• Sonuç bulunamadı

27 Mayıs 1960’da Osmanlı Devleti’nde görülen kazan kaldıran yeniçerilerin çıkardığı isyanlar maalesef yeni devletimizde de devam etmiĢ, yeniçeri isyan geleneği tekrar hortlamıĢ ve ordu içerisinde bir grup cunta yönetime el koymuĢtur. Anayasanın baĢlangıç kısmında yer alan “Anayasa ve hukuk dıĢı tutum ve davranıĢlarıyla meĢruluğunu kaybetmiĢ bir iktidara karĢı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrimini yapan Türk Milleti”171 ifadesinden de anlaĢılacağı üzere,

askerin yönetime el koymasını direnme hakkı, zulme karĢı koyma hakkı172

kapsamında değerlendirerek meĢrulaĢtırma çabaları bulunmaktadır. 27 Mayıs

164 ORTAYLI, KÜÇÜKKAYA, s.67. 165 ARSLAN, s.21 166 TANÖR (2000), s.328-329; ÖZBUDUN (2018), s.33. 167 BALTA, s.14-22; TANÖR (2000), s.317. 168 TURHAN (1991), s.460. 169 GÖZLER (2018), s.94 170 BĠLĠR, YANIK (2016), s.41. 171 KĠLĠ, GÖZÜBÜYÜK(1985), s.171. 172 ARSEL, s.111-113.

darbesinde sivil yönetime meydan okuyan173 askerlerin neye karĢı direndiğini

anlamak mümkün değildir. Bu darbe Türk siyasi tarihinde onarılması güç yaralar açmıĢ ve kendinden sonra gelen muhtıra ve darbelere de kapı aralamıĢtır.

Bu darbe sonrasında hazırlanan 1961 Anayasası, halkoyu ile kabul edilerek yürürlüğe konulmuĢtur. 1961 Anayasası, 1921 Anayasası ile baĢlayan ve gittikçe belirginleĢen parlamenter hükümet sistemini benimsemiĢtir. Kuvvetler yumuĢak bir Ģekilde ayrılmıĢ, yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine (Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu), yürütme görevi ise CumhurbaĢkanı ve Bakanlar Kuruluna verilmiĢtir.174Anayasa, yasama ve yargıdan “yetki” olarak bahsetmekteyken, yürütme

için bilinçli olarak “görev” terimini kullanmayı tercih etmiĢtir.175 Bu durum

Anayasanın 6. maddesinde,176 “yürütme görevi, kanunlar çerçevesinde, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından yerine getirilir.” Ģeklinde ifade

edilmiĢtir. Yürütmenin görev alanı, kanunlarla meclis tarafından çizilmekte, yürütme kanun çerçevesinde kanunu uygulamakla görevlendirilmektedir.177

Anayasanın CumhurbaĢkanının seçimi ve tarafsızlığı kenar baĢlıklı 95. maddesine178 göre, CumhurbaĢkanı, TBMM tarafından kırk yaĢını doldurmuĢ ve

yükseköğrenim yapmıĢ meclis üyeleri arasından, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile seçilir, ilk iki oylamada çoğunluğun sağlanamaması halinde salt çoğunlukla CumhurbaĢkanı seçilebilmektedir. CumhurbaĢkanı’nın görev süresi 7 yıldır. Bir kimsenin arka arkaya iki defa CumhurbaĢkanı seçilemeyeceği kuralı getirilmiĢtir. Ayrıca CumhurbaĢkanı’nın partisi ile iliĢiği kesilmekte ve meclis üyeliği sıfatı da sona ermektedir. CumhurbaĢkanının sahip olması gereken yaĢ ve öğrenim Ģartı, meclis dönemi süresinden daha uzun süre görev süresinin belirlenmesi, arka arkaya ikinci defa seçilememesi, partisi ile iliĢiğinin kesilmesine dair hükümler önceki anayasalarımızda bulunmayan hükümlerdir. Anayasa, çoğunluğa hakim olan görüĢü sınırlama amacını CumhurbaĢkanının görev süresinde dahi göstermiĢtir. Meclis çoğunluğunun daima kendi siyasi görüĢünden birisini CumhurbaĢkanı seçmesini

