• Sonuç bulunamadı

Avrupa bütünle mesinin önemli bir a amas n te kil eden 1993’teki Kopenhag Zirvesinde AB, Merkezi ve Do u Avrupa Ülkelerini kapsayan bir geni leme sürecini ba latarak, AB’ne üyelik için aranan artlar n siyasi ve ekonomik kriterlerini belirlemi tir. Buna göre, i leyen bir piyasa ekonomisinin yan s ra demokrasi, hukukun üstünlü ü, insan haklar ve az nl klar n korunmas n güvence alt na alan kurumlar n varl ve AB’ne kat l m sonras rekabet ve piyasa güçleri ile ba edebilme kapasitesi art ko ulmaktad r169. Bu ba lamda Kopenhag Zirvesi sonras nda ekillenmeye ba layan Avrupa’n n do uya geni leme stratejisi içinde Türkiye, Orta ve Do u Avrupa ülkelerinin aksine, tam üyelik potansiyeline sahip bir aday ülke olmaktan çok, AB’nin d çemberinde yer alan oldukça önemli bir stratejik ortak olarak de erlendirilmeye ba lanm t r.

166 Özen, 2002, s.125.

167 Sanem Baykal, “Kat l m Ortakl Belgesi: Türkiye-AB Cli kilerinde Yeni Bir Dönemeç”, Mülkiye Dergisi, cilt: XXV, Say : 226, Ocak-Subat 2001, s.205.

168 Atila Eralp, Türkiye’nin Yeni Dünyas0 Türk D01 Politikas0n0n De4i1en Dinamikleri, Der. Alan

Makovsky ve Sabri Sayar , Çev. Hür Güldü, Alfa Yay nlar , Cstanbul, 2002, s.245.

Söz konusu de erlendirmenin belirginle ti i ilk Zirve 9–10 Aral k 1994 tarihlerinde yap lan Essen Zirvesi’dir. Bu zirve’de Orta ve Do u Avrupa ülkelerinden “tam üyeli e haz rlanan aday ülkeler” olarak söz edilirken, Türkiye, Zirve’nin ba kanl k sonuç bildirgesinde, “Akdeniz Politikas ” ba l alt nda de erlendirilmi tir. Söz konusu de erlendirmede “Türkiye ile GB’nin tamamlanmas ve ili kilerin güçlendirilmesi” hedefinden söz edilmi tir. 26–27 Haziran 1995’te yap lan Cannes Zirvesi, Essen’ de belirginle en tutumu izlemi ve Türkiye’yi, Tunus, Fas, Csrail, M s r, Ürdün ve Lübnan ile ili kilerin yer ald paragraf içinde tek sat rla de erlendirmi , “Türkiye ile kurulan yak n ili kilerden duyulan memnuniyet” dile getirilmi tir.

AB Essen’de belirginle en tutumunu Madrid, Floransa ve Dublin Zirvelerinde de devam ettirmi tir. Söz konusu Zirveler’in ba kanl k sonuç bildirgelerinde, Orta ve Do u Avrupa ülkeleri yine “geni leme” ba l alt nda de erlendirilir ve bu ülkelerin en k sa sürede tam üyeli e nas l haz r hale getirilebilecekleri tart l rken; Türkiye “d ili kiler” ba l alt nda ekonomik, siyasi ili kilerin geli tirilmesi ve Türkiye’nin insan haklar alan nda iyile tirmeler yapmas konular çerçevesinde ele al nm t r. Hatta 16–17 Haziran 1997 tarihli Amsterdam Zirvesi ba kanl k sonuç bildirisinde, Orta ve Do u Avrupa ülkeleri yine “geni leme” ba l alt nda de erlendirilirken, bu Zirve’de Türkiye’nin ad bile geçmemi tir170.

Türkiye’nin tam üyelik ba vurusu üzerine Komisyon’un 1989 y l nda haz rlad “görü ”den itibaren, AB’nin aç kça dile getirilmeksizin sürdürdü ü strateji, 12–13 Aral k 1997 tarihli Lüksemburg Zirvesi ba kanl k sonuç bildirisinde belirginlik kazanm ; “Orta ve Do u Avrupa ülkeleri ve K br s’ kapsayan bir kat lma sürecinin ba lat lmas kararla t r lm t r”. Lüksemburg Zirvesi kararlar yla, Türkiye aç kça bu yeni ve Avrupa bütünle me tarihindeki en geni kat lma sürecinin d nda b rak lmak istenmi , Türkiye’nin üyelik perspektifi belirsiz bir gelece e ertelenmi tir171.

