• Sonuç bulunamadı

Diyarbakır’daki yeni zenginliğin toplumsal ve mekânsal yansımalarını odak noktası olarak belirleyen bu araştırmada sosyal gerçekliği anlamada daha uygun olduğu düşünülen nitel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Nitel araştırmalar, toplumsal olguları parçalara ayırmadan, bütüncül olarak kavramaya ve bu olgu ve olayları gerçekleştikleri toplumsal ve kültürel bağlam içerisinde anlamaya çalışmaktadır. Toplumsal olgulara ilişkin derin bir anlayışa ulaşmaya çalışan, insanların dünyayı nasıl anladığını, deneyimlediğini ve yorumladığını anlamayı amaçlayan yöntemlerdir (Gönç Şavran, 2012a: 69).

Niteliksel araştırmada sosyal gerçekliği derinlemesine kavramak isteyen, sosyal dünyayı oluşturan bireylerin profilini vermeye çalışan, bu oluşturma sürecinin hem bireyler hem de araştırmacının kendisince bir yorumlama ve anlamlandırma faaliyeti olduğunu kabul eden araştırmacı, katıldığı mikro birimlerin, sosyal hayatlarına dair sorular sorar ve buradan hareketle araştırma planını oluşturur (Kümbetoğlu, 2005: 34).

Örnek olay ve bağlamların dili kullanılan nitel araştırmalarda, toplumsal süreçlerin kendi sosyal bağlamında kullanılması son derece önemlidir. Toplumsal

olayların anlam yaratımı ve yorumu araştırmacının temel veri kaynağıdır (Neuman, 2009: 232). Nitel araştırmalarda araştırmacının aktif ve katılımcı bir rolü vardır. Araştırmacı görüşmecilerle doğal ortamlarında vakit geçirmekte ve yüz yüze ilişkiler kurmaktadır. Böylece ortamda gerçekleşen olaylara da şahitlik etmekte, kendi görüş ve gözlemlerinden de yararlanmaktadır.

Nitel yöntemin iki önemli veri oluşturma tekniği olan, doğrudan katılımlı gözlem ve derinlemesine görüşmeler kullanarak araştırmacı, alanda olduğu sürece araştırmasının yapısını yeniden oluşturabilir. Sürecin kendisi bir karşılıklı öğrenim ve etkileşimi içerdiğinden bu yapılandırmanın ortaya çıkışı beklenen ve istenen bir gelişmedir (Kümbetoğlu, 2005: 37)

Nitel veriler bireylerin gündelik yaşam pratiklerini, bunlar hakkındaki kanaatlerini, duygularını, hissedişlerini, deneyimlerini içerdiğinden ve bunların standart bir formda alınabilmesi mümkün olmadığından sayılabilir veriler değildir. Burada daha çok sayılamayan, hesap edilemeyen, tekil ve öznel deneyimler söz konusudur. Bu nedenle nitel veri oluştururken belirli kavram ve eğilimlerin daha öne çıktığı, anlatıların, ifadelerin belirli yönlerde, belirli bir bilgiyi yansıtıcı olduğu söylenebilir (Kümbetoğlu, 2005: 44).

Nitel araştırmalarda araştırmacı, araştırdıkları sosyal çevrelerin ayrıntılı bir betimlemesini yapmayı amaçlar. Ancak bu betimleme, sıradan detayları da içerisine almalı ve sosyal çevredeki katılımcıların perspektifiyle uyumlu olmalıdır. Ayrıca olaylar ve davranışlar bağlamlarında anlaşılmaya çalışılmalıdır (Kuş, 2009: 82-83).

