• Sonuç bulunamadı

Anadolu’da Resm-i Kabul ve Selamlaşma

Seyyahlardan bazıları Anadolu’da ziyaret ettiği şehirlerin hükümdarlarıyla ve yöneticileriyle bir araya gelmişlerdir. Hatta bazı hükümdarlarla aynı sofrayı paylaştıkları da görülmektedir. Anadolu misafirperverliğinin temeli misafiri hoş tutmak olduğundan dolayı Anadolu yöneticileri de gelen misafirlere iyilikle muamele etmiş ve misafirlerini kendi divanlarında ağırlamışlardır.

İbn Battûta, Kastamonu’nun yönetimini elinde bulunduran İsfendiyaroğullarından Şücâeddin Süleymen Paşa İbn Şemseddin Timur Candar’ın (1308 – 1341) resm-i kabul törenini gözlemlemiştir.617 İbn Battûta’nın gözlemlerine göre Kastamonu hükümdarının âdeti ikindiden sonra umumi meclis kurmaktır. O zaman geldiğinde sofralar hazırlanarak kapılar açılır; yolcu, köylü, şehirli ve yabancı kim varsa gelir, kimse geri çevrilmez, herkese bir şeyler ikram edilir. Özel divan ise sabahleyin erkenden kurulmakta ve önce padişahın oğlu huzura gelerek babasının elini öptükten sonra ardından devletin üst düzey görevlileri huzura çıkarlar.618

İbn Battûta, seyahatnamesinde Birgi sarayını ziyaret ettiği esnada kendi adına verilen resm-i kabulü de anlatmaktadır.

Çıktığımız uzun merdiven bitince ortasında havuz bulunan muhteşem bir salona girdik. Havuzun kenarlarında ağzından su akıtan tunç aslan heykelleri vardı. Salonun çevresi, üzerleri kumaş döşeli sedirlerle kaplanmıştı. Bunlardan biraz daha yüksekte olan bir peyke ise hükümdar için kurulmuştu. Buraya geldiğimizde kendisine ait peykeyi eliyle kenara itip bizimle beraber sedirlere oturdu. Müderris fakih sağ tarafına, kadı onun yanına, bense daha geride bir yere oturdum. Hafızlar sedirin sağ tarafında yer aldılar. Onlar hükümdarın huzurundan bir an olsun ayrılmıyorlardı.619

İbn Battûta’nın seyahatnamesinde vermiş olduğu bu bilgiden saraylarda devlet ricalinin hiyerarşik düzeninin ve konukların nasıl ağırlandığı anlaşılmaktadır. Saraylarda devlet ricalinin hiyerarşik düzeninin ve konukların nasıl ağırlandığı bilgisini vermiş olan bir diğer seyyah ise Bertrandon De La Broquière’dir. Bertrandon De La Broquière, Konya’da kendisinin tanık olduğu Karamanoğlu İbrahim Bey’in Kıbrıs Kralı’nın elçilerini huzuruna kabul etme merasimi anlatılır. Kıbrıs Kralı’nın Karamanoğlu İbrahim Bey’e elçilerle gönderdiği hediyelerin hükümdara takdiminden

617 M. Şeker, Anadolu’nun Türkleşmesi, s. 155.

618 İbn Battûta Seyahatnamesi I, s. 440.

sonra elçinin huzura kabul edildiği bilgisini verir. Bertrandon De La Broquière, seyahatnamesinde Kıbrıs elçisinin hükümdarın huzura kabulünde Karamanoğlu İbrahim Bey’in sarayında devlet ricalinin hiyerarşik düzenini anlatır.

Onu bir halının üstünde oturuyor bulduk, âdetlerini böyleymiş. Altın işlemeli kumaştan dört köşe bir yastığa yaslanmış bir halde bulunuyor, kılıcı da hemen yanında duruyordu. Kendisinin de üstünde altın işlemeli koyu kırmızı kumaştan bir giysi vardı; yanı başında, bana söylendiğine göre şehirden üç adam oturmaktaydı. Kölelerinden otuz kadarı, odanın çevresine sıralanmış bir halde ayakta duruyorlardı; hükümdarın ön tarafında ise baş vezir ayakta durmaktaydı. Elçi odaya girmeden önce getirilen armağanlar hükümdarın önünden geçmeye başlamıştı.

