• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: MACINTYRE’IN MODERN AHLAK ELEŞTİRİSİNİN GELİŞTİĞİ ZEMİNLER GELİŞTİĞİ ZEMİNLER

1.3.3. MacIntyre’ın Felsefesi İçerisinde Aquinas’a Başvurusu

1.3.3.4. Ahlak ve Kural İlişkisi

MacIntyre’a göre, Aristoteles’in ahlak felsefesinin aksine Aquinas’ın ahlak anlayışında kurallar ahlaklı bir yaşamı meydana getiren temel unsurlardır. Kurallar, mükemmel mutluluğa yönelten yaşamın oluşturucu unsuru olarak değerlidir ve bu kurallar ancak onların anlamı ve amacı anlaşıldıkça yerine oturur.563

Aristoteles’te ahlak ve kural arasındaki ilişkiyi yöneten erdemlerdir. Bu ilişki türünü doğrudan ilgilendiren alan adalet alanıdır. Aristoteles’te adalet “kendi amacını kendinde

en çok taşıyan erdemdir.”564 MacIntyre’a göre, adalet erdeminin kuralla ilişkisi Aquinas’ta Aristoteles’ten farklı olarak erdem anlayışıyla değil, metafizik teolojiyle anlaşılabilir. Tıpkı pratik bilgelikte, teolojik bir boyut olması gibi, adalet erdeminde de aynı teolojik boyut vardır. Çünkü adaletin başlıca kullanımı Tanrı’yla ilişkilidir. Tanrı, adaleti sadece en iyi kavrayan olarak değil, adaletin kendisi olarak vardır.565

MacIntyre’a göre, ahlaki kuralların bu teolojik boyutu Aquinas’ın doğal hukukun emirleri noktasında ayrıma gitmesinin temelidir. Aquinas’ta doğal hukukun emirleri evrensel ve koşulsuz ilk ilkeler ve bunlardan çıkarılan ikincil sonuçlar şeklinde ikiye

562 MacIntyre, God, Philosophy, Universities, s. 91. Yasa ve ahlak ilişkisine ikinci bölümde Kant başlığında yeniden dönüyorum.

563 MacIntyre, WJWR, s. 194.

564 Aristoteles, NE 1129B 30.

565 MacIntyre, WJWR, s.198. Aquinas, Aristoteles gibi her erdemin bir araca uygun olarak uygulanmasını paylaşır. Bkz: Aquinas, ST, I-II, 64, 2. Adalet erdemiyle ilgili olarak Aristoteles ve Aquinas karşılaştırması için bkz: MacIntyre, WJWR, s. 204.

ayrılır.566Birincisi; birincil kurallardır. Bunlara koşulsuz itaat gerekir. Bu kurallar, hukukun ilk ilkesi olan iyiliği emreder, kötülükten kaçındırır. Örneğin, masum birinin canını almanın, hırsızlığın ve yalan söylemenin yasaklanması, bu birincil kurallardandır.567

Doğal hukukun emirlerinin belirli bir durumla olan ilişkisini anlamada söz konusu kuralların o olayla ilişkisinin tanımlanması gerekmektedir.568 Bunlar ikincil kurallardır. İkincil kurallara, birincil kuralların belirli sosyal şartlar içerisindeki belirli olaylara uygulanması sırasında ihtiyaç duyulur.569 Burada kuralın evrenselliği yoktur, bağlamsallığı vardır. Örneğin, her zaman başkasının sahip olduğu şeye saygı duymakla yükümlüyüzdür ve bu yüzden ödünç aldığımız şeyi iade ederiz. Ancak bu sırada, ödünç aldığımız kişi zihinsel olarak uygunsuz bir durumdaysa, bu durumda bu saygının neyi içerdiği sorgulanmalıdır.570 Yine örneğin, bir yöneticinin ülkesinin güvenliğini sağlaması noktasında sorumluluk sahibi olması, doğal hukuka ait birincil bir kuraldır. Ancak bu kuralı uygulamak zamana ve mekâna bağlı olarak farklılaşabilir, örneğin, toplumun karşılaştığı tehdit, bu tehdide karşı sahip olduğu kaynaklar, teknoloji ve silah seviyesi, kuralın uygulanmasında göz önünde bulundurulması gerekir. Bu noktada, doğal hukukun ikincil kuralları bazen toplumdan topluma değişebilir, bazen de aynı toplum içerisinde farklılaşabilir. İkincil kurallar, bu şekilde değişkenlik arz ederken, birincil kurallar, herkes için ve bütün zamanlar için tek ve evrenseldir.571

Aquinas’ın kurallar alanında bu ikili ayrıma gitmesi, MacIntyre’ın EP’de sorguladığı Aristotelesçi ahlak anlayışının polisin dışında geçerli olmaması, dolayısıyla bu ahlak anlayışının evrensel ahlaki ilkeler konusunda nasıl bir karşılığa sahip olduğu problemine çözüm getirmiş gözükmektedir.572Aquinas’ın Tanrı anlayışı ve hukuk düşüncesi,