Lüksemburg Zirvesi “Türkiye için Avrupa Stratejisi” ba l alt nda, Türkiye konusunu ayr ca ele alm t r. Bu strateji çerçevesinde Türkiye’ye önerilen geni leme

sürecine kat l m de il, geni letilmi i birli i ve Türkiye’ye yönelik mali yard mlar n hayata geçirilmesidir. Bu ba lamda, Türkiye için Avrupa Stratejisi, Türkiye’nin tam üyeli iyle ilgili olarak, Matutes Paketiyle ortaya konan Türkiye stratejisinden farkl bir nitelik ta mamaktad r. Ortaya ç kan tablo, Türkiye’nin 1987 tarihli tam üyelik ba vurusundan beri, Türkiye-AB ili kilerinde tam üyelik yönünde hiçbir ilerleme kaydedilmedi ini göstermektedir.

AB, Türkiye’yi demokrasi ve insan haklar konular temelinde geni leme sürecinin d nda b rak rken, Türkiye’de baz çevrelerde bunun sadece bir bahane oldu u asl nda Türkiye’nin sürece dâhil edilen 10 Orta ve Do u Avrupa ülkesinden daha eski bir demokratik geçmi e sahip oldu u görü ü hâkimdi172. AB’nin Lüksemburg zirvesindeki tutumu, AB’nin di er ülkeler söz konusu oldu unda bütünle meyi sorunlar n çözümlenme yöntemi olarak benimserken Türkiye söz konusu oldu unda sorunlar n çözümlenmesini bütünle meye ko ul olarak getirmesi ve AB’nin tam üyelik kriterlerini Türkiye için aday olma kriterlerine dönü türmesi olarak ele tirilmi tir173. Dönemin Mesut Y lmaz Hükümeti 14 Aral k 1997’de yapt aç klamayla, “AB ile var olan ortakl k ili kisini ve GB’ ni sürdürme, ancak iki taraf do rudan ilgilendirmeyen siyasal konular AB ile görü meme” karar na vard n aç klam t r174.

Lüksemburg Zirvesi’nden sonraki ilk zirve olan Cardiff Zirvesi de AB- Türkiye ili kilerindeki t kan kl a çözüm bulamam t r. Türk D C leri Bakanl , zirveyle ilgili olarak AB’nin Türkiye’ye yönelik ayr mc tutumunda hiçbir de i iklik gözlemlemedi ini aç klam t r. Cardiff Zirvesi’nde Türkiye aç s ndan hassas konular olan K br s ve insan haklar konular na de inilmemesi ve Konsey’in Komisyon’dan “Avrupa Stratejisi”nin yürütülmesini destekleyici mekanizmalara yönelik önerilerde bulunmas n istemesi küçük ancak olumlu geli meler olarak de erlendirilmi tir. Cardiff Zirvesi sonuç bildirgeside, Türkiye’nin tam üyelik yolunda ilerleyi inin sadece AB zirvelerinin sonuçlar na de il ayn zamanda ko ullar yerine getirdi i takdirde Türkiye’nin tam üyeli ini öngören Ankara Anla mas ’n n 28. maddesine de

171 Esen, s.215. 172 Karluk, 1997, s.88. 173 Karluk, 1997, s.92. 174 Özen, 2002, ss.128–129.

dayal olmas gerekti i teyit edilmi tir. Bu ad mlar, AB’nin Türkiye’ye yönelik tutumunda de i im olarak alg lanm t r175. Cardiff Zirvesi sonuç bildirgesinde, Türkiye’nin AB geni leme sürecindeki yeriyle ilgili olarak “üyelik için ehil” ifadesi yerine “üye aday ” ifadesi kullan lmas , Lüksemburg Zirvesi’nde tesis edilen olumsuz yap y gidermedi i için Türkiye aç s ndan tatminkâr bulunmam t r176.

Lüksemburg Zirvesi sonras nda, AB-Türkiye ili kilerinin geli imi aç s ndan iki seçenek belirginle mi tir. Clki, Türkiye’nin Avrupa bütünle mesi projesinden d lanmas , ikincisi ise siyasi, güvenlik boyutlar n n da dâhil edildi i ve Türkiye’nin tam üyelik ans n aç k tutan ve gümrük birli inin ötesine geçen bir çözüm bulunmas d r177. Clk seçene in gümrük birli inin gelece ini de tehlikeye ataca aç kt r. Zaten, Lüksemburg Zirvesi sonras nda Türkiye’nin geni leme sürecinden d lanmas nedeniyle, AB çevrelerinde AB’nin Türkiye üzerindeki siyasi insiyatifinin azalmaya ba lamas ve Türkiye’deki AB perspektifinin kaybolmas endi esi ortaya ç kmaya ba lam t r178.

