• Sonuç bulunamadı

Alacaklısını Zarara Sokmak Kastıyla Mevcudunu Azaltmak Suçu(İİK.m.331)

Belgede İcra ve iflas suçları (sayfa 53-60)

C. İCRA VE İFLAS SUÇLARININ ANAYASAYA UYGUNLUĞU SORUNU

I. Alacaklısını Zarara Sokmak Kastıyla Mevcudunu Azaltmak Suçu(İİK.m.331)

1.Genel Olarak

İcra ve İflas Kanunu’nun 17.07.2003 tarih, 4949 Sayılı Kanun’un 89.maddesi ve 31.05.2005 tarih, 5358 Sayılı Kanun’un 1.maddesi ile değişiklik yapılmış olan 331.maddesi; “Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

İflas takibinden veya doğrudan doğruya iflas hallerinde iflas talebinden önce birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da bu fiiller başka bir suç oluştursa dahi bu hükümler uygulanır.

Konkordato mühleti veya iflasın ertelenmesi talebinden önceki iki yıl içinde ya da konkordato mühleti talebi veya iflasın ertelenmesi süresinden sonra birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da bu hükümler uygulanır.

Taşınmaz rehni kapsamında bulunan eklentinin rehin alacaklısına zarar vermek kastı ile taşınmaz dışına çıkarılması halinde, eklentinin zilyedi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

Maddede, 4949 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle cezaların caydırıcılığını sağlamak amacıyla, cezalar arttırılmıştır. Maddenin ikinci fıkrasıyla, "birinci fıkrada yazılı suçların iflas takibinden veya iflas talebinden önce işlenmesi" suç haline getirilmiş, böylece külli icra takibinde borçlu tarafından alacaklıların alacaklarına kavuşmasını engelleyici, alacakların tahsilini geciktirici fiiller madde kapsamına alınmıştır. Bu suçun islenmiş sayılabilmesi için birinci fıkrada yazılı unsurların gerçekleşmesi aranacaktır103.

Maddenin üçüncü fıkrası kapsamına "iflasın ertelenmesi talebinden önceki ve iflasın ertelenmesi süresinden sonraki" fiiller ile "konkordato mühleti talebinden sonraki" fiiller de dahil edilmek suretiyle, konkordatoda alacaklıların haklarının cezai hükümlerle teminat altına alınması amaçlanmıştır104.

Maddede, 5358 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, maddenin 1.fıkrasındaki "aciz belgesi istihsal edildiği veya alacaklı alacağını istifa edemediğini" ibaresi fıkraya açıklık getirmek amacıyla "aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını" şeklinde değiştirilmiştir. Maddede ayrıca, cezaların caydırıcılığını sağlamak amacıyla, 4949 sayılı Kanun ile maddede öngörülen cezaların arttırılmasından sonra, 5358 sayılı Kanun ile yapılan son değişiklik ile, maddenin 1. fıkrasında öngörülen ceza miktarı "altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası" ve maddenin 4. fıkrasında yer alan ceza miktarı da "iki yıldan dört yıla kadar hapis ve bin güne kadar

adli para cezası" şeklinde yeniden düzenlenmiştir105.

İcra mahkemesince; bu suç için maddede öngörülen "altı aydan üç yıla kadar hapis" cezasının asgari haddine hükmedilmiş veya ceza takdiren artırılarak en fazla "bir yıl" olarak belirlenmişse, belirlenen bu ceza, TCK’nun 49/2. maddesine göre "kısa süreli hapis cezası" niteliğinde olacağından, TCK’nun 50/1.maddesinde düzenlenen "seçenek yaptırımlardan” birine çevrilebileceği gibi, aynı Kanunun 51/1. maddesine göre de ertelenebilecektir. Mesela, mahkemenin hükmettiği "bir yıl veya daha az süreli hapis cezasını”, "adli para cezasına” çevirebilecektir. Ancak; mahkemece takdiren "bir yıldan daha fazla hapis cezası”na hükmedilmişse, bu ceza "kısa süreli hapis cezası"

103 Uyar, Talih, 4949 Sayılı ve 17.7 2003 tarihli "İcra ve İflas Kanunu"nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un Getirdiği Yenilikler (TBBD Kasım/Aralık-2003, s:159-221), s.215.

