• Sonuç bulunamadı

2.1. KURAMSAL TEMELLER

2.1.5. Ağır ve Çoklu Yetersizliği Olan Bireyler için Eğitim Ortamları

Ağır ve çoklu yetersizliği olan bireylerin kompleks eğitsel ihtiyaçları vardır. Bu öğrencilere verilecek eğitim hizmeti oldukça yoğun, tutarlı ve devamlı olmalıdır. Bu öğrencilerin akademik becerilerden ziyade bağımsız olarak yaşamlarını sürdürmeleri için gerekli olan sosyal ve uyarlanmış becerilere ihtiyaçları vardır (Kauffman ve Hallahan, 2005).

AÇYE olan bireylerin eğitim ortamlarına ilişkin iki görüş mevcuttur. Bu görüşlerden ilki, AÇYE olan bireyler, yetersizliği olmayan akranlarının yer aldığı normal sınıflarda, kendilerine uygun özel sınıflarda veya ayrı okullarda eğitim almaları yönündedir (Downing ve Peckham-Hardin, 2006; Downing ve Macfarland, 2013). Nakken ve Pijl (1997), kaynaştırma eğitim ortamının AÇYE olan her birey için uygun olamayabileceğini belirtmiştir. Ayrı sınıflarda bu çocukların bilişsel ihtiyaçları, özel yetişmiş öğretmenler ve öğretim materyalleri ile daha iyi karşılanacağı ve bu sınıflarda psiko-sosyal (psychosocial development) gelişimleri özellikle de kendine güvenlerinin artacağını belirtmiştir (Peetsma, Vergeer, Roeleveld ve Karsten, 2001).

Diğer görüş ise, AÇYE olan bireylerin normal sınıflarda eğitilmelerini kapsamaktadır. Bu görüşe göre, AÇYE olan bireyler için en uygun eğitim ortamının, kaynaştırma ortamları olduğu ifade edilmiştir (Garner ve Campell, 1987; Freeman ve Alkin, 2000; Changnon, 2002). Başka bir ifade ile AÇYE olan bireylerin normal okula – genel eğitim sınıflarına- devam etmesinin çok faydalı olduğu belirtilmiştir (Petry ve Meas, 2007; Smith, 2007). AÇYE olan bireylerin kompleks ve ağır yetersizliklerinden

dolayı normal sınıflardan kazancı çok az dahi olsa gerekli alt yapı ve uygun eğitsel yaşantı ile bu öğrencilerin kaynaştırılmasının önemi vurgulanmıştır (Foreman, Arthur-Kelly, Pascoe, King, 2004). Downing (2002) ise bunu, AÇYE olan bireylerin okul öncesi dönemden itibaren normal çocukların takip ettiği, okul öncesi müfredatı takip ederek tipik gelişen akranları ile aynı ortamda eğitim almaları gerektiğini belirtip bu müfredatta uyarlamalar yapılması ve öğrenciye yoğun bir destek programı sunulması gerektiğini belirtmiştir.

Kennedy, Shukla ve Fryxell (1997) yaptıkları araştırmada, ağır düzeyde yetersizliği olan öğrencilerden bir grubu genel eğitim sınıfına tam zamanlı yerleştirmiş, diğer grubu da özel eğitim sınıfında desteklenmiştir. Araştırma sonunda (bir yıl sonra bu gruplar karşılaştırıldığında), genel eğitim grubunun yetersizliği olmayan akranlarla daha sık etkileştiği ve bu akranlarla kurdukları ağın uzun sürdüğü tespit edilmiştir. Başka bir araştırmada, orta ve ağır düzeyde yetersizliği olan öğrencilerin daha az sosyal etkileşime girdikleri, yetişkinlerden ziyade yetersizliği olmayan akranlarla daha sık etkileşime girdikleri, etkileşimde daha sık pasif katılımcı oldukları tespit edilmiştir (Mu, Siegel, ve Allinder, 2000). Kaynaştırma eğitiminin etkilerine yönelik değişik araştırma sonuçları olmasına rağmen Garner ve Campell, (1987) AÇYE olan bireylerin, katılım, sosyal ilişki, seçim ve psikolojik olarak kendilerini iyi hissetmeleri için diğer bireylerle hemen hemen aynı ihtiyaçlarının olduğunu belirtmiştir. Bu yüzden kaynaştırma eğitimi AÇYE olan bireylerin sosyal becerilerinin ve arkadaşlık ilişkilerinin gelişiminde hayati öneme sahip olduğu ve yetersizliği olmayan akranlara ve profesyonellere de çok büyük katkılar sağladığı belirtilmiştir (Changnon, 2002 ).

