• Sonuç bulunamadı

1.4. Gençliğin Toplumsal Aidiyeti

1.4.3. Üniversite Gençliğinin Toplumsal Aidiyeti

Üniversite öğrencilerinin kültürel algı çözümlemelerinde aidiyet, önemli bir değişken olarak ele alınmaktadır (Erdem & İşbaşı, 2001; Terzi, 2007; Topçuoğlu, 1999; Yılmaz & Oğuz, 2005). Günümüzde gençliğin her ne kadar eğitim, iş, aile kurma gibi toplumsal yapıyı yeniden üreten alanlarda eskisinden çok daha fazla seçeneklere sahip olmasına rağmen, mensubu oldukları toplumun ekonomik ve kültürel sınırları ve sunduğu imkanlar gençlerin kimliklerini ve aidiyetlerini şekillendirmektedir. Örneğin Türkiye’de 1980 sonrası yaşanan ekonomik ve toplumsal dönüşüm sürecinde gençler açısından iş bulma ve işte kalmanın zorlaşmasıyla ve tüketimin toplumsal farklılıkları belirleyen ve temsil eden en önemli etkinlik haline gelmesiyle gençlere sunulan imkanlar daha önce olmadığı kadar ailelerinin sahip olduğu ekonomik ve kültürel sermaye tarafından belirlenir olmaya başlamıştır. “Bu dönemde bireyselliğe ve yaşam tarzlarına yapılan vurgu, sınırlayıcı toplumsal yapılardan bağımsızlaşma, kendini gerçekleştirme, hayatın öznesi konumuna gelme ve kendi tercihlerini belirleyebilmek olarak yorumlanabilir” (Şahin, 2007: 170). Ancak, böyle bir dönemde gençlerin aidiyet ilişkilerinde tam kontrol sağlayamadıkları ifade edilebilir. Genç bir birey, vurgulu yaşam tarzlarına sahip olabilme imkanı kadar özgürdür. Diğer bir ifadeyle, kendilerinin ve ailelerinin toplumsal konumlarının çizdiği çemberin dışındaki yaşamlar eskisinden daha fazla etki yaratmaktadır. Bu etki, aidiyetin farklılaşan yapısından kaynaklanır.

Sosyal kategorilere aitliğimizle birlikte toplumdaki kültürü en iyi yansıtan sosyal oluşumlar olarak niteleyebileceğimiz kurumlara aidiyetimiz, kimlik tartışmalarında

karşımıza çıkan önemli bir sorunsaldır. Bununla birlikte, kimlik sorununun en yoğun yaşandığı sosyal kategorilerden birisi gençliktir.

Kurumlar, insan birlikteliklerinin birçok farklı biçimlerini düzenleyerek onları bireyin yaşamının merkezine doğru taşır. Alan yazında yapılan çalışmalar, sosyal bağlılığın gerek yeni bir çevre olarak üniversiteye uyum sürecinde, gerekse yeni bir kültüre uyum sürecinde etkili bir değişken olduğunu göstermektedir (Duru, 2008a: 15). Bir üniversite, salt binalardan, araç gereçlerden ya da özel projelerden oluşmamaktadır. Bütün toplumsal kurumlarda olduğu gibi, insanlar arasındaki manevi ve zihinsel şekillerde ifade edilen karşılıklı ilişkiler ve idealler sisteminin varlığı da bir gerçektir. Bu nedenle, bir organizasyon olarak bir kurumun zihinsel yapısı, bireylerin düşüncelerinden ayırt edilebilir bir grup düşüncesini beraberinde getirir. Bireylerin değişebilirliğinde kurumun zihinsel yaşamı süregelen bir düzen yaratır (Allport, t.y.: 19-20). Bu düzenin yapısı, kurumlara üye olan bireylerin düşüncelerinde tekrar eden duygular, alışkanlıklar ve idealler takımlarıyla işleyen bir düzenektir.

Eskiden ekonomist olduğunu belirten “Üniversite, Bir Dekan Anlatıyor” adlı kitabın yazarı Henry Rosovsky (2000: 5), üniversitenin öğretim üyeleriyle ve öğrencileriyle mal sahipliğini paylaşma ortamı olduğunu ifade etmiştir. Burada yazarın asıl kastettiği ekonomik anlamda bir mülkiyetten ziyade “benim ülkem derken kafamızda olan mülkiyet” kavramıdır. Yazarın görüşleri paralelinde üniversitenin ilk farklılaşmayı gerek öğrenciler gerekse öğretim üyeleri için oluşturduğu “aidiyet bilinci” ile yarattığını ifade etmek mümkündür.

Rosovsky (2000: 5-6), yüksek öğrenimin temel işlevi olduğu kabul edilen öğretim ve araştırmanın kendi ellerinde olduğu bilinciyle hareket eden ve mülkiyet hakkını savunan öğretim üyelerinin varlığından söz etmektedir. Diğer yandan öğrenciler de kendilerinin üniversitenin varoluş nedeni oldukları düşüncesini taşımaktadırlar. Yazara göre lisans öğrencilerinin birçoğu, diploma alabilmek için en az dört değerli yıllarını verdiklerinden, ders programları, üniversitenin yatırım politikaları, idari

yönetmelikler, verilen yemeklerin kalitesi ve cinsi, okulda kimlerin konuşabileceği ya da kimlerin konuşamayacağı, rektörlerin ve dekanların seçimi gibi konularda söz sahibi olduklarına inanır.

