• Sonuç bulunamadı

Dönemin en önemli, en anlamlı olaylarından biri de ġubat 1923‟de toplanan Ġzmir Ġktisat Kongresi‟dir. KurtuluĢ SavaĢı‟ndan sonra ekonominin alacağı biçim ve yön, Lozan BarıĢ görüĢmelerinin kesintiye uğradığı 17 ġubat–4 Mart 1923 tarihleri arasında Ġzmir‟de toplanan “Türkiye Ġktisat Kongresi”nde temel nitelikleriyle belirlenmiĢtir. Milli Mücadele önderlerinin ekonomide izleyeceği siyasetin temel hedefleri çok net bir Ģekilde Ġzmir‟de toplanan bu Kongre‟de ortaya konmuĢtur. (Kepenek ve Yentürk, 2009: 33). Böyle bir kongrenin daha Cumhuriyet ilân edilmeden toplanmasında Atatürk‟ün iktisada verdiği önem büyük anlam ifade etmektedir. Kaldı ki Atatürk daha bağımsızlık savaĢı sürerken savaĢtan sonra kurulacak bağımsız yeni Türkiye Devleti‟nde uygulanması gereken iktisat politikasını hazırlaması için Ziya Gökalp baĢkanlığında özel bir heyet görevlendirmiĢtir. Zaman zaman çalıĢmalarına

kendisinin de katıldığı bu heyet, faaliyetlerini Ankara garında bir vagon içerisinde sürdürmüĢtür (Ülken, 1981: 29).

1921 yılı baĢlarında Yunus Nadi‟nin Anadolu‟da Yeni Gün gazetesi de ülkenin tek kurtuluĢu olarak gördüğü ekonomik kalkınma üzerine bazı önerilerde bulunmuĢ, çareler üretmiĢtir. Cemal Hüsnü, Mahmut Esat, Yunus Nadi, Mehmet Vehbi Soysallıoğlu‟nun kaleme aldığı bu yazılarda sendikalar kurulması, her sınıf ve meslek grubunun birleĢtirilmesi, üretici kooperatiflerinin yaygınlaĢtırılması, Türk unsurunun ekonominin içine çekilmesi ve korunması, ekonomiyi elinde bulunduran azınlıklara savaĢ durumu içinde yüksek vergiler yüklenerek, devletleĢtirmeler baĢlatılarak onların tehlikelerinin azaltılması gündeme getirilmiĢtir. Ayrıca gazete 1922 yılı baĢlarından itibaren ülkenin ekonomik sorunları için bir iktisadi sistem düĢünülmesi ve Avrupa‟nın bilim ve teknolojisi sayesinde bir plan ve program hazırlanması gerektiği yönünde de istek ve önerilerde bulunmuĢtur. Gazeteye göre o güne kadar ülkenin ne bir ekonomik planı ne de bir ekonomi siyaseti olmamıĢtır. Artık memleketin kaynaklarını birbiri ile uyumlu bir Ģekilde faaliyete getirecek bir plana ihtiyaç vardır. Amerika, Almanya veya Ġsviçre gibi ülkelerden hemen bir mühendis heyeti getirtilmeli, buna Rus ve Türk mühendisler katılmalı, bu Ģekilde oluĢacak bir bilim kurulu ile ülkenin yollarından madenlerine, hatta eğitim, sağlık iĢlerine kadar çok kapsamlı 10-15 yıllık bir ekonomik plan hazırlanmalıydı (Gülmez, 2010: 471−486). ĠĢte Yunus Nadi‟nin gazetesi daha Milli Mücadele devam ederken teĢkilatlanma, bir plan, program ve bilinçli bir ekonomi politikasından söz etmiĢ, Ġzmir Ġktisat Kongresi‟nde alınan kararlar ise bu yönde atılan ilk adımları oluĢturmuĢtur.

Mustafa Kemal PaĢa‟nın desteği ile Ġzmir‟de toplanan bu Kongre‟ye Milli Mücadelenin liderleri, Meclis üyeleri, bazı büyük toprak sahibi zengin çiftçiler, Ġstanbul‟un Türk iĢadamları, Anadolu esnafının önde gelenleri ve iĢçiler katılmıĢlardır (Tezel, 1986: 130–131). Toplam 1135 kiĢiden oluĢan kongreye her ilçeden 7–8 kiĢi davet edilmiĢtir (Ülken, 1981: 31, Zeytinoğlu, 1981: 57).

Kongre‟nin devam ettiği 17 ġubat 1923 – 4 Mart 1923 tarihleri, Lozan Konferansının kesintiye uğradığı günler olması nedeniyle de özellikle dikkat çekmektedir. Lozan‟ın kesintiye uğramasının en önemli nedeni olan Batılıların kapitülasyonlar konusundaki diretmesine karĢılık, Mustafa Kemal PaĢa, Ġktisat Kongresi‟nin açıĢ konuĢmasında kapitülasyonlardan duyulan korkudan bahsetmiĢtir.