173 ERDOĞAN (1999), s.86.

174 ARSEL, s.358; GÖZLER (2018), s.108-110; BĠLĠR, YANIK (2016), s.42-45.

175 ARSEL, s.362; TANÖR (2000), s.396; TUNÇ, BĠLĠR, YAVUZ (2009), s.38; FENDOĞLU (2017),

s.271; GÖZLER (2018), s.109.

176 KĠLĠ, GÖZÜBÜYÜK (1985), s.172.

177 ARSEL, s.362.

istememiĢtir.179 Parlamenter hükümet sistemini anlatırken belirttiğimiz gibi devlet

baĢkanı bu sistemde tarafsız bir hakem konumundadır. 1961 Anayasası da parlamento ve hükümet arasında çıkacak uyuĢmazlıkları çözecek CumhurbaĢkanının siyasi kimliğinden ayırmaya çalıĢarak CumhurbaĢkanının tarafsız ve partiler üstü konumunu tesis etmek için gayret göstermiĢtir.180

CumhurbaĢkanı, 1924 Anayasası tarafından kendisine verilen görevleri 1961 Anayasasında da üstlenmiĢtir. 1961 Anayasası ile yeni kurulan kurumlar için bazı yetkiler tanınmıĢtır: Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açmak, Milli Güvenlik Kurulu’na baĢkanlık etmek.181 1924 Anayasasından farklı olarak CumhurbaĢkanı’nın

meclise baĢkanlık edebileceğine dair hüküm bulunmamaktadır. CumhurbaĢkanı parlamenter sistemin mantığına uygun olarak yetkisiz ve sorumsuzdur. Meclisin kabul ettiği kanunlara iliĢkin veto yetkisi önceki anayasamızda olduğu gibi halen devam etmektedir. Anayasanın 108. maddesiyle önemli bir yenilik getirilmektedir: “Millet Meclisi seçimlerinin CumhurbaĢkanınca yenilenmesi”.182 Anayasaya göre

güvensizlik oyu verilerek düĢürülen hükümetin, on sekiz aylık süre içinde iki defa düĢmüĢ ve üçüncü defa güvensizlik oyu verilmiĢ olursa BaĢbakan CumhurbaĢkanından Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesini isteyebilmektedir. CumhurbaĢkanı meclis baĢkanlarına danıĢarak seçimlerin yenilenmesi kararı verebilmektedir. Anayasa, seçimlerin yenilenmesi kararının verilmesini, gerçekleĢmesi çok zor koĢullara bağlamıĢtır. Ancak anayasa hükümet krizinde seçimlerin yenilenmesini hukuki kurum olarak anayasal sistemimize dahil etmiĢtir. CumhurbaĢkanı tarafından alınan tüm kararlar “karĢı imza” kuralına tâbidir.183

CumhurbaĢkanın siyasal sorumluluğu bulunmamakta ancak 1924 Anayasası’nda olduğu gibi vatana ihanet suçlamasıyla cezai sorumluluğuna gidilebilmektedir.

Yürütmenin sorumlu kanadı olan Bakanlar Kurulu’nun oluĢumu 1924 Anayasası’nda olduğu gibidir. CumhurbaĢkanı tarafından BaĢbakan belirlenir.

179 TANÖR (2000), s.397.

180 KERSE, Ahmet. (1973). Türkiyede 1961 Anayasasına Göre CumhurbaĢkanı. Doktora Tezi.

Ġstanbul: Sümer Matbaası, s.181-187; ALDIKAÇTI, Orhan. (1978). Anayasa Hukukumuzun GeliĢmesi ve 1961 Anayasası. Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını No.552, Fakülteler Matbaası, s.326; SOYSAL (2011), s.298.

