• Sonuç bulunamadı

2.7. Fergana İddiasındaki Buhara Hanlığı

3.1.3. Hokand Hanlığı’nın Parlak Dönemi 1800-1842

3.1.3.1. Alîm Han (Zalim Han) Dönemi 1800-1809

Narbuta Bek öldüğü zaman, geniş bir coğrafyayı içerisine alan büyük bir devlet haleflerine kalmıştı. Narbuta’nın Âlim Bek, Ömer Bek ve Rüstem Bek adında üç oğlu bulunmaktaydı. Bunun yanında birde Hacı Bek adında üvey kardeşi tahta talipti. Bu mirasçılardan hangisinin başa geçeceği konusu devletin bekası açısından oldukça önemliydi. Narbuta’nın üvey kardeşi olan Hacı Bek daha önce isyan ettiği için Fergana halkı tarafından hoş karşılanmamaktaydı. Bu hususta çıkan tartışmaların sonucu olarak Ming kabilesinin desteğini alan Âlim Han, 1800 yılı başlarında devletin başına geçti. Âlim Han başa geçer geçmez babası Narbuta’nın yaptığı gibi rakiplerinin hepsini ortadan kaldırmaya başladı (Bulduk, 2006, s. 20; Alpargu M. , 2002, s. 572).

Narbuta Bek zamanında devlet için büyük fayda sağlamış olan bazı Özbek ve Sart gurupları hükümdar olması için Rüstem Bek’i desteklediler. Onların bu desteği açık bir şekilde Âlim Han’a karşı muhalif olmaktı. Buna karşılık Âlim Han, babası Narbuta Bek’in önemli bürokratlarından olan Pir Muhammed Yasavul ve Taşmuhammed Buzruk ile birlikte amcası Hacı Bek38 ve üvey kardeşi Rüstem Bek’i yakın adamlarıyla birlikte öldürttü (Çelik, 2016, s. 535). Onun bu katı tutumundan dolayı ümeradan birçok kişi Buhara’ya kaçmak zorunda kaldı (Koç, 2015, s. 30). Kendisine rakip olabilecek herkesi ortadan kaldıran ve acımasızlığı ile ünlenen Âlim Han, “Zalim” unvanını almıştır (Bulduk, 2006, s. 21; Magzunî, 2007, s. 49).

38 Hacı Bek öldüğü zaman arkasında Uluğbek, Şiralibek ve Bekoğlı adında üç oğul bırakmıştır. Âlim

Han’ın zulmünden kaçan 15-16 yaşlarındaki Şiralibek ve Uluğbek Çatkal’a sığındılar. Kardeşi Uluğbek’in ölümü üzerine Şiralibek Talas’a kaçmıştır. Şiralibek, 1842’ye kadar (bu tarihte tahta geçecektir) burada amcasının yanında kalmıştır. Üçüncü olan küçük kardeş ise Fergana’da annesinin

Âlim Han, ilk iş olarak askeri yenilikler yaptı ve ordusunu yeniden düzenledi. Süvari birlikleri oluşturan bir ordu meydana getirdi. Onun düzenli ordu kurması ve merkezi teşkilatı güçlendirmesi çevresindeki beyleri telaşlandırdı. Çüst hâkimi Büzürk Hoca devlete karşı 1803’te isyan etti. Taşkent hâkimi olan Yunus Hoca, Fergana şehrini işgal etti. Yunus Hoca Fergana’yı işgal etmekle yetinmemiş Hokand’a da saldırmıştır. İsyancılarla, 1805’e kadar devam eden mücadeleyi Âlim Han kazanmıştır. Onun bu başarısı, cesur ve yetenekli bir hükümdar olduğunu göstermiştir. Merkezi otoriteyi yeniden tahsis eden Âlim Han, 1805’de devletin adını “Hokand Hanlığı” olarak ilan etmiştir (Bulduk, 2006, s. 21).

Âlim Han, Angren, Çimkent (şimdiki Shymkent), Sayram ve Rusya'ya kervan yolu ile bağlanan Taşkent bölgesini fethederek Hokand topraklarını genişletmeye devam etti (Konukçu, 1998, s. 215). Taşkent şehri, İpek Yolu üzerinde bulunması ve doğu batı ticaretinin durak noktası olması bakımından oldukça önemli bir şehirdi. Bu dönemde Taşkent’in nüfusu yaklaşık olarak 60.000 ila 80.000 arasındaydı. Taşkent’in alınması Âlim Han’ın en büyük başarısıdır (Alpargu M. , 2002, s. 573). Devletinin Buhara'ya karşı koyacak kadar güçlü olduğunu gören Âlim, “Han” unvanını kabul etti ve Âlim Han olarak anılmaya başlandı (Starr, 2011, s. 33; Kenensariev, 1997, s. 20; Alpargu M. , 2002, s. 572).

