• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

3.2. Onuncu S f Türk Edebiyat Ders Kitab nda Yer Alan Halk Edebiyat

3.2.4. XV Yüzy ldan XIX Yüzy l Ortalar na Kadar Osmanl Edebiyat

3.2.4.2.1. Anlatmaya Ba Edebî Metinler

Bölümde halk hikâyesi ve mesnevi türünde anlatmaya ba

edebî metinler

incelenecektir. Bu ba lamda Tahir ile Zühre hikâyesi ve Leyla ile Mecnun mesnevisi

inceleme metni olarak kitaba al nm

r.

TAH R LE ZÜHRE

(Bir padi ahla vezirinin çocuklar olmamaktad r. Vezirin önerisiyle diyar diyar gezmeye karar verirler. Yolda bir dervi e rastlarlar. Dervi bir elmay ikiye bölüp verir. Birinin bir k olaca , ad Zühre koymalar ; birinin de bir o lu olaca , ad Tahir koymalar ve bunlar n birbiriyle evlenmelerini tembih eder. Sözlerine, bunlar ay rmaya kalkanlar n dertten kurtulamayaca ekledikten sonra s r olur. Padi ahla veziri yurtlar na dönerler.

Bir zaman sonra padi ah n bir k , vezirin de bir o lu olur. Bunlar öyle figân ederler ki ancak yan yana gelince sesleri kesilir. kisini bir kö ke koyup birlikte büyütürler.)

Büyüyünce Tahir ile Zühre birbirine sevdalan r. A klar mânilerle anlat rlar.

Ne diyeceklerse birbirine "mani"lerle demi ler. E, her mani bir ima ise her ima da bin mana de il mi? Kah gül, kah bülbül üstüne; kah karanfil, kah sümbül üstüne maniler dizerek diyeceklerini demi ler birbirlerine ve o gün bu gün maniler, kalpten kalbe giden bir yol olarak kalm bizlere… Sözü uzat p da günaha girmeyelim, ne diyecektim sizlere:

Bir gün bu iki sevdal , ne yapra b rakm lar, ne dal ; mani üstüne maniler dizmi ler.

1

ALDI TAH R Benim yârim bir tane, Sar lm mor mintana, Can m kurban olsun, Senin gibi sultana. 2

ALDI ZÜHRE Yalan m yok sözümde, Sevdas var özümde, Tek Tahir benim olsun, Sultanl k yok gözümde. 3

ALDI TAH R

Ma allah Zühre’m, ma allah! Sen benimsin in allah, Herkesi kavu turan, Bir Allah't r, bir Allah. 4

ALDI ZÜHRE Koncalar aç p doldu, Ne kurudu, ne soldu, Ben seninim Tahir'im, Bu benim ahdim oldu.

Bu sevdazedeler mânilere bürünerek gönüllerini birbirine açadursun, gelin biz haberi öteki yüzden verelim.

(Padi ah n kar k n Tahir'le evlenmesini istemez. "Karadiken" adl zenci köleden Tahir ile Zühre'nin birbirlerini sevdiklerini ö renince

büyücü "Belliboncuk”a büyü yapt rarak padi ah da yan na çeker. Padi ah, Zühre'yi "Billûrkö k"ten al p saraya kapat r.)

Tahir, Zühre'nin a yla kendini da lara vurur.

Tahir kimlerin oyununa u rad ö renir gibi olup büsbütün fele e kahrederek kendini avareli e vermi ; da bay r dememi , k r çay r dememi , dönüp dola , kalbi dile, a tele getirmi ; Mecnun misali:

Ah eder biter gönül, Mecnun'dan beter gönül, Zühre’den ate alm , Da larda tüter gönül.

Da ba duman duman, Soktu beni bir y lan, Bizim gibi var m’ola, Bostan gök bozulan. Kalbinden maniler tutarak:

"Ah dünya gözüyle bir görebilsem!" diye y ld zlardan sormu Zühre’yi ama hani o p l p l gökyüzü… Aylar, aym geçmi ; bulutlar, kaym geçmi …

"Acep has bahçede bulur muyum onu?" diye bir ak am ba koltu una al p girilmeyen bir kap dan girmi ki ne görsün, havuz melül mahzun, güller kan a yor…

Derdi bir iken iki olmu , iki iken üç olmu , ah dedikçe bir ah daha km a ndan…

Ah dedim tütün oldu, El âleme un oldu, Ne Allah can m ald , Ne arzum bütün oldu.