Lozan‟a, kapitülasyonların asla kabul edilmeyeceği, tam bağımsızlıktan asla taviz verilmeyeceği mesajı verilmiĢtir (Ġnan, 1982: 66).

Ġzmir Ġktisat Kongresi‟nde Batı‟ya baĢka mesajlar da verilmiĢtir. Bunlar; yeni Cumhuriyet‟in tam bağımsız bir üye olarak kapitalist Batı kampı tarafında yer alacağı, BolĢeviklikten uzak kalacağı (Oran, 2009: 218) ve yabancı sermayeye hoĢgörülü davranacağı Ģeklinde olmuĢtur. Nitekim Batı‟ya “BatılılaĢma” yolunun tercih edildiği mesajını veren yeni devletin Ġktisat Vekili Mahmut Esat Bozkurt, ġubat‟ta Ġzmir‟de toplanacak kongreye, 4 Ocak 1923‟te Avrupalı sanayici, tüccar ve ziraatçılarını da davet etmiĢ, bu gruplara mümkün olan kolaylıkların gösterileceğini açıklamıĢtır. Bu arada benzer bir davet Sovyetler Birliği‟ne yapılmamıĢtır (Akyol, 2008: 387).

ġu halde Kongre‟nin baĢlıca iki amaçla toplandığı söylenebilir. Bunlardan ilki, yeni rejimin uygulamaya koyacağı tüm iktisat politikası önlemleri hakkında hükümet kadroları ile büyük toprak sahipleri, tüccarlar ve var olan bir kaç sanayici arasında bir uzlaĢma sağlamaktır. Bir baĢka deyiĢle bu kongre ile yönetici konumundaki asker- bürokrat kadro, toplumdaki varlıklı kesimler ile etkili bir siyasal ve sosyal iletiĢim kurmak istemiĢtir. (Tezel, 1986: 130–131). Bu görüĢü 22 ġubat 1923'te Anadolu'da Yeni Gün gazetesinde yayımlanan Mustafa Kemal PaĢa‟nın kongreyi açıĢ konuĢmasındaki Ģu sözleri de doğrulamaktadır:

“Sizler, alınması gereken önlemleri ve uygulanması gereken yenilikleri bütün açıklığıyla ifade etmelisiniz, belirlemelisiniz, ta ki yenilikler uygulandıkça ülkemiz feyizler ve nurlar içinde kalsın...” (Gülmez, 2010: 487).

Kongrenin diğer amacı ise; bu kongreyle siyasi kadro, yabancı sermaye çevrelerine ekonominin gelecekte alacağı biçim ve niteliği açıklamak istemiĢ, iç ve dıĢ sermaye kesimlerine güvence vermeyi hedeflemiĢtir (Kepenek ve Yentürk, 2009: 34).

Kongre‟de tüm iktisat politikası sorunları tartıĢılmıĢ, çiftçi, tüccar, amele, sanayici gibi değiĢik kesimlerin blok oylarıyla kararların alındığı bir toplu tartıĢma ortamı yaratılmıĢtır. ĠĢçi ve sanayici üyelerin büyük bir kısmını resmi zevattan gelen, yüksek bürokrasi ve mebuslar oluĢturmuĢtur. ĠĢçiler adına katılım, daha çok Ġstanbullu iĢadamlarının denetiminde, “muvazaalı ” bir çerçevede olmuĢtur. Ġstanbullu tüccarlar ve çiftçiler ticaret sermayesini ve büyük toprak sahibi kiĢilerden meydana gelmiĢ, sayıları 1000 kadar olan tüccarlar en hareketli grubu oluĢturmuĢtur (Tezel, 1986: 130–131).

Kongre‟de ayrıca, sanayici, tüccar, çiftçi ve iĢçi kesimlerinin sorun ve isteklerinin belirlenmesinin yanında, Türk unsurun ekonominin kumanda mevkilerinde etkinlik kazanması için yasal ve kurumsal düzenlemeler yapılması da ele alınmıĢtır. Ekonomi alanındaki öncelikler ve tercihler özel birikimi ve giriĢimi uyarmak, desteklemek için elveriĢli koĢulları yaratmak olmuĢtur. Ġktisadi geliĢmenin devlet desteği ile yaratılacak bir Türk giriĢimciler sınıfına dayandırılması Ġzmir Ġktisat Kongresi'nde içerik kazanmıĢtır. Mustafa Kemal PaĢa‟nın açıĢ konuĢmasında yerli gayrimüslimlerin ticarette sahip olduğu etkinliğin azaltılması için önlemler alınacağı yönündeki sözleri Ġstanbullu Müslüman Türk tacirler tarafından memnuniyetle karĢılanmıĢtır (Tezel, 1986: 130−131).

