• Sonuç bulunamadı

5.2.2.2 ABD'nin Savaş Planları ve Türkiye'den Talepler

03 Kasɪm 2002 seçimlerinde % 34.63 oranɪnda oy alarak birinci parti olan ve tek başɪna hükümet kurma imkânɪ elde eden AKP, 18 Kasım 2002'de güvenoyu alarak Abdullah Gül başbakanlɪğɪnda hükümeti kurmuştu ( AKP hükümeti, 14 Mart 2003'ten itibaren Recep Tayyip Erdoğan başbakanlɪğɪnda devam edecekti). ABD kendi Irak planlarını 15 Ekim 2002'de gizli belge çerçevesinde bir brifing ile açıklamış, Ecevit hükümeti ve Genelkurmay Başkanı Özkök ABD planlarını birinci elden öğrenmişlerdi. 20 Mart 2003 tarihinde savaş başlayıncaya kadar ABD’li yetkililer tarafɪndan dört brifing verilmiş ve ABD’li yetkililer, Türkiye'den ne istendiğini ve Amerika'nın Irak'taki hedeflerinin ne olduğunu açıkça dile getirmişlerdi. ABD, bu gizli brifingde Irak’ta Saddam hükümetinin devrilmesi ve teröre karşı işbirliğinin güçlendirilmesi konularɪnɪ Türk yetkililerle paylaşmɪş ve Türkiye'nin desteğini talep etmişti. Teröre karşı işbirliğinin ayrıntıları tam olarak açıklanmasa da ABD, TSK’dan Ortadoğu’daki tüm terör örgütlerine karşı ABD’li silahlɪ güçlerle birlikte hareket etmesini istiyordu. Bunun yanɪnda çeşitli belgelerde Irak Savaşı'nın planlamasɪ Türk yetkililerle paylaşɪlmɪş ve savaş öncesinde, savaş sırasında ve savaş sonrasında ABD’nin stratejisi ortaya konmuştu. ABD hedeflerini şu şekilde belirlemişti: Irak'ta rejimin değiştirilmesi, Irak'ta iç siyasi istikrarın oluşturulmasɪ, Irak'taki terör gruplarɪnɪn yok edilmesi, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasɪ ve Irak'ın ekonomik olarak tekrar yapılandırılması. Kuzey Irak'taki operasyonların Türk toprakları üzerinden nasıl gerçekleştirileceği ve Türkiye'nin ilk etapta hangi ölçüde bundan etkileneceği ise şu maddelerde açıklanmıştɪ: Kuzeyden saldırarak Irak'a karşı askeri operasyon güçlendirilecekti ve Saddam rejiminin ve ordularının çöküşü hızlandırılacaktı. Saddam’ɪn güçlerine karşı Kuzey Irak'taki

350 Füsun Türkmen, Türkiye ABD İliṣkileri: Kɪrɪlgan İttifaktan „Model Ortaklɪğa, Timaṣ Yayɪnlarɪ,

İstanbul 2012, s. 193-194; Murat Yetkin, Radikal-online, Hükümet Krizi, 02.03.2003, http://www.radikal.com.tr/yazici.php?haberno=67742&tarih=02/03/2003&yollayan_s (05.06.2004).

Kürtler ve Türkmenler korunacak ve Kuzey Irak’ta barışɪn hakim olmasɪ desteklenecekti.351