Araştırmanın nicel tekniklerle yapılmasının yeterli bir anlama imkânı sunmayacağı düşünülerek Diyarbakır’daki yeni zenginliğin toplumsal ve mekânsal yansımalarını anlayabilmek için anket tekniği yerine derinlemesine mülakat tekniğine dayalı nitel araştırma yöntemlerinin kullanılmasının daha yerinde olacağı düşünülmüştür. Bu nedenle sosyal olguları açıklamada nesnellik kadar öznelliğe, bireye özgülüğe, bireysel algı farklılıklarına, gözlenemeyen süreçlerin önemine vurgu yapan nitel yöntemlerle araştırmamızda yüz yüze görüşmeye dayalı derinlemesine görüşme, odak grup görüşmeleri ve katılımlı gözlem yapılmıştır. Çünkü nitel araştırmalarda araştırmacı temellendirilmiş kuram kullanır. Bu nitel araştırmayı daha esnek hale getirirken aynı zamanda verilerle kuramın etkileşimde bulunmasına izin verir. Bu anlamda nitel araştırmada araştırmacı beklenmedik sonuçlara açıktır. Buna bağlı olarak da araştırma süresince araştırmanın yönünü ve odağını değiştirebilir. Araştırma

sırasında elde edilecek verilere bağlı olarak da araştırmanın daha geniş boyutları ortaya çıkabilir (Neuman, 2009: 234).

Seidman’a (1991) göre derinlemesine görüşme, insanların davranışlarının bağlamına giriş sağlamakta ve böylelikle araştırmacılara o davranışın anlamını anlamak için bir yol sunmaktadır. Derinlemesine görüşmelerdeki temel varsayım, insanların deneyimlerini oluşturan anlamın, o deneyimin insanların taşıma tarzlarını etkilediğidir. Ona göre nitel veri tekniklerine dayalı olarak yapılan görüşmeler, insanların deneyimlerinde içerilen anlamları anlamanın en yararlı yoludur (Kuş, 2009: 95).

Araştırmada nitel araştırma tekniklerinden katılımcı gözlem de kullanılmıştır. Alan araştırmalarında kullanılan standart bir yöntem olarak katılımcı gözlemde gözlemci, görüşme ortamında konuya uzak veya pasif bir konumda kalmaz. Aksine doğrudan aynı sosyal ortamda ve konuyla ilgili görüşmelerde yer alır. Gözlenenle sosyal bir ilişki içerisinde bulunulan katılımcı gözlem tekniğinde amaç, içeriden bir bakışla konuya daha yakın olmaktır (Mayring, 2011: 85).

Konuya olan ilginin örneklem seçiminde ön planda olduğu nitel araştırmalarda, örneklemin sayısal büyüklüğü önemli olmamaktadır. Ayrıca nitel araştırmaların örneklem seçiminde çok sayıda bireyin araştırmaya dâhil edilmesi de mümkün görünmemektedir (Yıldırım ve Şimşek, 2005: 87). Nitel araştırmalarda, araştırma evreni, toplumsal gerçekliğe dair genellemeler yapılması amacıyla incelenmediği için araştırma sorularının yanıtları için veri üretebilecek örneklerle çalışır (Kümbetoğlu, 2005: 96).

Araştırmamızda örneklem seçiminde kartopu model örneklem seçimi kullanılmıştır. Kartopu modeli örneklem seçiminde bir ya da birkaç örnek olaydan gelen göndermeleri kullanarak örnek olaylar seçme ve sonra bu örnek olaylardan gelen göndermeleri kullanma, vb. yolu izlenir (Neuman, 2009: 321). Kartopu örneklem seçim tekniği, evren hakkındaki bilgilerin eksik olduğu ve evreni oluşturan bireylere ulaşmanın zor olduğu durumlarda kullanılan bir tekniktir (Gönç Şavran, 2012b: 156).

