• Sonuç bulunamadı

Şizofrenide Saldırganlık ve Emosyon Tanıma İlişkisini Araştıran Çalışmalar 

24 Hastalık süresi, negatif semptomlar, tedavi düzeyleri, hastanede ya da ayaktan tedavi alma durumu, 

1.10.  Şizofrenide Saldırganlık ve Emosyon Tanıma İlişkisini Araştıran Çalışmalar 

 

Şizofrenide  saldırgan  tutum  ve  davranışlarla  emosyon  tanıma  performansı  ilişkisini  araştıran  çalışmalardan  aşağıda  ayrıntılı  bahsedilecektir.  Genel  itibariyle  yapılan  araştırmalara  bakıldığında  saldırganlık düzeyi görece yüksek ve şiddet suçu öyküsü olan gruplarla çalışıldığını söyleyebiliriz.   

Silver  ve  arkadaşları  (Silver  et  al.  2005)  şiddet  suçu  öyküsü  olan  şizofreni  hastalarıyla  olmayanları  sosyal  kognisyon  ve  emosyon  tanıma  performansları  açısından  karşılaştırmışlardır.  Çalışmaya  şiddet  suçu öyküsü olan 35 şizofreni veya şizoaffektif bozukluğu olan hasta ve şiddet suçu öyküsü olmayan  35 şizofreni ve şizoaffektif bozukluğu olan hastayla beraber 46 sağlıklı kontrol alınmıştır. Katılımcılara  emosyon tanıma ve ayırt etme testleri uygulanmış; yürütücü işlevler, dikkat, görsel yönelim, çalışma 

28

belleği, yüz ve obje hafızası ve motor işlevler ölçülmüştür. Çalışmanın sonucunda şiddet suçu öyküsü  olan  ve  olmayan  şizofreni  hastaları  kontrol  grubuyla  karşılaştırıldığında  bozulmuş  emosyon  tanıma  oranlarına sahip bulunmuştur. Şiddet suçu öyküsü olan hastalar emosyon tanıma testinde şiddet suçu  öyküsü  olmayan  hastalarla  karşılaştırıldığında  anlamlı  oranda  daha  iyi  performans  gösterirken,  emosyon  şiddetini  ayırt  etmede  düşük  performans  göstermişlerdir.  İki  grup  arasında  kognitif  performans açısından farklılık bulunmamıştır.  

 

Weiss  ve  arkadaşlarının  (Weiss  et  al.  2006)  yaptığı  şizofreni  veya  şizoaffektif  bozukluk  tanılı  erkek  hastalarda  şiddet  ve  suç  davranış  öyküsü  ile  emosyon  tanıma  arasındaki  ilişkiyi  araştıran  çalışmaya  devam eden şizofrenide şiddet çalışmasından DSM IV tanı kriterlerini karşılayan 30 şizofreni hastası  ve 11 şizoaffektif bozukluk tanılı hasta alınmıştır. Bu çalışmada otuz üç hastanın madde ve /veya alkol  kötüye  kullanımı  tanısı  olduğu  saptanmıştır.  Hastalara  semptom  değerlendirmesi  için  PANSS,  Penn  Emosyon Tanıma Testi (PERT), saldırgan davranış değerlendirmesi için Yaşam Boyu Agresyon Öyküsü  Ölçeği  (LHA)  uygulanmıştır  ve  ek  olarak  kayıtlardan  tutuklanma  öyküleri  alınmıştır.  Şiddet  ve  şiddet  dışı  suç  ve  tutuklamalar  ayrı  ayrı  hesaplanmıştır.  Çalışmada  3  hasta  çalışma  dışı  kalmıştır.  Kalan  38  hastadan  34  tanesinin  tutuklama  kayıtlarına  ulaşılabilmiştir.  Bu  hastalardan  12  tanesi  şiddet  suçundan  tutuklanmıştır  (fakat  bunlardan  2  hastanın  sadece  şiddet  suçundan  tutuklanma  öyküsü  mevcuttur).  Çalışmanın  sonucunda  şizofrenik  erkeklerde  suç  davranışı  öyküsü  emosyon  tanımada  düşük performansla ilişkilendirilmiştir. Tutuklanma sayısı arttıkça hastalarda özellikle korkulu ve öfkeli  ifadeleri  tanıma  oranları  düşmüştür.  Fakat  emosyon  tanıma  performansı  yaşam  boyu  saldırgan  davranış öyküsüyle de şiddet suçu öyküsüyle de ilişkilendirilmemiştir. Bu ilişkinin kurulamamış olması  çalışmanın  bir  kısıtlılığı  olan  hasta  sayısının  yetersiz  olmasına  bağlanmıştır.  Suç  davranışı  ile  ilişkilendirilen  düşük  emosyon  tanıma  performansına  komorbid  psikopatinin  neden  olabileceği  üzerinde  durulmuş,  fakat  çalışmada  psikopati  değerlendirmesi  yapılmamıştır.  Ayrıca  bu  çalışmada  yüksek saldırganlık oranları daha fazla pozitif semptomla ilişkilendirilmişken negatif semptomlar için  bu ilişki tam tersi saptanmıştır. Bu da şizofreni hastalarındaki saldırganlığın psikotik bulgularla ilişkili  olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Şizofreni hastalarında yüksek madde ve/ veya alkol kötüye kullanımı,  yüksek  LHA  skorları  ve  tutuklanma  sayısıyla  ilişkili  bulunmuştur.  Örneklemin  küçük  olması,  sadece  erkek  hastaların  alınması,  kontrol  grubunun  olmaması,  saldırgan  davranışların  geriye  dönük  ve  self‐ report  bir  ölçekle  değerlendirilmesi,  tedavi  etkisinin  değerlendirilememesi  çalışmanın  önemli  kısıtlılıklarıdır. Bu kısıtlılıklara rağmen bu çalışma şizofreni hastalarındaki suç davranışının emosyonel  ifadeleri tanıma yeteneğindeki defisitle ilişkili olduğu kanıtını sağlayan ilk çalışmadır. 