Güvendi i dallar k nca girdi i kap dan c km , yine ah u vah yeri gö ü tutarak evine dönmü …

(Zühre, babas ndan yeni bir kö k yapt rmas ister. Babas da bu iste ini yerine getirir. Kendilerini annesinin ay rd dad ndan ö renince kahrolur.)

Tahir bir gün bahç van ba na rastlar.

Günlerden bir gün Tahir, kimi görse be enirsiniz? Bahç vanba … htiyar onu öyle perperi an görünce yüre inin ba s zlam … " lahi size edenlerin ömrü, günü tükene!" diye beddua üstüne beddua ettikten sonra, imdi Zühre’nin hangi kö kün kafes ard na çekildi ini de kula na söylemi . Daha durur mu Tahir! Ak am iple çekmi , el ayak çekildikten sonra da o kö kün etraf nda dönüp dola maya ba lam ; derken bir gölge belirmi kafes arkas nda: Zühre’nin mum nda titreyen gölgesi… Tahir, siline sürüne kafesin alt na gelmi ve dokunmu saz n teline:

Ayr ld m gülüm senden, Dili bülbülüm senden, Ölüm ay rs n derken Dirim ayr ld senden.

Zühre kulaklar na inanamam . Durmu ve dinlemi : "O! Tahir'in sesi, Tahir'in saz ." Yüre i ku gibi ç rp nmaya ba lam ve kafes ard ndan kafesteki ku gibi Tahir'in sesine ses vermi :

1

ALDI ZÜHRE Ay do du düze dü tü, Zülüfler yüze dü tü , Eller cifte gezerken Ayr k bize dü tü. 2

Bülbül ah ile öter, Hasretle ömrü biter, Dünyan n sonu ölüm, Ayr k daha beter. 3

ALDI ZÜHRE

Zeytin yapra n dökmez, Bu hasret sürüp gitmez, Mektupla konu al m, El ermez, eller görmez. 4

ALDI TAH R Al al m, ye il al m, Neye mektupla al m, Gizli gizli yerlerde, Ba ba a konu al m. 5

ALDI ZÜHRE Al al m, ye il al m, Ah edip a la al m, Aram zda dü man var, Biz nas l konu al m?

Demeye kalmam , dü man dü manl yapm . Gene o Karadiken var p fitlemi bunu… Padi ah dönüp kap kullar na el etmi , onlar da gidip ba lam lar Tahir'i kollar ndan ve sürüye sürüye götürmü ler saray kat na. Kar n errine u rad günden beri Tahir'e di bileyen padi ah köpürüp küplere binmi :

"A tuz, ekmek haini; imdi senin boynunu cellada verirdim ama o ye il ba dervi gözümün önüne geldi; ona ba yorum seni, girmesine kan na girmeyece im ama ömrünü, gününü zindanlarda çürütece im. Bundan geri, Zühre'm y ld z olsa ba na do mayacak senin!" deyip demir ku akl pehlivanlar n önüne katarak Mardin Kalesi'ne yollam onu ama bu yol Zühre'nin kö kü önünden geçiyormu . Bir firkat gelip Tahir'e bakal m ne demi :

Ne dara ac , ne zindan, Gönül geçer mi yardan, Gözü ç kas baban, Sürdü beni diyardan.

Zühre korktu una u ray nca ne diyece ini bilememi : nan Tahir sözüme,

Ate dü tü özüme, Sensiz bu yalan dünya, Zindan olur gözüme,

demi . Daha da dizip ko acakm ama demir ku akl lar aman vermemi yoksa… Son sözleri suyum suyum akan ya lar olmu .

Padi ah, Tahir'i Mardin Kalesi'nde zindana att r.

Hele bir gün, bir s ra daya na çekildikleri gün insanl ndan bile utanm … Ve o gece ne su ne ekmek… Ne uyku, ne tünek; tel tel dizip destan etmi Mardin Kalesi'ni:

1

u Mardin'in ba da lar, Ne ot biter, ne su ça lar, Oturmu bin Yi it a lar, u Mardin'in Kalesi'nde. 2

u Mardin'in ba ta tan, Yat lm yor kara dü ten,

Haber alsam uçan ku tan, u Mardin'in Kalesi'nde. 3

Her taraf sulu çamur, Boynumuzda pasl demir, Çürür gider nice ömür,

u Mardin'in Kalesi'nde. 4

Mandal yok ki açay m, Kap yok ki kaçay m, Mevlam, kanat ver uçay m,

u Mardin’in Kalesi’nde.