104 Uyar, 4949 Sayılı Kanun Değişikliği, s.215.

105 Uyar, Talih, 5358 Sayılı ve 31.5.2005 Tarihli "İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un Getirdiği Yenilikler (TBBD. Temmuz/Ağustos 2005, S:59, s:314-326), s.315.

sayılmayacağından TCK’nun 49/2. maddesi kapsamına girmeyecek ve TCK’nun 50/1.maddesinde düzenlenen "seçenek yaptırımlardan” birine çevrilemeyecektir. Fakat, mahkemece iki yıldan az bir cezaya hükmedilirse, bu ceza Kanunun 51/1. maddesine göre ertelenebilecektir. Buna karşın mahkemece "iki yıldan daha fazla hapis cezasına" hükmedilirse, o zaman hükmedilecek bu cezanın ertelenmesi mümkün olmayacaktır106.

Mahkemece ayrıca hapis cezası yanında "bin güne kadar adli para cezasına” da hükmedilecek ve yeni TCK adli para cezalarında ertelenmeyi kabul etmediği için hükmedilecek bu adli para cezasının ertelenmesi mümkün olmayacaktır.

5358 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle; maddenin 4. fıkrasında "iki yıldan dört yıla kadar hapis" seklinde yer alan 4949 sayılı Kanun ile bu duruma getirilmiş olan ceza miktarı aynen korunurken, yine 4949 sayılı Kanun ile maddeye eklenmiş olan ağır para cezası "bin güne kadar adli para cezasına çevrilmiştir. 5358 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sırasında daha önce maddenin 5. fıkrasında yer alan "zararının miktarına göre Türk Ceza Kanununu 522. maddesi hükümleri dahi uygulanır" seklindeki hüküm ile yine maddenin son fıkrasında yer alan "borçlu lehine bilerek yardımda bulunanlar ile bu maddede yazılı fiillere iştirak edenler de asli fail gibi

cezalandırılırlar" seklindeki hüküm madde metninden çıkarılmıştır107.

2.Suçun Unsurları

a.Suçun Maddi Unsurları

aa.Mevcudu Eksiltme Olarak Sayılan Eylemlerden Birinin Gerçekleşmiş Olması

Bu suç seçimlik hareketle işlenebilen bir suçtur. Suçun faili olan borçlu, madde sayılan eylemlerden birisini gerçekleştirmek suretiyle, mevcudunu eksiltirse, söz konusu suç oluşmuş olur. Bunlar108;

i.Borçlunun mallarını veya bunlardan bir kısmını mal varlığından çıkarması109,

106 Uyar, 5358 Sayılı Kanun Değişikliği, s.315. 107 Uyar, 5358 Sayılı Kanun Değişikliği, s.316. 108

Çolak, Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar, s.73. 109

“Sanığı isnat edilen suç İİK’nun 331. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, ‘‘Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu

ii.Borçlunun mal varlığından bir kısım eşyaları telef etmesi110, iii.Borçlunun mal varlığından bir kısım eşyaların değerini azaltması,

iv.Borçlunun gerçek şekilde veya gizleyerek muvazaa yolu ile mal varlığından bir takım unsurları başkasının mal varlığına geçirmesi111,

v.Borçlunun gerçek olmayan borçlar ikrar etmesi,

Yukarıda sayılan eylemlerin mevcudu azaltmaya yönelik olması gerekmektedir. bb.Mevcudu Eksiltme Olarak Sayılan Eylemlerin Belli Bir Zaman Diliminde Gerçekleşmiş Olması

Suçun oluşabilmesi için bir diğer şart, mevcudu eksiltme olarak yukarıda sayılan eylemlerin belli bir zaman dilimi içinde gerçekleşmiş olması gerekir. Buna göre112;

i.Haciz yolu ile takip talebinden sonraki bir zaman diliminde, ii.Haciz yolu ile takip talebinden önceki iki yıl içinde,

iii.İflas takibinden veya doğrudan doğruya iflas hallerinde iflas talebinden önceki bir zaman diliminde,

cezalandırılacağı’ düzenlenmiştir. Borçlunun Akbank Burdur şubesinden aldığı kredi karşılığında dava konusu

edilen kendisine ait taşınması takipten kısa bir süre önce sattığına yönelik savunması karşılığında tüm deliller araştırılıp borçlu sanığın borcu karşılamaya yetecek başka mal varlığının olup olmadığı yönünde icra takip dosyasında yapılan araştırma yeterli değildir. Yargılama sırasında bu konuda araştırma yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan hükmün istem gibi bozulması”, 16.H.D., 22.12.2006 T., 2006/6038 E. 2006/8119 K. Sayılı kararı

(Yayınlanmamıştır).