 

Combs  ve  arkadaşlarının  (Combs  et  al.  2007)  çalışmasında  ise  yatarak  tedavi  gören  toplam  28  şizofreni tanılı hasta alınmıştır.  Bu çalışmada 18 hastaya sosyal kognisyon ve etkileşim eğitimi (SCIT)  

29

verilmiş,  10  hastaya  ise  başa  çıkma  becerileri  öğretilmiştir.  Çalışmanın  asıl  amacı  SCIT  etkinliğini  araştırtırmaktır. SCIT; emosyon eğitimi, durum çözme ve birleştirme aşamalarından oluşmaktadır ve  her  hafta  birer  saat  süren  seanslar  şeklinde  18  hafta  devam  etmiştir.    Çalışmada  sosyal  kognisyonu  değerlendirmek  amacıyla  emosyon  tanıma  testi,  emosyon  ayırt  etme  testi,  sosyal  algı  ölçeği,  ipucu  taskı  kullanılmış;  hostilite  ve  saldırganlık  ölçümü,  kognitif  esneklik  ve  sosyal  işlevsellik  ölçümleri  yapılmıştır.  Bu  çalışmanın  sonucunda  SCIT  grubunda  hem  şiddet  davranışı  oranları  azalmış,  hem  de  emosyon tanıma oranlarında olumlu yönde değişiklik olmuştur; diğer grupta ise herhangi bir farklılık  bulunmamıştır.  

 

Son dönemde Türkiye’de yapılan bir çalışmada ise Demirbuga ve arkadaşları (Demirbuga et al. 2013)  şiddet davranışı gösteren şizofreni hastalarında emosyon tanınmasını test etmek amacıyla 41 şiddet  suçu  öyküsü  olan  (İstanbul  adli  tıp  kurumuna  mahkemeler  tarafından  ceza  ehliyetinin  değerlendirilmesi için yönlendirilen şizofreni hastaları) ve 35 şiddet suçu öyküsü olmayan toplam 76  ayaktan  tedavi  gören  şizofreni  hastasını  çalışmalarına  dahil  etmişlerdir.  Çalışmaya  18‐65  yaş  aralığındaki  hastalar  dahil  edilmiş;  mental  retarde,  görsel  sorunları  olan  ve  premorbid  AKB  olan  hastalar  dışlanmıştır.  İki  grup  hastaya  da  PANSS  uygulanımı  sonrası  Ekman  and  Friesen’ın  fotoğraf  setinden hazırlanmış olan emosyon tanıma testi uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda iki hasta grubu  da  mutlu  yüzlerin  tamamına  yakınını  tanımıştır.  Bu  da  literatürle  uyumludur.  Çalışmanın  diğer  bir  sonucu ise her iki hasta grubunda da korku emosyonunun bütün emosyonlar içinde en düşük tanınma  oranına  sahip  olmasıdır.  Korku  emosyonu  çoğu  kez  şaşırma  emosyonuyla  karıştırılmıştır.  Çalışmada  negatif emosyonlar içinde en iyi tanınan öfke emosyonu olmuştur. Şiddet suçu öyküsü olan şizofreni  hastaları  öfkeli  emosyonları  daha  çok  üzüntülü  emosyonlarla  karıştırırken,  şiddet  davranışı  öyküsü  olmayan şizofreni hastaları nötral emosyonlarla karıştırmışlardır. Ayrıca her iki hasta grubunun %30’u  tiksinti ifadesi içeren yüzleri öfke emosyonu olarak değerlendirmiştir. Çalışmanın sonuçları bir bütün  olarak değerlendirildiğinde şiddet suçu öyküsü olan şizofreni hastalarıyla şiddet suçu öyküsü olmayan  şizofreni  hastalarının  emosyon  tanıma  performansları  arasında  anlamlı  bir  farklılık  bulunmamıştır.  Çalışmanın  kısıtlılıkları  olarak;  örneklemin  küçük  olması,  sağlıklı  kontrollerin  veya  şizofreniye  eşlik  eden  AKB  olan  hastaların  alınmaması  ve  cinsiyet  farkının  (çalışmaya  sadece  erkek  hastalar  dahil  edilmiştir) değerlendirilememesi gösterilmiştir. 