181 TANÖR (2000), s.397.

182 KĠLĠ, GÖZÜBÜYÜK (1985), s.202.

CumhurbaĢkanı, BaĢbakanı serbestçe tayin edebilirse de parlamentoda çoğunluğu sağlayacak ve güvenoyu alacak milletvekilini BaĢbakan olarak seçmeye mecburdur.184BaĢbakan tarafından hazırlanan kabine, CumhurbaĢkanı’nın imzası ile

kurulur ve meclisin onayına sunulur. Meclisin onayı göreve devam etmesi için gereken güvenoyudur. Bakanlar Kurulu’na iliĢkin iki önemli yenilik getirilmiĢtir: Meclis dıĢından bakan atanabilmesi ve geçici bakanlar kurulu.185 Milletvekili seçilme

yeterliliğine sahip bir kimse meclis dıĢından bakan olarak atanabilmektedir. Millet Meclisi seçim döneminde Adalet, ĠçiĢleri ve UlaĢtırma Bakanları çekilmekte, yerine bağımsız üyeler atanmaktadır. Eğer seçimlere, CumhurbaĢkanının seçimlerin yenilenmesi yetkisine istinaden gidiliyorsa, hükümet görevden çekilir ve BaĢbakan geçici bir bakanlar kurulu kurar.186 Hükümetin kurulması sırasında güvenoyu

alabilmesi için anayasa nitelikli çoğunluk aramamıĢtır. Hükümetin gensoru önergesi verilerek düĢürülebilmesi ya da hükümet tarafından görev sırasında güvenoyu istenmesi halinde, hükümete el çektirebilmek için meclis üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gerekmektedir.187 Hükümetin kurulması kolaylaĢtırılmıĢ,

düĢürülmesi ise zorlaĢtırılmıĢtır.

1961 Anayasası kendisinden önceki iki anayasadan da farklı olarak meclis üstünlüğü üzerine inĢa edilmemiĢtir. 1961 Anayasası çoğulcu demokrasi anlayıĢına uygun olarak anayasanın üstünlüğünü ön plana almıĢtır.188Bu amacı gerçekleĢtirmek

için kanunların anayasaya uygunluğunun merkezi denetimi usulü kabul edilerek Anayasa Mahkemesi kurulmuĢtur. 1924 Anayasası döneminde Demokrat Parti döneminde alınan hukuka aykırı kararlar nedeniyle, çoğunluğun her Ģeye kadir olması istenmemiĢ, çoğunluğun yönetme hakkı azınlık hakları ile sınırlanmıĢtır. Bunu yaparken orantılı davranılmamıĢ, yürütme erki yanında yetkisini halktan almayan atanmıĢ bürokratlardan oluĢan “iktidarlar konfederasyonuna”189 yer

verilmiĢtir. Bu durum meclis içinde çoğunluğu yakalayan iktidarın devlet içine muktedir olmasının önüne geçmiĢtir. Anayasa, genel oya ve genel oydan gelene karĢı

184 ARMAĞAN, Servet. (1978). 1961 Anayasası ve Bakanlar Kurulu. Ġstanbul Üniversitesi Hukuk

Fakültesi Yayını No:551, Fakülteler Matbaası, s.33.

185 TANÖR (2000), s.398. 186 TANÖR (2000), s.398. 187 TANÖR (2000), s.399.

188 ÖZBUDUN (2018), s.37.

güvensizliğinin göstergesi olarak yürütme organına endiĢe ile bakmıĢ ve çok açık bir Ģekilde yürütme organını ikinci plana itmiĢtir.190

Üniversitelerin bilimsel çalıĢmalarını serbestçe yapabilmesi, radyo ve televizyon idaresinin ise kamuoyunun tarafsız bir biçimde oluĢmasına katkı sağlaması amacıyla bu kuruluĢların çoğulcu demokrasinin gereği191olabileceği kabul

edilebilirse de sivil bürokrasi yanında ayrı bir erk gibi anayasa ile yapılanan askeri bürokrasinin varlığı vesayetçi demokrasi anlayıĢının yansıması niteliğindedir.192

