyuculara yapılan çalışmayı nasıl okumaları ve değerlendirmeleri gerektiği konusunda yardımcı olur (Glesne ve Peshkin, 1992). Araştırmada kullanılan yöntem, veri toplama süreci, veri toplama araçları, dokümanlar ve katılımcı seçiminin nasıl gerçekleştirildiği, araştırmanın daha iyi anlaşılması açısından ayrıntılı şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Araştırmada, beşinci sınıf öğretmenlerinin Türkçe dersi öğretim sürecinde anlama becerisinin geliştirilmesine ilişkin uygulamaları ve görüşleri, üzerinde çalışılacak durumlar olarak belirlenmiştir. Araştırma beşinci sınıf düzeyinde ve Türkçe dersi öğretim sürecinde katılımcıların gerçekleştirdikleri uygulamalarla sınırlıdır. Diğer taraftan bu uygulamalara ilişkin veriler araştırmacının sınıflarda yaptığı anlık gözlemler, katılımcılarla yaptığı görüşmeler ve incelenen dokümanlardan elde edilmiştir. Gözlem