ABD’nin Türkiye’den talepleri ise dört temel maddede tanımlanmıştı. Birincisi: Özel Amerikan birimlerinin Türk toprakları üzerinden Irak'a transit geçişi. İkincisi: Amerikan birlikleri için askeri üslerin açılması. Üçüncüsü: Amerikan Hava Kuvvetleri için Türk hava sahasının sınırsız açılması. Dördüncüsü: Amerikan savaş uçaklarına ve savaş gemilerine Türk limanlarında ve topraklarında sınırsız hareket serbestliği tanɪnmasɪ. Dördüncü talep, Türk tarafınca ulusal egemenliğin zedelenmesi olarak görülmüş fakat ABD bu talebinden yine de vazgeçmek istememiştir. ABD, Hava Kuvvetleri için ise dört farklɪ bölgede hava üssü talep etmişti. İncirlik Üssü: Buraya toplamda 124 savaş ve bombardıman uçağınɪn konuşlandırılmasɪ planlanmɪştɪ. Afyon Hava Üssü: Burada 18 savaş uçağı konuşlandırılacaktɪ. Diyarbakır Hava Üssü: Buraya 55 savaş ve bombardıman uçağının konuşlandırılması planlanmıştı. Antalya Hava Üssü: Buraya ise ABD Genelkurmay Başkanı 36 bombardıman uçağınɪn konuşlandırmasɪnɪ talep etmişti. Bunlarɪn dɪşɪnda talep edilen liman ve harekât merkezleri ise ABD tarafɪndan şu şekilde belirlenmişti: Mersin: Hava kuvvetlerinin ve özel birliklerin konuşlandırılmasɪ. İskenderun: Amerikan Hava Kuvvetleri için bir deponun yapılması. Diyarbakır: ABD'nin özel kara timleri için merkez olmasɪ planlanmɪştɪ. Batman: Kuzey Irak'a ABD Kara Kuvvetleri’nin transit geçişi ve Amerikan birliklerinin lojistik desteği için bir merkez olacaktɪ. Silopi: Burası kara kuvvetlerinin operasyon planlama ve insanȋ yardım merkezi olarak planlanmɪştɪ. ABD, sadece hava birliği, deniz gücü ve kara birliği için plan yapmamıştı aynı zamanda hangi karayollarını ve demiryolu hatlarını da kullanılmak istediğini ortaya koymuştu. Karayolu olarak: İstanbul-Antalya, İzmir-Antalya, Mersin-Batman, Samsun-Batman hatlarɪ. Demiryolu yolu olarak: İzmir'den tüm bağlantılar, Güney ve Orta Anadolu üzerinden Diyarbakır hattɪ, Samsun'dan Türkiye'nin güneydoğusuna ve İskenderun'dan Batman'a kadar olan hatlar. ABD’nin talepleri adeta Türkiye’nin her tarafɪnɪ kapsamaktaydɪ. Bu şekilde ABD, Türkiye'den birçok askeri üs ve liman için kesin bir kullanım süresi belirtmeksizin izin istiyordu.

351 Mustafa Balbay, Irak Bataklɪğɪnda Türk-Amerikan İliṣkileri, 2. basɪm, Cumhuriyet Kitaplarɪ,

Bu talepler, bazı Türk yetkililer tarafından bir nevi “Türkiye’nin işgali” olarak görüldü. ABD, toplamda Türkiye'de 80.000 Amerikan askeri ile 250 uçağı konuşlandırmak ve toplam 14 havalimanını ve 5 limanı kullanmak istemişti. Bu talepler Türkiye'de ve Ankara'da şok etkisi yarattı ve ilk etapta Amerika'nın bu taleplerine cevap verilmek istenmedi. ABD, bu taleplerin Türkiye tarafından kabul edilmesi için her türlü görüşmeye ve tüm karşılıklı değerlendirmelere açık olduğunu beyan etti. Washington, Türkiye’nin desteğini sağlamak iҫin, Türkiye’nin çok hassas olduğu konuları masaya getirmiş ve Türkiye’nin ҫɪkarlarɪnɪ ortaya koyan dört önemli noktada Türkiye’ye destek vereceğini bildirmiṣti. Birincisi Kerkük: Kerkük, büyük oranda Türkmenlerin yaşadığı petrol zengini bir şehirdi ve başka bölgesel etnik grupların etkisine bırakılmamalıydı. İkincisi Türkmenler: ABD, Türkmenleri Irak'ɪn geleceğinde temel etnik grup olarak destekleyecekti. Üçüncüsü: Irak'ın Saddam Hüseyin sonrası statüsü. Irak topraklarının bölünmesi Washington tarafından reddedilmekte ve Irak’ɪn merkezi bir hükümet tarafından yönetilmesi benimsenmekteydi. Dördüncüsü: Kürt devleti. ABD’nin Kürt devleti ile ilgili herhangi bir planɪ yoktu.352