CumhurbaĢkanı baĢkanlığında, hükümet üyeleri ile kuvvet komutanlarının bir arada bulunduğu bir kurum olan Milli Güvenlik Kurulu oluĢturulması, kurula milli güvenlik ile ilgili kararların alınmasında gerekli temel görüĢleri Bakanlar Kurulu’na bildirmesi görevi verilmesi ve yargı bölümü içinde idari ve adli yargı kolu haricinde askeri yargı kolunun oluĢturulması ile devletin üç erki içinde askeri bürokrasi kendine yer edinmiĢ ve deyim yerindeyse devletin dördüncü erki haline getirilmiĢtir. Demokratik bir sistemde, askeri irade seçimle iĢ baĢına gelen sivil iradeye tabiidir.193

Ancak 27 Mayıs 1960 hareketini yapan grubun asker olması, hükümetin askeri bürokrasiyi milli güvenliğe iliĢkin konularda sadece fikrini alacağı ve kendine tâbi olacağı bir irade olarak görmemesine sebep olmuĢtur. Milli Güvenlik Kurulu’nun alacağı kararlar anayasa gereği siyasi iradeyi bağlayıcı etkiye sahip olmasa da psikolojik olarak yürütme erkinde söz sahibi olmasını sağlamıĢtır.

1960’ların sonlarına doğru ortaya Ģiddet olayları ile Türkiye maalesef anarĢi ortamına sürüklenmiĢtir. Etkin ve hızlı karar alamayan hatta kurulamayan hükümetler nedeniyle anayasa suçlanmaya baĢlamıĢtır. ġiddet olaylarının ve terör eylemlerinin önüne geçilememesi sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri 12 Mart 1971 yılında verdiği muhtıra ile Süleyman Demirel Hükümeti’ni istifaya zorlamıĢ, ordu desteğinde partiler üstü bir hükümet kurularak anayasaya değiĢikliği yapılması gündeme gelmiĢtir.194

1971-1973 yılında 22/09/1971 ve 20/03/1973 tarihlerinde Resmi Gazete’de yayımlanan kanunlarla anayasada değiĢiklik yapılmıĢtır. Anayasa değiĢikliğine

190 KUZU (2017), s.83; ALDIKAÇTI (1978), s.342.

191 ÖZBUDUN (2018), s.39.

192 BĠLĠR, YANIK (2016), s.10. 193 TANÖR (2000), s.399.

194 GÖZLER (2018), s.111; ERDOĞAN (1999), s.114; TURHAN (1989), s.91; FENDOĞLU (2017),

iliĢkin maddeler incelendiğinde odak noktasının yürütmenin güçlendirilmesi eğilimi olduğunu görmekteyiz.195Anayasanın 64. maddesinde yapılan değiĢiklikle Bakanlar

Kurulu’na kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisi verilmiĢtir. Anayasanın 61. maddesinde yapılan değiĢiklikle Bakanlar Kurulu’na vergi resim ve harçların muafiyet ve istisnaları ile nispet ve hadlerine iliĢkin hükümlerde değiĢiklik yapma yetkisi verilmiĢ, 120 ve 121. maddelerinde yapılan değiĢiklikle de üniversitelerin özerkliği zayıflatılmıĢ ve TRT’nin özerkliği kaldırılmıĢtır.196

Anayasada yapılan 1971-1973 değiĢiklikleri çare olmamıĢ, Ģiddet ortamı giderek yaygın hale gelmesi ve siyaset ortamında ise yeni CumhurbaĢkanı’nın altı ay geçmesine rağmen seçilememesi 1961 anayasanın ömrünün sonunu getirmiĢ ve 12 Eylül 1980 yılında TSK yönetime el koymuĢtur.197