110

“Sanığa isnat idilen suç İİK’nun 331. maddesi düzenlenmiştir. Buna göre, ‘Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, cezalandırılacağı’ düzenlenmiştir. Muhafaza altına alınan menkulleri götürmek üzere olay yerine gelen aracın üzerine çıkıp haciz edilen televizyona araçtan atarak zarar görmesine neden olan sanığın eyleminde “alacaklısını zarara uğratma amacıyla malının telef etmek” kastının ne şekilde oluştuğu açıklanmadan, takip borçlusu sanık hakkında aciz belgesi alınıp alınmadığı hususlarının borcu karşılamaya yetecek başka mal varlığı bulunup bulunmadığı konusunda icra takip dosyasında yapılan araştırma yeterli görülmediği takdirde yargılama aşamasında bu konuda gerekli araştırma yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunnun tayini gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan hükmün istem gibi bozulmasına”,16.H.D., 14.12.2006 T., 2006/5609 E. 2006/7978 K. Sayılı kararı (Yayınlanmamıştır).

111

“Sanığa isnat olunun ve İİK’nun 331. maddesinde; ‘Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, cezalandırılacağı’ hükme bağlendğına göre, sanığın yetkilisi olduğu Dandan Isıtma Soutma Sanayi Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı olan taşınmazları ve şirketteki hisselerini hangi bedelle devrettiği de araştırılıp, sonucuna göre, karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olduğundan hükmün istem gibi bozulmasına”,16.H.D.,

09.11.2006 T., 2006/3709 E. 2006/7136 K. Sayılı kararı (Yayınlanmamıştır).

iv.Konkordato mühleti veya iflasın ertelenmesi talebinden önceki iki yıl içinde, v.Konkordato mühleti veya iflasın ertelenmesi süresinden sonra,

Yukarıda sayılmış olan eylemlerin gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

cc.Alacaklının Alacağını Alamadığını veya Borçlu Aleyhine Aciz Belgesi Aldığını İspat Etmesi

Suçun oluşabilmesi için bir diğer şart, alacaklının alacağını alamadığını veya borçlu aleyhine aciz belgesi aldığını ispat etmesidir113. Burada geçen aciz belgesi, İİK’nun 105/1 veya 143. maddelerine göre alınan aciz belgesi olması gerekir. İİK’nun 105/2. maddesine göre geçici aciz belgesi alma durumunda bu suç oluşmaz114.

b.Suçun Manevi Unsuru

Bu suç, özel kastla işlenebilen bir suçtur. Burada, fail konumunda olan borçlunun, alacaklı veya alacaklıları zarara uğratma kastıyla hareket etmesi gerekmektedir115. Burada yasa, suçun oluşumu için genel kastı yeterli görmemiş ve özel kastın gerçekleşmesini ve bunun ispat edilmiş olmasını aramıştır116.

Burada borçlunun mal varlığından bir kısmını devrederken mevcudunu azaltmak amacıyla devredip devretmediğinin, borçlu sanık hakkında aciz belgesi alınıp alınmadığının ve borçlu sanık hakkında borcu karşılamaya yetecek başka mal varlığı

113

“İİK’nin 331. maddesinde, ‘‘Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, cezalandırılacağı’ hükme bağlandığına, borçlu sanık Metin Özpınar’ın hakkında başlatılan icra takibinden sonra kendisine ait iş yerini eşi olan diğer sanık Zekiye Özpınar’ın devretmesi karşısında ve her iki sanığın hazırlık soruşturmasındaki tevilli ikrarları göz önüne alındığında şikayet dilekçesi ve iddianamade bahsi geçen diğer icra dosyaları da incelenerek takip borçlusu sanık hakkında aciz vesikaları alınıp alınmadığı hususu ile borçlunun borcu karşılamaya yetecek başka mal varlığı bulunup bulunmadığı konusunda icra takip dosyasında yapılan araştırma yeterli görülmedeği takdirde, yargılama aşamasında anılan araştırma yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmeis isabetsiz olduğundan hükmün istem gibi bozulmasına,16.H.D., 12.10.2006 T., 2006/4377 E. 2006/6547 K. Sayılı kararı (Yayınlanmamıştır).

114

Artuç, Mustafa/Bıkmaz, Raif, Açıklamalı-İçtihatlı İcra-İflas Suçları ve Yargılama Usulü, Ankara 2005, s.566.