Hokand Hanlığı'nın siyasi önemi, Âlim Han'ın saltanatı sırasında daha da arttı. Âlim Han, çoğu Karatekin, Shugnan39 ve Bedehşan'ın Tacik dağcılarından ve aynı zamanda İranlılardan oluşan paralı bir ordu oluşturdu. Taciklerden oluşan ordunun sayısı 2.200 kişiyi buluyordu (Koç, 2015, s. 31). Bu güç onu merkezileştirme mücadelesinde destekledi ve daha sonra yeni ve çok daha büyük ordusunun çekirdeğini oluşturdu.

Öretepe (1806), Kurama (1808) ve Taşkent (1809) şehirleri Âlim Han zamanında alındı. Ulu Cüz kazaklarının toprakları olan Çimkent (Şımkent/Shymkent), Sayram ve Talas Nehri Vadisi de Hokand sınırları içine dâhil edildi (Tamir F. , 2002, s. 655; Holdsworth, 1959, s. 5-6). Ayrıca Rusya ile ticaret ilişkileri başlattı, ancak

39 Burası, Bedehşan vilayeti içerisinde bulunmaktadır. Tacikistan ve Afganistan arasında yer alır.

diplomatik ilişkilerin bulunmaması nedeniyle kervanların güvenli bir şekilde geçişini garanti edilemediği için bu ilişki fazla gelişmedi (Bulduk, 2006, s. 21; Starr, 2011, s. 33; Doğan & Erdoğan, 2017, s. 266).

Âlim Han, dini hayatı yeniden düzenlemek için birkaç adım attı. Bu bağlamda ilk olarak dini bir unvan olan İşân’ı kaldırdı. Âlim Han, inzivaya çekilmiş olanlara ve fakirlere, sosyal manada çalışmak için toprak verdi. Yani bir nevi toplumdaki imtiyazı ortadan kaldırmak için çaba gösterdi. Camilerde duaların doğruluğunu ve kesinliğini sağlamak için dini liderlerin sınavlara girmesini ve gerçek imandan sapmış kişilerin cezalandırılmasını istedi. Bu, gerici düşüncede olan din adamları için çok fazlaydı ve kabul edilebilecek bir durum değildi (Çelik, 2016, s. 537).

Buhara’nın sahip olduğu topraklara seferler düzenlemesi ve bu seferler sonucunda çok fazla esir ve ganimet elde etmesi Buhara’nın nefretini çekmiştir. Âlim Han devri ve sonrasında, Buhara Hanlığı ile Hokand Hanlığı ölüm kalım savaşları verecek seviyede birbirine düşman olmuşlardır. Zaten yukarda da belirttiğimiz gibi Âlim Han, Taşkent şehrini de ele geçirdikten sonra güç konusunda Buhara ile denk olduğunu görmüş ve “Han” unvanını almıştır (Barthold, Hokand, 1977a, s. 554). Buhara da buna tepki olarak kendisine bir tek emel belirlemiş olup bu emel; her ne pahasına olursa olsun Hokand’ı ele geçirmektir (Tamir F. , 2002, s. 655). Bu nefret öylesine büyüyecektir ki Rusya Hokand topraklarına saldırırken Buhara hanlığı Taşkent’e saldıracak ve Hokand’ın direnci kırılacaktır.

Âlim Han, son dönemlerine doğru tedbirsiz davranmaya başlamıştı. Zevk ve eğlenceye dalmış durumdaydı. Çok kısa süre içersinde gerçekleştirdiği büyük başarılar onu adeta sarhoş etmişti. O bu şekilde davrandıkça etrafındaki muhaliflerin sayısı artmaktaydı. Bir taraftan da en yakınındakinden bile şüphelenmekten geri kalmıyordu (Nalivkin, 1886, s. 95).

1810'da, Âlim Han'a muhalif olanlar, Âlim Han'ın sık sık yürüttüğü askeri operasyonların ve hâlihazırda Taşkent'te bulunmasının verdiği avantaj ile halkın hoşnutsuzluğundan da yararlanarak öldürüldüğü yönündeki yanlış söylentilerini yaymaya başladılar. Bu söylentiler üzerine kardeşi Ömer tahta çıktı. Ama Âlim Han, Deşt-i Kıpçak’a (Sırderya’nın aşağı tarafları) gerçekleştirdiği sefer esnasında bu

aceleyle yola çıktı. Ancak komplocular (fanatik dervişler) pusuya yatmıştı ve onlardan birisi olan Andicanlı Kamber Mirza, Âlim Han'ı vurarak öldürdü (Starr, 2011, s. 33; Hayit, 2004, s. 35; Bababekov, 2003, s. 75).

Hokand Hanlığı’nı ileri bir konuma taşımayı başaran Âlim Han’ın öldürülmesi, devlet içerisindeki bürokrasi yarışının en güzel örneğidir. Bu dönemde devletin konumu, başarısı, hatta düşmanı bile bürokrasinin gerisinde kalıyordu. Âlim Han’ın ardından gelen hanın da dirayetli ve güçlü olmasıyla hanlık daha da büyümüştür.