(Tahir, zindana at nca Zühre de kö künü kendine zindan eder. Anas ve babas yla konu maz, yaln z dad yla dertle ir. Aradan yedi y l geçer. Bir gün kö kün önünden bir kervan geçer. Zühre kervandan Tahir'i sorar. Kervan n içindeki Kelo lan, Zühre'den ald mektubu zindandaki Tahir'e götürür. Tahir dua edince Tanr 'n n inayetiyle zindanc ba onu sal verir.

Tahir, babas n kona na gelir. Hasret giderdikten sonra kö künün önüne gelerek Zühre'ye seslenir. Zühre, pencereden ip uzatarak her gece Tahir'i kö ke al r. K rk gün sonra Karadiken görür, padi aha bildirir. Padi ah, adamlar gönderir ancak Tahir hepsini öldürür, onun yan na yakla amazlar. Bunun üzerine padi ah, Tahir'e, teslim olursa dü ünlerini yapaca na söz verir. Fakat Tahir teslim olunca onu bir sand a koyup at Nehri’ne att r. at Nehri kenar nda hüküm süren çöl beyinin üç k Zühre'nin arkada r. Çöl k zlar , sand n yolunu nehir k nda bekleyerek Tahir'i kurtar rlar. Ancak üçü de Tahir'e â k olur. Tahir hiçbirine yüz vermez, oradan kaçar, ak sakall pirin yard yla memleketine gelir, görür ki Zühre ile bir padi ah n dü ünü kurulmu tur.)

Tahir, â k k na girerek saz omzuna at p dü ün evine var r.

Tahir, her a k gibi iki naz bir niyazdan sonra o tarafa geçmi ve dokunmu saz n üç teline… Kah esmi yeller gibi kah tozmu yollar gibi… Sonra niyet tutmu gelinler, k zlar… Tahir de mani mani kalbini okumu onlar n. Kimi baht na gülmü , kimi a lam ve lakin gelinlik taht nda süzülüp duran Zühre, ne gülenle gülmü ne de a layanla a lam ; kendi içine öyle bir kapanm ki ka kald p da bakmam bile... Onun yüzünü güldürmek için ne yapaca ran yengeler, çaresizlik içinde son çare olarak i i "mü aare" dedikleri kar kl mani sallamaya dökmü ler ama Tahir'le kim dil yar rabilir, dereden tepeden bir iki mani yuvarlam lar ama sonunda hepsinin de dilleri tutulmu . Zühre'nin mani dizmekteki üstünlü ünü biliyorlarm ama kimsenin a var p da ona da bir ey diyememi ler. Dü ündekilerin ka ndan m , gözünden mi bunu sezmi olacak ki Zühre, ba Tahir'den yana çevirip:

"Sesime ses ver at k baba!" demi .

1

ALDI ZÜHRE Sevdi im bir tanedir, Sedeftir, dürdanedir, Dald m a k deryas na,

kard m bir tanedir. 2

ALDI TAH R Saraylarda ba olur, Kara salk m a olur, Hünkâr k sevenin, Yüre inde da olur.

3

ALDI ZÜHRE Gül ektim ekin ekin, Kaybettim elindekin, Ne dü ün ne de bayram, Bilmezsin gönlümdekin. 4 ALDI TAH R u da n ta na bak, Kar ya k na bak, Ben sevdim eller ald , Fele in i ine bak. 5

ALDI ZÜHRE Karanfilim biterim, Bir gönülde tüterim, Eller yârim dedikçe Ben boynumu bükerim. 6

ALDI TAH R

Kaynar kazan ta maz m , Karanfiller açmaz m , Da da a kavu mazsa Hasretler kavu maz m ?