Ckinci seçene in benimsenmesinde AB’nin kendi içindeki de i imler de rol oynam t r. Almanya’da H ristiyan Demokrat a rl kl koalisyon yerini daha kapsay c bir geni leme öngören Sosyal Demokrat-Ye iller koalisyonuna b rakm t r. Kosova krizi AB’nin yak n çevresindeki güvenlik ihtiyac n n ve Balkanlarda istikrar n güçlendirilmesinin Türkiye ve Yunanistan aras ndaki yak nla ma ile sa lanabilece inin fark na varmas na yol açm t r. Deprem felaketinin ard ndan Yunanistan ve Türkiye aras nda yak nla ma ya anmas , Yunanistan’ n Türkiye’nin adayl n veto etmeme karar vermesine yol açm t r.

AB’nin siyasi ve ekonomik ba ar s n n k smen çevre bölgelerdeki yani Akdeniz, Orta Do u ve Avrasya’daki istikrara ba l d r ve Türkiye, bu bölgelerdeki görece istikrarl ve uzun süreden beri Bat güvenlik sistemine ba l birkaç ülkeden birisidir. Avrupa Türkiye ile kuraca yak n ili kinin Türkiye’nin ve Avrupa’n n

175 Eralp, ss.249–250. 176 Özdal ve Genç, s.180. 177 Eralp, s.250.

178 Erol Manisal , çyüzü ve Perde Arkas0yla Avrupa Ç0kmaz0 Türkiye-Avrupa Birli4i li1kileri,

istikrar n güçlendirece ini fark etmi tir179. Rusya-Çin yak nla mas ve Bakü-Ceyhan boru hatt n n Türkiye üzerinden geçme olas l Türkiye’nin stratejik önemini yeniden gündeme getirmi tir180.

Türkiye-AB ili kilerinin, AB’nin “Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimli i” olarak bilinen güvenlik boyutunu güçlendirmek için önemli kararlar al nan bir Zirve olan Helsinki Zirvesi’nde yeni bir döneme girmesi rastlant de ildir181. 10–11 Aral k 1999 tarihlerinde Helsinki’de gerçekle en Avrupa Birli i Devlet ve Hükümet Ba kanlar Zirvesinde, Türkiye’ye di er ülkelerle e it konumda adayl k statüsü tan nm t r182. Bu statü çerçevesinde Türkiye, di er aday ülkeler gibi bir Kat l m Öncesi Stratejisinden yararlanmaya hak kazanm ; böylece Birlik programlar ve ajanslar ile aday ülkeler ile AB aras nda kat l m süreci çerçevesinde yap lan toplant lara kat lma imkân na sahip k l nm t r183. Ancak Ege sorunlar n n 2004’e kadar giderilememesi durumunda Lahey Adalet Divan ’na gidilmesi ve K br s konusunda çözüm sa lanamasa bile K br s Rum Yönetimi’nin AB’ye tam üyeli inin söz konusu olmas Türkiye taraf ndan endi e ile kar lanm t r.

Helsinki Zirvesi kararlar tam üyeli e aday ülke say s n , Türkiye’yi dâhil edecek ekilde 13 olarak saptam t r. Helsinki Zirvesinde, aday ülkelerin hepsinin e it artlarla kat l m sürecinde yer alaca ve bu ülkelerin ula t klar düzey dikkate al narak tam üyelik müzakerelerine ba lanaca ve bu çerçevede tam üyeli in gerçekle tirilebilece i dile getirilmi tir. Helsinki Zirvesi Türkiye d nda kat l m müzakerelerine henüz ba lamam di er aday ülkelerle görü melerin ba lat lmas n da karara ba lam t r. Helsinki Zirvesi kararlar nda Avrupa Konseyi, Komisyondan Türkiye için bir “kat l m ortakl belgesi” ve “kat l m öncesi strateji” ile adayl k sürecinde harekete geçirilecek mali yard mlar n hukuki altyap s n olu turacak “çerçeve tüzü ü” haz rlamas n talep etmi tir184.

179 Eralp, ss.250–251.

180 Haluk Günu ur, Türkiye-AB li1kileri Son Geli1meler El Kitab0, Czmir Ekonomi Üniversitesi

Yay n , Czmir, 2002, s.17.

181 Eralp, s.251.

182 Erol Cyibozkurt, “Türkiye AB ili kileri Gümrük Birli i’nden Öteye Gidemez”, Yeni Türkiye Dergisi, Say :36, Kas m-Aral k 2000, s.1136.

183 Baykal, s.207. 184 Özen, 2002, s.131.