AÇYE olan bireylerin eğitimine yönelik kaynaştırma ortamına yoğun bir şekilde vurgu olmasına rağmen ülkemizde yürürlükte olan Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 44. maddesi gereğince AÇYE olan bireylerin özel eğitim sınıfında, gündüzlü özel eğitim okulunda ve evde eğitim hizmeti alabileceği belirtilmiştir (ÖEHY, 2006). Ülkemizde AÇYE olan bireylerin normal eğitim ortamlarında kaynaştırılması uygulamalarına, eğitim sistemimizde destek personel hizmetinin gereğince ve yeterince yer almaması, bu tür bireylere yönelik olumsuz tutumlar nedeniyle gelişmiş batı ülkelerindeki gibi hizmet sunulmadığı aşikârdır (Tekin-İftar, 2002). Fakat ilerleyen yıllarda ülkemizdeki AÇYE olan bireylerin de kaynaştırma eğitiminden yararlanacağına ümit etmek gerekmektedir.

Ülkemizde AÇYE olan bireyler, yetersizlik türlerinden biri için açılan ayrı özel eğitim okullarına devam etmektedirler. Bu kurumlara görev yapan öğretmenler tek yetersizlik üzerine eğitim aldıkları için (Şafak, 2010; Şafak, 2012) bu bireylere neyi, nasıl öğretecekleri konusunda sorunlar yaşamakta ve bireylere çok faydalı olamamaktadırlar. Ayrıca bu kurumlar, fiziksel olarak ek yetersizliği olan bireylere uygun olmadığı için (Şafak, 2010; Şafak, 2012) ebeveynler çocuklarını okula götürmek yerine evde kalmasını tercih etmektedirler. AÇYE olan bireylerin bir kısmı evde özel eğitim hizmetinden yararlanmaktadır. Fakat çok büyük bir kısmı çeşitli nedenlerle evde özel eğitim hizmeti sunulamadığı için özel eğitim hizmetlerinden mahrum kalmaktadır. AÇYE olan bireylerin çoğunluğu özel özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam etmektedir. Bu merkezlerde sınırlı saatlerde özel eğitim ve fizyoterapi almaktadırlar. Ebeveynlere özel özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden aldıkları özel eğitim dersini isterlerse fizyoterapi dersine çevirme olanakları bu kurumlar tarafından sunulmaktadır. Ebeveynler; çocuklarının yürümesinin, oturmasının veya emeklemesinin bilişsel olarak gelişmesinden daha öncelikli olduğunu düşündükleri için özel eğitim derslerini fizyoterapi olarak değiştirmektedirler. Dolayısıyla ülkemizde AÇYE olan bireyler tüm günlerini evde eğitim almadan geçirmektedirler.

AÇYE olan bireyler, yetersizlikten yoğun derecede etkilendikleri için eğitim ortamında ihtiyaçlarının desteklenmesi gerekmektedir. Bu ihtiyaçları karşılamak için destek personelin ve eğitimcilerinin iyi yetiştirilmesi, ilişkili servislerin olması, teknolojik araçların adaptasyonunun sağlanması gereklidir. AÇYE olan bireyler için, uyarlamalar (materyal, kişisel yardım, beceri sırası, kural uyarlamaları, sosyal ve tutumsal uyarlamalar) ve teknolojik araçlar (bilgisayar aletleri, elektronik arayüz, videodisk, AAC ve mikroswtichleri) oldukça önemlidir. Bunlar, AÇYE olan bireylere sunulan eğitimin işlevini ve bağımsız yaşamasını artırır (Garner ve Campell, 1987).

Eğitim ortamında AÇYE olan bireyler, diğer bireylerin veya iletişim partnerlerinin iletişim tepkilerini yorumlamak ve pozitif etkileşim oluşturmak için desteklenmelidir. Ayrıca akranlarıyla etkileşime katılmaları için cesaretlendirilmeli ve sosyal ağları genişletilmelidir (Petry ve Meas, 2007).