Zühre, bu manilerin her birinde bir ima bulmu . Öyle ya "Ben sevdim eller ald ." sözünde bir ima "Hünkâr k sevenin yüre inde da olur." sözünde ba ka bir ima yok mu? Ve lakin Zühre, Tahir'in öldü üne iyiden iyi inand için bu imalara bir mana verememi . Ama "Da dada kavu mazsa da hasretler kavu maz m ?" sözünü duyunca ba kald p da bakm ki ne görsün, Tahir! Ka yla, gözüyle o, saz yla, sözüyle o… Demek öldürmeyen Allah, öldürmüyor insan ; Mardin zindanlar na at lmazsa at Nehri’ne at ls n! Zühre öyle bir olmu , öyle bir olmu ki nas l deyim, az daha dü eyazm ! Tez elden kendini toparlamaya çal ya betine benzine bakanlar yorgunlu una vererek dad na ka göz etmi ler. O da koltu una girip odas na ç karm onu…

(Dad , gece yar Tahir'i Zühre'nin odas na götürür. Dü ün hamam günü kaçmay kararla rlar. O gün gelince Tahir iki atla yol üzerinde bekler ama Karadiken olacaklar sezip yine padi aha haber vermi tir. Tahir yakalan r. Padi ah, içinde Zühre geçmeyen bir türkü söylerse affedece ini duyurur. Tahir, Zühre'siz türkü söyleyemez. Padi ah Tahir'i öldürtür, bunu duyan Zühre ko ar gelir, Tahir'in üzerine kapan r, o da orada ölür.

Padi ah ile kar da inleye inleye ölür. Zenci köle Karadiken ise gizli gizli Zühre'ye â km , tüm kötülükleri onun için yaparm . Tahir ile Zühre'yi yerde yatar görünce o da onlar n yanlar na dü üp ölür.)

Bu dünya bir bak ma Tahir ile Zühre binas ! Karadiken gibi dikenler de eksik olmuyor bu âlemde… Bundand r, ile güne ibret olsun diye bir topra a gömmü ler bunlar … Gel zaman, git zaman Zühre'nin mezar üstünde bir ak gül bitmi , Tahir'inkinde bir k rm gül… O gün bugün bu iki gül birbirine kavu mak istiyormu ama kara kölenin topra nda biten bir kara diken ay yormu bunlar !

Suat BATUR Türk Halk Edebiyat LEYLA LE MECNUN

Bir nice zarif-i h tta-i Rum Rumi ki didük kaziyye malum

Hem ilm feninde nükte-dânlar Hem söz revi inde dur-fetanlar

Kim eyler idi dekây k- râz eyhî'den ü Ahmedî’den âgâz

Kim söyler idi ögüp kelâm Evsâf- Halîli vü Nizâmî

Bilmi ler idi ki hüsn-i güftâr Kadrün kaderince mende hem var

Çün var idi mestlikde lâfum Kim anlana s tkum u hilâfum

Men hasteni itdiler ni âne Bir reng ile tîr-i imtihâna

Lutf ile didiler ey suhan-senc Fâ eyle cihâna bir nihan genc

Leylî Mecnun Acemde cohdur Etrâkde ol fesâne yohdur

Takrire getür bul dâstân l tâze bu eski bûstân

Günümüz Türkçesiyle

Rum (Anadolu) ülkesinin birkaç zarif insan ; Anadolulu dedik ya, mesele anlat yor.

Hem ilim sahas nda ince manalara vak ft lar hem de söz söyleme yolunda inciler saçmakta idiler.

Kimi, s rlardan nükteler ç kar yor, Teyhi'den ve Ahmedi'den söze ba yor, Kimi Halili ve Nizami'nin vas flar övüp duruyordu.

Anlam lard ki güzel söz söyleme kabiliyeti kudretimce bende de var. Do rular n ve yanl lar n anlat lmas için benim mestlikte sözüm vard r. Ben hastay bir oyun ile imtihan okuna hedef yapt lar.

Nazikçe dediler ki ey söz üstad ! Dünyaya gizli bir hazine ortaya ç karsana; Leyla Mecnun Acemlerde çoktur, lakin Türkler aras nda bu hikâye yoktur. Gel, bu destan yaz da bu eski bahçeyi tazeleyiver.

Bir Arap kabilesinin faziletli, asil bir önderi vard r. Halk taraf ndan sevilen ve say lan bu ki i itibar ve miras b rakacak bir erkek evlattan mahrumdur.

Farzendüz âdemi telefdür Bâkî eden âdemi halefdür

Nesl ile olur bekâ-y insân Nazm- beter u nizâm- devrân

Can cevherine bedeldir evlâd Evlâd koyan koyar hemîn ad…

ulsuz insan telef olmu say r. nsan olumsuz k lan halefidir. nsan n bekas be eriyetin ve dünyan n düzeni nesil ile olur.