Hediyelerin takdiminden sonra Kıbrıs Kralının elçisi biraz öne çıkarak hükümdara saygılarını sunduktan sonra elçi söyleyeceklerini tercüman vasıtasıyla anlatacağını belirtir. Tercüman konuşmaya başlamadan önce ise vezir mektubun kendisine verilmesini ister ve mektubu aldıktan sonra yüksek sesle okumaya başlar. Bertrandon, bundan sonra elçi tercüman aracılığıyla Kıbrıs Kralının bu mektubu hükümdara selamlarını sunmak için gönderdiğini, hediyelerini de bir dostluk armağanı olarak kabul etmesini belirttikten sonra elçinin biraz ileriye onların oturduğu tarzda oturtulduğunu anlatır. Bertrandon, Kıbrıs elçisinin hiyerarşik düzene göre oturtulduktan sonra hükümdarın konuşmaya başladığını ve kardeş Kıbrıs Kralının nasıl olduğunu sorduğunu ve elçinin de kralın iyi olduğu cevabını verdiğini belirtir. Sonra elçi cevabına devam ederek kralın babasının öldüğünü ve kendisinin, ölümünden önce genç kralın babasıyla hükümdar arasında ve ülkeleri arasında var olan barış halini devam ettirmek isteyip istemediğini sormak için hükümdarın huzuruna çıkarak öğrenmek için gönderildiğini anlatıp Kıbrıs kralı açısından bu barışın memnuniyet verici olduğunu belirttiğini anlatır.620 Bunun üzerine hükümdarın da barıştan hoşnut olduğunu belirttikten sonra hükümdarın bunun sonrasında genç Kıbrıs kralı hakkında kralın yaşını, akıllı olup olmadığını, ülke ahalisinin ona itaat edip etmediği gibi sorular sorduğunu ve elçinin de bu sorulara gerekli uygun cevabı usulünce vermesi üzerine hükümdar kendisine anlatılanlardan memnun kaldığını söylediğini ifade eder. Sonrasında ise hükümdarın elçilere kalkmalarını bildirerek kendilerine veda ettiğini belirten Bertrandon, hükümdarın elçileri geldikleri zaman onları ne kadar önemsediyse giderlerken de aynı tavrı takındığını anlatır. Bertrandon, bu bilgilerin yanında Kıbrıs elçisi ve

maiyetindekilerin hükümdar İbrahim Bey’in daha hayattayken hükümdar olabilecek niteliklere sahip olduğu için veliaht ilan ettiği ve İç- İli yani Ermenek eyaletini tımar olarak bıraktığı oğlu İshak Bey’e de armağanlar ve mektuplar getirildiği bilgisini verir. Bertrandon, eserinde Kıbrıs elçisinin İshak Bey’e saygılarını sunacağı zaman İshak Bey’in ayağa kalktığını ve oturduktan sonra elçiyi de kendisiyle Bertrandon’un arasında duran üç adamın önüne oturttuğu bilgisini verir.621

İbn Battûta, seyahatnamesinde karşılaşılan sultan ve beylerin kendisiyle selamlaştıklarını, hâlini ve hatırını sordukları bilgisini yer yer anlatmaktadır. İbn Battûta’nın selamlaşmaya dair aktardığı bilgiler Anadolu’da selamlaşmaya verilen önemi göstermektedir.

İbn Battûta, Eratnalıların payitahtı Sivas’ı ziyareti sırasında “Ertenâ Bek” tarafından selam verilerek karşılandığı bilgisini vermiştir: “Ertenâ Bek bizleri sarayın girişinde karşıladı. Selâm vererek gelişimizi kutladı.”622

İbn Battûta, Larende ziyareti sırasında Bedreddin bin Karaman ile karşılaşmasını da anlatır. “Sultan Bedreddîn'le av dönüşü şehir dışında karşılaştım. Atımdan indim; o da bineğinden indi. Selâm verdim. Selamımı alıp beni kucakladı.” Attan inilerek selam verilmesinin memnuniyetle karşılandığını belirten İbn Battûta, Anadolu’da hükümdarların uzaktan gelen biri onunla karşılaştığında beriki bineğinden iniyorsa o da iniyor. Çünkü gelen yolcunun gösterdiği saygı, bu sultanların da saygılı davranmalarını gerektirecek bir memnuniyete kapı aralar. Selâmın at üzerinde verilmesi ise iyi karşılanmaz. Memnuniyetsizliğe, ardından da yolcunun felaketine sebep olur. Sultan selâm verdikten sonra atına binince, ardından İbn Battûta da atına bindiğini belirtir.623

Attan inilerek selam verilmesinin memnuniyetle karşılandığını ifade eden İbn Battûta, bineğinden inmeden verilen selamın ise “ sû-i edeb” olarak hoşnutsuzluğa sebep olacağını belirtir. Bu durumu da Hızır Bey ile olan karşılaşmasını ve neticesini anlatarak örneklendirmiştir.

Şehir dışında kendisiyle tekrar karşılaştım. Onu at üzerinde selâmladığım için benden hoşlanmadı. Bu davranışım, onun beni hediyesiz bırakmasına sebep oldu. Onların âdetince

621 Broquière, s. 186, 187.

622 İbn Battûta Seyahatnamesi I, s. 416, 417.

yolcu, selam vermek için atından inmelidir. O zaman beyler de atlarından inip selamı alırlar. Bu hareket onların katında pek beğenilir. Hıdır Bek bana "nah" adı verilen sırma işlemeli, ipek elbise göndermekle yetindi, başka bir şey vermedi! 624

Bütün bu bilgilerden anlaşılmaktadır ki Anadolu Türkleri arasında selamlaşma önemlidir. İnsanlara bineklerinden inmeden selam verilmez. Konuşma faslına geçilebilmesi için kişi önce binekten inmeli ve sonra selam vermelidir.