03 Aralık 2002'de Paul Wolfowitz ve Marc Grossman Ankara’ya gelerek, ABD’nin Irak planlarını AKP hükümeti ile görüṣmek istemişlerdi. ABD, AKP ile yapɪlan müzakerelerde şu önemli taleplerini dile getirmişti: Birincisi: 250.000 ABD askeri Irak’ɪn kuzeyinden girmeli ve 17.000-20.000 arasɪnda Türk askeri ABD askerleri ile birlikte hareket etmeliydi. İkincisi: Eğer Türk askerleri katɪlmazsa, İngiliz askerleri Türk topraklarɪ üzerinden yürütülecek ABD operasyonuna katɪlabilmeliydi. Üҫüncüsü: Türkiye’nin 10 kadar havaalanɪnı ve limanɪnɪ, bildirme şartɪ olmaksɪzɪn, ABD’ye açmasɪ isteniyordu. Türkiye ise ABD’nin bu taleplerini desteklemesi karşılığında şunlarɪ elde edecekti: ABD'den silah alımları karşılığında ödenecek olan yaklaşık 7 milyar dolar borç ABD tarafından silinecekti, Türkiye Kerkük bölgesinden elde edilecek petrol gelirinden pay alacak ve Türkiye, Irak'ın kuzeyinde kontrol mekanizmalarını genişletebilecekti. Irak Operasyonu sonrasɪ ise Irak, üçe bölünecek ve Bağdat’ta ABD’li bir vali bulunacaktɪ. Kuzeyde Federe Kürt

352 Fikret Bila,: Ankara’da Irak Savaṣlarɪ, Ümit Yayɪncɪlɪk, Ankara 2003, s. 184-185; Mustafa

devleti kurulacak, ortada Bağdat yönetimine bağlɪ bir bölge ve güneyde ise Şii yönetiminde bir bölge olacaktɪ. Bu üç bölgenin üzerinde ise Bağdat’ta bir üst merkezȋ yönetim olacaktɪ. Türkiye ise federe bir Kürt devleti’ne itiraz ediyor ve Irak’ta böylesi bir yapɪnɪn ayakta kalamayacağɪnɪ ileri sürüyordu. Dɪşişleri Bakanɪ Yaşar Yakɪş, gerek Wolfowitz ve Grossman ile gerekse Ankara’ya gelen İngiltere Dɪşişleri Bakanɪ Jack Straw’a AKP hükümetinin ABD’ye destek verme eğiliminde olduğunu belirtmiş ve “Eğer gereklilik doğarsa ABD ile işbirliğine girer, hava

sahasɪnɪ ve üsleri kullandɪrɪrɪz.” demişti. Yakɪş’ɪn açɪklamasɪndan kɪsa bir süre sonra

Genelkurmay ikinci başkanɪ Yaşar Büyükanɪt açɪklama yaparak böyle bir kararɪn alɪnmadɪğɪnı ifade etmişti. T.C. Dɪşişleri Bakanlɪğɪ ise açɪklama yaparak Yakɪş’ɪn açɪklamasɪna atfen, Türkiye’nin böyle bir taahhüdünün olmadɪğɪnɪ ifade etmişti.353

Burada anlaşɪlacağɪ gibi ABD’li yetkililer AKP’den daha fazla taviz koparma ümidinde olmuşlar ve Ankara’yɪ adeta yakın markaja almak istemiş ve Yaşar Yakɪş, T.C. Dɪşişleri Bakanɪ olarak kendi bakanlɪğɪ ile çelişkiye düşmüştür. Wikileaks belgelerine de yansɪyan Mart 2003 Irak Savaşɪ öncesi Türkiye ve ABD arasɪndaki müzakerelerde ABD Savunma Bakanɪ yardɪmcɪsɪ Paul Wolfowitz’in Başbakan Abdullah Gül’e Türkiye’nin kɪrmɪzɪ çizgilerinin ABD’nin de kɪrmɪzɪ çizgisi olduğunu ifade ederek Türkiye’nin ABD ile birlikte hareket etmesini sağlamak istemişti. Wolfowitz beş önemli noktada her iki devletin de kɪrmɪzɪ çizgisinin aynɪ olduğunu belirtmişti: Birincisi: Irak’ɪn toprak bütünlüğünün korunmasɪ. İkincisi: Kuzey Irak’ta bağɪmsɪz bir Kürt devletinin kurulmamasɪ. Üçüncüsü: Türkmenlerin haklarɪnɪn ve refahɪnɪn gözetilmesi. Dördüncüsü: Kerkük ve Musul’un Irak’ɪn ulusal denetiminde olmasɪ. Beşincisi: Irak petrolünün ulusal kontrolde kalmasɪ.354 Buradaki

beş maddede de Türkiye’nin ulusal çɪkarlarɪ gözetilmişti fakat 20 Mart 2003’te savaş başlayana kadar yapɪlan müzakerelerde ABD hiç de Türkiye’nin çɪkarlarɪnɪ gözetecek şekilde hareket etmeyecekti.