Evlat can mücevherine bedeldir. Dünyada evlat b rakan, ad ebedile tirir.

Bir erkek evlat özlemi ile yan p tutu an kabile ba kan , türbelere adaklar adar, b p usanmadan Allah'a yalvar r. Dualar kabul edilir ve kusursuz bir erkek evlat sahibi olur. A da dünyaya gelen bu çocu un ilk hâlleri anlat r.

Güne gibi yükselmeye kabiliyetli, sa gibi daha çocuklu unda kamil (idi).

Yeryüzüne dü er dü mez halini bilerek figana ba lad . Son gününü önceden dü ünerek gözya döktü ve feryat etti.

Hâl diliyle konu ur olmu tu… Diyordu ki: “Ey cefac dünya! Anlad m ki senin gam n çoktur ve bu gamlar çekmeye bir usta yoktur."

"Her nerde gam bulunursa ihmal etme, topla hepsini benim dertli gönlüme sal!"

"Hem bana gam çekme olgunlu u ba la hem de (böylece) alemi gamdan halas eyle."

"Beni daima gam esiri k l!.. Kerem eyle (gamdan) nasibimi az eyleme."

Dad onu kandan temizleyerek bu kara yerden kald rd . Onu taze gözya yla y kayarak süt yerine ci erinden kan verdi. Kavim ve kabilesi sevinerek o küçü e Kays ad verdiler.

Kays büyüyüp on bir ya na gelince mektebe yazd rlar. Ayn mektepte okuyan ve ba ka bir kabilenin ba kan n k olan Leyla ile birbirlerini sevmeye ba larlar.

Mektepte onunla birçok melek gibi k z, arkada oldu. O k zlar içinde peri k gibi birisi Kays ile muhabbet kurdu.

Dalgal zülüfleri, can n boynuna(dolanm ) halka halka belal bir zincir gibiydi.

Siyah gözü için sürme bir ar (vesilesi) idi ve sürme, kara benine tutkundu.

Yana için all n rengi bir utanma (sebebi) idi ve all k asla ona aldat bir renk vermemi ti.

Lal dudaklar ve inci di leri, her an gül yapraklar üzerinde bir di i ebnem manzaras gösterirdi.

( A ) konu ma kap lar açsa, ölülere ruh (can) müjdesi verirdi. Tahin bak , ahu gözlü, irin davran ve tatl sözlü idi.

Alem zülfü telinin tutkunuydu ve herkesin sevgilisi idi. Ad Leyla idi.

O emsalsiz ( güzel) de Kays' gördü ünde bin zevk bulup kendini kaybetti .

Kays onu görerek helak oldu, bin arzu ile derdine dü tü.

Birbirinden farkl halleri bir oldu, sanki iki bedende bir can vard . Vefa yaz me k ediyorlar ve a klar gittikçe art yordu.

O iki pak (insan) bir nice müddet, böyle sevinçli günler geçirdiler. (Fakat) bir yerde a k bulundu mu, gizli kalmaz ve a ka dü enin (art k) rahat kaçar.

k ate ine alamet, k nama ve ay plama alevlerinin ba göstermesidir.

Böylece bu efsane dilden dile dola maya ba lad ve macera bütün cihana öyle yay ld :

" Kays, Leyla'n n esiri olmu ; Leyla da ona gönlünü kapt rm …"

Böylece alevlenen maceray Leyla'n n annesi ö renir.

"Niçin kendine yaz k ediyorsun da iyi ad kötüye ç kar yorsun?" "Niçin kötü diller seni k nas n!.. Namusa uygun bir it midir bu?" "Senin a ka giriftar oldu unu, yabanc larla dü üp kalkt söylüyorlar!.."

diye Leyla'ya ç r ve art k onu okula göndermez. Kays okulda sevgilisini göremeyince üzüntüden ç lg na döner. Ba al r ve çöllere gider, Mecnun (a k cinnetine, ç lg nl na u ram ) diye an lmaya ba lar.

Gördü ki cennete huri gelmiyor, güne do mu ama henüz k yok... Gün, güne siz sanki gece oldu, mektep gözüne sanki zindan kesildi. Mekteptekiler her gün onun ak ama kadar süren feryat ve figan ndan azap çekiyorlard .

