• Sonuç bulunamadı

Moda Takibi, Tülin Şahin’le Moda ve Bana Her Şey Yakışır adlı moda programları yayınlandığı televizyon kanallarından bilgisayara kaydedildikten sonra metinler deşifre edilmiştir. Deşifre edilen metinler FESA kullanılarak; tüketim aracılığıyla kadın bedeninin metalaşması, tüketim kültürü, toplumsal cinsiyet, kadının ne şekilde konumlandığı, sosyal aktörlerin söylemi ve bedenin sunumunu sağlayan söylemlerin dil aracılığıyla nasıl ve ne şekilde anlam bulduğu ortaya çıkarılarak farklı başlıklar altında kodlanmış ve her başlık altında oluşturulan temalar altında analiz edilmiştir. Bulgular ve temalar ise, sosyal aktörlerin moda programı ile ilgili söylemleri ve yorumlar (moda ve kadın, düğün, evlilik ve annelik), kadın yarışmacıların/katılımcıların bedenleri ve giyimleri hakkındaki söylemler ve yorumlar (ideal beden ve giyim, sınıf, aksesuar, kusurlu beden, moda ve uyum, diyet modası, uyumsuzluk, rol modelleri, statü), moda programlarında kadın bedeni ve giyim hakkındaki söylemler ve yorumlar (kombinasyon, arzu nesnesi, haz, meta-gösterge), programa katılan kadınların kendileri, giyimleri ve kendi bedenleri hakkındaki söylemleri ve yorumlar (estetik

ameliyat modası, seyirlik nesne, makyaj modası, gençlik ve güzellik, spor modası), programa katılan kadınların/yarışmacıların diğer katılanlar/yarışmacıların beden ve giyim hakkındaki söylemleri ve yorumlar (rekabet ve ödül, güzellik miti, alışveriş ve tüketim) şeklinde ele alınmıştır.

FESA’de toplumsal cinsiyet farklılıkların ortaya çıkarılmasında söylem son derece önemlidir. Çünkü söylem metinler aracılığıyla inşa edilmektedir (Bryman, 2008, s.509) ve çalışmanın konusu olan kadın bedeni, moda programlarında söylem aracılığıyla disipline edilmektedir. Çünkü beden özneleşme sürecinde iktidar ve itaat ilişkileri ile oluşturulmaktadır. Bu süreçte beden normalleştirilmiş bir beden haline dönüştürülmektedir (Foucault, 2000, s. 63-64). Judith Butler, Linda Nicholson, Jana Sawicki, Lois McNay ve Monique Wittig gibi bazı feminist yazarlar toplumsal cinsiyet farklılıklarının söylem aracılığıyla üretildiğini savunmaktadır (Shilling, 2005, s.50) Söylemsel uygulamalar aynı zamanda temel ideolojik etkilere sahiptir. Söylem temsil ettikleri şeyleri ve insanları konumlandırarak; sosyal sınıf, kadın ve erkek, etnik ve kültürel azınlıklar ya da çoğunluklar arasındaki eşitsizlikleri üretmekte ve yeniden üretmektedir (Fairclough ve Wodak, 1997, s.258). Kısacası FESA; söylem aracılığıyla üretilen, devam ettirilen, tartışılan ve tepki gösterilen, sosyal kabul ve hegemonik güç ilişkilerinin karmaşık ve gizli yönlerini incelemektedir (Lazar, 2007, s. 2).