03 Aralık 2002'de Ankara’da AKP’nin Genelbaşkanɪ Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen Paul Wolfowitz ve Marc Grossman, Erdoğan’ɪ Washington’a davet

353 Mustafa Balbay, a.g.e., 2004, s. 47-51.

354 Wikileaks belgelerinde, “ABD’nin Gül ile savaṣ pazarlɪğɪ“, 18 Mart 2011,

http://www.ntv.com.tr/dunya/abdnin-gul-ile-savas-pazarligi,X23jgrBjrEqXiSByqHxAhQ (11.02.2016).

etmişlerdi. Bu davet üzerine 10 Aralɪk 2002’de Washington'a gelen AKP lideri Erdoğan, ilk önce Stratejik ve Uluslararasɪ Araştɪrma Merkezi’nde (Center for Strategic and İnternational Studies-CSIS) konuşma yapmɪş ve ardɪndan özel bir kahve sohbetinde Paul Wolfowitz ile görüşmüştü. Bu özel kahve sohbetine Washington’da bulunan Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Pearson, Marc Groosman, AKP’den Dɪşişleri Bakanɪ Yaşar Yakɪş ve AKP Başkanlɪk Divanɪ üyesi Cüneyt Zapsu katɪlmɪştɪ. Fakat ilginç olan Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Faruk Loğoğlu, bu kahve sohbetine katɪlmamɪş daha doğrusu katɪlmasɪ adeta istenmemişti. Wolfowitz bu sohbette ana gündem maddesi olan Irak konusuna da yoğunlaşmɪş ve Erdoğan’a AKP’nin vereceği desteğin ABD için çok önemli olduğunu belirtmişti. Ardɪndan Erdoğan ve Bush bir araya gelmişlerdi ve Irak’a müdahale konusu konuşulmuştu. Bu diplomatik buluşma, Türk-Amerikan ilişkilerinde resmi kayda geçmeyen bir buluşma olmuştu. Erdoğan görüşmede, Türkiye’nin bu savaşa girse de girmese de zarar göreceği görüşünü Bush’a yansɪtmɪş ve Türkiye’nin bu savaşa katɪlan tek Müslüman ülke olmasɪnɪn sorun olacağɪnɪ belirterek Suudi Arabistan, Mɪsɪr, Suriye, Ürdün gibi Müslüman ülkelerin de Irak’a müdahaleye katɪlmasɪnɪn önemine vurgu yapmɪştɪ. Bush hükümeti Erdoğan’dan daha açɪk bir destek beklemiş fakat AKP Genelbaşkanɪ olarak Erdoğan, üyesi olmadɪğɪ Meclis adɪna Washington yönetimine ileri boyutta sözler vermemiş veya verememişti.355

Fakat ABD’nin Ankara’yla Irak konusundaki yoğun temaslarɪ devam etmiş ve sonuç vermişti. Yaşar Yakɪş, 18 Aralɪk 2002’de ABD’li yetkililere Türkiye’nin güney bölgesinde Antalya ve Mersin limanlarɪ ile Gaziantep, Malatya (Erhaç) ve Diyarbakɪr havaalanlarɪnɪn ABD’li uzmanlar tarafɪndan incelenmesine izin verildiğini iletmişti. Aynɪ gün Cumhurbaṣkanɪ Sezer, Başbakan Gül, Genelkurmay Başkanɪ Özkök, Dɪşişleri Bakanɪ Yakɪş ve Dɪşişleri Müsteşarɪ Ziyal’in katɪlɪmɪyla zirve toplantɪsɪ yapɪlmɪş ve ABD’ye verilen üs ve tesisleri inceleme izninin Türkiye’nin askerȋ harekata katɪlacağɪ anlamɪna gelmediği, bu kararɪn ancak uluslararasɪ hukuk’a uygun olmasɪ şartɪ ile TBMM’den onay alabileceği