Aslında öğrencilerin üniversiteye aidiyetlerinin ne derece önemli olduğunun güzel bir örneği, üniversiteye giriş sınavları sonucunda yapacakları tercihlerde yaşadıkları sıkıntılardır. Üniversite adayları ve aileleri şartlar dahilinde mümkün olabilecek en “iyi ve seçkin” üniversite için büyük çaba gösterirler. Bu noktada üniversitelerin imajları, giriş puanları ve bulundukları şehirler önemli kriterlerdir. Bu nedenle gençlerin üniversiteye aidiyetlerinde bu değişkenlerin dikkate değer etkilerinin olduğu yadsınamaz.

Bir üniversitenin teşekkülü gerçekte, öğretim elemanlarının, idari personelin ve öğrencilerin birbirlerine ve kurumun kaydedilmiş ve yayılmış gelenek ve kurallar topluluğuna karşı davranışlarında var olur. Kurumun her üyesi, aynı zamanda, bireylerin sahip oldukları ortak standartlara itaat edeceğinin ve saygı duyacağının ve bununla birlikte kendisinin de onlara sadık kalacağının ve saygı duyacağının bilincindedir (Allport, t.y.: 20). Bu farkındalık, ortak idealler ve duygular üzerinde şekillenen grup birlikteliğini oluşturur.

Toplum ve çevrenin anlamlı bir parçası olarak kendilerini algılamalarında etken olan aidiyet duygusunun bir fonksiyonu olarak okula bağlılık duygusu geliştirmiş öğrencilerin daha az şiddet eğiliminde olabileceklerini ifade etmek mümkündür. Diğer bir ifadeyle, öğrencilerin aidiyet düzeyleri ile saldırgan davranışları arasında negatif ilişkiye benzer bir örüntünün varlığı mevcuttur (Balkıs vd., 2005: 85). Bununla birlikte üniversite öğrencilerinin öğrenim hayatı içinde olmasının beraberinde getirdiği sorunlar elbette vardır. Üniversite ve yüksekokullarda öğrenimlerini sürdüren gençlere yönelik gerçekleştirilen araştırmalarda gençliğin sorunları genel olarak, eğitim, barınma, sağlık durumu, beslenme, yönetime katılma, rehberlik, ekonomik sorunlar, uyum sorunları, arkadaş ilişkileri ve kişisel sorunlar gibi başlıklar altında irdelenmektedir.

Nitekim, Dokuzuncu Kalkınma Planı’nın (2007-2013) Gençlik Stratejisi’nde gençlerin geleceğe güvenle bakmasının topluma aidiyetleriyle ilişkili tutulduğu görülmektedir. Planda, gençlerin yaşadıkları topluma aidiyet duygusunun, duyarlılık anlayışının ve özgüvenlerinin geleceğe güvenle bakmasını sağlayacak şekilde geliştirilmesinin gerekliliği üzerinde durulmaktadır. Bunun için gençlerin karar alma süreçlerine katılımlarını sağlayacak tedbirlerin alınacağı ve böylelikle gençlerin aileleriyle ve toplumla iletişimlerini daha sağlıklı hale getirilebileceği belirtilmektedir. Bununla birlikte merkezi hükümet politikası çerçevesinde Devlet Planlama Teşkilatı’nın 2008-2010 Dönemi Orta-vadeli Programında da gençliğin toplumsal geleceğine güveni konusuna ilişkin paralel açıklamalar yer almaktadır (UNPD, 2008: 19).

İKİNCİ BÖLÜM METODOLOJİ

2.1. Araştırmanın Soruları

Bir alan araştırması olarak tasarlanan bu çalışmanın amacı, üniversite gençliğinin toplumsal aidiyetini betimlemek ve istatistiksel veriler yardımıyla saptanan bulguları yorumlayarak çözümlemelerde bulunmaktır. Bu bağlamda cevap aranılan araştırma soruları aşağıda yer almaktadır:

Araştırma Sorusu 1: Üniversite gençliğine göre Türkiye’nin en önemli sorunları nelerdir?

Araştırma Sorusu 2: Üniversite gençliğine göre toplumda birlikteliği sağlayan en önemli unsurlar nelerdir?

Araştırma Sorusu 3: Selçuk Üniversitesi öğrencilerinin üniversiteye aidiyeti hangi düzeydedir?

Araştırma Sorusu 4: Gençliğin üniversiteye aidiyet düzeyini belirleyen alt boyutlar ve değişkenler nelerdir?

Araştırma Sorusu 5: Üniversite gençliğinin sosyal kimlikleri destekleme durumları hangi düzeydedir?

Araştırma Sorusu 6: Selçuk Üniversitesi öğrencilerinin toplumsal kurumlara güveni hangi düzeydedir? Gençlik hangi kurumlara daha fazla güven duymaktadır?

Araştırma Sorusu 7: Gençlerin kişisel ve sosyal değerlere verdikleri önem hangi düzeydedir?

Araştırma Sorusu 8: Selçuk Üniversitesi gençliğinin topluluk duygusu hangi düzeydedir?

Araştırma Sorusu 9: Topluluk duygusunu etkileyen faktörler nelerdir?

Araştırma Sorusu 10: Selçuk Üniversitesi gençliğinin toplumsal aidiyeti hangi düzeydedir?

Araştırma Sorusu 11: Gençliğin toplumsal aidiyetinin alt boyutları nelerdir?

Araştırma Sorusu 12: Toplumsal aidiyeti etkileyen faktörler nelerdir?