ALTINCI BÖLÜM

BULGULAR ve DEĞERLENDİRME

“Moda Programlarında Kadın Bedeninin Metalaşması” konulu bu tez çalışmasında elde edilen bulgular beş ana alt başlık altında kodlanmış ve her başlık altında oluşturulan temalar altında analiz edilmiştir. Başlıklar şu şekilde sıralanmıştır; sosyal aktörlerin moda programı ile ilgili söylemleri ve yorumlar (moda ve kadın, düğün, evlilik ve annelik), kadın yarışmacıların/katılımcıların bedenleri ve giyimleri hakkındaki söylemler ve yorumlar (ideal beden ve giyim, sınıf, aksesuar, kusurlu beden, moda ve uyum, diyet modası, uyumsuzluk, rol modelleri, statü), moda programlarında kadın bedeni ve giyim hakkındaki söylemler ve yorumlar (kombinasyon, arzu nesnesi, haz, meta-gösterge), programa katılan kadınların kendileri, giyimleri ve kendi bedenleri hakkındaki söylemleri ve yorumlar (estetik ameliyat modası, seyirlik nesne, makyaj modası, gençlik ve güzellik, spor modası), programa katılan kadınların/yarışmacıların diğer katılanlar/yarışmacıların beden ve giyim hakkındaki söylemleri ve yorumlar (rekabet ve ödül, güzellik miti, alışveriş ve tüketim) şeklinde ele alınmıştır.

6.1. Sosyal Aktörlerin Moda Programı İle İlgili Söylemleri ve Yorumlar

Bu alt başlıkda sosyal aktörlerin moda programı ile ilgili söylemleri FESA yöntemi ile irdelenerek yorumlanmaktadır. FESA, sosyal yaşamdaki bağlamıyla toplumsal cinsiyetleştirilmiş ideolojik söylemlere ve metinlere odaklanmaktadır (Lazar, 2007). Bu metinlerin ise insanlar üzerinde büyük etkileri olmaktadır (Fairclough, 1995). Çünkü bu metinler sosyal aktörlerin söylemleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal aktörler ideolojik söylemleriyle toplumsal cinsiyet farklılıklarını doğallaştırmakta ve sıradanlaştırmaktadır. Konumları, statüleri ve pozisyonları söylemlerinin tartışmasız kabul görmesine neden olmaktadır. Çünkü söylemleri “gerçek” sayılmaktadır (Foucault, 1984, s. 73). Michel Foucault sosyal aktörler kavramını kullanırken Van Dijk zihin yönlendirenler kavramını kullanmıştır. Metinde veya konuşmadaki söylem ve bağlam aracılığıyla dili nasıl kullandıklarını da ortaya koyarak zihin yönlendirenler araştırılabilir (Van Dijk, 2008, s.91- 92). Çalışmada da FESA yöntemiyle metindeki modaya yön veren, kadınları konumlandıran, tüketim ideolojisine sevk eden ve toplumsal cinsiyet farklılıklarını meşrulaştıran sosyal aktörlerin söylemleri analiz edilmiştir. Çünkü belirli aktörler söylemi konumlarını ve hareketlerini yasallaştırmak için kullanmaktadırlar (Bryman, 2008, s.501).

6.1.1. Moda ve Kadın

“Bana Her Şey Yakışır” adlı moda programının jenerik müziği sözleri; -Seçtim en

güzel elbiseyi, taradım havalı saçlarımı, yaptım hafifçe makyajımı, çok şık oldum, ayağımda rugan ayakkabılar, bir yürüdüm titredi yollar aşktır en güzel aksesuar, modaya uydum. Hadi geç aynaya tak takıştır, boş ver her şeyi, sür sürüştür, kim ne derse desin aldırma bana da ne giysem yakışır (Bkz. Resim 6. 1).

“Bana Her Şey Yakışır” adlı adlı moda programının jenerik müziği sözlerine bakıldığında, moda programının temel amacı olan kadının giydirilmesi açıkca anlaşılmaktadır. Cinsiyetçi bir bakış açısıyla programın jenerik müziğinin sözlerinde, bir kadının güzel olmasını sağlayan her şey elbise, saç, makyaj, ayakkabı giyerek modaya uyduğu ifade edilmiştir. Tüketimden geçerek modaya uyması istenen kadın idealleştirilen beden imgesine ulaşarak mutluluğu yakalayacaktır. Burada satın alınan metalar ideal beden imgesi için son derece önemlidir. Bir sembolik iletişim biçimi olan aksesuar, ayakkabı, elbise ya da kozmetik ürünü gibi metalara sahip olmak, kim olduğumuzu diğerlerine göstermemize, toplumsal rolümüze ve kim olmak istediğimizi inşa etmede önemli bir yere sahiptir. Örneğin, Diana Crain’e göre giysiler, toplumsal kimlikleri empoze etme yetileriyle davranışları yaratır ve bireylerin gizli toplumsal kimliklerini ifade etmelerine olanak sağlarlar (2003, s.12).