Araştırmamızda örneklem seçiminde kartopu örneklem seçim tekniğini kullanmamızın nedeni de katılımcılara ulaşmada yaşanılan zorluktur. Bilindiği gibi toplumun üst sınıfları hakkında araştırmalar yapmak zordur. Bu durum daha çok sosyal bilimcilerin zenginlerden ziyade yoksul kesimin sorunlarıyla ilgilenmek için daha çok araştırmalarını o yöne kaydırmalarıyla da alakalı bir durumdur. Yine zenginlerin kendi sınıfları hakkında pek de konuşkan olmadıkları bilinen bir gerçektir (Pinçon ve Pinçon

Charlot, 2012: 11). Üst sınıflarla ilgili yapılan çalışmalarda zengin sınıfların kendileri hakkında bilgi vermekten kaçındıkları, zengin kesime ulaşmakta ve onlar hakkında araştırma yapmakta zorlandıkları belirtilmektedir.

Benzer sıkıntılarla karşılaştığımız bu araştırmada da bahsedilen nedenlerden dolayı kartopu örneklem seçim tekniği kullanılarak 51 kişiyle derinlemesine mülakat yapılmıştır. Bazı katılımcıların ses kayıt cihazı kullanılmasından duydukları rahatsızlık nedeniyle görüşmeler kayda alınamamıştır. Bu nedenle not tutarak araştırmaya devam edilmiştir. Özellikle zenginliğin kaynağı konusunda bu katılımcılar daha cesur bir şekilde görüşlerini ifade etmişlerdir.

Toplamda 51 kişiye ulaştığımız bu araştırmada elde edilen bulguların amacı, yeni zenginler üzerinde bir genelleme yapmak değil, onların bakış açılarını ve anlamlarını keşfetmektir. Ayrıca görüşmeye katılan katılımcıların çoğunluğunun belli bir ekonomik gelire sahip kişiler olduğunu söyleyebiliriz. Katılımcıların çoğunluğu doktor, avukat, mimar, mühendis, öğretmen, gelir uzmanı vs. gibi beyaz yakalı işlere sahip, profesyonel çalışan meslek gruplarından oluşurken esnaf, müteahhit, ev hanımı, kapıcı gibi farklı meslek gruplarından temsilciler de bulunmaktadır.

Heterojen bir yapıya sahip olan bu mahallede yeni zenginler diyebileceğimiz kesimin varlığı yanında önemli bir yoğunlukta da orta sınıf kesimi yaşamaktadır. Dolayısıyla örneklemde arsa sahibi, esnaf gibi katılımcılar yanında öğretmen, memur gibi mesleklere sahip olan katılımcılar da yer almaktadır. Bu nedenle bu araştırmada katılımcıların tamamının yeni zenginlerden teşkil ettiğini söylemek mümkün değildir. Fakat bu sınıfın, yeni zenginlerin en yakın tanıkları olarak onlar hakkında en çok bilgiye sahip olan kişiler olduğunu söyleyebiliriz. Ancak şu hususu da belirtmeliyiz ki öğretmen, memur, avukat gibi katılımcıların sadece aylık gelirleriyle bu semtlerde yaşamaları mümkün görünmemektedir. Bu kişilerin çoğunluğunun ya aileden kalan bir mirasa ya da başka bir gelir kaynağına sahip olduklarını da söylemek gerekmektedir.

Belirtilmesi gereken bir husus da nasıl ki nicel araştırma yöntemi kullanılarak elde edilen bulgular örneklem grubuyla sınırlıysa, nitel araştırma yöntemiyle elde edilen bulgular da araştırmaya dâhil edilen örneklem grubunun verdiği bilgilerle sınırlıdır. Yapılan mülakatların her katılımcının sosyal gerçeklik algısı, yaşam tecrübesi ve yaşadıklarını ifade etme becerisiyle sınırlı olduğunu söyleyebiliriz.

Ayrıca konunun daha geniş perspektiften ele alınması için semtin eski ve yeni sakinleri, kapıcı, esnaf, mimar ve müteahhitlerle de görüşmeler yapılmıştır. Ayrıca

geliştirici firmaların lüks konutların pazarlanması ve müşteriye sunulması için hazırladıkları broşürler elde edilmiş ve konu bağlamında analiz edilmiştir.