• Sonuç bulunamadı

ŞÂTIBÎ’DE ESBÂB-I NÜZÛL

E. ESBÂBU’N-NÜZÛL

II. ŞÂTIBÎ’DE ESBÂB-I NÜZÛL

Müellif, deliller bahsinde Kitap, Sünnet, İcma ve Rey konularını değerlendirirken, nüzûl sebeplerine de yer vermiştir. Burada, fazlaca ayrıntıya girmeden birkaç delil ve örnekle birlikte nüzûl sebeplerini bilmenin önemi üzerinde durmuştur.

Müellife göre, Kur'an’ı tam olarak anlayabilmek için nüzûl sebeplerini bilmek gereklidir. Bunun da dayandığı iki temel sebep vardır.

1. Kur'an’ın İcazını Bilmek

Bu da, arap dilinin kullanılışında gözetilen maksatları bilmek, meânî ve beyân ilimlerine vakıf olmakla mümkündür. Bu ilimlerin esasını ise halin gerektirdiği durumları bilmek teşkil eder. Zira aynı söz, iki ayrı hale, iki ayrı muhataba ve daha başka durumlara göre farklı farklı anlaşılabilir. Meselâ istifhamı ele alalım: Bu tek bir lafızdır. Fakat gerçek soru yanında takrir (onaylama), tevbih (azarlama), vb. gibi başka

383 Suyûtî, el-İtkân, I, 60; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s.116. 384 Derveze, İzzed, Kur’ânü’l-Mecid, s.186.

385 Serinsu, Ahmet Nedim, Kur’ân’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzûl’ün Rolü, Şûle Yay., İstanbul 1994,

manaları da verir. Keza emir sîgası, emretme yanında ibaha, tehdit, ta’ciz … vb. gibi manalar da içerir. Bu durumda kastedilen manaya delaleti ancak haricî unsurlar belirler. Bunların esasını da halin gerekleri oluşturur. Her hal nakledilemez, her karine de nakledilen sözle birlikte bulunamaz. Maksadı belirlemeye delalet eden bu karinelerden bir kısmı yok olduğu zaman, o sözün anlaşılması tümden imkansız hale gelebilir veya ancak kısmen doğru anlaşılabilir. İşte nüzûl sebeplerini bilmek, bu türden olan müşkilleri ortadan kaldırır. Dolayısıyla nüzûl sebeplerini bilmek, kitabın anlaşılabilmesi için zarûrî olan ilimlerdendir. Sebebin bilinmesi ise halin gereğini bilmek demektir.386

2. Nüzul Sebeplerini Bilmeden Kur'an’ı Yorumlamanın Sakıncası

Nüzul sebeplerini bilmemek, şüphe ve çıkmazlar içerisine düşülmesine yol açar. Gerçekte zahir olan nassları mücmel hale sokar ve bunun sonucunda da ihtilaflar doğar. Bu ise anlaşmazlıklara ve ümmetin bölünmesine sebep olabilir.

Şâtıbî bu gerekçeleri sıraladıktan sonra, nüzûl sebeplerini bilmemekten kaynaklanan, Kur'an’ın yanlış yorumlanması ile ilgili pek çok örneğe yer vermiştir. Burada, konuya açıklık getirmesi bakımından bir kaçına yer veriyoruz:

a. İbrahim et-Teymî anlatır: “Bir gün Hz.Ömer yalnız başına kaldı ve düşünceye dalarak kendi kendine: ‘Bu ümmet nasıl olur da ihtilafa düşebilir; peygamberi bir, kıblesi bir’ dedi. Bunun üzerine İbn Abbas şöyle dedi: ‘Ey Müminlerin emiri! Bize Kur'an indi ve biz onu okuduk. Okurken onun kimin hakkında nazil olduğunu biliyorduk. Bizden sonra kavimler gelecek, bunlar Kur'an okuyacaklar fakat kimin hakkında indiğini bilmeyecekler. Bunun sonuncunda Kur'an hakkında şahsî görüşler ortaya çıkacak. Onun hakkında şahsi görüşler ortaya çıkınca da ihtilafa düşecekler, ihtilafa düşünce de birbirine girecekler.’ Böyle deyince Hz. Ömer onu susturdu ve azarladı. İbn Abbas da oradan ayrıldı. Hz.Ömer onun sözleri üzerinde düşündü ve ne kastettiğini anladı. Bunun üzerine onu çağırttı ve ‘Sözlerini bana tekrarla! dedi.’ ‘O da tekrarladı.’ Hz. Ömer, sözünün manasını anladı ve bu yorum hoşuna gitti.”387