1961 Anayasası’nın çoğulcu demokrasi anlayıĢına sahip olması, anayasanın üstünlüğünü gerçekleĢtirmek istemesi ve hak ve özgürlükleri önceleyen bir anayasa olmasına rağmen kısa süreli uygulanabilmesinin sebebini temelinde aramak gerekmektedir. Anayasa demokratik usullerle yapılmıĢ ve halkın benimsediği bir anayasa değildir. Bürokratlar aracılığıyla deyim yerindeyse halka dayatılmıĢ ve toplumun siyasal yapısı dikkate alınmadan yapılmıĢ bir anayasadır.

27 Mayıs sonrası BaĢbakan Adnan Menderes, Fatin RüĢtü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın 17 Eylül 1961’de idam edilmesi Türk toplumunun kalbinde hala yara olarak belirmektedir. Anayasanın uygulanmasına Demokrat Partililerin psikolojik blokajı göz ardı edilmemelidir.198 Anayasanın, halkoylamasında geçerli oyların

%61’ini alması, bize toplumun büyük çoğunluğunun üzerinde anlaĢtığı toplum sözleĢmesi olamadığını göstermektedir.199

1929 Büyük Ekonomik Buhran ile birlikte dünyada genel kabul gören hükmetmeme üzerine kurulu hükümet sistemini derinden etkileyecek değiĢiklikler meydana gelmiĢtir. Devletin, dıĢa karĢı savunmayı içeride güvenliği ve asayiĢi

195 GÖZLER (2018), s.112; BĠLĠR, YANIK (2016), s.46; TAN, Turgut. (1984). 1982 Anayasası

Yönünden Yürütme Görevi ve Yetkisinin Niteliği(Güçlü Devlet Ya Da Güçlü Yürütme)Anayasa Yargısı Dergisi, Cilt 1, s.32-33.

196 ÖZBUDUN (2018), s.45; GÖZLER (2018), s.112; TANÖR (2000), s.415; ERDOĞAN (1999),

s.116; TUNÇ, BĠLĠR, YAVUZ (2009), s.39.

197 TUNÇ, BĠLĠR, YAVUZ (2009), s.40; FENDOĞLU (2017), s.273.

198 ERDOĞAN (1999), s.94.

sağladıktan sonra piyasa ekonomisine müdahale etmemesi gerektiğini savunan jandarma devlet dönemi sona ermiĢ, insan onuruna yaraĢır asgari yaĢam düzeyini ve sosyal barıĢı ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla sosyal ve ekonomik hayata devletin aktif müdahalesini gerekli gören sosyal devlet anlayıĢı ortaya çıkmıĢtır.200 Ġnsanın

negatif hürriyetler kalesi içinde hür sayılamayacağı devletin vatandaĢın hak ve özgürlüğünü pozitif eylemlerle de koruması gerektiği anlaĢılmıĢtır.201 Ġki devlet

anlayıĢı arasındaki farkı futbol terimleri ile benzeĢtirmek gerekirse; liberal devlet maçı izler, seyircidir, sosyal devlet ise sahanın içinde hakem ve yeri geldiğinde oyuncu görevini üstlenmektedir.202

Sosyal devleti gerçekleĢtirmek için, devlet, insan haysiyetine yaraĢır asgari bir hayat sağlamaya yönelik tedbirler almakta, vergi adaletini sağlamaya çalıĢmakta, mülkiyet hakkına doğrudan müdahale niteliğinde olan devletleĢtirme ve kamulaĢtırma yapmakta, toplumun ekonomik kaynaklarının kullanımı için planlama yapmakta ve anayasa tarafından öngörülen sosyal ve ekonomik hakları hayata geçirmeye yönelik çalıĢmalar yapmaktadır.203 Deyim yerindeyse devlet artık sahaya

inmiĢtir. Toplumun sorunlarını bir hekim gibi teĢhis edecek ve tedaviyi üstlenecektir.204 Ekonomiye doğrudan müdahalede bulunarak, toplumun sosyal ve

gelir eĢitsizliğini gidermeye çalıĢacaktır. VatandaĢlara tanınan çalıĢma, dinlenme, emeklilik ve sağlık gibi sosyal ve ekonomik haklara yönelik devletin olumlu edimde bulunması gerekecektir. Sosyal devletin müdahaleci yapısının sonucunda, kaçınılmaz olarak devletin büyümesi sonucu doğacaktır.