566 Aquinas, ST, I-II Q. 94, A. 5. Aktaran: MacIntyre, WJWR, s. 195

567 MacIntyre, WJWR, s. 195-196.

568 MacIntyre, WJWR, s. 195-196.

569 MacIntyre, God, Philsophy, Universities, s. 89.

570 MacIntyre, WJWR, s. 195-196. Aquinas için bkz:, Aquinas, ST I-II, 47, 2. Aktaran: MacIntyre, WJWR, s. 195.

571 MacIntyre, God, Philosophy, Universities, s. 89.

Aristotelesçi ahlakın uygulanacağı yerin polis ile olan irtibatını coğrafi bir irtibat olmaktan çıkarır, bunun yerine, ahlak ve metaforik olarak Tanrı’nın Şehri arasında yeni bir bağlantı yerleştirir. Bu şekilde Aquinas, siyasetin, dolayısıyla ahlakın, anlaşılırlık kazanacağı yeri polis değil rasyonel teoloji573 olarak ortaya koyar. Bu şekilde polisin sınırlarını aşan teolojik bir ahlak tasavvuru ortaya koymuş olur. MacIntyre, modern Aristoteles okuyucuları gibi, geçmişte kendisinin de polisin sağladığı türden yaşamın iyilerinin birleşmesi fikrini ve içinde politik yaşamın kendini tamamladığı evrenin teleolojik düzenini tayin eden bir teoloji fikrini anlamakta zorlanmış olduğunu itiraf eder. Aynı teolojik katkı, MacIntyre’ın bu fikrini de düzeltme yoluna gitmesini sağlar. MacIntyre bu sayede klasik geleneğin ahlaki alandaki çelişkileri reddetmesini ve erdemleri bir birlik içerisinde anlamasını da benimsemiş görünür.574

MacIntyre’a göre, ahlak ve kurallar arasındaki bağlantının teolojik meşru zemini insan aklının kavrayabileceği bir şeydir. Ona göre, doğal hukukun kurallarının zorlayıcı gücü, dâhil oldukları bağlamlardan elde edilir. Örneğin, haksız bir şekilde birini öldürme ya da kendine ait olmayan bir şeyi alma şeklindeki kurallar tek başına eylemi tarif etmez.575

Dolayısıyla ahlaki bir kural, insanı otomatik olarak eyleme sevk etmez. Hukukun kuralları insanı, rasyonel güçle yönetmek üzere tasarlanmıştır. Yasanın kuralları, eğer insanın rasyonel güçlerinin idrak edeceği bir şekilde tasarlanmazsa, o zaman o yasa, Aquinasçı anlamda yasa olmaktan çıkar. Dolayısıyla bir kurala bazı ödül ve cezalarla da itaat sağlanamaz Kişi, yasanın kurallarını, aklın kuralları olarak anlamadıkça kurala da uymayacaktır. Yasaya uymadaki rasyonel sebep, söz konusu kurala uyulmasıyla elde

573 MacIntyre’a göre, Aquinas’ın amaçladığı şey, felsefi soruşturmaların ulaştığı sonuçların Hıristiyan vahyinin doğrularıyla olan ilişkisini ortaya koymak ve bu doğruların Hıristiyan vahyine kişiyi nasıl yönelttiğini göstermektir. Aquinas, Summa Contra Gentiles eserinin Birinci Kitabının üçüncü ve dördüncü bölümlerinde, felsefe ve teoloji arasındaki farkı belirtir. Aquinas’a göre felsefe, sonlu varlıklardan ve bu varlıklara doğaları gereği ait olan şeylerden başlar. Var olanlardan yola çıkan böyle bir araştırma, bizi, varlıkların sebepleri noktasında Tanrı bilgisine yönlendirir. Teoloji ise tam tersi Tanrı’dan başlar ve sonlu varlıkları yalnızca onların Tanrı’yla olan ilişkileri içerisinde ele alır. Bu farklılıklarına rağmen teoloji ve felsefe ortak bir konuya sahiptir. Aquinas bu noktada sadece felsefe ve teolojinin uyumlu olması gerektiğini değil aynı zamanda sonlu varlıkların evrenine ilişkin hatalı bir kavrayışın kaçınılmaz bir şekilde hatalı Tanrı bilgisi içerisinde ortaya çıkacağını ifade eder. Bu yüzden felsefe ve doğa bilimleri, teolojiye rasyonel bir zemin hazırlar, ama daha da ötesi onların teolojiyi tamamlamaları gerekmektedir. Bkz: MacIntyre, God, Philosophy, Universities, s. 74-76.

574 MacIntyre, WJWR, s. 165-166.

edilecek iyi ya da iyilerin varlığıdır.576 Yasaya anlam ve bir amaç kazandıran bu iyiler, tıpkı Aristoteles’teki gibi, belirli bir toplumun bir üyesi olarak ya da iş birliğine dayalı bir etkinliğin üyesi olarak elde edilecek iyilerdir. Örneğin, ailenin, politik bir topluluğun ortak iyisi, ailenin ya da politik topluluğun bireylerinin tek tek iyilerinin bir toplamı demek de değildir. Bu iyiler, sadece o topluluğa üyelik içerisinde elde edilebilecek ortak iyilerdir.577 İyinin anlaşılacağı zemin de yukarıdaki gibi, Aquinas’ın Tanrı anlayışıdır.