Kongre‟ye katılan gruplar da hükümetten bazı isteklerde bulunmuĢlardır. Dört grup arasında Kongre‟ye en hazırlıklı ve en örgütlü katılan ise Ġstanbullu Türk tüccarlar olmuĢlardır (Kepenek ve Yentürk, 2009: 34). Tüccarların sunduğu uzun raporda; banknot çıkarmakla yetkili bir banka kurulması, kurulacak bu bankanın pay senetlerinin sadece Türklere ve hükümete satılması, Türk limanları arasındaki deniz taĢımacılığında yabancı Ģirketlere tekelci ayrıcalıklar tanınmaması gibi dilekler yer almıĢtır. Ayrıca, Milli Türk Ticaret ġirketi gibi giriĢimlerden duyulan rahatsızlık nedeniyle yabancı sermaye ile birlikte tekelci ortaklıklara gidilmemesi, dıĢ ticarette tacirlere piyasa araĢtırmaları ile yardımcı olunması, Gelir Vergisi Kanunu‟nun yeniden gözden geçirilmesi istenmiĢtir. Vergi, resim muafiyetinin ise yalnızca Türklere tanınması, ticaret okullarının açılması, önemli iktisat politikası kararlarının alınmasından önce hükümetle iĢ adamlarının bir araya gelmesi gibi taleplerde olmuĢtur (Goloğlu, 1971: 102, Tezel, 1986: 131–132).

Sanayicilerle ilgili esaslar arasında ise koruyucu bir gümrük tarifesi ile sanayinin dıĢ rekabetten korunması, sanayi makine ve gereçlerinin ithal gümrük vergisinden muaf tutulması, TeĢvik-i Sanayi Kanunu‟nun getirdiği kolaylıkların daha da geniĢletilmesi gibi istekler yer almıĢtır. Ayrıca, bir sanayi kredi bankası kurulması, sanayi eğitimi ve sanayi odalarının düzenlenmesi gibi dilekler de gündeme getirilmiĢtir (Kepenek ve Yentürk, 2009: 35).

Çiftçiler hakkındaki esaslara bakıldığında ise pazara yönelik üretim yapan çiftçilerin dileklerinin ön plana çıktığı görülmektedir. Bunlar arasında iç bölgeleri baĢlıca ihraç limanlarına bağlayacak demiryolu ve limanların yapılması, demiryolu

tarifelerinin ucuzlatılması, ülkede asayiĢ ve kanunların hâkim olması, tütün tekelinin (Reji) ve aĢar‟ın kaldırılması, tarım kredisi olanaklarının artırılması, tarım makineleri- girdileri ithalatının gümrükten muaf olması gibi maddeler yer almıĢtır (Ġnan, 1982: 21– 26). Ancak, aĢar‟ın kaldırılmasına tüccar ve sanayiciler karĢı çıkmıĢtır. Kongre‟nin tarım konusunda aldığı bütün kararlar piyasaya yönelik üretim yapan büyük toprak sahiplerinin istekleri doğrultusunda gerçekleĢmiĢtir. Topraklarını bizzat iĢletmeyen büyük arazi sahiplerine ait toprakların topraksız köylüye dağıtılması ile ilgili olarak bazı iĢçi temsilcilerinin getirdiği öneri ise Kongreye katılan “çiftçilerin” oylarıyla reddedilmiĢtir (Tezel, 1986: 132–133).

Kongre‟de etkin olan iĢçi grubu açısından ise grev ve sendika kurma hakkı, iyi çalıĢma koĢullarının sağlanması, asgari ücret, kaza ve yaĢlılık sigortası, ücretli yıllık izin, memlekette açılacak bütün iĢletmelerde Türklerin çalıĢtırılması gibi ilke kararları alınmıĢtır (Ġnan, 1982: 53, Kipal ve Uyanık, 2001: 55). Buna karĢın iĢçi grubunun önerisi olan “imtiyazlı ecnebi müesseselerin devletleĢtirilmesi” teklifi ise iĢçiler dıĢındaki tüm grupların ortak oylarıyla reddedilmiĢtir (Avcıoğlu, 1990: 348).

Yabancı sermayeye iliĢkin esaslar ise 1922 yılı içerisinde Ġstanbullu tacirlerce kurulan ve kurucuları arasında Ahmet Hamdi BaĢar‟ın da bulunduğu Ġstanbul Milli Türk Ticaret Birliği‟nin önerileri doğrultusunda belirlenmiĢtir (Boratav, 2006: 36–37– 42−109). Bunlar, ecnebi sermayesine gereksinim duyulduğunu dile getirmiĢ, ancak yabancı sermayenin ülkeye geliĢinin belli bir denetim altında tutulması gerektiğini vurgulamıĢlardır. Buna göre yabancıların yerli ortaklarla karma Ģirketler kurmak suretiyle ülkeye gelmesi, yabancı sermayeyi Türklerle ortaklığa yöneltecek tedbirler alınması kararlaĢtırılmıĢtır (Tezel, 1986: 133).