belirtilmişti.356 Bush yönetimi, Türkiye’nin verdiği bu izni yeterli görmüyor ve

Türkiye’den “tam ve sonuna dek işbirliği” istiyordu. Ankara ise ne olursa olsun ABD ile birlikte Irak’a askerȋ müdahalede bulunma seçeneğini benimsemiyor ve ABD’ye “pasif tam destek” seçeneğini tartɪşɪyor bunun da ancak BM çerçevesinde veya NATO’nun resmen devreye girmesi durumunda mümkün olabileceğini ifade ediyordu. Ankara, Silopi’nin 1991’de olduğu gibi taktik harekât üssü olabileceğini ve böylece hem ABD askerlerinin Irak’a geçiş noktasɪ hem de Kuzey Irak’tan gelecek mültecileri karşɪlama noktasɪ olabileceği tartɪşɪlɪyordu. Ankara, ayrɪca Türk askerlerinin Irak topraklarɪ içine doğru 30-40 km. girerek güvenlik şeridi oluşturmasɪnı böylece olasɪ Kürt göçünü Irak topraklarɪ içinde karşɪlamayɪ ve savaş sürecinde PKK’ya karşɪ önlem almayɪ uygun bir strateji olarak değerlendiriyordu.357

Türkiye’nin ABD’nin taleplerine uymasɪna yönelik olarak dışarıdan gelen baskɪlar, sadece siyasi veya askerȋ karakterli değil aynɪ zamanda ekonomik karakterli gelişiyordu. Türkiye’nin var olan ciddi boyuttaki ekonomik sorunlarɪnɪ ҫok iyi bilen Washington’a bu konuda önemli bir destek, kredi derecelendirme kurumu olan Standard and Poors’dan gelmiş ve Standard and Poors, Irak müdahalesinde ABD’ye destek vermesi halinde Türkiye’nin kredi notunun yükselebileceğini açɪklamɪştɪ.358

Ankara'daki güvenlik odaklɪ diplomatik gündem, kışa rağmen Aralık ayɪnɪn sıcak geçeceğini gösteriyordu. Bush yönetimi, yeni AKP yönetiminin ABD’nin Irak planlarına engel olmayacağınɪ düşünüyordu. Kemalist duruşu ile bilinen Cumhurbaşkanɪ Ahmet Necdet Sezer’in siyasi çizgisi, 2002 yılındaki tüm diplomatik seyir esnasında Irak sorunu konusunda neredeyse hiç değişmemiş ve AKP ile farklɪ bir seyir izlemişti. Cumhurbaşkanɪ Sezer, yüksek tempolu Türkiye-ABD diplomasisinde 03 Ocak 2003 tarihinde Irak sorunu ile ilgili şu açıklamayı yaparak kendi konumunu açɪkça ortaya koymuştu: Birincisi: Irak'taki savaş, sorunun çözümü için son alternatiftir. İkincisi: Askerȋ bir müdahale henüz kaçınılmaz olarak kabul edilmemelidir. Üçüncüsü: Irak'a karşı askeri bir operasyon, uluslararası kamuoyu

356 „Üs pazarlɪğɪnɪn perde arkasɪ“, 20.12.2002,

http://www.radikal.com.tr/yazici.php?haberno=60243&tarih=20/12/2002&yollayan_s (05.06.2004).

357 „ABD’ye tam destek hazɪrlɪğɪ“, 26.12.2002,

http://www.radikal.com.tr/yazici.php?haberno=60854&tarih=26/12/2002&yollayan_s (05.06.2004).

358 Murat Yetkin, „MGK’ya gelen iki acɪ gerҫek“, 27.12.2002,

bunu kabul eder ve uluslararası hukuk dikkate alınarak güvence altına alınırsa ancak desteklenebilir. Dördüncüsü: BM'nin 1441 numaralı kararı, ABD’ye Irak'a otomatik müdahale hakkını vermemektedir. Beşincisi: Türkiye'nin Irak sorunu ile ilgili kırmızı çizgileri vardır. Irak'ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliği, Türkiye'nin Musul ve Kerkük'teki Türkmenlerle ilgili çıkarları, Türkiye’nin kırmızı çizgileridir. Her iki Irak şehrinin bir etnik grup (Araplar, Kürtler, Türkmenler) tarafından egemenlik altına alınması Türkiye'ye bir yarar sağlamayacak ve bölgede huzursuzluğa sebep olacaktɪr.359