115

“Sanıklara atılı suçun oluşabilmesi için aciz yoluyla takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içerisinde alacaklısını zarara sokmak için mevcudunu eksiltmesi gerekmektedir. Borçlu sanık hamit Birgül icra takibinden kısa bir süre önce kendisine ait taşınmazın diğer sanık kardeşi Şengül Bülbül’e başka sanıklara borcunu ödemek maksadıyla sattığını savunmuş ve bu savunmayı doğrulayan tanıklar dinlenmiştir. Sanıkların ve tanıkların beyanları karşısında sanıkların savunmalarına niçin itibar edilmediği ve suç kastı ile hareket ettikleri karar gereğinde yeterince tartışılmadan borçlu sanık Hamit’in borcu karşılamaya yetecek başka mal varlığı bulunup bulunmadığına ilişkin icra takip dosyasındaki araştırma yeterli görülmeyerek yargılama aşamasında da bu incelemenin yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken yazılı bir biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiş, temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi bozulması,16.H.D., 27.12.2006 T., 2006/4823 E. 2006/8335 K. Sayılı kararı (Yayınlanmamıştır).

olup olmadığı konusunda titiz bir şekilde araştırma yapılarak karar verilmesi gerekmektedir117.

3.Suçun Tarafları

a.Suçun Faili

Suçun faili, madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, alacaklısına zarar vermek amacıyla mevcudunu azaltan borçludur118.

Madde metninde bu suça iştirak edenler yönünden ayrıca cezalandırılacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamasına rağmen, bazı Yargıtay kararlarında119 da belirtildiği üzere, sanık borçluya yardımcı olanlar bakımından 5237 Sayılı TCK’nun 37- 41.maddelerinde düzenlenen suça iştirake ilişkin hükümlerin uygulanması gerekmektedir.

b.Suçun Mağduru

Suçun mağduru, borç ilişkisinin alacaklı tarafıdır. Suçun faili olan borçlunun zarara uğratmak kastıyla hareket etmesi neticesinde zarara uğrayan alacaklı veya alacaklılar bu suçun mağduru konumunda bulunmaktadırlar120.

117

“Sanığı isnat edilen suç İİK’nun 331. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, ‘‘Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, cezalandırılacağı’ düzenlenmiştir. Müştekinin iddiası doğrultusunda, borçlu sanık Hasan Yanılmaz’ın kendisine ait araçlarını, gayrı menkullerini ve bankalarda mevcut paralarını. Mevcudunu eksiltmek amacıyla devredip devretmediğini araştırılarak borçlu sanık Hasan hakkında aciz belgesinin alınıp alınmadığını ile borçlu sanıkların borcu karşılamaya yetecek başka mal varlığı olup olmadığı konusunda takip dosyasında yapılan araştırmaya yeterli görülerek başka araştırmaya girilmeksizin eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan hükmün istem gibi bozulması, 16.H.D., 22.12.2006 T., 2006/5611 E. 2006/8117 K.

Sayılı kararı (Yayınlanmamıştır).

118

Özkan, Hasan, Açıklamalı-İçtihatlı İcra ve İflas Davaları ve Tatbikatı, 3.Bası, Ankara 2004, s.1329; Artuç/Bıkmaz, s.552.

119

“Hüküm tarihi olan 01.05.2006 itibariyle yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK’nun 331. maddesinde düzenlenen suça iştirak edenler yönünden, madde metninde ayrı bir düzenleme bulunmamakta ise de, olayın oluş şekline ve suça iştirak ederek katıldığı iddia edilen sanığın eylemine göre, 5237 Sayılı TCK’nun 37-41.maddelerinde düzenlenen suça iştirake ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği nazara alınmadan sanıklar hakkında yazılı gerekçe ile beraat hükmü kurulması isabetsiz olduğundan hükmün istem gibi bozulması”, 16.H.D., 14.12.2006

T., 2006/5597 E., 2006/7980 K. Sayılı kararı (Yayınlanmamıştır). Aynı doğrultuda bkz. 16.H.D., 14.12.2006 T., 2006/5605 E., 2006/7973 K. Sayılı kararı (Yayınlanmamıştır); 16.H.D., 22.12.2006 T., 2006/5613 E., 2006/8103 K. Sayılı kararı (Yayınlanmamıştır).