b. Hz.Ömer, Kudame b. Maz’un’u Bahreyn’de görevlendirmişti. el-Cârud, Hz. Ömer’e geldi ve: “Kudâme içki içti ve sarhoş oldu” dedi. Hz. Ömer: “Bu dediğine şahitlik eden var mı?” diye sordu. el-Cârud: “Ebû Hureyre, dediklerime şahitlik eder” dedi. Hz. Ömer Kud’âme b. Maz’ûn’u çağırttı ve: “Ey Kudâme! Çaresiz seni

cezalandıracağım” dedi. Kudame: “Beni niçin cezalandıracakmışsın? Benimle senin

aranda Allah’ın kitabı var” dedi. Hz. Ömer: “Seni cezalandırmamam için Allah’ın

386 Şâtibî, el-Muvâfakât, III, 258. 387 Şâtibî, el-Muvâfakât, III, 259.

hangi hükmünden bahsediyorsun?” diye sordu. O: Allah Teâlâ: ‘İnsanlara ve yararlı iş

işleyenlere tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur.’388 buyuruyor. Ben de,

‘Hz.Peygamber’le Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te ve daha pek çok yerde bulundum’

dedi. Hz. Ömer: ‘Buna cevap vereniniz yok mu?’ dedi. Bunun üzerine İbn Abbas şöyle dedi: ‘Bu âyetler, (içkinin haram kılınması hadisesinden) öncekiler için bir özür,

sonrakiler aleyhine de bir hüccettir. Öncekiler, içki haram kılınmadan önce Allah’a kavuşmuş olmaları sebebiyle mazur görülmüşlerdir. Sonrakiler aleyhine ise, bu bir hüccettir’ dedi ve şu âyeti okudu: “Ey inananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz…”389

İşte Kur'an âyetlerinin anlaşılması konusunda nüzûl sebeplerini bilmenin önemi bu şekilde ortaya çıkmaktadır. Örneklerde de görüldüğü gibi, şâyet sebep zikredilmeyecek olursa, inen âyetin manasını ihtimalsiz ve problem doğurmayacak bir şekilde tam olarak anlamak mümkün olmamaktadır.390

Şâtıbî Kur'an’ın nüzûl sebepleri olmaksızın tam olarak anlaşılamayacağından hareketle, sünnetin de vürud sebepleri olmadan sağlıklı bir şekilde anlaşılmasının mümkün olmayacağını belirtmiştir.391

III. DEĞERLENDİRME

Müellif, genel birkaç gerekçe ile birlikte nüzûl sebeplerini bilmenin gerekli olduğu üzerinde durmuş, meselenin diğer boyutları üzerinde herhangi bir değerlendirmede bulunmamıştır. Meselâ; nüzûl sebepleri ile ilgili rivâyetlerin sıhhati, sebebin hususiliği lafzın umumiliği, nüzûl sebeplerinde rivâyetlerin birden çok olması durumu … gibi. Bu konularda müellifin görüşlerinin ne olduğuna dair bir görüş beyân edemiyoruz. Ancak konuyu ele aldığı kadarıyla bir tespit yapacak olursak, müellif; Kur'an’ın, nüzûl sebepleri olmaksızın tam olarak anlaşılamayacağı görüşündedir.