Türkiye'nin bu sorunu barışla çözme çabaları yeni AKP yönetimi döneminde de devam ettirilmişti. 04 Ocak 2003 tarihinde Başbakan Abdullah Gül önce Suriye'ye gitmiṣ ve Şam’a, Irak sorununa barışçɪl bir çözüm bulunması için katkıda bulunmasını istemiṣti. Gül, ardɪndan Mısır'a uçmuṣ ve Hüsnü Mübarek ile görüşmesinden sonra Ürdün'e devam ederek barışçɪl çözüm çağrɪsɪnɪ tekrarlayarak ABD'nin Saddam Hüseyin'i gerekirse şiddet kullanarak devirmek yönünde kararlı olduğunu vurgulamıṣtɪ. Türkiye’nin amacɪ, Arap komşularɪnɪn Türkiye’ye karşɪ oluşan şüphelerini dağɪtmak ve Türkiye’nin Irak sorununu barɪşçɪl yollardan çözmek için son ana kadar mücadele edeceğini Ortadoğu’daki Arap devletlerine göstermekti.360 Bu zaman zarfɪnda Irak’la ilgili Türk-Amerikan görüşmeleri devam

etmiş ve Türkiye, ABD ile yapɪlan pazarlɪklarɪ resmȋ olarak belirlemek için Amerika’ile yazılı bir anlaşmanɪn yapɪlmasɪnɪ talep etmişti. Başbakan Gül, 11 Ocak 2003’te olası bir Irak Savaşı için kullanılacak olan askerȋ üslerin ve limanların 150 ABD’li uzman tarafından incelenmesine izin verildiğini ve ABD ile keşif anlaşmasɪnɪ imzaladɪğɪnɪ açɪklamɪştɪ. Bu anlaşmaya göre 150 ABD’li yetkili İncirlikten bütün Türkiye’ye yayɪlarak olasɪ Irak Savaşɪ’nda kullanɪlmasɪ planlanan liman, kara ve demir yollarɪnɪ inceleyecek ve nerelerde iyileştirme yapılması gerekiyorsa o alanlarda gerekli yatɪrɪm yapɪlacaktɪ. İyileştirme konusunda yapɪlacak yatɪrɪmlarɪn yapɪlmasɪ konusunda en son söz Türkiye’nin olacaktɪ. Türkiye’ye gelen ABD askerleri üzerlerinde “NATO görev emri” bulunduracak ve bu belge pasaport yerine geçecekti. Ayrɪca, ABD askerlerinin askeri suç iṣlemeleri durumunda ABD’de

359 Mustafa Balbay, a.g.e., 2004, s. 56.

yargɪlanmalarɪ diğer suҫlarda ise Türk mahkemelerinde yargɪlanmalarɪ kararlaştɪrɪlmɪştɪ.361

Başbakan Gül, bu arada bir buçuk yɪl sonra Ankara’ya gelen Mesut Barzani ile görüşmüş ve Barzani ile Gül istişarede bulunmuştu. Barzani daha önce “Türk

askeri Kuzey Irak’a girerse cehennemi yaşar” ifadesinde bulunmuş ve Türkiye’den

tepki görmüştü. Fakat Barzani, Ankara ziyaretinde dönemin Türkiye Savunma Bakanɪ ile gelişen polemikte yanlɪş anlaşɪldɪğɪnɪ ileri sürmüştü. Barzani Türk televizyonlarɪna verdiği demeçte Türk askerinin Kuzey Irak’a girmesinin ne oradaki insanlara ne de Türkiye’ye faydasɪ olacağɪnɪ ve bunun kendileri için “kɪrmɪzɪ çizgi” olduğunu belirtmişti. Fakat Barzani aynɪ zamanda Türkiye ile ilişkilerinin iyileştirilmesi taraftarɪ olduğunu dile getirerek Kürtlerin, Kuzay Irak’ta bir Kürt devleti kurmak istediklerine ve ABD’nin kendilerine silah sevkiyatɪ yaptɪğɪna dair haberleri yalanlamɪştɪ. Başbakan Gül, ABD ile tesislerin keşif konusunu hallettikten ve Barzani ile görüştükten sonra Irak sorununu görüşmek üzere Suudi Arabistan’a ve ardɪndan İran’a gitmek üzere Ankara’dan ayrɪlmɪştɪ. Ticaret Bakanɪ Kürşat Tüzmen ise Bağdat’a gidecek ve Saddam Hüseyin ile görüşerek Türkiye’nin Irak sorunu ile ilgili konumunu tekrar ortaya koyacak ve Saddam Hüseyin’i tekrar uyaracaktɪ.362