 

Frommann  ve  arkadaşları  (Frommann  et  al.  2013)  şiddet  suçu  öyküsü  olan  ve  olmayan  şizofreni  hastalarında emosyon tanıma ve olaya ilişkin potansyelleri araştırdıkları çalışmalarına 19 şiddet suçu  öyküsü  olan  şizofreni  hastası  ile  19  şiddet  suçu  öyküsü  olmayan  yatan  şizofreni  hastası  dahil  etmişlerdir Katılımcılara 70 resimden oluşan emosyonları tanıma testi uygulanmıştır. Ayrıca hastaların  zeka  düzeyleri  ölçülmüş,  psikopati  soru  listesi  kullanılarak  psikopati  derecesi  belirlenmiş;  AKB  tanısı 

30

dışlanmıştır.  Fakat  alkol/madde  kullanım  bozukluğu  ek  tanısı  olan  hastalar  da  çalışmaya  dahil  edilmiştir. Şiddet/saldırganlık düzeyinin belirlenmesi için klinisyen tarafından uygulanan 20 itemlik bir  ölçek uygulanmıştır. Klinik belirtiler PANSS ile değerlendirilmiş; ayrıca yüz tanıma performansı Benton  Yüz  Tanıma  Testi  kullanılarak  ölçülmüştür.  Bu  çalışmanın  sonucunda;  şiddet  suçu  öyküsü  olan  ve  olmayan hastaların yaş, hastalık süresi, antipsikotik dozları, PANSS değerlendirmeleri, zeka düzeyleri,  yüz  tanıma  performansları  arasında  anlamlı  farklılık  saptanmamış;  şiddet  suçu  işleyen  grubun  saldırganlık  ve  psikopati  düzeyi    anlamlı  daha  yüksek  bulunmuştur.  Gruplar  arası  emosyon  tanıma  performansları karşılaştırıldığında şiddet suçu öyküsü olan hastaların testteki toplam doğru sayısı suç  öyküsü olmayan hastalara göre anlamlı düşük saptanmıştır. Emosyonlar ayrı ayrı değerlendirildiğinde  ise  nötr  ve  korku  doğru  yanıt  sayıları  şiddet  suçu  işleyen  grupta  anlamlı  düşük  bulunurken;  diğer  emosyonlarda  anlamlı  farklılık  saptanmamıştır.  Emosyon  tanıma  performansı  ile  PANSS  skoru,  psikopati  derecesi,  antipsikotik  dozu  arasındaki  ilişki  de  incelenmiş;  analiz  sonucunda  emosyon  tanıma  preformansı  ile  PANSS  skoru  ve  antipsikotik  doz  arasında  anlamlı  ilişki  saptanmazken;  psikopati derecesi daha yüksek olan bireylerin emosyon tanıma performanslarının daha düşük olduğu  saptanmıştır.  

 