Kısacası, her bir kadının bir başkasından farklılığının ifadesi esasen bedenin gece gündüz, doğumdan ölüme dek kumaşa sarılıyor olmasından gelir (Waquet ve Laporte, 2011, s.10). Farklı olunduğu düşüncesiyle satın alınan metalar aracılığıyla elde edilen dişi beden artık sergilenmeye hazırdır. Sergilenen bedene, düşsel bir zenginlik katan makyaj ve süslemeyle yeni bir görüntü kazandırılmaktadır. Aynı zamanda vücudun değişik bölgeleri fetiş-nesneler olarak nitelendirilmekte ve bir koda boyun eğerek insanın kendini güvende hissetmesini sağlayan bir tapınma düzenine ait bildik nesnelere dönüştürülmektedir

(Baudrillard, 2009b, s.105). Kimin ne dediğinin bir önemi yoktur önemli olan seyirlik bir obje olmaktır. “Hadi geç aynaya tak takıştır” ifadesinde ayna, kadının kendisini her şeyden önce ve her şeyden çok seyirlik bir şey olarak gördüğünü anlatmaktadır (Berger, 1972, s.51).

6.1.2. Düğün, Evlilik ve Annelik

Cengiz Abazoğlu:-Bütçeniz 1000 TL. Yarışmanın konsepti yakın arkadaşınız evleniyor ve düğününe katılıyorsunuz. Mükemmel görüntülere ulaşmanızı istiyorum. Hepiniz çok genç ve güzelsiniz, sadelikten uzaklaşmayın, çarpıcı ama arabesk olmayın, davetin en şık kadını olun (Bkz, Resim 6.2 ve Resim 6.3).

Türkiye’nin önde gelen moda tasarımcılarından ve aynı zamanda programın sunucusu sosyal aktör Cengiz Abazoğlu, yarışmanın “en yakın arkadaşınızın düğününe katılıyorsunuz” konseptini açıkladıktan ve alışveriş için bütçeyi belirledikten sonra, yaşları 18-26 arasında değişen beş yarışmacıya mükemmel, şık, güzel, çarpıcı ve sade olmalarını isteyerek zihinlerini yönlendirmektedir. Genç yarışmacılar için bu kriterler sadece günün modasına uyarak gerçekleşmektedir. Mükemmel, şık, çarpıcı ve sade kısacası onlardan istenen sadece budur. Çünkü yarışmacılar kadın oldukları için onlardan beklenen sadece seyirlik obje olmalarıdır. Ancak bu şekilde düğündekilerin dikkatlerini çekebilir, bakışları yakalayabilirler.

Sema Çelebi:-İvana gene sizin için gelinlik mağazalarını gezdi. (Altyazı “Evlilik hazırlığı yapanlar ekran başına”)

İvana Sert: -Sizin için tek tek baktım. Çok model var burada (Bkz.Resim 6.4).

Resim 6. 2. Bana Her Şey Yakışır, Kanal D, 11.11.2013

Resim 6. 3. Bana Her Şey Yakışır, Kanal D, 11.11.2013

Gelinlik denilince ilk akla gelen geleceğin annesi kadındır. “Moda Takibi” adlı moda programında diyaloglara bakıldığında; sosyete dünyasının en renkli isimlerinden biri olan Sema Çelebi, manken, modacı ve sunucu İvana Sert’in söylemlerinde gelinlik modasına bakarak kadınlara çağrıda bulunmaktadır. Onların yerine çarşı, pazar gezerek satın almaları gerektiği moda ürünleri araştırmakta, fiyatlarını sormaktadır. Kadınların fazla düşünmelerine gerek yoktur çünkü sosyal aktörler her şeyi halletmektedir. Her şeyin en iyisini onlar bilmektedir. Bu işin uzmanları onlardır. Geleceğin annelerine sadece satın almak düşmektedir.

6.2. Kadın Yarışmacıların/Katılımcıların Bedenleri ve Giyimleri Hakkındaki