Sosyal devletin araçlarını etkin ve hızlı kullanacak olan ve ekonomi alanının planlama faaliyetlerini düzenleyecek olan organın yürütme organı olması, yürütme organının yeniden ön plana çıkması sonucunu doğurmuĢtur.2051961 Anayasası’nın bir

200 ÖZBUDUN (2018), s.138; GÖZLER (2018), s.190; GÖZÜBÜYÜK (2008), s.163; KUZU,

Burhan. (1985). Türk Anayasa Hukukunda Kanun Hükmünde Kararnameler. Ġstanbul:Üçdal NeĢriyat, s.107; SABUNCU, Yavuz. (2006). Anayasaya GiriĢ. Ankara:Ġmaj Yayınevi, s.151; BĠLĠR,YANIK (2016), s.12; AZRAK, Ülkü. (1961). Sosyal Devlet ve 1961 Türk Anayasası Sistemi. Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt 27, Sayı 1-4, s.208.

201 TUNAYA (1980), s.446.

202 ULUSOY, Ali. (2003). Bağımsız Ġdari Otoriteler. Ankara:Turhan Kitabevi,s.30.

203 YÜZBAġIOĞLU, Necmi, TANÖR, Bülent. (2004). 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa

Hukuku. Ġstanbul:Beta Yayınları, s.89; ÖZBUDUN (2018), s.1145-154.

204 AZRAK (1961), s.209.

205 ÖZKOL, Adil. (1969). ÇağdaĢ Parlamenter Demokrasilerde Kuvvetli Ġcra Eğilimi. Ankara

taraftan anayasal geliĢmelere uygun olarak sosyal devlete ve araçlarına yer verirken diğer taraftan güçsüz bir yürütme iktidarı kurarak yürütmeyi ikinci plana atması kendi içerisinde bir çeliĢkiyi doğurmaktadır.

Hükümet istikrarsızlıklarının, krizlerinin sebebini doğrudan anayasada aramanın hatalı olduğunu düĢünüyoruz. Anayasanın hiçbir hükmü, parlamenter sistemde disiplinli bir parlamento çoğunluğuna dayanan hükümetin sahip olduğu yetkiden daha fazla yetki veremez. Ergun Özbudun’un belirttiği gibi; hiçbir anayasal düzenleme, parlamenter rejim içinde sağlam, tutarlı ve disiplinli bir parlamento çoğunluğunun hükümete vereceği güç ve otoritenin yerini tutamaz.206 Meclis

çoğunluğu tarafından desteklenmeyen, disiplinsiz partilerin bulunduğu sistemde anayasa tarafından yürütme organına verilen yetkilerin kullanılamaması ve kağıt üzerinde kalması kaçınılmazdır. Disiplinli bir çoğunluk tarafından desteklenmeyen hükümetin etkinliği anayasa kuralları ile gerçekleĢtirilemez.207 ĠĢgüder hükümetlerin,

koalisyon hükümetlerinin ortaya çıkması doğrudan anayasanın sonucu değil toplumunun birbirinden farklı bölünmüĢ siyasi görüĢlerden oluĢması ile açıklanabilir. Hükümet istikrarsızlığı ya da yürütmenin etkisizliğinin sebebinin doğrudan anayasada aranmasının hatta anayasanın suçlanmasının doğru olmadığı düĢünüyoruz.

IV-1982 Anayasası Dönemi