Luckhaurs  ve  arkadaşlarının  (Luckhaurs  et  al.  2013)  yaptıkları  çalışmada  ise  yukarıda  da  bahsedilen  Frommann  ve  arkadaşlarının  şiddet  suçu  öyküsü  olan  ve  olmayan  şizofreni  hastalarında  emosyon  tanıma  performansını  araştırdıkları  çalışmadan  alınan  19  şiddet  suçu  öyküsü  olan  şizofreni  hastası  örneklemi  oluşturmuştur.    Emosyon  tanıma  eğitiminin  etkisini    ve  elektrofizyolojik  izdüşümünü  araştırmak için planlanmış bu çalışmada bahsedilen 19 şiddet suçu işlemiş şizofreni hastası rastgele iki  gruba  ayrılmıştır.  Her  iki  grubun  da  ilk  görüşmede  emosyon  tanıma  ve  yüz  tanıma  performansları  değerlendirilmiş,  psikopati  ölçümü,  PANSS  skorlaması  ,  şiddet/saldırganlık  öyküsü,  klinik  ve  risk  düzeyi,  zeka  düzeyi  ölçümü  yapılmıştır.  İlk  gruba  (n:10)  2  ay  süren  emosyon  tanıma  eğitimi  hemen  verilmiş;  2  ay  süren  eğitim  sonrasında  emosyon  tanıma  performansı  ikinci  kez  değerlendirilmiş  ve  ikinci  değerlendirmeden  sonra  2  ay  sadece  ilaç  tedavisi  verilerek  sonrasında  üçüncü  kez  emosyon  tanıma performansları değerlendirilmiştir. İkinci grup (n:9) ise ilk değerlendirme sonrası iki ay sadece  ilaç  tedavisi  almış  ve  bu  süre  sonunda  ikinci  kez  emosyon  tanıma  performansı  değerlendirilmiştir.  İkinci değerlendirmeden sonra ise bu gruba da iki aylık sürede emosyon tanıma eğitimi verilmiş; bu  eğitimin hemen sonrasında ve sadece ilaç tedavisiyle geçen iki ay sonrasında olmak üzere toplam iki  değerlendirme daha yapılmıştır. Bu çalışmanın sonucunda emosyon tanıma eğitimi sonrası emosyon  tanıma performansında anlamlı artış olduğu saptanmıştır.  

 

Antonius  ve  arkadaşlarının  (Antonius  et  al.  2013)  çalışmalarında  ise  20  şizofreni  veya  şizoaffektif  bozukluk  tanılı  hasta  saldırganlık  anketi  skorlarına  göre  saldırgan  ve  saldırgan  olmayan  şeklinde  iki 

31

gruba  ayrılarak  emosyonları  ayırt  etme  performansları  açısından  karşılaştırılmıştır.  Çalışmanın  sonucunda  saldırgan  hasta  grubunun  implicit  korku  algısında  defisit  olduğu  saptanmıştır.  Bu  çalışmanın  en  önemli  kısıtlılığı  örneklemin  çok  küçük  olmasıdır;  bir  diğer  kısıtlılık  ise  saldırganlık  sadece öz bildirime dayalı bir ölçekle değerlendirilmiştir. 

 

2. AMAÇ 

Şizofreni  hastalarının  iki  önemli  alanda  sorunları  olduğu  bilinmektedir.  Birinci  sorun,  emosyonları  tanıma  ve  işlemeyle  ilişkiliyken;  ikincisi  ise  düşünce  sürecindeki  yapısal  sorunlardır.  Şizofreni  tanısı  almış  bireylerin  hem  emosyonları  tanıyamamaları  ve  gereğince  kullanmamaları,  hem  de  düşünce  sürecindeki  sorunları  diğer  bireyler  ile  iletişimlerini  bozmaktadır.  Kişiler  arasındaki  iletişimin  bozulması,  kişiler  arası  ilişkiyi  de  bozmaktadır.  Kişiler  arası  ilişkinin  bozulması  ise  normal  bireylerde  dahi düşmanca tutumlara yol açabilmektedir. Şizofreni hastalarındaki saldırgan tutumlar ve tedavileri  sıklıkla  tartışılmış,  fakat  bu  hastalardaki  saldırgan  tutumların  etyolojisine  yönelik  araştırmalar  sınırlı  kalmıştır. Saldırganlığın nedenleri arasında en dikkati çeken emosyonların tanınması ve işleme süreci  ile saldırgan tutumların ilişkisi sadece saldırgan ve adli kayıtları olan hastalarda incelenmiştir. Ancak,  birçok hastada özellikle aileye ve yakın çevreye karşı düşük şiddette ama sürekli saldırgan tutum ve  davranışlar görülmektedir. Bu çalışmada sistematik  olarak emosyonların tanınması ve ayırt edilmesi  (bilinçli ve bilinç dışı) ve emosyonlar ile bağlantılı sürecin saldırgan tutum ve davranışlar ile ilişkisinin  araştırılması  amaçlanmıştır.  Bu  ilişki  hastaların  saldırgan  tutum  ve  davranışları  en  fazla  gösterdiği  hastaneye  yatış  dönemleri  ile  tedavinin  akut  kısmının  tamamlandığı  dönemde  araştırılmış  ve  tedavi  ile ilişkili gelişmeler gözlenmiştir.  

 

 

3. VARSAYIMLAR