Milli Türk Ticaret Birliği; Milli Mücadele biter bitmez örgütlenen Ġstanbul tüccarı tarafından, Ġstanbul‟a ilk giren komutan Refet PaĢa‟nın desteği ile kurulmuĢtur. Birliğin amacı; milliyetçilikten yararlanarak, Rum ve Ermenilerin elinde bulunan ticari mevkilerin ele geçirilmesi ve yabancı sermaye ile ortaklıklar kurulması olmuĢtur. Bu doğrultuda devletten de gerekli destek sağlanacak, dıĢ ticarette ve imalatta yerli tüccar hâkimiyet kazanacaktı. Ahmed Hamdi BaĢar da daha sonraları Birliğin amacının; gerek dıĢ ticarette gerekse de içerideki toptan-perakende ticarette Türk tüccarının hâkimiyet kazanmasını ve Avrupalı ve Amerikalı büyük ticari müesseselerle temasa geçerek, onlara Türk firmalarını tavsiye etmek olduğunu açıklamıĢtır. Yabancı firmalar da

hükümetle diyaloglarını iyi yürütmek ve kolaylık görmek amacıyla mümesilliklerini Rum ve Ermenilerden Türklere kaydırmıĢlardır. Böylece Batı ile olan mevcut ekonomik iliĢkiler yeni dönemde de aynen sürdürülmek istenmiĢ, tek değiĢiklik olarak, zaferden önce gayrimüslimler elinde bulunan ekonomik güçler, bu kez yerli tüccar ve eĢrafa transfer edilmek istenmiĢtir (Cem, 1970: 217, Avcıoğlu, 1990: 340−341).

Cumhuriyet‟in yöneticileri Ġzmir Ġktisat Kongresi‟nde alınan kararları, iĢçiler ile ilgili olanlar dıĢında dikkatle uygulamaya çalıĢmıĢtır. Atatürk‟ün Nisan 1923 tarihinde CHF‟nın ana ilkeleriyle ilgili yaptığı açıklamanın iktisadi bölümü Kongre kararlarının bir özeti Ģeklindedir. 1920‟lerde uygulanan iktisat politikalarında ve hükümet programlarında iktisat ile ilgili konularda yine Kongre kararları esas alınmıĢtır. 1925 yılında aĢar‟ın kaldırılması, 1926‟da Ġsviçre Medeni Kanunun kabulü ile üzerinde çok az sınırlama olan bir özel mülkiyet hukukunun getirilmesi, 1924‟te ticarete kredi sağlanması için ĠĢ Bankası‟nın, 1925‟te sanayiye kredi vermek için Sanayi ve Maadin Bankası‟nın kurulması, 1927‟de TeĢvik-i Sanayi Kanunu‟nun çıkarılması bunlara verilebilecek bazı örneklerdendir. ĠĢçi sınıfı için kabul edilen kararlar uygulanmamıĢ, hatta hükümet bunun aksi yönünde uygulamalara gitmiĢtir. 1930‟larda sendika kurma ve grev yapma hakkının yasaklanması söz konusu olmuĢtur (Cumhuriyet, 30 TeĢrinevvel 1933, Tezel, 1986: 133).

Özetlersek; Kongre‟nin sonunda kabul edilen “iktisadi esaslar”, bir temenni olmakla birlikte, dönemin iktisadi felsefesini yansıtması, 1908‟lerin “milli iktisat” görüĢünün ana unsurları ile büyük bir paralellik içinde olması açısından dikkat çekmektedir. Kongrede genel olarak, kalkınmayı özel teĢebbüse dayanarak baĢaracak, himayeci ve milliyetçi bir iktisat politikası öngörülmüĢtür (Akbank, 1980: 78). Kalkınmacı, yerli ve yabancı sermayeyi ve piyasaya dönük çiftçiyi özendirici, ekonomik hayatın denetiminin “milli unsurlara” geçmesini esas alan, ılımlı bir korumacılığı öngören bir takım tezlerin öne çıktığı Kongre‟de Ġstanbullu tüccarlar, toprak sahipleri ve ticaret burjuvazisi etkili olmuĢtur. Kongre‟de kabul gören görüĢler ise gümrük politikasındaki zorunlu sınırlamalar dıĢında yedi yıl boyunca ülkede egemen olan iktisat politikalarının temelini oluĢturmuĢtur (Boratav, 1993: 34).