ABD, Irak Savaşɪ için hazɪrlɪklarɪna devam ederken Türkiye’de Samsun’dan Antalya’ya, Diyarbakɪr’dan İstanbul’a, Tokat’tan Mersin’e birçok kentte savaş karşɪtɪ gösteriler düzenleniyor ve “savaşa hayɪr!” sloganɪ benimseniyordu. Samsun’da, “yurtta sulh cihanda sulh” sloganɪ dillendirilirken, Tunceli’de “kahrolsun, ABD

emperyalizmi!” sloganlarɪ atɪlɪyordu.363 19 Ocakta Türkiye’ye gelen ABD Genelkurmay Başkanı Richard Myers, Türk yetkililerle Irak konusunda görüştüklerini ve Irak’ɪn kuzeyinden müdahale ile ilgili ABD’nin taleplerini ilettiğini belirtmiş ve bu çerçevede önce 120.000 daha sonra ise 25.000 ABD askerinin Türkiye’ye konuşlandɪrɪlmasɪnɪ talep etmişti. Genelkurmay Başkanɪ Özkök ise

361 Hale Gönültaṣ, “Üslerimize ABD’den görücü geliyor, 11.01.2003,

http://arsiv.sabah.com.tr/2003/01/11/s1714.html (11.12.2015).

362 „Amerika Prüft Häfen in der Türkei“, Frankfurter Allgemeine, 11.01.2003, s. 8.

363 “Savaṣ karṣɪtɪ protestolar yayɪlɪyor“, 11 Ocak 2003, http://www.hurriyet.com.tr/savas-karsiti-

“Taleplerinizi kabul edilebilir bir seviyeye çekin. Yeni bir talep listesi müzakere

edilmeli.” cevabɪnɪ vermişti.364

Irak Savaşı ile ilgili ilk tezkere, TBMM tarafından 06 Şubat 2003 tarihinde çıkarıldı. Bu tezkere, askeri üslerin ve limanların modernizasyonu için çɪkartɪlmɪştɪ. Başbakan Abdullah Gül, hükümet ve basın açıklamasında Türkiye'nin askeri müdahale olmadan krizin çözülmesi için büyük çaba gösterdiğini açɪklamɪştɪ. Gül, Irak'ın toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin Türkiye'nin çıkarına olduğunu ve bölgedeki barış çabalarının desteklenmesi gerektiğini ifade etmiş ve Türkiye’nin bu sorunu silahsız olarak çözmek istediğini ve barışçıl bir çözümü desteklemek için her türlü öneriye açık olduğunu dile getirmişti. Ancak Türkiye, bütün olası gelişmeleri izlemeliydi ve Irak'ta olası bir askeri müdahaleye hazırlıklı olmalıydı. Bununla ilgili olarak Türkiye'deki askeri üslerin ve limanların, Türkiye’nin de çɪkarlarɪnɪ ve güvenliğini koruyacak şekilde ABD tarafından kullanılması öngörülmüştü. Bu üslerin ve limanların teknik açıdan yenilenmesi ve alt yapının iyileştirilmesi için ABD'den üç aylığına 3.500 kişilik askeri ve teknik personel gelecekti. Türkiye’ye ABD askerlerinin gelmesi ve Irak’ɪn kuzeyinden askerȋ operasyon düzenlemesi ayrɪ bir tezkere gerektiriyordu ve bu tezkerenin 18 Şubat’ta TBMM’de görüşülmesi ve oylanmasɪ planlanmɪştɪ. ABD bunun için Türkiye’ye borç ve hibe olmak üzere toplam 14 milyar dolar ekonomik yardɪm teklif etmiş ve ABD hazine yetkilisi John Taylor bu yardɪm paketinin detaylarɪnɪ Türk yetkililerle görüşmüştü.365 Kemalist