120

4.Suçun Takip Usulü

Söz konusu suçun düzenlenmiş olduğu İİK’nun 331. maddesinin metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, bu suç takibi şikayete bağlı bir suçtur121. Suçtan zarar görmüş olan alacaklının şikayeti üzerine takip başlar. Mahkemenin resen harekete geçmesi mümkün değildir.

Bu suç, alacaklının doğrudan İcra ceza mahkemesine sözlü veya yazılı olarak başvurusu üzerine takip olunur. Bu suç bakımından kovuşturmaya başlanabilmesi için iddianame düzenlenmesine gerek yoktur. Bu durum bir Yargıtay kararında122 da açıkça ifade edilmiştir.

Şikayetin İİK’nun 347. maddesinde belirtilmiş olan süreler içinde yapılmış olması gerekmektedir123. Buna göre, alacaklı veya alacaklılar, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde şikayet haklarını kullanmaları gerekmektedir.

İİK’nun 349. maddesinin 6.fıkrasına göre, duruşma gününden usulüne uygun124 olarak haberdar edilmiş olmasına rağmen duruşmaya gelmez ve bir vekil de göndermez ise, şikayet hakkının düşürülmesine karar verilecektir125.

121

Çolak, s.37.

122 “Sanığa isnat edilen suç, 2004 sayılı İİK’nun 331. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin 6.fıkrasında

“bu suçlar alacaklının şikayeti üzerine takip olunur”, yine anılan kanunun 349.maddesinde muhakeme usulüne yer verilmiş olup, buna göre, şikayetin dilekçe ile veya şifahi beyanla icra mahkemesine yapılacağı, öte yandan 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girin 5358 sayılı Kanunun 18.maddesiyle değişik 2004 sayılı İİK’nun 346. maddesinin son fıkrasına göre de, ‘bu bapta yer alan suçlarla ilgili davalara icra mahkemesinde bakılır’, hükümleri karşısında, sanığa yöneltilen suç hakkında iddianame ile dava açılmasının gerekmediği, icra mahkemesine verilecek dilekçe ile yargılamaya başlanacağı hususu göz önüne alındığında tebliğnamedeki görüşe bu yönüyle iştirak edilmemiştir’,16.H.D., 14.06.2006 T., 2006/1905 E. 2006/4592 K. Sayılı kararı

(Yayınlanmamıştır).

123

Alasu, Yılmaz, Hukukumuzda İcra-İflas Suçları, Genişletilmiş, 3.B., Ankara 1998, s.848.

124

“2004 sayılı İcra ve İflas kanununun “Muhakeme Usulu” başlıklı 349/1. maddesinde, ‘şikayet dilekçe ile veya şifahi beyanla yapılır. Dilekçeyi veya dava beyanını alan icra mahkemesi duruşma için hemen bir gün tayin edip şikayetçinin imzasını alır ve maznuna celpname gönderir” hükmü mevcut olup, müşteki tarafa duruşma gününün tebliğ edildiğine veya davetiye bildirildiğine dair bir kayda rastlanmamıştır. Duruşma günü tebliğ edilmediği anlaşılan şikayetçinin duruşmaya gelmediği mazeret de bildirmediği gerekçesiyle şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesi bozmayı gerektirmiş, temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi bozulmasına”, 16.H.D., 09.11.2006 T., 2006/4494 E. 2006/7093 K. Sayılı kararı (Yayınlanmamıştır).

125

“Müşteki vekilinin hazır olduğu 09.06.2005 tarihli celsede hazır olup, duruşma gün ve saatinin kendisine tebliğ edilmesine rağmen 12.07.2005 tarihli celseye haberdar olduğu halde gelmediği anlaşılmakla, mahkeme tarafından İİK’nun 349/6. maddesine göre ‘şikayet hakkının düşürülmesine’ karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan istem gibi hükmün bozulması”, 16.H.D., 12.10.2006 T.,

5.Suçun Yaptırımı

Madde metnine bakıldığında, alacaklısını zarara sokmak kastıyla mevcudunu azaltmak suçunun yaptırımı olarak, aynı anda hükmedilmek üzere hem hapis, hem de adli para cezası öngörülmüştür. Buna göre, yapılan yargılama sonunda sanığın suçu sabit görülürse, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılabilecektir. Adli para cezasının alt sınırı gösterilmediğinden, 5237 Sayılı TCK’nun 52.maddesi uyarınca alt sınır beş gün olarak uygulanacaktır.

II.Kendi Eylemi ile Aczine Neden Olma veya Durumunu Bilerek

Belgede İcra ve iflas suçları (sayfa 53-60)