Bu araştırmanın tamamından hareketle konuyla ilgili bizde oluşan kanaate gelince, sahih rivâyetleri kullanmak kaydıyla, şüphesiz nüzûl sebepleri Kur'an’ı anlamaya, yorumlamaya yardımcı olur. Çünkü bir bakıma nüzûl sebepleri; âyetlerdeki soyut anlatımların daha somut, daha anlaşılır hale gelmesini sağlar. Olayın arka planında nelerin yaşandığı, bir takım âyetler nazil olduğunda Hz.Peygamber’le ilgili şahıs ya da şahıslar arasında ne tür diyaloğun yaşandığı gibi bilgileri ihtiva eden

388 Maide 5/93. 389 Maide 5/91.

390 Şâtibî, el-Muvâfakât, III, 260. 391 Şâtibî, el-Muvâfakât, III, 262.

rivâyetler, her dönemde insanların ilgisini çekmiştir. Belki de bu tür bilgilerin önemsenmesi sebebiyle, nüzûl sebepleri ile ilgili tefsir kitaplarımıza onlarca asılsız rivâyet girmiştir.392 Halbuki konuyla ilgili yazılı kaynakların tamamında, Kur'an’de yer alan âyetlerin büyük bir çoğunluğu hakkında her hangi bir nüzûl sebebi yoktur. Nüzul sebepleri ancak belli âyet ya da sûreler hakkında söz konusudur.

Üzerinde durulması gereken hususlardan biri de; nüzûl sebebi sahih rivâyete dayanan bir âyetin, bu rivâyet dikkate alınmadan yorumlanıp yorumlanamayacağı meselesidir. Her ne kadar Vahidi gibi bazı âlimler; “âyetin nüzûlü ve kıssasına vakıf olmadan tefsirini yapmak mümkün değildir”393 deseler de, bu değerlendirmeyi somut hale getirecek deliller ortaya koyabilmiş değillerdir.

Kur'an’ı yorumlamada nüzûl sebepleri ile ilgili iki ihtimalden söz edilebilir. Birincisi, hakkında sahih rivâyet olmasına rağmen, bunu hiç dikkate almadan yorumlanabilecek âyetler vardır. Meselâ; “Andolsun biz sana apaçık âyetler

indirdik…”394 âyeti ile ilgili İbn Abbas der ki; “Bu âyet, İbn Suvriya’ya bir cevaptır.

Rasûlullah’a; “Ya Muhammed, sen bize bildiğimiz hiçbir şey getirmedin, sana beyânda bulunan apaçık bir âyet de indirilmedi.” deyince, Allah bu âyeti indirdi.”395 Doğrusu hakkında nüzûl sebebi bulunmasına rağmen bu gibi âyetleri, nüzûl sebebini dikkate almadan yorumlamak mümkündür. İkincisi ise, kazif,396 lian,397 zıhar398 gibi meseleleri anlatan âyetlerdir ki, bunların yorumlanması sırasında, mananın daha açık ve anlaşılır hale getirilmesi bakımından nüzûl sebeplerine ihtiyaç duyulur.

Kur'an’da nüzûlü, herhangi bir sebebe bağlı olan âyetlerin sayısının 600 kadar olduğu ifade edilmektedir.399 Bu âyetlerden kaçının herhangi bir sebebi nüzûle bağlı kalmadan yorumlanabileceği meselesi, kişiden kişiye değişir. İnsanların aynı kabiliyet ve donanımda olmadığı gerçeği göz önünde bulundurulursa, Kur'an’ı yorumlamada kimileri nüzûl sebeplerine daha çok ihtiyaç duyar, kimileri daha az. Dolayısıyla bu konuda herkesi bağlayacak bir kural ortaya koymak mümkün değildir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, Kur'an’ın yorumlanmasında nüzûl sebeplerinin sağlayacağı katkı inkar edilemez bir gerçektir. Bununla birlikte nüzûl sebepleri dikkate alınmadan, Kur'an âyetlerini yorumlamak da mümkündür.

392 Derveze, İzzet, Kur’ânü’l-Mecid, s.186. 393 Suyûtî, el-İtkân, II, 59.

394 Bakara2/99.

395 el-Vâhidî, Esbâb-ı nüzûl, s.28. 396 Nur 24/11.

397 Nur 24/6. 398 Mücadele 58/1.