O a k yolunun üstad , vasiyetini bitirdikten sonra vah et ( yaln zl k) yolunu gözeterek arkada lar ile ilgisini kesti.

Güne misali sahraya dü üp yaln z ba na ve kay ts zca yürümeye ba lad .

Rastlad her ta a gözya lar döküp da n ve çölün ta lar lal ta na döndürdü.

Gözya lar her yana öyle saçt ki her taraftan bin rmak akt . Tan yaln zca bela bulutuydu; ya mur, gözünün ya ; im ek ise ah yd .

Feryat ile doldurup bu dünyay feryada getirdi bütün hayvanlar ve ku lar .

Mecnun'un babas o lunu kurtarmak için Leyla'y ona isterse de Mecnun (deli, ç lg n) oldu diye k vermezler. Mecnun çöllerde ceylanlarla, güvercinlerle arkada k eder. Gittikçe Leyla'dan çok a n büyüsüne kap r. Babas onu, dua edip iyile mesi için Kâbe'ye götürür. Mecnun Kâbe'de öyle dua eder:

"Ey, küçük büyük her cins insan n, çat yüce ve de eri yüksek mihrab !"

"Ey, sevgilinin çad n kuma rengindeki örtüsü vefa tohumunun kabu u olan!"

"Ey, gö süne Hacer gibi ta basarak gözlerinden zemzem gibi ya ak tan!"

"Ya Rabbi, bu mukaddes beyt hakk için; bu safal mabed hakk için, bende a n binas Kabe'nin temelleri gibi daim eyle."

"Gönlüme her lahza, her zaman ve her an a k derdinden gamlar sal!.."

"Alem içinde nerede gam varsa benim gönlümü o gama giriftar eyle!.."

Mecnun'un duas kabul edilir ve bütün vaktini çöllerde a k derdiyle geçirir. Bu arada Nevhel adl bir yi it bir mecliste Mecnun'un bir iirini duyar, çok etkilenir. Ba ndan geçenleri de ö renince ona yard m etmek ister.

O devirde adil, itibarl ve akibeti u urlu biri vard .

ile ordunun önündeki engelleri ortadan kald ran ve herkesin çok iyi tan birisiydi. Ad Nevhel idi.

Hem a k yolunda çok ko turmu hem de zaman n çok eziyetlerine ram ...

Nevhel, Leyla'n n kabilesine sava açarak k zorla almay ve Mecnun'a vermeyi dü ünür. Fakat Mecnun, Leyla'n n kabilesinin kazanmas için dua eder. Her sava ta kazanan Nevhel, bu sava ta yenilir. Sonunda Leyla'y zorla almaktan vazgeçti ini Mecnun'a söyler. Bunu duyan Mecnun beddua etmeyi b rak r. Nevhel s rf yi itli ini kazanmak için bir sava daha yapar ve sava kazan r. Bu arada bn-i Selam adl zengin ve itibarl Bir Arap beyi Leyla'y görür görmez ona

k olur.

O devirde Araplar aras nda as lda, nesilde itibarl birisi vard . Anlay yüksek, güzelli i göz al , hal ve hareketleri ho , ahlak güzeldi.

Bir geçitte o güzele ( Leyla'ya) rastlad ve yüzüne bir bak att . Can nda ve ci erinde takat kalmad , ate e dü mü civa gibi mahvoldu.

Nevhel birçok mal ba layarak Leyla'y istemeleri için elçiler gönderir. Leyla'n n anne babas kabul eder ve evlenirler. Ancak Leyla

bn-i Selam kendinden uzak tutmay ba ar r.

"Can m ve tenimdeki zt rab gör; gönlümün halini sor da cevab i it."

"Mektebe gitti im ve dersimi ezberledi im zamanlard ..."

"Ans n gözüme bir ah s göründü. Onun bir peri oldu unu anlad m..."

"Her lahza benim kar ma geçer ve der ki: " Âdemo lunu e seçme! Yoksa bir vuru ta, an nda hem seni hem de onu yok ederim!"

Mecnun’un Zeyd adl bir dert orta vard r.

Zeyd adl sözünde durmas bilen ve e i az bulunan bir sohbet arkada vard .

Fazilet ve olgunlukta ün yapm , güzellik ve ahlakça tan nm .